kumar bağımlılığı

bana göre madde bağımlılığından sonra, kişiyi intihara kadar sürükleyebilecek olan en tehlikeli bağımlılık türü. bir doyum noktası olmadığı için çok çabuk tolerans gelişir ve kişi aynı heyecanı tekrar yaşamak için artan miktarlar ile oynamaya devam eder. sadece insanın kendisini değil, sosyal hayatını, eğitimini, işini, ailesini ve çevresindeki insanları da olumsuz etkileyen ciddi bir rahatsızlıktır. maddi ve manevi olarak kişiyi yıkım noktasına getirir.

tedavisi zor bir süreci gerektirir. ilk önce kişinin samimi olarak kurtulmayı istemesi en kilit noktadır. bu konuda ülkemizde yeşilay danışmanlık merkezi ücretsiz hizmet vermektedir.

en kötü bağımlılıktır. çevremde bi kaç iddia oynayan kumarbaz vardı. perişanlık, rezillik... insanlıktan çıktılar. bulaşmayın derim.

evde ne var ne yok sattırmaz direk evi sattırır.

eğer aranızda "ufak ufak oynuyorum ya bir şey olmaz, bunca sene olmadı bundan sonra da olmaz, ben kendimi biliyorum" diye düşünen birisi varsa bilsin ki o oynadığınız miktarı arttırdığınızdan itibaren hayatınız kayacak. çünkü kumar bağımlısı için rakamlar önemini kaybetmiştir. rakamlar anlamsız gelmeye başladığı andan itibaren karamsarlık ve mutsuzluk sizi takip etmeye başlar. kazandığınız maaşlar komik gelmeye başlar ve çalışma hevesiniz azalır. en sonunda da hiçbir iş yapamayacak duruma gelirsiniz. bu yüzden bırakın. yok iddia ettiğiniz gibi eğer minik rakamlarla oynuyorsanız dahi lütfen o rakamı yükseltmeyin. sonunu biliyorsunuz.

gelelim gerçek bir kumar bağımlısı olduktan sonra neler olacağına. beş parasız kalacak ve en sonunda "hacze para gitmesin" diye üç kuruş etmeyecek insanların altında sigortasız çalışacaksınız. aileniz dağılacak, hayatınız kayacak ve zamanınız yok olacak. ciğeri beş para etmez insanlar size fırça kaydıkları zaman ağrınıza gidecek. ve siz hiçbir cevap veremeyip insanların çocuklarına ve birbirlerine öğüt verirken parmakla gösterdiği kişi olacaksınız. "hiçbiri umrumda değil" diye söyleseniz de içten içe "bunların nasıl diline düştüm" diyerek kendinizi yiyecek ve bitireceksiniz. karamsarlık, mutsuzluk ve huzursuzluk en üst aşamaya çıkacak. durumunuza göre hapse dahi girip çıkacaksınız ve bu cenderenin içinde boğulacaksınız.

biliyorsun, sen de insansın ben de. ben seni anlıyorum sen de beni anlıyorsun. ve şu an bağımlılık evresine girdiysen ve kapatabileceğin ve henüz hayatını kaydırmamış olan o zararını zarar olarak değil tecrübe olarak düşün. herkes farklı bir şeyle sınanır. kendi kendini yiyip aşağılama. bu yaşamda en zeki insandan en aptal insana kadar herkes sınanır. sakin ol ve şu andan itibaren uzaklaş. ardından yepyeni bir hayat seni bekliyor. hala şansın var. kendini küçümseme ve düşük görme. hayatta hiçbir tecrübe bedava değil ve o tecrübeyi edindin. bir de sürekli başarısız hikayeler okuma. gerçek yaşam başarı hikayeleriyle dolu ve hepsi de gerçek.

edit: elbette kendini kötü hisseden birileri varsa özel mesaj kutum kendilerine açık. konuşabilir, dertleşebilir hatta arkadaş bile olabiliriz. iletişimden başka ne çözer ki sorunlarımızı?

