1.
vocaroo.com/18LAUfgZlHNO
evet dostlar, yine kendi yaptığım bir stand up çalışması ile geldim, umarım güler ve beğenirsiniz :) yorumlarınızı eksik etmeyin, her türlü eleştiriyi yapın. iyi seyirler efendim :)
evet dostlar, yine kendi yaptığım bir stand up çalışması ile geldim, umarım güler ve beğenirsiniz :) yorumlarınızı eksik etmeyin, her türlü eleştiriyi yapın. iyi seyirler efendim :)
devamını gör...
2.
azmine hayranım kardeşim.
devamını gör...
3.
gençlerin şevkini kırmamak lazım tabii. kaydı dinlemeden güldüm kardeşim. yolun açık olsun.
edit: dinledim, gülmedim. 9 dakikamı bana geri ver lan.
edit: dinledim, gülmedim. 9 dakikamı bana geri ver lan.
devamını gör...
4.
bu konuda yeterince yapıcı olmayan eleştiri almasına rağmen devam etmesi ayrı bir özgüven valla ki ben hiç dinlemedim
devamını gör...
5.
aklıma şunu getirdi...
ceeee
ceeee
devamını gör...
6.
şevki kırılmamış hiç.
sözlük imkanlarından yararlanan 1 kardeşimiz. evet.
sözlük imkanlarından yararlanan 1 kardeşimiz. evet.
devamını gör...
7.
allah şifa versin kardeşim.
devamını gör...
8.
kardeş bak sesin ve anlatımından kalbin temiz güzel bişeyler yapmaya çalıştığın biri olduğun belli ama espriler çok zorlama olmuş çok çalışman gerekiyor hani evlilik gibi ülkemizde terör haline gelmiş bir konuda sadece çok ufak bir kısmına takılmışın ve olmamış. ajdar gibi bir ekol de artık çok demode oldu. bak kesinlikle amacım moralini bozmak değil kendini geliştirmen için.. daha akıcı natürel bir mantık/anlayışla anlatman gerekiyor ve anlattığın konuları birbirine bağlayarak anlatman lazım. tavsiye olarak daha böyle beklenmedik ironili bir espri düşün hani birden seyirciyi şaşırtarak güldür. tabii şunu söyle bunu söyle diyemem herkesin kendi yaratıcılığı olmalı.
edit: düz adam'ın entrysine kahkaha attım ama yanlış anlama mizah dediğin böyle olmalı bak böyle espriler düşün.
edit: düz adam'ın entrysine kahkaha attım ama yanlış anlama mizah dediğin böyle olmalı bak böyle espriler düşün.
devamını gör...
9.
ilk üç stand up denemesini dinlememiştim. dördüncüyü dinledikten sonra anladım ki iyi ki ilk üç denemeyi dinlememişim. bunu dinlemek benim adıma iyi bir referans oldu. bundan sonra yayınlanacakları da dinlemem.
şevkini kırmak istemem. ama umarım şevkin kırılır. üzgünüm ama hiç komik değil. zaten herkes de komik olmak zorunda değil sonuçta.
şevkini kırmak istemem. ama umarım şevkin kırılır. üzgünüm ama hiç komik değil. zaten herkes de komik olmak zorunda değil sonuçta.
devamını gör...
10.
aklıma eski reklamlardan birini getirdin, sen daha komiksin nuri:
devamını gör...
11.
gariptir ki sesini duyar duymaz utandım.*
devamını gör...
12.
beğendim 5. sini sabırsızlıkla bekliyorum.
devamını gör...
