21.
haberler çıkınca ‘yazıklar olsun!’ dediğimiz, özür metnini okuyunca midemizi bulandıran yazar.
devamını gör...
22.
kitaplarının yayınlandığı everest yayınevi kendisiyle yollarını ayırdığı beyan eden bi metin paylaşmış sosyal medya hesabından.
devamını gör...
23.
iyi bir yazar olmanın iyi bir insan olmaya delil olamayacağını göstermiş zaat.
devamını gör...
24.
'eserler, yazarından bağımsızdır' diye yorumlara denk geldiğim, acaba diyip durup bi düşündüğüm yazar. ama olmuyor, kabul edemiyorum. ortada teknik bir konu yok. ortada edebiyat var, sanat var. hiçbir yazarın karakterinden, düşüncelerinden kısaca kişisel tarihinden bağımsız bir şeyler yazabileceğini düşünmüyorum, düşünemiyorum.
tanım: söylemlerinde ve yazılarında sergilediği tavrı eylemlerinde sergileyemeyen daha da vahimi omurgasızlıkta çığır açan bir röportajla mide bulandıran bir özüre de imza atan yazar.
tanım: söylemlerinde ve yazılarında sergilediği tavrı eylemlerinde sergileyemeyen daha da vahimi omurgasızlıkta çığır açan bir röportajla mide bulandıran bir özüre de imza atan yazar.
devamını gör...
25.
gölgesizler i okuyup sevdiğim yazar insan. gel gelelim nereyi tutsak elimizde kalmaya devam ediyor.
kadınlara inanın arkadaş. linç dediğiniz şey eğer yalan üzerine kuruluysa çok hızlı bir şekilde çürüyor. yalan gizli kalmıyor. geliştirdiğimiz şu 'o zaman delil sunsunlar, mahkemeye, savcıya gitsinler' savunması bunları yaşamamış, anlamamış yahut da daha kötüsü bu olayın öbür tarafında olan failin geliştirdiği bir savunma.
bizim bugün 'ulan bu da mı taciz, saldırı' dediğimiz, erkeğe göre 'basit' kalan şeyler var. işte onlar da taciz ve bunlar erkek sistemin gözünde de 'basit' kalıyor. o yüzden de o sistem kadını yalnız bırakıyor.
kadın, savcıya, hakime gidince şikayetçi olduğu erkekten daha fazla zarar alarak çıkıyor süreçlerden.
aile yalnız bırakıyor, eşi/sevgilisi yalnız bırakıyor. fail erkeğe karşı bazen kadınlar da o kadını yalnız bırakıyor.
işte bu tip, biz erkeklere göre 'basit' kalan travmayı yaşayan kadınlar ancak kendisinin hissettiği korkuyu yaşayan başka bir kadının sesini çıkardığıni görünce ses çıkarıyor. çok anlaşılır degil mi bu yahu? tek başına herkese karşı gelme gücü kaç insanda var ki biz bunu her kadından bekleyelim?
linç dediğiniz şey işte 10 vakadan 9'unda bu dayanışmanın getirdiği cesaretle ortaya çıkan bir dalga. o 1 vakada da birilerinin yalanları illa ortaya çıkıyor. tamam hemen atlamayın isterseniz, hemen desteklemeyin her kadını. ama kadına gösterdiğiniz şüpheyi erkekten de sakinmayin. hemen "büyük yazar/sair/siyasetci/şarkıcı... o yuzden linç ediyorlar" demeyin. siz gene kenarda durun da bir tane bile kadın taciz edilmişse, cinsel saldırıya, tecavüze uğramışsa sizden çekinip susmak zorunda kalmasın.