50 liraya yakın paramı kaptırınca baktım oynamadan duramıyorum. lanet okudum ve bıraktım. kazı kazanı icat edeni kazımak istiyorum. püü.

ocak söndüren bağımlılıktır. sadece çekirdek aile değil, tüm sülalenin ocağını söndürebilecek kadar tehlikeli bir alışkanlıktır.

yaşayarak aslında bir çeşit kumar oynuyoruz, daha mı iyi olacak yoksa daha çok mu batacağız?

seks bağımlılığı kadar yormaz insanı.*

alkol ve uyuşturucu kadar korkutucu gelmiyor ama hayat karartır.

mahallede abilerimizin iddaa-ganyan bayii vardı. nadiren kasaya bakmamı rica ederlerdi. ben nelere nelere şahit oldum.
eşinin çantasından para çalıp oynayan vardı. bir gün bir hanımefendi konuşmak için gelince öğrendik.

bi abi vardı inşaat işçisi. bir gün güzel bir ikramiye yakaladı. tahmin ediyorum bu günün 150-200 bin lirasıdır. aradan 1 ay geçti yağmurlar başladı. baktım bu yağmurun altında koşa koşa geliyor bayiye. dedim ki abi sen araba falan almadın mı? yok, almamış. hiçbir şey almamış hatta. gelen ikramiyeyi geldiği gibi büyük oynayarak 1 ayda sıfırlamış. bu adam iddaa, ganyan ne varsa oynar. gece olup hepsi bitince tombalaya giderdi.

işi gücü yolundayken, her şeyi varken kumarda parayı eritip her şeyini satan arkadaşım var. öyle bir durum ki uyardığım zaman aşırı sinirleniyordu. pamuk gibi çocuk böyle uç tepkiler veriyordu.

bahise, kumara sadece garibanın bir umutla oynadığı oyun olarak bakmak çok yanlış. kumar ciddi bir bağımlılıktır. tek dertleri para tutturmak değildir. o an yaşadıkları heyecana, strese, vücudun salgıladığı hormonlara bağımlı olurlar. ha bir de uyuşturucu bağımlıları gibi hepsi keyifçi olduğunu, keyfine oynadığını iddia eder.

(bkz: dostoyevski)

okulu bıraktırır, evi sattırır, evliyse karısını, kızını bile sattırır. öyle bir beladır. ben uyuşturucu bağımlılığıyla eşdeğer tutarım.
şirketimizin muhasebe bölümüne bakan adam internetten kumara takılmış. yeni evli ve bir de oğlu oldu. patrona "bu herife dikkat et. çek senet banka işlerini verdin, ama denetlemiyorsun, bana iyi gelmiyor bu herif" dedim kaç kez. yaw bir şey yapmaz, iyi çocuk diyordu.
bir haftalık bir izinden sonra şirkete geldiğim bir gün "çarpıldık" dedi bana. "muhasebeci mi" dedim.
"evet" dedi. "miktar 100bin liranın üstünde değil mi "dedim. daha bilmiyorum dedi. "120-130 arasıdır" dedim. 50bin lirasını babası getirip verdi. 170bin liraymış. 120bin çarpmış. işten izi alamadığı için "şu parayı yatır" diyen gariban bir kadın çalışanımızın da bin lirasını çarpmış.
yıl 2009. 120bin temiz para. ankara'da bir buçuk daire alırsın.
yakalandı. ama para yok. hepsini kumar sitelerine gömmüş. karısı bunu boşadı. bu da cılız gövdesiyle batıkent'teki barlarda bodyguardlık yapmaya başladı. en sonunda şişlemişler.
oynamayın, oynatmayın.

alkol bağımlılığı gibi aslında ama bunun bir olayı var; seçicilik çok fazla.

çok geniş bir evren bu kumar evreni... öyle düşünmek lazım.
milli piyango bileti almaktan, evi arabayı poker masasına koymaya kadar uzanan...

gazozuna tavla oynamak da kumar mesela...
tombala oynadın yılbaşı gecesi evde ve ortada da bir miktar para var... o da haram!
o da kumar..

bahis oynamak da kumar...
ve bahis bağımlılığı diye bir şey var, çok ocak söndürmüştür şu zamana kadar...
kasayı basıyor adam ve aslında teoride, kesin bir şey de yok!
direkt basıyor..
100 kişi basıyor, 10 tanesi alıyor...
1 milyon kişi basıyor, 100 bin kişi alıyor...
sen kendi kasanla ilgilenirken aslında, başka bir devasa kazan var ve aslında hep o kazanıyor!
bunun bağımlısı, kolay kolay iflah da olmuyor...

o değil, geçen gün sahilde, murat adında bir arkadaşı ağırladım.. votka içtik onunla..
bu çocuk da bağlamış kendisini, slot oyunlarına!
bir de bunların bağımlıları var ve sayıları da, azımsanmayacak ölçüde fazla...
giriyorlar zartbet, zurtbet...
slot çeviriyorlar!

