iyi insanlar nerededir ve onları nasıl buluruz sorunsalı

düşündürücü soru. zamanında filmi bile çekilmiştir.

kime göre? neye göre? dediğimiz sorunsal.

iyi insanlar, iyi insanların çevresindedir bence. biz ne kadar iyiysek çevremiz de bize o kadar iyi olur diye düşünüyorum ben. bir gülümseme, bir iyi niyet her şeyi düzeltebiliyor. bu iyimserliği kullanmaya çalışacak kötü insanlar da çıkacak elbet, onlardan da yavaştan uzaklaşıp onları muhattap almazsak bir sorun kalmaz herhalde.

camiyi arkana alacaksın, dümdüz devam edince ilerde solda bekliyorlar.

kime göre neye göre iyi insandır? kimisi iyi insan diye göze soka soka iyilik yardım vs yapana der mesela bana göre o kişi show peşindedir? hatta narsisttir. ben kötü biriyim heralde…
ama iyi anlaşacağınız insanlar arıyorsanız bence akışına bırakmayın kendiniz hayatın akışında olun. ilgi alanlarınıza göre insanların olacağı topluluklara girin mesela. online bile olur. hatta belki iyi insanlar çıkabilirler…

ruhtan damıtılan saf iyilik, gecenin karanlığında da olsa ışık saçmaya devam ediyor. yapmanız gereken, ışığını saçan bu saflığın melodisine kulak vermek. iyilik, insanın derinlerindedir.

elma dersem çık armut dersem çıkma.

her nerede iseler umarım mutludurlar.

o iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler. demirin tuncuna, insanın ...

önce kendinize bakın dediğim başlık.

iyi bit insan olmayı deneyerek bulunabilecek insanlardır.

eğer siz de yeterince iyiyseniz gelir sizi bulur.

biri edirne’de arkadaşlar.
bende didim’deyim. soğuk biram da var.

iyi olmak, iyi karşılanmıyor bu dünyada. kendi başına yetersiz kalıyor. tıpkı her şey gibi.

adamın birini almışlar
cennete götürmüşler
ve bakmış her taraf çok güzel
ve melekler hizmet ediyor o yerde
gelmiş ademoğlu meleğe sormuş

-siz burda ne satıyorsunuz
biz burda demiş melek
sevgi satıyoruz, adalet satıyoruz,
merhamet satıyoruz, vefa satıyoruz....

ademoğlu heyecanlanmış demiş ki
-bunlardan yeryüzünde azaldı. ben alıp götürebilir miyim?
melek demiş
- istediğin kadar alabilirsin

ve ademoğlu demiş
-bana beş yüz bin ton adalet ver, iki yüz bin ton sevgi, merhamet...
tonlarca siparişler vermiş
melek demiş
- bekle

adam, melek uzaklaşırken demiş ki
ben heyecanlandım birden
bunların eksikliğini görünce tonlarca sipariş verdim
ama ben bunları dünyaya nasıl götüreceğim?

bunları düşünürken, kaygılanırken
melek, eskiden dedelerimizin kullandığı bir para kesesi vardı
küçücük, bozuk paralarını koyarlardı
getirip onu tezgahın üzerine bırakıyor
-buyur siparişlerini

adam şaşırıyor
bir meleğe bir torbaya bakıyor
- iyi ama ben tonlarca sevgi, tonlarca merhamet, tonlarca adalet sipariş verdim. sen ise bana küçücük bir torba getirip koyuyorsun?

melek gülüyor
- biz senin istediklerinin tohumlarını burda satıyoruz. onları alır yüreğine ekersen orda tonlarca olur

buradayım canım.

(bkz: gestapo)

insanlığın en temel sorunu herkesin kendini iyi insan zannetmesidir. iyilik kötülük yapmayı bilmemek değildir; bunu tercih etmemekle ilgilidir.
adaleti kendi çarpık anlayışlarıyla sağlamak için yaptıklarını aklayanları gördüm. erdemin kişiden kişiye değiştiğini gördüm. başkasına ayıp olanın kendisine gelince mübah olduğunu zanneden insanlar gördüm. kısacası çok insan gördüm hepsi yaptıkları kötülükleri aklamak için iyilik gibi bahsediyorlardı.
iyi insanlar görmek isteyen herkes iyiliği tercih etmeli ve kendi kapısının önünü süpürmeli. sonrasında aramaya gerek kalmadan iyilik de, bahsi geçen insanlar da kendiliğinden hayatınıza dahil oluyor.

iyi insanlar dünyada da..
nasıl bulunurlar? bulan adresi banada göndersin madrabazlığı kurnazlık sanan insanlardan bıktım..

insan aradığı şeyin gayesidir, iyilikte kötülükte sendedir. senle başlar senle biter, yoldaki taşı kaldırıp atmadan yolu değiştirmek daha kolay gelir hep.