kolay giren ama zor çıkan şeyler
başlık "alkole koşarım" tarafından 15.02.2021 02:04 tarihinde açılmıştır.
81.
su geçirmez eyeliner ve simli oje.
devamını gör...
82.
zıpkın, ok başı.
devamını gör...
83.
ağızlara layık bir ampul.
devamını gör...
84.
seçim sandığına attığınız oylar.. girmesi bu kadar kolay görünmesine rağmen "çıkması!" daha can yakıcı pek az şey vardır.. özellikle de ülkemizde..!
devamını gör...
85.
yeterince siyasi gönderme yapılmış.
ben acılı çiğ köfte diyorum.
ben acılı çiğ köfte diyorum.
devamını gör...
86.
trakonya iğnesi.
devamını gör...
87.
aklıma korkuluk arasına çocukların kafasının sıkışması ve çabuk çıkarılamaması geldi.
bazen buna yüzük veya bileziklerde dahil oluyor, sanki parmağa ya da bileğe geçirdiğimizde incelmişler sonrasında kalınlaşmışlar gibi, sinir bozucu. lisede annemin alyansını 1.5 hafta takmak zorunda kalmıştım tabi o zaman yüzük parmağına değil işaret parmağıma geçirmiştim. yağ, sabun, ip vs. denemiştik ama olmamıştı. 2-3 saat parmağıma masaj yapmış en son yağla çıkarmıştık. yüzüğün rahatsız ediciliğini ve ağırlığını o zaman anlamıştım ve "o kadar yıl bunu nasıl taşıdın, rahat rahat yüzümü avuçlayamıyorum, bir şeyler giyerken takılıyor, elimi yemek işine atınca kirleniyor." vs. demiştim. o bilezik sıkışmasında değil, depremde eşyalarını koyacak yerleri yoktu ve çok unutuyorlardı. o yüzden teyzem bir bileziğin bana vermişti. ağırlık ve rahatsız edicilik vardı. kolumu yaslıyorum etime batıyor vs. 15-20 dk sonra ben: kolumu neredeyse baş hizama kaldırıp "ya senin kolumda ne işin var, hiç uzaktan göründüğü gibi değilsiniz.- teyzeme dönüp- bunu sevmedim. boşluğuma gelir çıkartıp unuturum bunu, sonra başımın etini yersin al sende kalsın." demiştim. bileziğe attığım garip bakışlardan teyzem dediklerime inanıp almıştı. "bu zamanda bunu almak ne kadar zor sen biliyor musun, hanımefendi daha yarım saati bile doldurmadı. ileride lafını edeceğin bileziğin olmayabilir." demişti. anneme de bakışlar atıyor "ne biçim kız doğurmuşsun?" der gibi. takı veya altın takma meraklısı değilim diye düştüğüm hâller.
bir de şişe kuş başı geçirir gibi ellerine o kadar bilezik geçirdiklerinde nasıl rahat oluyorlar ki? ağır, dikkat çekici, gösterişli her şeyden nefret ederim ve sevsem bile onlar kadar uzun süreli takamam ki.
hep ve çokça takabilenler sırlarını paylaşabilirler veya püf noktalarını.
bazen buna yüzük veya bileziklerde dahil oluyor, sanki parmağa ya da bileğe geçirdiğimizde incelmişler sonrasında kalınlaşmışlar gibi, sinir bozucu. lisede annemin alyansını 1.5 hafta takmak zorunda kalmıştım tabi o zaman yüzük parmağına değil işaret parmağıma geçirmiştim. yağ, sabun, ip vs. denemiştik ama olmamıştı. 2-3 saat parmağıma masaj yapmış en son yağla çıkarmıştık. yüzüğün rahatsız ediciliğini ve ağırlığını o zaman anlamıştım ve "o kadar yıl bunu nasıl taşıdın, rahat rahat yüzümü avuçlayamıyorum, bir şeyler giyerken takılıyor, elimi yemek işine atınca kirleniyor." vs. demiştim. o bilezik sıkışmasında değil, depremde eşyalarını koyacak yerleri yoktu ve çok unutuyorlardı. o yüzden teyzem bir bileziğin bana vermişti. ağırlık ve rahatsız edicilik vardı. kolumu yaslıyorum etime batıyor vs. 15-20 dk sonra ben: kolumu neredeyse baş hizama kaldırıp "ya senin kolumda ne işin var, hiç uzaktan göründüğü gibi değilsiniz.- teyzeme dönüp- bunu sevmedim. boşluğuma gelir çıkartıp unuturum bunu, sonra başımın etini yersin al sende kalsın." demiştim. bileziğe attığım garip bakışlardan teyzem dediklerime inanıp almıştı. "bu zamanda bunu almak ne kadar zor sen biliyor musun, hanımefendi daha yarım saati bile doldurmadı. ileride lafını edeceğin bileziğin olmayabilir." demişti. anneme de bakışlar atıyor "ne biçim kız doğurmuşsun?" der gibi. takı veya altın takma meraklısı değilim diye düştüğüm hâller.
bir de şişe kuş başı geçirir gibi ellerine o kadar bilezik geçirdiklerinde nasıl rahat oluyorlar ki? ağır, dikkat çekici, gösterişli her şeyden nefret ederim ve sevsem bile onlar kadar uzun süreli takamam ki.
hep ve çokça takabilenler sırlarını paylaşabilirler veya püf noktalarını.
devamını gör...