41.
devamını gör...
42.
kotulugumu istemez diyebilmektir..
devamını gör...
43.
o kadar bol kepçe kullanmışım ki bir çay kaşığı harcarken bile bin kere düşünüyorum. insan bazı şeylerin kıymetini harcadıkça anlıyor.
devamını gör...
44.
şu zamanda çok daha zor olan eylem. yine de imkânsız değil çünkü güvenilir insanlar hâlâ var ama bir elin parmaklarını geçer mi, esas soru bu. biraz ölçüp biçmekten, gözlem yapmaktan kaçmamak gerekiyor.
herkesi kendisi gibi sanmaktan kaynaklı bir eğilim var çoğu insanda. kendi yaşam şekilleri, davranışları falan güvenilmez olduğundan herkesi de öyle sanıyorlar. internetin yaygınlaşması da iyice artırdı bu aptalca inancı. kendisi aynı anda 5 kişiyi idare eden, her tanıştığını da kendisi gibi sanıyor.
beğeniyorsun, hoşlanıyorsun, ilgini gösteriyorsun. kafasında oluşan ilk düşünce "bana böyleyse herkese böyledir." iyi de annem, ya öyle değilsem? ya bu senin kendi kafanda oluşturup kendi kendini ikna ettiğin boş bir senaryodan ibaretse? şu zamanda gerçekten güvenilecek birini bulmuşsan ve bunu kendi zanların nedeniyle elinin tersiyle itiyorsan? böyle insanlara kendinizi kanıtlamaya çalışmak kadar yorucu bir şey yok. ne çare ki sevdiğiniz zaman da "sana kendimi kanıtlamak zorunda değilim" diyerek arkanızı dönemiyorsunuz işte. istiyorsunuz ki yanıldığını görsün, göstereyim ama işte aslında hiç gerek yok. ön yargılarına sizin hareketlerinizden daha çok inanan insana hiçbir şey gösteremezsiniz ki... hani derler ya; gerçekten uyuyanı uyandırmak kolaydır ama uyuyor taklidi yapanı uyandıramazsınız. bu da ona benziyor biraz. güvenemiyor değil; güvenmeyi istemiyor. o yüzden ikna da edemiyorsunuz. böylelerine değer verip bir şeyler anlatmaya çalışmak zaman kaybından başka bir şey değil.
bir insanın güvenilir olup olmadığını anlamak için ona şans vermekten, onu tanımaya çalışmaktan başka çare yok. o şansı vermeyip "kimseye güven olmaz yeaa" diye geziyorsanız ortalıkta, daha çooook gezersiniz o kafayla.
herkesi kendisi gibi sanmaktan kaynaklı bir eğilim var çoğu insanda. kendi yaşam şekilleri, davranışları falan güvenilmez olduğundan herkesi de öyle sanıyorlar. internetin yaygınlaşması da iyice artırdı bu aptalca inancı. kendisi aynı anda 5 kişiyi idare eden, her tanıştığını da kendisi gibi sanıyor.
beğeniyorsun, hoşlanıyorsun, ilgini gösteriyorsun. kafasında oluşan ilk düşünce "bana böyleyse herkese böyledir." iyi de annem, ya öyle değilsem? ya bu senin kendi kafanda oluşturup kendi kendini ikna ettiğin boş bir senaryodan ibaretse? şu zamanda gerçekten güvenilecek birini bulmuşsan ve bunu kendi zanların nedeniyle elinin tersiyle itiyorsan? böyle insanlara kendinizi kanıtlamaya çalışmak kadar yorucu bir şey yok. ne çare ki sevdiğiniz zaman da "sana kendimi kanıtlamak zorunda değilim" diyerek arkanızı dönemiyorsunuz işte. istiyorsunuz ki yanıldığını görsün, göstereyim ama işte aslında hiç gerek yok. ön yargılarına sizin hareketlerinizden daha çok inanan insana hiçbir şey gösteremezsiniz ki... hani derler ya; gerçekten uyuyanı uyandırmak kolaydır ama uyuyor taklidi yapanı uyandıramazsınız. bu da ona benziyor biraz. güvenemiyor değil; güvenmeyi istemiyor. o yüzden ikna da edemiyorsunuz. böylelerine değer verip bir şeyler anlatmaya çalışmak zaman kaybından başka bir şey değil.
bir insanın güvenilir olup olmadığını anlamak için ona şans vermekten, onu tanımaya çalışmaktan başka çare yok. o şansı vermeyip "kimseye güven olmaz yeaa" diye geziyorsanız ortalıkta, daha çooook gezersiniz o kafayla.
devamını gör...
45.
2 seyden birinin elinde kaldıgı aksiyon:
-omurluk bir dost
-ya da omurluk kallafi bir kazık
-omurluk bir dost
-ya da omurluk kallafi bir kazık
devamını gör...
