kalbi kırılmış bir insanın gidebileceği yer

"onun için kalabalıktan kaçmak yetmez, bir yerden başka bir yere gitmekle iş bitmez. içimizdeki kalabalık hallerimizden kurtulmamız, kendimizi kendimizden koparmamız gerek." montaigne denemeler .

insandan uzak, kendine yakın kabugudur.

yatağıdır.

kırık kalpler buraya toplanmış bakıyorum, peki ben niye buradayım? kalbim mi kırıldı? naa... efenim ben taş kalplinin tekiyim. şu klişe "kalbim kırıla kırıla nasır tuttum" hikayelerine gireceğimi sanıyorsanız... gireceğim evet bi itirazınız mı var? beğenemedinizse okumayın, sanki zorla okutuyorum hayret bişiyy. burada kalp kırıklarımı anlatıp biraz höyküreceğim, çünkü ben de insanım. mükemmelim evet, şahaneyim, seksiyim ve varlığım yeryüzündeki bir mucize... güzelliğim dillere destan ve de mütevazı kişiliğimle gönüllere taht kurmuş bir o kadar da halktan bir prenses olabilirim ancak siz sıradan faniler kadar yıkık olmasam da, ben de insanım bir tutam işte. ne?! tamam, tamam baba taradından da biraz cyborgum.

bu duygusal paylaşımımı, şu duygulu parça eşliğinde okursanız, içinize işleyeceğinden, yüreğinize dokunacağından eminim efenim:


ilk kalp kırığımı "insan sureti çizme, şirk koşar gibi olursun" denilerek resim çizmem yasaklandığında yaşamıştım 6-7 yaşlarında... bu bir kuşun kanatlarını kesmekle eşdeğer bir harekettir... yaradılışını inkardır. diğer bir kalp kırığım da koşullu sevgiyi fark ettiğim o andır. sonraki kalp kırığım, sistemi fark etmemle gelmiştir.

anlayacağınız;
kalbim, sadece tanrıya kırıldı benim; başka kimseye gönül koymadım.

tüm kırıklarımla, şehrimin ve gittiğim diğer şehirlerin hiçbir yerine sığamadım.
ne eve, ne sokağa, ne ona, ne buna... hiçbir insanda dinlenemedim.
yine dön dolaş, kendi zihnim içinde dinlendim. gözlerimi yumup, yatağa uzanıp, üzerime ağır bir yorgan çekip kendimi toprak olarak hayal ettiğimde rahatladım. varken yok gibi hayal edince, ölmeden ölü gibi yatınca, toprak olunca tam oldum.
üzüldüm la kendime, yazık kız bana, ne içli çocukmuşum da bilememişler.

tabii geçti efenim bunlar, adına ergenlik diyoruz tüm bunların.
yalnız parçayla oynaya oynaya okursanız çogzel oluyor.:

ilk kalp kırığımı....
push me and then just touch me
till ı can get my satisfaction, satisfaction
diğer bir kalp kırığım da koşullu sevgiyi fark ettiğim o andır.
satisfaction, satisfaction, satisfaction

push me and then just touch me
sonraki kalp kırığım, sistemi fark etmemle gelmiştir.
kalbim, sadece tanrıya kırıldı benim; başka kimseye gönül koymadım.
till ı can get my satisfaction, satisfaction
satisfaction, satisfaction, satisfaction, satisfaction

sonraki kırıklarım için danzel - pump ıt up'la oynarız, taam mı?

hayattaysa annesidir.

sözlükler nereden biliyorsun diye sormayın lütfen.

bir ağacın tepesi.

kalbini kiran insanin yanı

yatak, kafayı gömüp ağlamak için.

galeri/whatsapp/nude klasörü

kalbi kırılan bir insanın gidebileceği değil, dönebileceği yer olarak düzeltilmesi gereken bir sorudur. dönebileceği yer de yine kendisidir.

buz gibi bir bira, yaklaşık 20-25 tane midye dolma ile en yakın sahildir.

olasılıkla çocukluğudur.

özellikle yoksul insanların kalbi çocukken kırılır ve o çocuk insanlar ne kalp kırılmasından anlarlar ne de kırılmış şeyleri onarmaktan. kalbi kırılmış her çocuk, yüzleştiğinde yaşam ile, artık kayıp bir ruh gibi olmuştur zihni. ne yapmaya kalkışırsa kalkışsın hata olacaktır, eğer şansı varsa da bunun farkına biraz erken varacaktır. cehennem metaforunu kullanarak mı açıklamalıyız durumu? cehennem insanlar için bir metafor olsaydı, bir işe yarayabilirdi bu. *

seni sadece tüketebilirim güzel şey. bunun ya sen farkındasındır ya da ben.

cehenneme hoş geldiler..

park. herkesin vardır böyle oturmaya değil de üzülmeye gittiği bir parkı.

kalp damar cerrahisi ünitesi olan en yakın hastane.