"büyük sanatçı ama eser başka yazar başka " kısmıyla ilgili benim de çok temiz anlatamadığım şeyi zehra çelenk şurda güzel anlatmış.
www.gazeteduvar.com.tr/alca...
hat üzerinden, benim de yılmaz güney, pablo neruda ve başka bir kaç yerde daha yaşadığım ikileme dair güzel bir yaklaşım sunuyor.
evet şahane eserler sundular bu herifler belki. kötü deme lüksümüz kalmıyor bazılarına. fakat bir erkek olarak, yine yeniden doğrusunu da kadınlardan öğreniyoruz şimdi. kendi sözü kendisine geçmemiş insandan bizim alacak çok bir şeyimiz de olmasın artık. hat insana dair en derindeki duygulari anlattığı için kıymetlidir de madem kendisi bu duyguları hissetmemiş o halde anlamamıştır da. hepsi hepsi laf ustalığı demek sadece. uc uca kelimeler eklemek. o da işte ne diyelim zanaat. yani eser iyidir iyi olmasına, ona yok diyemiyoruz bazen. fakat duruş yeri kişi olmak zorunda. eserinin manevi kıymeti de kişi kadar olmalı.
yine zehra çelenk benim de paylaştığım ve hakikaten artık herkese uygulamamız gerektiğine inandığım bir şey söylüyor :
"bu yeni değil: google’a twitter’a başvurmadan erkek yazar, yönetmen, ressam vb. kayda değer er kişiye ağız tadıyla “huzur içinde yatsın, nurlarda uyusun, mezarına şık bir gece aydınlandırması yapılsın” diyemez olduk. çünkü iki övüyorsun, altından cinsel saldırı faili, şiddet faili, ne ararsan çıkıyor, sözlerini geri alasın, yazdığını baştan yazasın geliyor."
bu cümleyi kendim için 'güç sahibi olan herkes için' diye genişletiyorum tabi.
(yeri gelmişken aklımdan geçirdim okuduğum tüm yerli erkek edebiyatçıları. bir tanesi hariç kimseye hayatında böyle bir bok yememiştir bu diyemiyorum. o bir tanesi de (gbkz: ihsan oktay anar). yememiştir dememin sebebi de çok iyi tanıdığımdan değil aksine hiç tanımadığımdan. kendisi ortalarda hiç görünmüyor, hiç haber vermiyor. ne diyelim o da böyle kalsın hep.)
kadınlara inanın arkadaş. linç dediğiniz şey eğer yalan üzerine kuruluysa çok hızlı bir şekilde çürüyor. yalan gizli kalmıyor. geliştirdiğimiz şu 'o zaman delil sunsunlar, mahkemeye, savcıya gitsinler' savunması bunları yaşamamış, anlamamış yahut da daha kötüsü bu olayın öbür tarafında olan failin geliştirdiği bir savunma.
bizim bugün 'ulan bu da mı taciz, saldırı' dediğimiz, erkeğe göre 'basit' kalan şeyler var. işte onlar da taciz ve bunlar erkek sistemin gözünde de 'basit' kalıyor. o yüzden de o sistem kadını yalnız bırakıyor.
kadın, savcıya, hakime gidince şikayetçi olduğu erkekten daha fazla zarar alarak çıkıyor süreçlerden.
aile yalnız bırakıyor, eşi/sevgilisi yalnız bırakıyor. fail erkeğe karşı bazen kadınlar da o kadını yalnız bırakıyor.
işte bu tip, biz erkeklere göre 'basit' kalan travmayı yaşayan kadınlar ancak kendisinin hissettiği korkuyu yaşayan başka bir kadının sesini çıkardığıni görünce ses çıkarıyor. çok anlaşılır degil mi bu yahu? tek başına herkese karşı gelme gücü kaç insanda var ki biz bunu her kadından bekleyelim?
linç dediğiniz şey işte 10 vakadan 9'unda bu dayanışmanın getirdiği cesaretle ortaya çıkan bir dalga. o 1 vakada da birilerinin yalanları illa ortaya çıkıyor. tamam hemen atlamayın isterseniz, hemen desteklemeyin her kadını. ama kadına gösterdiğiniz şüpheyi erkekten de sakinmayin. hemen "büyük yazar/sair/siyasetci/şarkıcı... o yuzden linç ediyorlar" demeyin. siz gene kenarda durun da bir tane bile kadın taciz edilmişse, cinsel saldırıya, tecavüze uğramışsa sizden çekinip susmak zorunda kalmasın.