13.
dinlemeyecektim ama hadi avareyim, sanki dinlemesem hayatımda hagi konu olumlu olarak değişecek ki? diye kendime bir soru yönelttim ve dinlemeye ikna oldum.
ilk açtığımda güldüm de bir, allah affetsin. ama sor, niye güldüm? biz bu tuzlu kahve mevzuunu sözlükte geçen hafta masaya yatırdık en son. şimdi sen ne yapmışsın biliyor musun? tam olarak 82736378273827383. sırada tekrar değinmişsin, tıka basa doyduk.*
hecelere de değinmişsin. evet, heceleme okumaya başlamadan ilk adım türkiye eğitim sisteminde. belki de en verimsiz olanı ama sistem bu, hızlı okuma tekniklerinde ve birçok dilde yeri yoktur. her neyse... ajdar örneğine bakalım. "şahdamar". şahdamar hecelerine "şah dam ar" olarak ayrılmaz. "şah da mar" olarak ayrılır. çik çik çik cikita muz da heceleme değildir. ajdar her türlü elimizde kalır, yediremeyiz m.e.b.'e yani.
atasözlerine ve deyimlere girmeyecegim çünkü burada zaten anlatılmak istenen şeyler birebir düz cümle olarak verilmez. dolayısı ile atasözü ve deyimler sözlüğüne bakmanda fayda var. bu arada cidden komik olanları da var, hatta bahsettiğin bile komik olabilir bir raddede ama hikayelestirme konusunda iyi bir seviye lâzım*. çalışmaya devam.
gün konusuna da değinmişsin 998752726826282. kişi olarak, eyvallah aydınlandım. ama gün olayında asıl olay altındır. yemek ve dedikodu promosyondur. eskiden insanların bir araya gelme imkanı vardı ve günler kalabalık toplantı şeklinde yemekli geçerdi lakin şimdi daha cok altın gonderiliyor, toplantı nadiren. amaç toplu para biriktirmek ve toplu para almak. cinsiyetten bağımsız birden fazla kişinin bir araya geldiği ortamda da dedikodu hep promosyondur. hatta üç beş kişi toplanıp dedikodu yapılınca, otamdan ayrılıp ortamın da dedikodusu* yapılır. cinsiyetlere alakası yoktur. kaldı ki senin bu stand up diyerek yaptığın şey de bayağı dedikodu, tespit ya da komedi degil. konuyu yanlış anlamışsın altın günü başlığında da.
komedi zordur. doğal akması gerekir. tonlamalar ve belki de seslendirmeler önemli rol oynar özellikle görüntü yoksa. nbc filmleri bile daha aksiyonlu, üzgünüm.
işe ajdar dinlemeyi bırakmakla baslayabilirsin.
ben pes ediyorum.
#3308923
şu tanımdan ne sen, ne de ben ders çıkarmışız.
ilk açtığımda güldüm de bir, allah affetsin. ama sor, niye güldüm? biz bu tuzlu kahve mevzuunu sözlükte geçen hafta masaya yatırdık en son. şimdi sen ne yapmışsın biliyor musun? tam olarak 82736378273827383. sırada tekrar değinmişsin, tıka basa doyduk.*
hecelere de değinmişsin. evet, heceleme okumaya başlamadan ilk adım türkiye eğitim sisteminde. belki de en verimsiz olanı ama sistem bu, hızlı okuma tekniklerinde ve birçok dilde yeri yoktur. her neyse... ajdar örneğine bakalım. "şahdamar". şahdamar hecelerine "şah dam ar" olarak ayrılmaz. "şah da mar" olarak ayrılır. çik çik çik cikita muz da heceleme değildir. ajdar her türlü elimizde kalır, yediremeyiz m.e.b.'e yani.
atasözlerine ve deyimlere girmeyecegim çünkü burada zaten anlatılmak istenen şeyler birebir düz cümle olarak verilmez. dolayısı ile atasözü ve deyimler sözlüğüne bakmanda fayda var. bu arada cidden komik olanları da var, hatta bahsettiğin bile komik olabilir bir raddede ama hikayelestirme konusunda iyi bir seviye lâzım*. çalışmaya devam.
gün konusuna da değinmişsin 998752726826282. kişi olarak, eyvallah aydınlandım. ama gün olayında asıl olay altındır. yemek ve dedikodu promosyondur. eskiden insanların bir araya gelme imkanı vardı ve günler kalabalık toplantı şeklinde yemekli geçerdi lakin şimdi daha cok altın gonderiliyor, toplantı nadiren. amaç toplu para biriktirmek ve toplu para almak. cinsiyetten bağımsız birden fazla kişinin bir araya geldiği ortamda da dedikodu hep promosyondur. hatta üç beş kişi toplanıp dedikodu yapılınca, otamdan ayrılıp ortamın da dedikodusu* yapılır. cinsiyetlere alakası yoktur. kaldı ki senin bu stand up diyerek yaptığın şey de bayağı dedikodu, tespit ya da komedi degil. konuyu yanlış anlamışsın altın günü başlığında da.
