insanı en çok sinirlendiren durum

whatsapp profil resminize bakılarak, tişört giymediğim belli oluyor diye, potansiyel tehlike (tacizci? nuri alço?) olarak görülmeniz. birkaç ay önce arkadaşım da alay etmişti pornocu profili gibi dedi de adamın içi fesat dedik güldük geçtik. şimdi iki kuruş da olsa ekstradan kazanacağımız yerden telefon geldi, bu fotoğraf yüzünden güvenmiyorlarmış, ulan sanki brazzersta çalışıyoruz te allahım ya, terk edip gitmek istiyorum bu kent hayatını.edit:sildik gitti fotoyu.

böyle internette falan bi hayvana işkence vs gördüğüm de cinayet işleyesim geliyor.

kafeye cagiran flortun yaninda arkadaslarininda oldugunu soylememesi*

aptal yerine konulmaya çalışılması. ben herşeyin farkında oluyorum genellikle.

otobüste ayakta gitmektir. şimdi normalde canın bir şeye sıkılsa sinirlensen belli edersin ne bileyim tepki verirsin. ama şimdi insancıkların günahı ne.
günahı yoktur ama deli divane küfür yerler. ulan dersin sabahın köründe ne doluştunuz -burada küfürler var- ama kimseye de belli edemezsin öyle durgun bir yüz ifadesiyle dikilirsin.
bu da içinde patlar ve daha da çok sinirlenirsin. umarım böyle olan tek manyak ben değilimdir.

iş bilmezsin iş yapması.
memlekette zanaatkâr kalmamış.

iki tane kot şort almıştım, kot şortların boyuma uygun kısaltılması, duble paça yapılması, tüm bunların en sevdiğim mevcut kot şortuma göre uygun olması gerekliydi.

bu şekilde izah edildi, terzinin eline örnek verildi, hani embesil olsa baka baka yapabilir.

kot şortlar geldi, sabah bir bakayım dedim, şort boyu olması gerekenden uzun, duble paça kalın ve paça boyu uzun bırakılmış ve de duble paça sadece yan dikişlerden tutturulmamış, diz önü ve arkasına da kısa şerit dikiş atılmış birer tane. bu da çirkin bir görüntü yaratmış, estetik değil.

bir terzinin en başta göz zevki olacak, estetik bilecek.



sabah sabah bir hışımla çıktım evden bu sebepten, beceriksiz usta en sevmediğim şeydir.

önüne gelen her şey olabiliyor memlekette.

*

(bkz: bir türlü tedarik edilemeyen tedarik sürecindeki şerefsiz ürün)

kitapyurdu'ndan 28 haziran'da kitap siparişi geçtim. aynı dakika listedeki tüm kitaplar temin edildi olarak güncellendi lakin ismini vermek istemediğim bir tane şerefsiz kitap aha tâ şu dakikaya kadar tedarik sürecindeydi. daha yeni temin edilmiş.

ah ben o kitaba ne yapacağımı bilirdim de, kitaplar bana gelmiyor, sen adam mısın diye sorardım ona. bence değil.

üstünüze afiyet, bugün 14 saat deliksiz uyudum. bıraksalar birkaç rüyalık daha uyurdum ama yavaştan kariyer peşinde koşmamız gerekiyormuş. onca uykuya rağmen nasıl bu kadar yorgun ve uykulu hissedebiliyorum ya.. sinirlenmemek elde değil.

t: elimde var olan şeye ihtiyaç duymam beni deli eder.

sinirli bir insan değilim lakin bağırarak üstünlük sağlamaya çalışan insanlara gıcığım. çek elini ayağını tersime düşme yakarım canını.

birinin sizinle tanışmak istemesi ve sonrasında sanki onu kendi dememiş gibi davranış sergilemesi.

karnım acıktı güzel birşeyler yiyeyim diye girdiğim pideci fiyat performansta sınıfta kaldı. aslında fiyatlar gayet makuldü ama pide aşırı kötüydü. iç harcı ayrı, hamuru ayrı kötüydü. büyük ihtimalle fırınları bile pide fırınına uygun değildi. ağlayarak, pideye ve üretiminde emeği geçen herkese söve söve yedim. bir türkün yapmaktan imtina edeceği şeyi, nimete küfür etme suçunu işlettirdiler bana.