"büyük sanatçı ama eser başka yazar başka " kısmıyla ilgili benim de çok temiz anlatamadığım şeyi zehra çelenk şurda güzel anlatmış.
www.gazeteduvar.com.tr/alca...
hat üzerinden, benim de yılmaz güney, pablo neruda ve başka bir kaç yerde daha yaşadığım ikileme dair güzel bir yaklaşım sunuyor.
evet şahane eserler sundular bu herifler belki. kötü deme lüksümüz kalmıyor bazılarına. fakat bir erkek olarak, yine yeniden doğrusunu da kadınlardan öğreniyoruz şimdi. kendi sözü kendisine geçmemiş insandan bizim alacak çok bir şeyimiz de olmasın artık. hat insana dair en derindeki duygulari anlattığı için kıymetlidir de madem kendisi bu duyguları hissetmemiş o halde anlamamıştır da. hepsi hepsi laf ustalığı demek sadece. uc uca kelimeler eklemek. o da işte ne diyelim zanaat. yani eser iyidir iyi olmasına, ona yok diyemiyoruz bazen. fakat duruş yeri kişi olmak zorunda. eserinin manevi kıymeti de kişi kadar olmalı.
yine zehra çelenk benim de paylaştığım ve hakikaten artık herkese uygulamamız gerektiğine inandığım bir şey söylüyor :
"bu yeni değil: google’a twitter’a başvurmadan erkek yazar, yönetmen, ressam vb. kayda değer er kişiye ağız tadıyla “huzur içinde yatsın, nurlarda uyusun, mezarına şık bir gece aydınlandırması yapılsın” diyemez olduk. çünkü iki övüyorsun, altından cinsel saldırı faili, şiddet faili, ne ararsan çıkıyor, sözlerini geri alasın, yazdığını baştan yazasın geliyor."
bu cümleyi kendim için 'güç sahibi olan herkes için' diye genişletiyorum tabi.
(yeri gelmişken aklımdan geçirdim okuduğum tüm yerli erkek edebiyatçıları. bir tanesi hariç kimseye hayatında böyle bir bok yememiştir bu diyemiyorum. o bir tanesi de (gbkz: ihsan oktay anar). yememiştir dememin sebebi de çok iyi tanıdığımdan değil aksine hiç tanımadığımdan. kendisi ortalarda hiç görünmüyor, hiç haber vermiyor. ne diyelim o da böyle kalsın hep.)
devamını gör...
26.
kendisi, hakkındaki bir değil onlarca taciz iddiasını "eril faillik" olarak niteleyerek kabul etmiştir; ancak görünen o ki fanatikleri için bu süslü itiraf yeterli olmamıştır.
everest yayınları ticari ilişkisini bitirdiğini açıklamış, d&r yazarın kitap satışlarını durdurmuştur.
everest yayınları ticari ilişkisini bitirdiğini açıklamış, d&r yazarın kitap satışlarını durdurmuştur.
devamını gör...
27.
insan nesneler dünyasından ya da diğer tüm canlılardan farklı olarak bilinç sahibi olması dolayısıyla kendisini tasarlayan ve tasarısını seçimleri ile ortaya koyan ya da koyamayan, özünü de bu doğrultuda yaratan bir varlıktır. bu bağlamda hasan ali toptaş'ın -kendisini okuyan kimselerce söylendiği üzere- yazınındaki inceliği, naifliği tasarısından ibarettir.
nitekim "incelikli" yazını da, taciz eylemini de ortaya koyan aynı bilinçtir. dolayısıyla, eseri yazarından bağımsız tutma fikri hiç de etik değildir. yanı sıra, eylemini "eril faillik" olarak nitelendirerek yapmaya çalıştığı kelime oyunuyla edimin anlamını düşürmeye çalışmış olduğu da ortadadır. fakat tüm çabalarına rağmen serbest çağrışımdan kaçamamıştır.
bu "serbest" çağrışım ise bana tıpkı hasan bey gibi eylemini edebiyatın arkasına gizlemeye çalışan (bkz: emrah serbes)'i hatırlatmıştır.