komedi zordur. doğal akması gerekir. tonlamalar ve belki de seslendirmeler önemli rol oynar özellikle görüntü yoksa. nbc filmleri bile daha aksiyonlu, üzgünüm.
işe ajdar dinlemeyi bırakmakla baslayabilirsin.
ben pes ediyorum.
#3308923
şu tanımdan ne sen, ne de ben ders çıkarmışız.
devamını gör...
14.
iyi yorumları ciddiye alma kardeşim.
devamını gör...
15.
burada ve eski sözlükte ben de dergi çıkarmıştım ve berbattı. açık söyleyeyim buna stand up diyemeyiz. adına podcast desen daha iyi olurmuş. hatta süreyi uzatıp güncel konuları da deneyebilirsin. ha ben veya başkası bunu dedik diye yaptığın şeyden vazgeçme. senin de gönlün böyle olsun.
seçtiğin konular artık insanların güldüğü değil, duyduğunda insanların canının sıkıldığı konular. öncelikle insanların neye değil, neden güldüğünü öğrenmelisin. profesyonel komedyenlerin iyi yapanlarını incelersen onlar dur bak bir şey anlatacağım çok güleceksin diye anlatmazlar. seni o stand up izliyorum hissiyatından ilk 5 dakikada uzaklaştırırlar. bu işlerin piri cem yılmaz'a baktığında mesela o sohbet ediyordur.
genellikle insanlar ana konuya gülmezler. birinin düşmesi komik değildir mesela. komik olan şıkır şıkır giyinmiş, havalı havalı dolaşan birisinin düşmesidir.
bir diğer konu ise benim de hakikaten lan dediğim tolga çevik'in "kimse allah'tan daha iyi şaka yapamaz" savı. gerçek hayatta başımıza gelen doğal şeylerdir komik olan. diğer türlüsü komik olmaz. zorlama olur.
sahne sanatları zaten kendisi zordur. bir de üzerine sen görüntüsüz yaptığın için sadece ses ile derdini anlatmak ekstradan zor olur. karşında seyircin yok, bizim için görüntün yok. bu yüzden dedim yaptığın şeye stand up deme bence. podcast de dememin sebebi bu. bu konu yetenekten ziyade teknik bir konu. cem yılmaz'dan yılmaz erdoğan'a kadar hepsinin "şakayı yapınca reaksiyonu alman lazım" diye yanıp dönmesinin sebebi bu.
yılmaz erdoğan'ın çok güzel bir öğüdü var. denenmişi deneme, yapılmışı yapma. özellikle ilk bahsettiğin tuzlu kahve konusu böyle mesela. eğer biletli gösteri yapsaydın bu konunun milyon kere işlendiğini düşünürsek tarihe şakayla dolandıran ilk standupçı olarak geçerdin. zfzczf
bir diğer teknik hatan ise konular arasında geçiş keskinliğin. bu da işi sohbet ambiansından çıkıp yeni nesil gulünmeyen komedyenlerin set dediği şeye dönüşüyor. sen hiç cem yılmaz'ın konunun birini bitirip sıfırdan yeni konuya başladığını gördün mü? konular birbirine çaktırmadan bağlanır.
bir diğer konu ise profesyonel komedi en gerizekalıya göre yapılır. bu da insanların ne var lan ben de yaparım demesine sebep olur. fakat kazın ayağı öyle değildir. bunu bir tek cem yılmaz yaptı ilk. karşısındakine "sen gerizekalı değilsin, bak bizim şöyle bir derdimiz var" dedi. o da cem yılmaz farkı. o bile derdi ne kadar karmaşık olursa olsun yine gerizekalıya anlatır gibi anlatır.
