kadının beyanı esas olmalı mıdır sorunsalı

öncelikle tdk’nın sözlük kısmına girip aratalım, esas kelimesinin temel demek olduğunu öğrenelim. yani gerçeklik değil baz almak.

‘kadının beyanı esas alınacaktır’dan mağdur olduğunu iddia etmek tam bir “ee siz de katil tecavüzcü tiplilerle takılmayın, bak biz hiç kadın öldürmüyoruz" avelliği. 29 yaşındayım bana da kimse yalandan tecavüzcü demedi. siz de doğru kadınları seçin madem. hadi birader.

bu durum ülkemizde özellikle cesur birkaç hakimin kararları sebebiyle gündeme gelmiştir. benim farklı zamanlardaki araştırmalarımdan bulduğum kadarıyla öncelikle kadının beyanının esas alındığı ülkemizde bilinen ilk olay ve karara bakalım: olayın mağduru bir kadın avukat. mağdur avukat, yanında çalıştığı avukatın cinsel saldırısına maruz kaldığını iddia ediyor ve yerel mahkeme “suç kanıtı aramanın birçok olayın karşılıksız ve cezasız kalması gibi istenmeyen bir sonuca yol açacağı ve şikayetçinin başkasına zarar vermek için kendisine zarar vermesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı” gerekçesiyle sanığa ceza veriyor, yargıtay da bu cezayı onuyor. özellikle o dönemin şartlarında -karar 2002’de veriliyor- şöyle bir gerekçe belirtiyor mahkeme: “söz konusu olan olayda henüz avukatlık mesleğinin başlangıcında bekar genç bir bayan olup kendisiyle ilgili böyle bir iddiayı ortaya koymasında toplumumuzda hakim olan sosyal ve ahlaki değerler de gözetildiğinde, kişiliğinin ve mesleki saygınlığının zarara uğrayacağı muhakkaktır. başkasını zarara uğratmak isterken kendisini zarara uğratması insanın doğasına aykırı bir olgudur.”.

işte burdan hareketle cinsel suçların doğaları gereği kanıt bırakmayan suçlar olduğundan kadının beyanının esas alınmasının olağan olduğu sonucu çıkıyor. fakat özellikle yukarıda alıntıladığım ve ülkemizde ilk örnek olarak kabul edilen bu olaydaki gibi her somut olaydaki veriler de dikkate alınarak iftiraya kurban gidilmesinin önü kapatılmalıdır. ayrıca bu durumun masumiyet karinesi ile çelişmesi de ayrı bir sorun ancak en azından burdaki mahkeme gerekçesi bana haksız gelmiyor.

bu konuya ilişkin ilgilileri aydınlatacak bir makaleyi şöyle bırakalım:buradan

kusursuza yakın işleyen bir hukuk karşısında hayır. kalan durumlarda evet.

olmalıdır evet, özellikle de bizim gibi ülkelerde. neden olması gerektiğini maalesef her gün görüyoruz. bazı arkadaşlar bunu hüküm vermek için yeterli zannediyor. değil. soruşturma açmak için yeterli bu. bunu kadın da erkek de yanlış anlıyor ama ya da istediği sözde pozitif ayrımcılığın hayaliyle konuşuyorlar. salt erkek düşmanlığıyla kafayı yemiş kadına göre hüküm vermek için de yeterli mesela; erkeğe göre de hüküm veriliyor hemen...

bunu umuyorum istanbul sözleşmesindeki gibi kaldırmazlar.

sorunsalı mı bu sorun mu demelik başlık.

kadının beyanı esas olmamalı , erkeğin beyanı da esas olmamalı , bilakis kimsenin beyanı esas olmamalı. binaenaleyh çok önemli değildir bizim hukuk sisteminde.

kadının da her insan gibi beyanı esas alınmalıdır. ayrıca bir iltimas olmasının iyi bir eylem olacağı kanaatinde değilim. dünyada kötü erkekler oldugu gibi iyi erkekler, iyi kadınlar olduğu gibi kötü kadınlar da vardır.

bir çok kadına seç beğen suç paketi olan ifadedir.nedense bu maddeyle evden uzaklaştırılan bir sürü mağdur erkek var.kesinlikle karşı olduğum bir durumdur.artık sevmediği insandan kurtulmak için iffetime saldırdı diye bağırması yeterli olunuyor.eşinden bıkıp kurtulmak isteyen kadınlar yalandan bana fiziksel ya da psikolojik şiddet uyguluyor bahanesiyle kocasını evden uzaklaştırıp başka bir adamı evine alabiliyor.tabiiki işe yaradığı kısımlar gerçek mağdur kadınlar için vardır.ama kameraların, komşuların ve çocukların tanıklığının kesin delil olarak sayılmadığı nadir durumlarda bu ifadeye sığınılabilir.kadın ve erkek eşittir diyen feministler gelmeden önce şunu da izah edelim.hadi diyelim eşitler,o zaman neden sadece bu ifade kadınların beyanını esas alıyor.bütün maddeleri ve 6284 ile bir ara dayatilmaya çalışılan amerika'nın kendisinin bile kabul etmeyip türkiye'yi eleştirdiği istanbul sözleşmesini iyi okuyup anlamak lazım.slogancı olmayalım.

