321.
kimsenin kazanamadığı bir savaş.
herkes bir gün ölür.
herkes bir gün ölür.
devamını gör...
322.
koskocaman bir deney.
yöntem hep aynı. deneme, yanılma.
yöntem hep aynı. deneme, yanılma.
devamını gör...
323.
sen yaprakları süpürürken rüzgar estiren, tökezledim dediğinde yere doğru ittiren, sağalttım derken sol alttan vurandır.
demem o ki; zor...
#3730778, düşündüğünüz gibi değil sevgili charlotte ritter, diyebilirim ki; yaşımla muvazi diğer hatıralarım arasında pek ehemmiyeti olmayan bir dokuz yıldı.
demem o ki; zor...
#3730778, düşündüğünüz gibi değil sevgili charlotte ritter, diyebilirim ki; yaşımla muvazi diğer hatıralarım arasında pek ehemmiyeti olmayan bir dokuz yıldı.
devamını gör...
324.
cem adrian ın ahmet minguzzi için yaptığı şarkı.
devamını gör...
325.
bu aralar bir nasihat yerine, bin musibetle “bak, her şey öyle düşündüğün gibi değil” diyor bana. sağ olsun, durmayı da öğretti; onca zaman koştuktan sonra — ki koşarken fark etmiyor insan, arkasından kimsenin gelmediğini yahut eşlik bile etmediğini.
yaşayalım diye değil de, aydınlanalım diye varmış. bazı bilmeceler kaybolmak, bazı yokuşlar soluklanmak ve bazı insanlar zaten sadece bu iki sebep için geliyormuş ya dünyaya. bıraktım ben de.
bırakabilmek büyük nimet.
yaşayalım diye değil de, aydınlanalım diye varmış. bazı bilmeceler kaybolmak, bazı yokuşlar soluklanmak ve bazı insanlar zaten sadece bu iki sebep için geliyormuş ya dünyaya. bıraktım ben de.
bırakabilmek büyük nimet.
devamını gör...
326.
sakin'in pek güzel albümü. şurda uzunca anlattım, inceledim albümü. #3061757
devamını gör...
327.
sosyalleşme içinde insan devamlı yarışan bir canlıymış gibi geliyor.
okumak için yarış.
sevdiğin mesleği kazanmak için yarış.
para kazanmak için yarış
iş yerinde yarış.
sevdiğin kadını yada erkeği elde etmek için yarış.
ehhh
yorucu lan!
okumak için yarış.
sevdiğin mesleği kazanmak için yarış.
para kazanmak için yarış
iş yerinde yarış.
sevdiğin kadını yada erkeği elde etmek için yarış.
ehhh
yorucu lan!
devamını gör...
328.
dünyaya kendi isteğim dışında geldim. hayretle yaşadım ve tiksinerek gidiyorum...
devamını gör...
329.
bu savaşı ben istedim. görünür olmak istedim. bilinir olmak. duyulur olmak. dokunulur olmak. ahmaklık girişimlerimin zirvesine varmak ve oradan usul usul düşmek istedim. ne geldiyse başıma o yüzden, hatta daha bile fazlası. ve ahmaklığımın sınırına varamadım bile. uçsuz bucaksız. ve manasız. ben verdim ona manayı.
şu yeşillikler güzeldir, mavilikler de öyle ve sarı bir güneş hepsini görünür kılıyor. içimde bir karanlık, hepsini yutmak isteyen. ışık aldatıcıdır, düştüğü yeri aydınlatır, düştüğü açıya göre görüntüler değişir, mavi sarıya dönüşür, sarı kırmızıya ve nihayetinde her şey birbirine ve hiçbir şey hiçbir şeye. gerçek karanlıktır, orada hiçbir şey hiçbir şeye dönüşmez.
ne istiyorum? aslında hiçbir şey ama istemek. kendi içinde sürekli döne döne kuyruğunu ısıran bir yalan. oldu bir kere. iş işten geçti. pişman mıyım? bunun ne önemi var ki? geçti artık. döne döne indim. pişmanlık düşkünlüğün başka bir versiyonu ve düşmekten sıkıldım artık.
nereye gidilebilir ki? buruk bir şarap tatlı bulunuyorsa, hayatta öyledir ve hayat nedir? istemektir. ama ne istemek? çılgınlık. çılgınlıkla dolup taşan bu yer kürede daha fazla çılgınlık üretmek demektir hayat. daha fazla dehşet. daha fazla korku. kendi korkuna tapmak ve daha fazlasını istemek.
benim ahmaklığım, onunki ve diğerininki, gösterilmeye değer mi? değer. değmeseydi eğer, neden çabalayalım ki? ve çabanın sonu nedir? daha fazla çaba, daha fazla hayat, daha fazla ahmaklık.
o kadar hayat dolu ki; başkasının hayatını da çalmalı. bizim olan yetmiyor. tek sebep bu. daha fazla hayat. daha fazla hırsızlık. nihayetine vardığında olan ne? seninkini de başkasının çalması. başkası elindekileri alsın diye daha fazla biriktirmek. ne ilahi saçmalık. cennete mi gidelim buradan? kalsın. istemem. bana yetti. fazla bile geldi.