fakat hata bende. gitsene burger king'e salak. yok hamburger zararlıda, biraz yerli esnaf kazansın, kapitalizme para akışı kesilsin mottosuna neden giriyorsun dimi. böyle afedersin ama s*k gibi pideyi sokarlar adamın ağzına. daha 23 yaşında çıtır, sağlıklı bir adamsın. o hamburgerin içinde uranyum bile olsa sümük gibi atar fırlatırsın bünyeden. ne diye ekşınlara giriyorsun.

keşke burger king'in kasiyeri ağzımı burnumu kırsaydıda o pideyi yemeseydim.

bakın ben pide faşisti değilim, aksine pideyi çok severim. hatta ve hatta pide survivor'a katılsa her hafta adada kalması için sms bile yollarım. hoşgörülü ve empati sahibi biriyimdir, pideleri ayrıştıracak değilim ama bu pide "ölüyorum bir bardak su ver" dese "geber am**a kodum" diyip üzerinde tepinirim.

pideden ziyade işletmenin kendiside bir fiyaskoydu. garson kız sipariş almaya yanıma doğru gelirken güzel kızmış filan dedim içimden. yalan yok kız başta hoşuma gitti. bunu kafamdan geçirir geçirmez bir anda kızın içinden ibrahim tatlıses çıkıverdi. yaradan ferrarinin içine lpg takmış gibi garip bi kızdı.

"hanımefendi güzelsiniz hoşsunuz neden anamı si**cek gibi davranıyorsunuz" bana diye ağlanacaktım az kalsın.

pideyi yiyorum (daha doğrusu yemeye çalışıyorum) kız geldi benim masadaki sandalyeye dayandı salondaki müşterileri süzmeye başladı.dedim herhalde yüz ifademden pideden rahatsız olduğumu anladı bulaşıkhaneye götürüp beni dövecek. nimete ayıp olmasın diye bitirmemi filan bekliyor. içeri kalabalık bir müşteri grubu girince benim masadan uzaklaştı. bende fırsat bu kasaya koydukları liseli çocuğa hesabı ödedim.

çocuğuda bi görseniz sanki sibirya'ya sürgüne gelmiş pe**venk. yavaş yavaş hareketler, ağızdan zar zor çıkan kelimeler filan. çalışmak istemiyorsan işi bırak git kardeşim. bir hesap ödeyip kaçacağım, 15 dakika senin keyfini bekledim be bilader.

o pideyi kafamdan çıkaramıyorum bir türlü. yediğim andan itibaren beynime pideyi hızlıca sindirip, bünyeden si**iri çeksin emir veriyorum. bir an önce vücudumdan çıkmalı o pide.

karşıdaki insanın adeta seni anlamamak icin çaba gostermesi

net bir cevabım yok, agresif biriyim durduk yere sinirlenebilirim.

gürültü durumu.

bankanın gece 1 gibi hesabından gizlice borç adı altında para çekmesi.

ağız şapırdatanların ağızlarına bir tane şaplatamamak!

basarisizlik, basaramamak veya yeterli takdiri almamak.

sıcak, nem, salak insanlar ve devlet hastaneleri. sonra bir de tüm bunlarla tek başına uğraşmak. zaman zaman da herkesin tüm bunlara karışması. ama aslında tüm sebep sıcak arkadaşlar. çok sıcak ve nem var valla herkese bi çarpmak istiyorum allahsız buğra gibi girişesim var.

beni en çok sinirlendiren şey adil bir düzenden yoksun olmak. sadece hükümet ya da devlet yönetiminden, hukuki reaksiyonlardan falan bahsetmiyorum.

toplumun geneline yayılan, her koşulda maruz kaldığımız adaletsiz durumlardan bahsediyorum. şirket yönetimlerinden tutun, mahalle esnafına kadar. sosyal hayattan tutun, artık insan ilişkilerine kadar dayanan, bu toplumun artık her kesimine yayılan adaletten bi haber tutum beni çok sinirlendiriyor!

ofiste herkes sessiz, sakin çalışırken, bir anda midenin sürekli gurlamaya başlaması. ikide bir "öhm-öhm" yapmaktan bıktım, dışarı attım kendimi. fil var sanki a** ço****nun içinde