(bkz: aklımla dalga geçme)
(bkz: unutma unutturma)
nitekim "incelikli" yazını da, taciz eylemini de ortaya koyan aynı bilinçtir. dolayısıyla, eseri yazarından bağımsız tutma fikri hiç de etik değildir. yanı sıra, eylemini "eril faillik" olarak nitelendirerek yapmaya çalıştığı kelime oyunuyla edimin anlamını düşürmeye çalışmış olduğu da ortadadır. fakat tüm çabalarına rağmen serbest çağrışımdan kaçamamıştır.
bu "serbest" çağrışım ise bana tıpkı hasan bey gibi eylemini edebiyatın arkasına gizlemeye çalışan (bkz: emrah serbes)'i hatırlatmıştır.
(bkz: aklımla dalga geçme)
(bkz: unutma unutturma)
devamını gör...
28.
yazdığı özrün aklıma getirdiği:
(bkz: s.çıp sıvayıp üzerine tüy dikmek)
(bkz: s.çıp sıvayıp üzerine tüy dikmek)
devamını gör...
29.
özrü kabahatinden büyük olan tacizci yazar.
devamını gör...
30.
gölgesizlerini okumak istediğim ama kafan raharken oku dedikleri için okuyamadığım kitabın değerli yazarıdır.
devamını gör...
31.
edebiyat leş kargaların tarafından esir alınmıştır arkadaşlar. bu kadar net.
devamını gör...
32.
olay hasan ali toptaş ile başladı, bora abdo ile devam etti. ifşalar, itiraflar, iddialar havada uçuştu. suçlamalar ile beraber tacizciler listesi genişledi bir anda. sosyal medyada mağdur olmuş kadınlar, kendilerine yapılan taciz ve istismarları isim vermeden yazmaya başladı. bunları yazarken de o erkeklerin ismi açığa çıkana kadar uykusuz geceler geçirmelerini istiyorlar, artık beklentiler boşa mı ya da değil mi? artık orasını da zaman gösterecek.
devamını gör...
33.
masum ve utangaç imajına kanan ali lidar'ı da yanında götürmüştür.
devamını gör...
34.
yeni yayınevini merakla beklediğim kişi. bir an önce belli olsa da o yayınevini de boykot etsem.
taciz ifşaları ile adı anılan bir amca.
taciz ifşaları ile adı anılan bir amca.
devamını gör...
35.
gerçekten dilini ve benzetmelerini çok sevdiğim bir yazardır. son yaşanan ardı arkası kesilmez taciz iddialarının haklılık payı bile irite etti ki, konunun haksız suçlama olduğuna zerre inanmıyorum. evet hala yazdıklarını takdir ediyorum edebi olarak ama insan olarak mide bulandırıyor. kitaplığımın derinliklerine gömdüm en sevdiğim iki kitabı onun yüzünden.
devamını gör...
36.
kendisine yönelik taciz iddialarıyla ve özür metniyle ilgili bir röportajda açıklamalarda bulunmuştur. ben sadece bir soru-cevabı alıntıladım, devamını okumak isteyenler için kaynak ve link: buradan.
