kız istemenin kadınları aşağılaması

evlenmeyeceğim için beni bağlamayan bir mesele. evlenirsem bile kesinlikle türkçe konuşan bir kadın olmayacağı için bu kişi her hâlükarda doğrudan ilgilendirmiyor beni. yine de bir şeyler söylemek gerekiyor. ben ailemi alıp evleneceğim kişinin evine gideceğim, mal gibi oturduğum yerde âdeta hazır olda duracağım, aptal aptal her söylenene sırıtacağım filan. evleneceğim kadının muhtemelen yeterince zeki olmayan babasının gözüne girmeye çalışacağım. süzecek beni tepeden tırnağa, adam olup olmadığıma karar verecek. bu ne görgüsüzlüktür ulan. sonrasındaki görgüsüzlüklerden bahsetmiyorum bile. düğün filan. sanki bütün sülalesiyle evleniyorum. dolayısıyla yalvarsanız istemem zaten ben. ayrıca aşağılandığını düşünen kadınlar buna sözlükte filan değil baba evinde tepki göstermelidir. madem aşağılandığınızı düşünüyorsunuz, ki kesinlikle katılıyorum ama ben kendi açımdan ele aldım , istetmeyin yahu öyleyse. tutarlı olun yani. ben bunun görgüsüzlük olduğunu düşünüyorum ve istemeyeceğim hiçbir zaman, siz de aşağılandığınızı düşünüyorsanız istetmeyin kendinizi hiçbir zaman. tutarlılık bunu gerektirir.

kızın babası sizle aynı düşüncelere sahip olsa o gümüş çikilata tepsisini makatınıza sokar çiçek buketinizi mezarınıza yollar.

kimse sorsam bunun doğru olduğunu düşünüyor ki ben de aynı şekilde -en azından yapılan eylemin adının yanlış olduğunu- düşünüyorum. ama kime, nereye baksam herkes yapmaya devam ediyor.

kız isteme = aile ile tanışma evresinin ilk adımıdır . söz nişan ile tanıma süreci başlatılır .
ama niyeti bozuk, soyu sopu lanetli, kendine ve ailesine güvenmeyen erkeklerin öne attığı bir iddia zannımca . yada asla istenmeyen kızların feministim ben zaten diyerek mor fularını bağlayıp açtığı başlıktır.

"kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz. almak, vermek; bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona ahkar mahiyeti veren şeylerdir. ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır. bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, hayat ortağı demektir. bu hukuk müsavatı kadınlarımızın şuurunda yer ettikten sonra onların kuvvetli ve hakiki bir insan olmak için dimağı ve fikri sahada da yükselmek isteyecekleri tabiidir. memleketimizin kadın ve erkeklerini, biri diğerini sürükleyen ve taşıyan değil, el ele ve aynı tempoda yürüyen iki mahluk olarak göreceğimiz günün uzak olmamasını dilerim."*

aklıma ilk bu sözler geldi. şahsen bu paragrafta en çok ilk cümleye katılıyorum. kadın bir erkeğe verilmez ya da ona varmaz. hatta zaten aslında kız istemede kadının fikri sorulmaksızın direkt babaya hitap edilmesi de saygıdan dolayı gösterilse de çok doğru değil aslında. ama şöyle bir şey var ki bu eski bir adet. o zamanki mantığı çok da kötü ya da aslında o zamanki mantığı işte kadınları bir malmış gibi alıp verelim olayı değildi bence. yani ben öyle olduğunu düşünüyorum. sadece büyüklere saygıdan gibi duruyor bu adet. ki zaten artık çok fazla da bir numarası kalmadı. zaten babalar değil esasında kadınlar karar veriyor yollarını birleştirmek istedikleri erkeğe. erkek de aynı şekilde. bu yüzden bu kadar büyütmeye gerek yok aslında. hani öyle eskilerden bir adet ve kötü yorumlanmadığı sürece ve kötü bir şekilde uygulanmadığı sürece çok da büyük bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum. bence asıl sıkıntı zihniyette. yukarıdaki yazıda olduğu gibi bir kadının alınıp verilebileceği gibi bir zihniyet varsa asıl sorun orada. ve eğer bu adet o zihniyetlerce yanlış yorumlanıyorsa işte sıkıntı burada. yoksa artık bu adeti böyle görmeye gerek yok. formalite gibi gelip geçiliyor. bunu nasıl yorumladığınıza bağlı. hem biraz da tanışmak olsun maksat. yoksa karar zaten verilmiş. o yüzden de önemli olan adetler değil önemli olan zihniyet. bu adete de bu kadar çok takmayın derim. sonuçta artık bunun çok da bir önemi de kalmadı. ister bu adeti yerine getirin ister getirmeyin. ama artık o kadar değeri ve önemi de kalmadığı için aşağılama gibi bir durum da yok aslında. siz sadece sabahattin ali'nin sözlerine dikkat edin derim*.

kadın erkeği isteseydi bir şey demezdiniz ama diye entry girmekte olduğum başlık. kadınların üzerine çok oynanıyor. kadın erkeği bağlayıp köpeği gibi gezdirse herkes "kadının köpeği olmuş" der geçer, kız istenince olamazz noluyor falan..ulan roma'yı mı yaktık. tamam lan istemiyoruz, biz istemeyince eşitlik sağlandı, dünya barışı.