46.
bence hayatın bu konudaki özeti şu olan:
hepimiz hayatta kimseye guvenmemeli deyip her önümuze gelene güvenen zibidileriz;)
rivayet odur ki orta çağ avrupasinda kadeh tokusturmak bundan gelir. kadeh tokusturarak içkinin birbirine sıçraması saglanirmis. bu ickinde zehir yok, bana guvenebilirsin. ben de aynısını içiyorum demekmiş.
hepimiz hayatta kimseye guvenmemeli deyip her önümuze gelene güvenen zibidileriz;)
rivayet odur ki orta çağ avrupasinda kadeh tokusturmak bundan gelir. kadeh tokusturarak içkinin birbirine sıçraması saglanirmis. bu ickinde zehir yok, bana guvenebilirsin. ben de aynısını içiyorum demekmiş.
devamını gör...
47.
geçenlerde kurumda oturuyoruz. sene sonu, iş güç bitti sayılır. o sırada 5-6 kişiyiz, müdürümüz olan hanımefendi otururken benim için “en güvendiğim insan” dedi. içsel anlamda utandım, teşekkür ettim. kendisi genellikle mesafeli bir personaya sahiptir.
neyse aradan birkaç gün geçti, bu kez tüm meslektaşlarla kurumda oturuyoruz. artık tatile gireceğimiz için mesaiden erken çıkmak istedi herkes. illa şahsımı erken çıkma maksadıyla müdüre göndermek istediler falan. neymiş, hanımefendi sadece bana izin verirmiş. sanki annemin karnından doğuştan şanslı fırladım, inanılmaz yeteneklerim varmış gibi. swh. hâl böyle olunca ısrarlar sonucu arkadaşları kıramayıp müdüre çıktım, rica ettim. sonrasında “sizi sözcü olarak mı seçtiler?” demez mi, kahkaha attım. sahiden de erken çıkmamız konusunda müsaade etmişti. normalde asla yapmayacağı şeydi bu. pek inanmasam da arkadaşlar “biz bir şey biliyoruz da söylüyoruz noirciğim” demeye devam ettiler. tabii gülüp geçtim.
özetle birilerinin en güvendiği olmak, (ikili ilişkiler hariç) kişiye optimist yük hissettirebilir. dolayısıyla bu tip düşünceleri kendimize saklamak bana hep daha rasyonel gelmiştir.
neyse aradan birkaç gün geçti, bu kez tüm meslektaşlarla kurumda oturuyoruz. artık tatile gireceğimiz için mesaiden erken çıkmak istedi herkes. illa şahsımı erken çıkma maksadıyla müdüre göndermek istediler falan. neymiş, hanımefendi sadece bana izin verirmiş. sanki annemin karnından doğuştan şanslı fırladım, inanılmaz yeteneklerim varmış gibi. swh. hâl böyle olunca ısrarlar sonucu arkadaşları kıramayıp müdüre çıktım, rica ettim. sonrasında “sizi sözcü olarak mı seçtiler?” demez mi, kahkaha attım. sahiden de erken çıkmamız konusunda müsaade etmişti. normalde asla yapmayacağı şeydi bu. pek inanmasam da arkadaşlar “biz bir şey biliyoruz da söylüyoruz noirciğim” demeye devam ettiler. tabii gülüp geçtim.
özetle birilerinin en güvendiği olmak, (ikili ilişkiler hariç) kişiye optimist yük hissettirebilir. dolayısıyla bu tip düşünceleri kendimize saklamak bana hep daha rasyonel gelmiştir.
devamını gör...
48.
insanın sadece kendisine yüzde yüz hissetmesi gereken duygudur.
herkes aldatır, herkes yalan söyler, senin olmadığın bir yerlerde mutlaka adın geçer.
senin olmadığın yerde yokmuşsun gibi davranılır.
bu hayatın kuralıdır.
ve bunu anlamak da çok acıdır.
güvenmeyin.
herkes aldatır, herkes yalan söyler, senin olmadığın bir yerlerde mutlaka adın geçer.
senin olmadığın yerde yokmuşsun gibi davranılır.
bu hayatın kuralıdır.
ve bunu anlamak da çok acıdır.
güvenmeyin.
devamını gör...
49.
bu güven mevzusunu tek başına koca bir kalıp gibi almamak gerekiyor. mesela ben arkadaşlarıma güvenirim, severim sayarım ancak finansal bir konuda akıl alacaksam onların sözlerine zerre itibar etmem. bu onlara güvenmediğim ya da sevmediğim anlamına gelmiyor. mesela bir arkadaşım var kesinlikle elinde olan bir şey değil, herhangi bir sır verildiğinde tamamını söylemese bile bir kısmını dolaylı yoldan anlatmadan rahat edemiyor. ben bu kişinin kötü niyetli olmadığını biliyorum ancak saklanması gereken bir şey olduğunda ona asla söylemem. aynı kişi borç konusunda aşırı sadıktır ya da bir yerde buluşacağımızda çok dakiktir, 5-10 dakika erken gelir geç kalmamak adına o konuda güvenirim.
demek istediğim kimse her yönden tamamlanmış ulvi bir varlık değil, kişileri tanıyıp hangi alanları güçlü anlamak gerekiyor, bu bir kere çözüldüğünde herkese güvenebiliyorsunuz tabi kendi alanlarına sadık kalarak.
demek istediğim kimse her yönden tamamlanmış ulvi bir varlık değil, kişileri tanıyıp hangi alanları güçlü anlamak gerekiyor, bu bir kere çözüldüğünde herkese güvenebiliyorsunuz tabi kendi alanlarına sadık kalarak.
devamını gör...