--- alıntı ---
suçlamaları kabul etmiyorsunuz ama bir anda 20 kadın birden taciz iddiasında bulundu. bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?
yirmi kadın yok, kim saymış bunları bilmiyorum. hepsi hakikaten kadın mı, isimleri cisimleri ne bunları da bilmiyorum. sadece içlerinden birinin iddiasından haberdarım, o iddia da yalan, öyle bir şey yaşanmadı. dediğim gibi, ötekilerin isimlerini bilmiyoruz. yazılanların hepsini okumadım ama mesela içlerinden biri, “gebze’deki imza gününde kitap imzalatırken beni eliyle taciz etti, şurama dokundu, buramı avuçladı” mealinde bir şey yazmış. oysa ben gebze’de hiç kitap imzaladım. hiç gitmediğim bir yerde böyle bir şey nasıl olmuş. el insaf… bazı suçlamalar da, ben de duydum, arkadaşım anlattı, arkadaşımın arkadaşına da… şeklinde uzayıp gidiyor. inanılır gibi değil. ama şunu bilsinler: beni, edebiyatımı sosyal medya faşizmine kurban etmeye çalışan herkesle hukuk önünde hesaplaşacağız.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
suçlamaları kabul etmiyorsunuz ama bir anda 20 kadın birden taciz iddiasında bulundu. bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?
yirmi kadın yok, kim saymış bunları bilmiyorum. hepsi hakikaten kadın mı, isimleri cisimleri ne bunları da bilmiyorum. sadece içlerinden birinin iddiasından haberdarım, o iddia da yalan, öyle bir şey yaşanmadı. dediğim gibi, ötekilerin isimlerini bilmiyoruz. yazılanların hepsini okumadım ama mesela içlerinden biri, “gebze’deki imza gününde kitap imzalatırken beni eliyle taciz etti, şurama dokundu, buramı avuçladı” mealinde bir şey yazmış. oysa ben gebze’de hiç kitap imzaladım. hiç gitmediğim bir yerde böyle bir şey nasıl olmuş. el insaf… bazı suçlamalar da, ben de duydum, arkadaşım anlattı, arkadaşımın arkadaşına da… şeklinde uzayıp gidiyor. inanılır gibi değil. ama şunu bilsinler: beni, edebiyatımı sosyal medya faşizmine kurban etmeye çalışan herkesle hukuk önünde hesaplaşacağız.
--- alıntı ---
devamını gör...
37.
hayalkırıklığına uğratan yazar kişisi. ancak maalesef "seçkin" zümrelerde de bu gibi kişiler ve durumlar mevcut. şahsım adına kendisine maddi-manevi destek vermek istemediğim için kendisinin kitaplarını yalnızca kütüphaneden ödünç almayı yeğliyorum.
devamını gör...
38.
ipliği pazara çıkmış kişidir. detaylı ve ayrıntılı suçlamalara karşılık röportajda pişkince kendini savunmuştur. insana sorarlar; madem iftiraydı, neden en başta özür diledin? madem bilmeden eril şiddet uyguladın, neden şimdi bilerek ve isteyerek bunu devam ettiriyorsun? cancel culture benim de karşı olduğum bir durum, ama burada öyle bir şey söz konusu değil, bana sosyal medya linci yapılıyor diyerek geçiştirmeye çalışması aymazlık. kitaplarını severek okumuştum, ama şimdi tiksintiyle bakıyorum kapaklarına. kendisine son sözüm nazım hikmet'in şiirinden:
"kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin."
"kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin."
devamını gör...
39.
benim için koca bir hayal kırıklığıdır
devamını gör...
40.
son dönem türk edebiyatının isim yapmış yazarlarındandır. 2008 yapımı "gölgesizler" filmi aynı adlı eserinden uyarlanmıştır. kendisiyle tanışıp çay içme fırsatım olmuştu. özellikle kendi ağzından hakkındaki iddialara karşı gösterdiği tutum ve söylem beni bir kadın olarak müthiş derecede rahatsız etti. ikrar ettiği duruma zerre tahammülüm olmadığından elimdeki eserleri kitap sevgime dayanarak elimden çıkarmıyorum fakat bundan sonra hiçbir eserini almayı ve okumayı düşünmüyorum.
devamını gör...