ingilizce

dünyanın heryerinde uluslararası ortak dil olarak kullanılan öğretim hayatının birçok noktasında yer alan ve kişilerin bir meslek sahibi olmasında önemli bir etkendir.

halihazırda istikrarlı bir şekilde öğrenmekte olduğum bir dil. ancak ülkemizde özellikle ilk okuldan başlayıp eğitim hayatımız içerisinde belli bir eğitim seviyesine kadar çok yanlış bir şekilde öğretilmeye çalışılmaktadır. bakın öğretiliyor demiyorum, öğretilmeye çalışılıyor diyorum. çünkü ilk okuldan başlayıp belli bir seviyeye kadar bize öğretilmeye çalışılan bu dil sadece grammer üzerine kurulu ayrıca her sınıf atladığımızda aynı konular tekrar tekrar bizim önümüze sunulmakta. bundan dolayı öğretilen grammer konularını bile öğrenemiyoruz. örneğin ilk okul 4.sınıfta alfabe öğretiliyor öğrendik, bu konu ile alakalı pratiklerimiz de tam ancak bir sonraki yıl yani 5.sınıfta tekrar alfabeden başlanıyor ve bu süreç hem öğrenci için hem de öğretmen için çekilmez sancılı bir süreç olmaktan ileriye gitmiyor. ayrıca öğrenci bu dersten veya bu dersin hocasından hazetmemeye başlıyor. sonuç böyle olunca bu dili öğrenmek de bir hayli zor oluyor. kısacası bir dili öğrenmek için onu sancılı bir süreç içerisine hapsedip sanki dünyanın en zor şeyi gibi karşınızdaki insana sunma zahmetine girdiğiniz zaman bu sadece karşıdaki kişi açısından değil onunla beraber gelen tüm sistemi alt üst etmekten öteye gitmiyor. bu yüzden öncelikle şuna bakmak gerek bir şeyi öğreniyor veya öğretmeye çalışıyorsanız öncelikle o şeyi karşıdaki kişiye nasıl sevdirmeliyim diye düşünmelisiniz. çünkü her şey isteyerek ve severek inşa edilir. bunu sağlam bir binanın temellerini atmak gibi de düşünebilirsiniz. belki de bu şekilde bir sistem içerisinde bizlere ilk okuldan bu yana dil eğitimi verilmiş olsaydı şu an ana dilimiz gibi olmasa da temel seviyede de olsa kendimizi ifade edebiliyor olurduk.

ingiltere, abd, kanada, avustralya ve bir çok ülkede resmi dil olarak konuşulan dünyanın en kolay ve en yaygın dilidir.

mutlaka bol pratik gerektiriyor, mümkünse yabancı dizileri ingilizce alt yazı ile izlemeye çalışın, mutlaka bir konuşma grubunuz olsun ve sürekli pratik yapın.

güzel dildir ama işte ingiliççe

maruz kalmadan öğrenilmeyen dil. ingilizcem hep iyiydi. yüksek notlar falan alırdım uf uçuyorum böyle. ama konuşmaya gelince pırt. konuşmayı, ana dili ingilizce olan kişilerle konuşmadan öğrenemezsiniz. ben öğrenemedim en azından. son 2 aydır preply'den ders alıyorum. cambly ile karşılaştırdığımızda her türlü daha hesaplı oluyor. ilk ders %70 indirim olunca deneyeyim dedim. daha başlayalı çok olmadı ama gerçekten baya hızlı sonuç aldım. gerçekten tavsiyemdir. kararsızsanız kesinlikle bir ders ile deneyin derim. ben de böyle başladım çünkü. ilk ders zaten %70 indirimli. yine de sorusu olan varsa beklerim.
ama asla pişman olacağınızı düşünmüyorum.
indirim linki için buradan efenim

kökenlerinin biraz eskiye dayandığı, bugün dünya'nın ana dili olarak kabul edilen dil. lakin bizim bildiğimiz ingilizce amerika lehçesidir. bugün ingiltere'nin asıl ingilizcesini kullanan insan sayısı çok azdır. bugün öğrenilmesi elzem olan dildir.

(bkz: ingilitçe)
(bkz: ben bilmem ingilitçe)

tureng adlı bir sözlük sayesinde bilmediğim bir çok kelimeyi öğrendim. aşağıdaki videoda detaylı anlatımı mevcut.

ilgili video

dünyanın en büyük evrensel dillerinden biridir.

uygun maliyete öğrenmek için ingiliz dili okuyan arkadaşımdan saatlik 100 lira fiyat alıp kendi yağımda katılmayı tercih ettiğim dil. anlayacağınız ben fakir olduğum için elendim siz devam edin?

halı saha ya gidip gelirken mısırlı bir arkadaşla tanıştık, texas üniversitesinde veri bilimi üzerine master yapıyormuş * , haliyle de ingilizcesi iyi bayağı ielts i falan iyi vermiş gayet. uzun zamandır kimseyle ingilizce konuşmadığım için farkında değildim speakingim bayağı çöpleşmeye başlamış, tamam adamın tabi ki speakingi falan benden iyi olacak sonuçta texasta master yapabildiğine göre normal ama insanın bu kadar çabuk pratiğini kaybettiğini fark etmesi çok üzücü, bugün konuşurken normalde çok rahat kafamda kurduğum cümleyi konuşmaya dökerken gramerin anasını ağlatıyorum, zaten hız hak getire şuan onu kabullendim. ı am get off falan dedim adama "ing" kahve de çay içiyor öyle bir ingilizceye dönüşmüş ingilizcem :d ama şunu da fark ettim çok gereksiz kompleks cümleler kurmaya çalışıyorum istemsiz bir şekilde adama how did you manage to arrange your master in texas falan demeye uğraşıyorum la dangalak sen diyarbakırlı bir adamın oğlu, 2 memurun çocuğusun ne manage'i emenike sorsana şunu basit bir şekilde ama yok bünye diyarbakır genlerini kabul etmek istemiyor ki kendini cambridge li sanıyor arkadaş. bunu da kabullenmek lazım insan çok şey biliyor diye hepsini kullanmak istiyor konuşurken ama olmuyor tabi pratiğin olmayınca o yüzden hiç gerek falan yok öyle şeylere en basit şekilde kur geç işte, geri kalanı zamanla basite dilin alışınca gelir zaten.

dil bilgisi kolaydır. bir yerden yakalayabilirseniz kolayca öğrenirsiniz. lakin aşırı fazla kelime içeren bir dildir. türkçenin 5 katından fazla diye hatırlıyorum. bir de "seviye atlamak" uzun zaman alır. dili severseniz bu bir sıkıntı yaratmaz. sevemezseniz ise zulüm gibi gelir. mesleki bir gereklilik değilse, bu dili öğrenmemek normaldir. ama öğrenmek kesinlikle bir kazançtır. özellikle akademik seviyedeki metinlerin ekseriyeti bu dilde yazılır. her milletten akademisyen, ingilizce metin üretir.

bir de hobi zenginleştirilmesinde de ingilizce kesinlikle değerlidir. bence ingilizcesiz de mutluysanız sıkıntı yok ama bilmek de güzel şey kişi için.

ay: ben, lav: seni, seviyorum: yu.
ay lav yu. tabi bu kadar basit değil, değişik çekimleri şeyleri var.

sivilce

güzel ama bilmiyoz ingiliççe

ay vant tu nov dı mining of layf.

vat dedin gülüm...