diğer konu ise tempo. tempo olarak çok yavaş kalmışsın. sanki uykudan uyandırılmış da ödevini zorla sunan öğrenci gibi olmuşsun özellikle ilk başlarda. dikkat edersen ilk başlarda hani, ımmm gibi boşluklara düşmüşsün. biraz da diyafram çalışması yapman gerekli.
sözün özü stand up çok iddialı bir tanım. podcast diyebilirmişsin. gülse birsel'in fatih altaylı ile sohbetini dinlersen orada gülse birsel'e fatih altaylı "neden stand up yapmıyorsun?" diyor. gülse birsel "benim pratiğim yazmak üzerine. stand up üzerinde pratik yapmadan sahneye çıkılabilecek bir şey değil" minvalinde konuşmuştu.
komedi çeşitleri üzerine bir sürü kitap okumanı tavsiye ediyorum bu işle ilgileniyorsan. durum komedisi gibi çok değişik komediler var. mesela eskiler tuluat yapardı. bunun modern yorumunu tolga çevik yapıyor. tuluat iki kişilik tabi. örnek olsun diye söyledim sadece.
bu kadar yerden yere vurduktan sonra teknik olarak hoşuma giden tarafı söyleyeyim. incir çekirdeğini doldurmayan mizahı severim cem yılmaz'dan dolayı. öyle büyük büyük siyasi espiriler, kadın erkek ilişkileri gibi şeylerden ziyade abuk subuk incir çekirdeğini doldurmayan muhabbetler hoşuma gider. cem yılmaz'ın evde televizyondaki teyzeden bakıp mukavvadan ev yapmaya çalışan öğrenci espirisine hala anıra anıra gülerim. yaşın itibariyle sen de buna çok müsait ve yatkınsın. zaten insan yaş aldıkça doğal olarak genç kafasıyla düşünmez. düşünmek de istemez. cem yılmaz da bir söyleşisinde çok akıllıca ve çok gerçek bir laf söylemişti. 50 yaşımda adamım, 20 yaşında gibi davranmaya çalışıp espiri yapsam bu daha tuhaf olurdu demişti kendisi için cem yılmaz artık eskisi gibi değil laflarına karşılık. yılmaz erdoğan da öyleydi mesela. kolayı doğuda hiç görmeyen birine anlatmaya çalışmanın abesliğini anlatırdı. yaşı gençti çünkü görece olarak.
çok klişe olacak ama "kendin ol" bu yüzden. hayatındaki absürtlüğü anlat mesela. tuzlu kahve hem milyon kere işlenmiş bir konu hem de muhtemelen senin başına gelmemiş bir konu. bir düşün bakalım senin hayatında absürt neler oldu? hadi gözlemini yap gel bekliyorum. zfzfsfs
şaka bir yana kötüleyen bir tanım gibi olsa da derdim dur biraz da ben gömeyim demek değildi. yapıcı eleştiri diyelim adına.
seçtiğin konular artık insanların güldüğü değil, duyduğunda insanların canının sıkıldığı konular. öncelikle insanların neye değil, neden güldüğünü öğrenmelisin. profesyonel komedyenlerin iyi yapanlarını incelersen onlar dur bak bir şey anlatacağım çok güleceksin diye anlatmazlar. seni o stand up izliyorum hissiyatından ilk 5 dakikada uzaklaştırırlar. bu işlerin piri cem yılmaz'a baktığında mesela o sohbet ediyordur.
genellikle insanlar ana konuya gülmezler. birinin düşmesi komik değildir mesela. komik olan şıkır şıkır giyinmiş, havalı havalı dolaşan birisinin düşmesidir.
bir diğer konu ise benim de hakikaten lan dediğim tolga çevik'in "kimse allah'tan daha iyi şaka yapamaz" savı. gerçek hayatta başımıza gelen doğal şeylerdir komik olan. diğer türlüsü komik olmaz. zorlama olur.
sahne sanatları zaten kendisi zordur. bir de üzerine sen görüntüsüz yaptığın için sadece ses ile derdini anlatmak ekstradan zor olur. karşında seyircin yok, bizim için görüntün yok. bu yüzden dedim yaptığın şeye stand up deme bence. podcast de dememin sebebi bu. bu konu yetenekten ziyade teknik bir konu. cem yılmaz'dan yılmaz erdoğan'a kadar hepsinin "şakayı yapınca reaksiyonu alman lazım" diye yanıp dönmesinin sebebi bu.
