köy denilince akla gelenler

çalışkan ve üretken insanlar. layikçiler ( soldaki ya da sağdaki fark etmez) ülkeyi, a.b'ye ve a.b.d'ye pazar yapmasalardı bu köylüler bozkırları bile tarım alanı yapardı.

meyve bahçeleri, serin sular, eğlenceli çocukluk oyunları ve gamsız hayat.

doğa, tezek kokusu, yüksek dağlar, huzur.

sakinlik, ulaşım zorluğu ve geri kalmışlık.

tek kelimeyle huzur,
bir de aşıklar tepesi var gençlerin toplanıp eğlence yaptığı, biri bağlamasını alır gelir biri gitarını semaverde çay hep sıcaktır, zaten herkes birbirinin akrabası bazen büyükanneler büyükbabalar getirilip geçmişten konuştulur.. ben kendimi bildim bileli devam eder ben küçükken halamlar amcamlar giderdi şimdi bize devrettiler

bu aralar tezek kokusu ve yavru köpekler. el insaf bir ayda 10 tane yavru köpek bırakılmış. bizim köyde insanlar kışın kalmıyor yaz olsa bir şekilde bakarlar ama kışın bu hayvanları ölüme terk edilmiş olacak. nasıl terk edebiliyorlar anlamıyorum. ülkede ciddi bir sorun var nasıl çözülecek bilmiyorum ama 20 hanenin yaşadığı bir köyde 20 den fazla sahipsiz köpek varsa bu büyük bir sıkıntı.

sicak, pismis sut.

köy denilince bu iki fotoğraf tarzı köyler aklıma gelir.
farka bakın be.

süte su katan uyanık olduğunu sanan cahillerin yaşadığı küçük yerleşim merkezi . dünyanın her ülkesinde köyler cehalet ve kıskançlık yuvasıdır. 1 karış toprak için kardeş kardeşi vurur köyde. ayrıca, mahalle baskısının tavan yaptığı, o ne der bu ne dercilerin toplaşıp dedikodu yaptığı yerlerdir.

köylülüğü ile övünen de o kafanın mahsulü işte.

2000' lerden itibaren köyler tarımın merkezi de değiller. artık, tarımsal üretim modern ve teknolojik şartlarda yapılıyor

örneğin sencer solakoğlu' nun dron' larla denetlediği tarım üretimini gören zaten ne yapsın aç gözlü türk köylüsünün ilacı bastığı zehirli sebzeyi.

sencer solakoğlu: '' çiftçilik ciddi bir iştir ''

30 saniyelik video:
www.youtube.com/shorts/xWMM...

masraf. babam istanbul'da bir daire parası masraf yaptı şimdiye kadar. sırf yılın 3 haftası gidebilmek adına :) hayır bir de durduğu yerden masraf çıkartıyor. kış olur çatı çöker yazın gider masraf yaparsın, yaz olur kuraklık çıkar köye su getirtmek için yine emek ve para harcarsın... ölme eşeğim ölme.

tabi ki kadıköy.

dedem ile babaannem. ikiside rahmetli olalı 20 yıla yakın oldu. köy dendiğinde artık aklıma başka bir şey gelmiyor.

travmalarım.

feodalite.

zehirlendiğim suları

göl ve alkol. çünkü köyüm ayyaş yuvası.

tezek kokusu, kalın yorgan, vakitsiz öten horoz, biberiye ve canım annem

tam şu ayarda bi mutfak geliyor

dedikodu

iş. bitmiyor olum köyün işi. tam bitti keyif yaparım bu sefer diyorum, ordan başka bir iş göz kırpıyor. bu hafta kapanışı yaptık umuyorum. bir dahakine gerçekten keyfe gidicem. kapanışı yaparken, halimi bir görseniz acır içleri fon müziğinde durumu fotolayım size.

tabi ki eldivenin icadından haberim var ama eldivenle iş yaparken, bir noktada ehh eldivenini de seni de deyip, hayatı s.ktir ediyorum.