hayat

15 saat çalış
4 saat iç
5 saat uyu

su. su gibi geçiyor hayat.

insanın kendisine sunulan tüm normları reddedip tabiat ile bütünleşmesi.tabi kiralar faturalar kol gibi olunca tüm bu söylemler gerçeklikten biraz uzak kalıyor.bu kadar insanın (bilhassa emekli olduktan sonra) doğayla baş başa bir hayat kurma isteğinin sebebi de bu. hayatta her şeye ulaşmış insan da, hayatında hiçbir şeyi tatmamış olan insan da eninde sonunda böyle bir yaşamın hayalini kuruyor.çünkü doğa hiçbir zaman bizim için şart koşmuyor, kefil aramıyor.sen doğaya ne verirsen sana mislice fazlasını veriyor.birçok dini inanışta bile hikaye doğada başlayıp doğada biter (bu durum o dönemki insanların evreni açıklayamamasından kaynaklıyor da olabilir) bu durumum kıymetini bilmememizin sebebini de doğanın hep orada olmasına, her gün kendisini yenilemesine bağlıyorum. cezaevindeki bir kişi bir gazeteye ilan vermişti doğa fotoğrafı çekerseniz lütfen ulaştırın diye. okuyunca üzüldü herkes. esasında oradan çıkarılması gereken o kadar çok ders vardı ki... bazı şeylerin kıymeti yok olunca anlaşılıyor. galiba bunu en iyi bir tabutu sırtladığımızda anlayacağız. işte hayat böyle bir şey

hayat su gibidir akıp gider ve sen tutamazsın yapabileceğin şey olduğun anı dolu dolu yaşamaktır.

benim her anımı yaşadıkça sevesim var aldırmam hiç yağmurlara benim güzel hatalarım var bir an bile vazgeçmedim kendi yolumdan.

hayat ruhumuzun öğretmeniydi belki de. tek sorun biz gerçekten onu iyi dinliyor muyduk iyi öğrenciler miydik. yoksa hayat mı bazen acımasız bir öğretmen oluyordu. bu cevabın arayışındayken sahip olduğumuz kalbi unutur olmuştuk. ilahi gücün zaten canlı bir mesajı vardı...sahip olduğun kalbin atabilmesiydi mucize ve yaşam serüveninde oranın dünyanın en güzel yeri olduğunu bulabilmen temennisiyle.

ne kadar kaçak felsefelere girerseniz girin hatta ölümü kutsayın, her şeyin kökü bir şekilde ona bağlanır. hayatın dışına çıktığınızda gerçek de bulanmaya başlar.

şapka çıkardım, işte mevzu bundan ibaret.

eline çılgın imkanlar verilmiş bir gerzek tarafından dizayn edildiği açık olan hede.

öyle ki sizin hayatınızı dizayn eden, senaryosunu yazan bu salağın arkadaşınız olduğunu düşünün, size herşeyin bir açıklaması ve nedeni olduğunu söyleyecektir. lâkin o salağın açıklama ve nedenlerinin sizin için ne denli ahmakça olduğunu anlayacak kapasitesi yoktur*

hayat yaratıcısı tarafından salağın birine kiralanmış bir oyundur özetle*

yaşadığın hayatın mutluluğu ufak şeylerden geçiyordu. gülümsemeler, kaçak bakışmalar, sıkıca sarılmalar...

çocukken güzel büyüdükçe boka sarıyor.

upuzun bir serüven ve izlemekten asla sıkılmayacağım düşük bütçeli filmim olarak adlandırıyorum kendisini.

sanırım en sevdiğim özelliğim, bu aşırı sıkıcı ve boka batmış dünyada tutunacak bir şey bulabiliyorum; hayat. buna aptallık demeyi tercih edenler şüphesiz benden daha haklılar ama haklı olmanın bana hiçbir getirisi yok o yüzden siz haklı olmaya devam ediniz efendiler. ben de bugün koskocaman bir serüvene son noktaya koyup önüme yepyeni bir beyaz sayfa safsatasını aldım ilmek ilmek ve zevkle yazacağım her satırından zevk alacağım. haksız çıkarak hem de.

hayatımdan çıkan ve yeni girecek olan tüm yan rollere buradan selamımı iletiyorum. hak ettiğinizden fazlasını size vereceğim.

bence mi?

hayat = sim city benzeri komplike bir simülasyon.

hayat,inişli çıkışlı,bazen çamurlu bazen tuzak dolu,bazense dümdüz ,upuzun bir serüven .kimi hayalini yaşar bu dünyada ,kimi yatağa bağlı yaşar o hayatı .çok değişik adaletsiz bir dünya hayat denilen yer.

hayat, hindistan trafiğine benzer bana göre. siz bildiğiniz yolda doğru giderken birileri gelir çarpar size.

ömür süresince, bir kere tadabilenin şanslı kabul edildiği kavram...

yokuşun en alt kısmı.

sisyphos gibi çıkmaya çalıştıkça en aşağıya yuvarlanmak ise zamanın bize oynadığı küçük bir oyun. arada sıyrılıp ta yukarıya çıkanların eline geçen mükafat ise ölüm.

ilk gençlik bitene kadar "hayaller"
orta yaşta "farkındalık"
ölüme yaklaşırken ise "özlem"
hayat işte budur demiş bir insanımız.

okuduklarım arasında tek cümlede anlatılmış en depresif tanım şu olabilir. hayat, cinsel yolla bulaşan ölümcül bir hastalıktır

sanırım hayatın anlamını sorgularken bunu da göz önünde bulunduracam.