şu yeşillikler güzeldir, mavilikler de öyle ve sarı bir güneş hepsini görünür kılıyor. içimde bir karanlık, hepsini yutmak isteyen. ışık aldatıcıdır, düştüğü yeri aydınlatır, düştüğü açıya göre görüntüler değişir, mavi sarıya dönüşür, sarı kırmızıya ve nihayetinde her şey birbirine ve hiçbir şey hiçbir şeye. gerçek karanlıktır, orada hiçbir şey hiçbir şeye dönüşmez.
ne istiyorum? aslında hiçbir şey ama istemek. kendi içinde sürekli döne döne kuyruğunu ısıran bir yalan. oldu bir kere. iş işten geçti. pişman mıyım? bunun ne önemi var ki? geçti artık. döne döne indim. pişmanlık düşkünlüğün başka bir versiyonu ve düşmekten sıkıldım artık.
nereye gidilebilir ki? buruk bir şarap tatlı bulunuyorsa, hayatta öyledir ve hayat nedir? istemektir. ama ne istemek? çılgınlık. çılgınlıkla dolup taşan bu yer kürede daha fazla çılgınlık üretmek demektir hayat. daha fazla dehşet. daha fazla korku. kendi korkuna tapmak ve daha fazlasını istemek.
benim ahmaklığım, onunki ve diğerininki, gösterilmeye değer mi? değer. değmeseydi eğer, neden çabalayalım ki? ve çabanın sonu nedir? daha fazla çaba, daha fazla hayat, daha fazla ahmaklık.
o kadar hayat dolu ki; başkasının hayatını da çalmalı. bizim olan yetmiyor. tek sebep bu. daha fazla hayat. daha fazla hırsızlık. nihayetine vardığında olan ne? seninkini de başkasının çalması. başkası elindekileri alsın diye daha fazla biriktirmek. ne ilahi saçmalık. cennete mi gidelim buradan? kalsın. istemem. bana yetti. fazla bile geldi.
devamını gör...
330.
maddenin canlı halden cansız hale gelinceye kadar geçen süre.
tabi canlılık ve cansızlık arasındaki fark ne bilmiyoruz.
tabi canlılık ve cansızlık arasındaki fark ne bilmiyoruz.
devamını gör...
331.
sevdiğim insanların kötü hissettiğini bir şekilde hissediyorum. ne zaman ay şunu bir arayayım diye arasam birini iyi ki aradın çok kötüyüm cümlesini net duyuyorum yani.
yine bir gün o dönem çok yakın olduğum bir arkadaşım vardı. arayayım şunu bi dedim, eğlencesine fal bakan da bir arkadaşım. noldu, neyin var demek yerine kahve içtim falıma bak diye aradım. birazdan bakarım dedi az konuştuk, gülüştük kapattık telefonu. benim hemen ardımdan da ablası aramış.
aradan birkaç hafta falan geçti sanırım, evime geldi. kahve içerken bir anda "sen geçenlerde fal baktırmak için beni aradığında ben intihar edecektim. hissetmiş gibi aradın, senden sonra da ablam arayınca yapamadım" dedi. "tam bir aptalsın, ölsen ne olacak? ders mi vermiş olacaksın seni üzenlere?" tarzı uzun bir nutuk attım, sonra hiçbir şey olmamış gibi sohbete devam ettik.
insanların şu hayatı bu kadar ciddiye almasını asla anlayamıyorum.
yine bir gün o dönem çok yakın olduğum bir arkadaşım vardı. arayayım şunu bi dedim, eğlencesine fal bakan da bir arkadaşım. noldu, neyin var demek yerine kahve içtim falıma bak diye aradım. birazdan bakarım dedi az konuştuk, gülüştük kapattık telefonu. benim hemen ardımdan da ablası aramış.
aradan birkaç hafta falan geçti sanırım, evime geldi. kahve içerken bir anda "sen geçenlerde fal baktırmak için beni aradığında ben intihar edecektim. hissetmiş gibi aradın, senden sonra da ablam arayınca yapamadım" dedi. "tam bir aptalsın, ölsen ne olacak? ders mi vermiş olacaksın seni üzenlere?" tarzı uzun bir nutuk attım, sonra hiçbir şey olmamış gibi sohbete devam ettik.
insanların şu hayatı bu kadar ciddiye almasını asla anlayamıyorum.
devamını gör...