hayat

bir nefesle başlayıp yine bir nefesle son bulan süreç.hayat sevince güzel*

bir cambaz gösterisi.

siz başka planlar yaparken başınıza gelenlerdir.

bitse de gitsek dediğimiz ama bi türlü bitiremediğimiz bir film.

şu aralar tatsız tutsuz galeta gibi.

susuz değirmen.

bazen boşuna uğraştığımı hissettiren, şimdilik tatsız tuzsuz, yakında değişeceğini düşündüğüm en büyük yolculuk.

doğumdan ölüme kadar içinde olduğumuz süreç.
hep sonraya bakınca kaygıya sebep olan, hep geçmişte kalınca mutsuzluğa sebep olan,
anca sürecin içinde keyfi sürülebilen bereketlenen, nefes alınan her an.

ayransız döner gibi böyle kuru kuru her lokmada boğazını daha da acıtıyor ekmek ama yemeyi bırakamıyorsun işte

herkese biçilen rolün oynandığı büyük bir tiyatro sahnesi.

"anlamaya çalışma. hayat böyledir işte... hep o kıyamadıklarınız kıyar size."
çehov.

hayat, acılı kadehindeki zehirli suya dudak değdirmek gibidir.

sokrates

(bkz: yakıcı)

uyumadan bir saniye önce akla düşen yâr gibi.
ve çok güzel.*

“.... kısa kuşlar uçuyor “

hayat kısa ama yaşamaya değer...

hayat bir yolculuk. düşüp kalktığımız, zaman zaman koştuğumuz, bazen dinlenip soluk aldığımız upuzun bir yolculuk. o yolculuk zaman zaman bizleri bir yokuştan çıkmaya mecbur bırakır. nefesimiz o yokuşu çıkarken kesilse de elimizden tutanlar ile o yokuşu dümdüz bir yola çeviririz azimle ve çabayla. bazen yokuşu çıkarken geçip gittiğimiz ama takılıp düştüğümüz kaya da kalabilir hatırımızda. her ne kadar yokuşun sonuna ulaşsak da aklımızı takıldığımız o kayada bırakırsak düzlüğe çıkmamız zorlaşır.

hayat yolculuğunda yanımızda olmayan kimseyi zorla yolculuğumuza katamayız. biz gittiğimiz yolun kenarlarındaki çiçekleri izlemek için bir yol arkadaşı arasak da kimseyi kendi gül bahçelerimize zorla sokamayız. insana hayat bazen istediğini vermese de bu onu hak etmediğimiz için değil daha iyisini hak ettiğimiz içindir. bunu zaman geçtikçe ve bu yolculukta durmayıp ilerledikçe anlarız.

aslında önemli olan zaten yeterince zor olan bu hayat yolculuğunu bazı insanların varlıklarıyla daha da zor hale getirmemeleridir. ama öyle insanlar vardır ki yaşam yeterince zor değilmiş gibi bizlerde yaptıkları ve söyledikleri ile derin yaralara sebebiyet verirler. işte bu noktada merhamet ve empati duygularını sorgulamaya başlarız. bir insan nasıl bu kadar kötü olabilir algısı yer eder düşüncelerimizde. belki daha da ileri gidip ‘’ah ‘’ ederiz bu insanlara. fakat ah etmeye lüzum olmadan her sey yaşanması gerektiği için yaşandı ve bundan sonra da kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacaktır düşüncesi ile avuturuz kırılan ruhlarımızı. bu noktada aslında dini, etik ve ahlaki açıdan önem arz eden nokta ah almamanın gerekliliğine uygun yaşamak olduğudur.

bizler, kişiliği küçük insanlara büyük anlamlar yüklediğimiz vakit büyük hayal kırıklıkları sunar hayat önümüze. kendi doğrularımız, yetişme tarzımız, hala var olan merhamet ve vicdan duygularımıza uygun doğrultularda yaşantılar yaşamaya gayret edersek, bizleri hayat yolculuğumuzda düşüren insanlara da ah etmeye gerek kalmayacak ve evren buna uygun hale getirecektir zamanla her şeyi.

sabahattni ali’nin de söylediği gibi ‘’ şimdi konuşmuyorum. seneler sonra da konuşmayacağım. hiçbir zaman karşılarına geçip intikam almayacağım. düştüklerinde iyi olmuş demeyeceğim. benim kelimelerim sesimden çıkıp kimseye çarpmayacak. keşke bunun anlamını biraz bilseydiniz. ‘’

hayat... hayat değişiktir. bazenleri üzer, bazenleri sevindirir, bazenleri kızdırır, bazenleri kırar. hayatımiz boyunca bir tarafla ilgilenirken diğer tarafı kaçırırız. hani otobüse bineriz ya sol camından etrafı incelerken, sağ camından kaçırırız ya diger taraftaki manzarayı, hayat aynen budur.
otobüsün sol camından etrafı incelerken sağ camından kaçırdıklarımızdan ibarettir.

yanlış yapa yapa doğruyu bulma çabası içinde yaşının geçip gittiği ve ne anladın diye sorulduğunda tek bir cevap dahi veremeden yaşayıp sonlanacak yer

biraz once evde otururken kendimi bir bulgar gocmeni dayinin yaninda el yapimi sarap icerken buldum. bulgarca sarkilar caliyor, cirkin ama guzel. hayat hakkinda ogretici seyler var bu minik olayda.