yılmaz erdoğan'ın çok güzel bir öğüdü var. denenmişi deneme, yapılmışı yapma. özellikle ilk bahsettiğin tuzlu kahve konusu böyle mesela. eğer biletli gösteri yapsaydın bu konunun milyon kere işlendiğini düşünürsek tarihe şakayla dolandıran ilk standupçı olarak geçerdin. zfzczf
bir diğer teknik hatan ise konular arasında geçiş keskinliğin. bu da işi sohbet ambiansından çıkıp yeni nesil gulünmeyen komedyenlerin set dediği şeye dönüşüyor. sen hiç cem yılmaz'ın konunun birini bitirip sıfırdan yeni konuya başladığını gördün mü? konular birbirine çaktırmadan bağlanır.
bir diğer konu ise profesyonel komedi en gerizekalıya göre yapılır. bu da insanların ne var lan ben de yaparım demesine sebep olur. fakat kazın ayağı öyle değildir. bunu bir tek cem yılmaz yaptı ilk. karşısındakine "sen gerizekalı değilsin, bak bizim şöyle bir derdimiz var" dedi. o da cem yılmaz farkı. o bile derdi ne kadar karmaşık olursa olsun yine gerizekalıya anlatır gibi anlatır.
diğer konu ise tempo. tempo olarak çok yavaş kalmışsın. sanki uykudan uyandırılmış da ödevini zorla sunan öğrenci gibi olmuşsun özellikle ilk başlarda. dikkat edersen ilk başlarda hani, ımmm gibi boşluklara düşmüşsün. biraz da diyafram çalışması yapman gerekli.
sözün özü stand up çok iddialı bir tanım. podcast diyebilirmişsin. gülse birsel'in fatih altaylı ile sohbetini dinlersen orada gülse birsel'e fatih altaylı "neden stand up yapmıyorsun?" diyor. gülse birsel "benim pratiğim yazmak üzerine. stand up üzerinde pratik yapmadan sahneye çıkılabilecek bir şey değil" minvalinde konuşmuştu.
komedi çeşitleri üzerine bir sürü kitap okumanı tavsiye ediyorum bu işle ilgileniyorsan. durum komedisi gibi çok değişik komediler var. mesela eskiler tuluat yapardı. bunun modern yorumunu tolga çevik yapıyor. tuluat iki kişilik tabi. örnek olsun diye söyledim sadece.
bu kadar yerden yere vurduktan sonra teknik olarak hoşuma giden tarafı söyleyeyim. incir çekirdeğini doldurmayan mizahı severim cem yılmaz'dan dolayı. öyle büyük büyük siyasi espiriler, kadın erkek ilişkileri gibi şeylerden ziyade abuk subuk incir çekirdeğini doldurmayan muhabbetler hoşuma gider. cem yılmaz'ın evde televizyondaki teyzeden bakıp mukavvadan ev yapmaya çalışan öğrenci espirisine hala anıra anıra gülerim. yaşın itibariyle sen de buna çok müsait ve yatkınsın. zaten insan yaş aldıkça doğal olarak genç kafasıyla düşünmez. düşünmek de istemez. cem yılmaz da bir söyleşisinde çok akıllıca ve çok gerçek bir laf söylemişti. 50 yaşımda adamım, 20 yaşında gibi davranmaya çalışıp espiri yapsam bu daha tuhaf olurdu demişti kendisi için cem yılmaz artık eskisi gibi değil laflarına karşılık. yılmaz erdoğan da öyleydi mesela. kolayı doğuda hiç görmeyen birine anlatmaya çalışmanın abesliğini anlatırdı. yaşı gençti çünkü görece olarak.