olmamalıdır diyecegim sorudur ki, kadin olarak bunu dile getiriyorum... "kadin beyani esas" cumlesi gorunumuzde oldukca masum ama kullaniminda yanlis boyutlara cekilmesi soz konusu olacak bir cumledir. bunun yerine "magdurun beyani esastir ozellikle delillerle karsilanmasi durumunda" diye soylenmesi cok daha adil olacaktir diye dusunuyorum. kadinlar olarak madem bizim derdimiz esitlik, hukuki yasalar icerisinde neden pozitif ayrimciligi savunuyoruz oyle degil mi?*

yanlış olduğunu düşünüyorum. eğitimsiz kimselerle dolu olan şu ülke de iftiraya kurban gidecek erkek sayısı çok fazla. eşitlik uğruna üstünlük kurma çabası saçmadır. kesinlikle olmaması gereken eylemdir bu. bunun yerine çok daha iyi yollar seçilebilir ve her iki cinsinde hakkı yenmeyecek surette fikirler kabul edilebilir. zaten bunlardan önce konuşulması gereken çok konu var...

hayır. kadınlar çiçektir, çiçekler fikir beyan edemez. evet.

olmamalı.
kötüye kullanıldığını çok defa gördük.
adaletin terazisi bir kez şaştı mı daha da toparlamıyor.
haklıyı haksızı ayıran bir adalet sistemi olmadığı için zaten bu hallerdeyiz.

bütün kadınlar yalancı değil.
bütün kadınlar dürüst değil.
bütün erkekler dürüst değil.
bütün erkekler yalancı değil.

er geç haklı olan kazanır.

hayır. haksızlığa uğramanın cinsiyeti yoktur.

olmamalı, tamamen saçmalık. etraf başkasına suç atmak için can atan ruh hastalarıyla dolu çünkü.

iki ucu b*klu değnek olan durum, bir tarafta damacanaya bile hallenebilen hemcinslerim, diğer tarafta herhangi bir isteği yerine getirilmedi diye her türlü k*hpeliği yapabilecek ruh hastaları.

kadının beyanının esas olması bana göre onu aşağılayan bir durumdur. bu yüzden kadınlar o aşağılık psikolojisinden çıkamamaktadır. ayrıcalığa bak; kadının beyanı esastır. neden kadın veya erkeğin beyanı esas olsun ki? her ikisi de insan, her ikisi de düşünebiliyor. esas olan adalettir. nerede bir sıkıntı varsa kadın-erkek bakmadan karar vermek gerekir. niyeti ve eylemleri çözmekte uzmanlaşın, kadın ve erkeği değil!

kadının beyanının esas olması, isteyen herhangi bir kadının, sırf beyanda bulunduğu için, istediği herhangi bir erkeği suçlu ilan ettirebilmesi demek değildir. hukukta iddia sahibinin iddiasını ispat yükümlülüğü vardır. ispat ise delillerle olur. klasik hukukta, iddiada bulunanın (başkaca delil içermeyen) sadece iddiası, yargılama başlatmaya değer yeterli bir delil niteliğinde görülmeyip yargılamaya gerek bulunmayacağına hükmolunmak gerekirdı. kadının beyanının esas alınmasını öngören ayrıntı, kadın beyanının tek başına da olsa, yargılama yapmaya değer mahiyette bulunduğu ve yargılama başlatılması gerektiğine dairdir.
muhtemeldir ki, yargılama aşamasında da, kadın beyanının dışında delillere ( tanık, bulgu, ikrar vs.) ulaşılamazsa, beraate hükmolunacaktır. (bu durumda haksız isnat ve yargılama nedeniyle sanık lehine tazminat vb haklar da oluşabilir.)
mevcut yargı gerçeğimiz kimseye güven vermediği, medya ve siyasi etkiye açık zayıflıkta olduğu için, karşı çıkanların haklı endişelerini de anlayışla karşılamak gerekir.
özetle, kadın beyanının esas alınması detayı, (doğru ve bağımsız bir yargılama mekanizmasının varlığı halinde) olumsuz bir sonuca yol açmayacak çağdaş bir hukuki kazanımdır. ancak sorunlu bir yargı gerçekliğinde de aslında kadına da fayda sağlamayacak suiistimale açık bir tehdit silahına dönüşebilir.

olmamalidir. aksine bence erkegin beyani esas olmalidir.

kadının beyanı yasadan üstün olmadığına göre tartışılacak ne kalıyor, zaten istanbul sözleşmesinden çıktılar artık suçların takibi yok kadın şikayetçi olmazsa şiddet gördüğü adama teslim ediliyor. böyle bir durumda beyan tartışmak saçma geliyor bana.