istemiyorsanız yapmazsınız olur biter. bu kadar basit. illa gelecekler seni isteyecekler ya da sen gideceksin o tuzlu baharatlı kahveyi içeceksin diye bir kaide yok.
ha başlık parası vs. onlar tamamen saçmalık. zira hayat kurma değil mal satın alma gibi bir durum ortaya çıkıyor.

isteme var isteme var diyerek, aşağılama olduğunu düşünmüyorum. bu bir nevi ailelerin tanışıp, kaynaştığı, olayın resmiyete döküldüğü bir sistemdir. bu merasimde, biz şunu isteriz, biz de bunu bunu isteriz, oğlunuzun maaşı ne kadar?, kızınız bize hizmetçi olabilecek kadar iş biliyor mu? vs. gibi saçma istek ve konuşmalar olmuyorsa, aileler bu kafada değilse aşağılama değildir.
zaten artık isteme gibi değil, gençler anlaşmış, bize de hayırlı olsun demek düşer, diyerek yüzükler takılıyor. ortam ve kişiler ve o kişilerin kafası minimalist yapıda olduğu sürece şık bir görüntü oluyor.
tabii ki hep dediğim gibi, her şey olabildiğince sade ve sınırlı olmalı.

bunun nesi aşağılama,görüp beğeniyorlar birbirini büyükler devreye girip iki aile arasını yapıyor. tayip gibi neye saracağını saşırdınız

off yine entel dantel meric ifadeler.

kadinlar ilkel benlik ile hareket eder cogu zaman. genis omuzdan etkilenir, ozguvenli durus ve sesten etkilenir, gucten etkilenir vs vs. bunlari buldugunda aileden ve toplumdan kabul gormek ister, ilgi alakayi da sadece kendinde ister. en cihangir solcusu feminist kadin bile kendisini istemeye geldiklerinde heyecan duymuyorsa eli ayagina dolasmiyorsa ne olayim.

bu istemenin konusu pek de kız olmadığından; kızla alakası olmayan durum. müstakbel kayın peder ve kayın valideye şunu soruyor aslında damat adayı: mirasınızı ileride benim gibi bir hıyara ya da bu hıyardan doğacak toruna bırakmak ister miydiniz?

onlar da diyor ki eh tamam sen de aile mülkümüze ne katabileceğini bir deyiver bakalım? evin var mı? araban var mı? mayışın ne kadar?

kızla erkek arasındaki anlaşma bu yukarıdaki muhabbetten daha önce zaten yapılmış oluyor şu soruyla: anamgile seni isteteyim mi gönlün varsa? yahut diz çökmeli, tek taşlı bir evlilik teklifinde asıl sorulan soru şu bence: bize kalacak olan mirasları birleştirip üstüne bir de çocuk yapalım mı?

bence de aşağılamadır kızlar siz beni gelip istiyebilirsiniz.

her kuşu tuttuk bir leylek kaldı.

izin isteme olarak değiştirilmesi gereken gelenek. kadını küçük düşürür evet. bir mal gibi bir erkeğin babası sizi babanızdan ister. ama en azından söz hakkı verilmiştir ona o gün için. daha kötü olan erkeğin durumudur. 'kız evi'nde olunduğu için kız orada bulunan herkes için mükemmeldir. ama erkek? kendini beğendirmek için malı mülkü, dededen kalma arazileri falanını filanını kız babasına sunar. ve o kadar acizdir ki, konuşmaya hakkı bile yoktur. babası onun yerine konuşur. mümkünse konuşmaması daha iyidir. kahve tuzluysada acıysada içer. neden? söz hakkı yok çünkü.

aile büyüklerinin alışverişi gibidir kısacası. olması gereken ne, diye sorarsanız, aileden izin istemektir. "ben kızınızı seviyorum, ailemin önünde de size mutlu olacağımıza söz veriyorum. kızınızla evlenmek için sizin de müsadeniz olsun istiyorum." gerçi bunları diyecek yürek kim de vardır onu bilemem ama.

yok daha neler. sembolik de olsa ailenin onayı alınan bir gelenektir. bin yıldır da durur. b..nu çıkarmayın.

ritüellere ve geleneklere karşı olmakla birlikte
ne alaka, niye aşağılamak olsun iki tarafın tanışması değil mi bu olayın amacı zaten

bir kadın ile evlenmek için ailesinden istemek/izin almak kadını aşağılamaz,

kadını aşağılayan altın pazarlıkları, başlık parası falan gibi şeylerdir çünkü kadın "mal" değildir eğer ki bir aile kızına değer biçti ise ve bu değeri istiyorsa zaten bunun illegalini yapana kadın satıcısı deniyor sizin bunu örf / adet diye çakmanız kızınızı sattığınız gerçeğini değiştirmiyor.

e tamam onlar bizi istesin o zaman. tuzlu kahve yapmak gibi kezbanlıklar yaparız biraz*

kadını değil de evlilik müezzezezini aşağılaması desek daha doğru olur. isteme sembolik gibi görünse de uzun vadede aileleri de evliliğin merkezine itiyor. çünkü aileler anlamsız misyon yüklüyor kendilerine. evlilik, özgürlük olmaktan çıkıp esaret olmaya başlıyor.

kız istemenin modern bir toplumdan uzak ve aynı zamanda gelişmemiş bir ülke olduğumuzun ta kendisidir.