çok klişe olacak ama "kendin ol" bu yüzden. hayatındaki absürtlüğü anlat mesela. tuzlu kahve hem milyon kere işlenmiş bir konu hem de muhtemelen senin başına gelmemiş bir konu. bir düşün bakalım senin hayatında absürt neler oldu? hadi gözlemini yap gel bekliyorum. zfzfsfs
şaka bir yana kötüleyen bir tanım gibi olsa da derdim dur biraz da ben gömeyim demek değildi. yapıcı eleştiri diyelim adına.
devamını gör...
16.
olm vurmayın lan artık adam öldü.
devamını gör...
17.
adam artık level atlamış, araya müzikte atıyo. espriler çok ham. yani sen onu bir fırıncı edasıyla yoğurup açacaksın. yedireceksin dinleyene. kâğıttan okur gibi olmuş bu biraz. “bi şey yapıcam bak şimdi” edasıyla hazırlanmış. yani espri yok aslında, tespit var gibi. mesela “artık günümüzde de evlenmekte zorlaştı. önceden bedeli başlık parasıydı, şimdi kahveye konan malzemeden sonra hayatta kalırsan verdim gitti oluyo” gibi konuya önce girmen lazım. ha sen bunu referans alma da, yani gir önce konuya.
bir de çok duraksamışsın. akıcı olman lazım. konuyu konuya bağlamazsan olmaz. yani az daha uzasa “ ha bir de şu vardı” diye devam edecek konu.
bir de çok duraksamışsın. akıcı olman lazım. konuyu konuya bağlamazsan olmaz. yani az daha uzasa “ ha bir de şu vardı” diye devam edecek konu.
devamını gör...
18.
1 dakika 48 saniye tahammül edebildim. iki kulağımdan da bu bir dakika kırk sekiz saniye boyunca maruz kaldıkları saldırından ötürü, tüm normal sözlük yazarları huzurunda özür diliyorum…
sevgili kulaklarım, affedin beni…
sevgili kulaklarım, affedin beni…
devamını gör...
19.
dışarıda ne koyuyorlar bilemiyorsun.
devamını gör...
20.
ses renginden genç bir kardeşimiz olduğu belli olan yazarın kaydıdır.
saptamalar hiç fena değil.
ancak anlatım biraz uzunca ve bağlamdan uzaklaşabilen bir sürekli olmama durumu var.
esprileri de fena değil aslında ama aynı blokeye takılmak gibi bir minik sıkıntı var.
tavsiyem özellikle yabancı komedyenlerin esprileri patlatmak için nasıl bir matematik kullandıklarını araştırması, bol kitap okuması ve komik gelebilir ama old school türkçe rap dinlemesi.
böylece şakaları tam zirveye yükseltip ters köşe çakmak için zaman kazanmış olur.
bir lafım da eleştiri yapalım diye hakaret eden zevata: olm siz hayırdır lan?
çıkmış bir arkadaş medeni cesaret göstermiş burada ürününü yayınlamış. bu cesaretin hepimizi toplasak kaçta kaçı bizde var?
sizin ne vasfınız var ki hakaret ediyorsunuz?
yapın yükleyin de eleştirelim...
neyse; sen devam et echa... bu dangalyoz tayfayı da dikkate alma.
saptamalar hiç fena değil.
ancak anlatım biraz uzunca ve bağlamdan uzaklaşabilen bir sürekli olmama durumu var.
esprileri de fena değil aslında ama aynı blokeye takılmak gibi bir minik sıkıntı var.
tavsiyem özellikle yabancı komedyenlerin esprileri patlatmak için nasıl bir matematik kullandıklarını araştırması, bol kitap okuması ve komik gelebilir ama old school türkçe rap dinlemesi.
böylece şakaları tam zirveye yükseltip ters köşe çakmak için zaman kazanmış olur.
bir lafım da eleştiri yapalım diye hakaret eden zevata: olm siz hayırdır lan?
çıkmış bir arkadaş medeni cesaret göstermiş burada ürününü yayınlamış. bu cesaretin hepimizi toplasak kaçta kaçı bizde var?
sizin ne vasfınız var ki hakaret ediyorsunuz?
yapın yükleyin de eleştirelim...
neyse; sen devam et echa... bu dangalyoz tayfayı da dikkate alma.
devamını gör...