çocuk, benim gözümün önünde ne yaptı biliyor musunuz?
tam 1.700 tl bakiyesi vardı... 3'er, 5'er, 10'ar...
basa basa oynuyor ama nasıl oynama?
5 saniyede 3 defa basıyor.. biri bitiyor hemen diğeri, sonra diğeri..
binbir çeşit kombinasyon var, para kazanman için gerçekleşmesi gereken...
''balıkçı hasan'' adını verdiği bir kare var mesela... onun düşmesini bekliyor sürekli..
balıkları sayıyor.. renklere ayrı konsantre...
tık, tık tık, tık...
en fazla 15 tl basa basa, o 1.700 tl'yi bitirdi çocuk, gözümün önünde!
sonra ne yaptı?
aradı salim'i..
''bana 3 bin tl gönder hemen'' dedi..
günlerden de cumartesi..
gönderdi hemen.. aldı hesaba yükledi..

sonra yine devam etti!
''bak şimdi kanka! bunun bir sistemi var... ben şu anda yemliyorum sürekli... az bekle''
diye diye devam etti ve gümm!!
17 bin tl yaptı kasayı bir anda!
tek bir oyunda.. tek bir atraksiyonla..

''al işte'' dedi, telefonu bana uzattı sonra..

çocuğun gözünde, yüzünde, ruh halinde, psikolojisinde...
ne gördüm ben o an biliyor musunuz?
sanki bir orgazm yaşanmış ama hiçbir şey ıslanmamış!

sonrasında ıslattık da tabii..
bu murat, çok ilginç bir çocuk... hahhaha.. şu yazdıklarımı bir duysa var ya...*

velhasıl.. işte bu zevk için oynuyor bu insanlar, bu oyunları...
o tatmin, çok hoşlarına gidiyor... yaşamışlar çünkü bir şekilde bir zaman bir kere... hep o tadın peşinde koşuyorlar...

alkol, uyuşturucu, seks...
tüm bağımlılıklarda hep, ''arzu edilen noktaya ulaşabilme'' dürtüsü uyanır insanlarda...
ve bir anda.. gayet sıradan bir olaymışçasına...

zafer algöz'ün keş on dı teybıl kitabında hayat hikayesinden bahsettiği ertuğrul ilgin'in sahip olduğu bağımlılık.

abartıldığını düşündüğüm bağımlılık.
hani, "ben bordırlaynım yhaa" kafasındaki ergenlerin büyüdüklerinde atladıkları pozisyon bu olsa gerek.
kazanma hırsı ile değil de, keyfine oynanırsa, neden bağımlılık olsun? zira, son tahlilde, kasa daima kazanır.

dedemin bir aralar bağımlı olduğu oyunmuş. anneannemin biriktirdiği üç kuruşu alır gidermiş; tabii o zamanlar yirmili yaşlarında ve fazlaca genç ama yine de doğru bir durum değilmiş ki. yaşı geçtikçe aklı başına gelmiş, pişman da olmuş ama anneannem çok çekmiş. anneannem öleli çok oluyor ve dedemin pişmanlıklarından birisi de kumar oynamak. insan öldükten sonra verilen değerin, dökülen gözyaşının hiçbir anlamı kalmıyor. yazık etmiş biraz. yapacak bir şey yok.

alkolizm ve uyuşturucunun bir şekilde kurtuluşu var( kişinin kurtulma isteğine bağlı). ama bunun yok işte. böyle lanet bir şeydir.

beni korkutan bir bağımlılık gözümün önğnde ne hayatlar heba oldu.

18 yaşına basmamla beraber, açmış olduğum nesine hesabıyla başlayan bir yolculuk, önceden 3tl - 5tl - 10tl oynardım. sigara parasına oynar çıkardım, maddi bir beklentim yoktu. maçları daha zevkli olsun, daha çoşkulu izleyeyim diye kupon yapardım. maddi olarak hiçbir zararı yoktu ama ara verdim.

22 yaşına tekrar geldim. hatrı sayılır bir ücret karşılığında işe başladım. fazla giderim de olmuyordu, şirketin olanakları sayesinde birikim için bir ton para kalıyordu ilk zamanlarda. giyim, kuşam, eğlence için sınırsız bütçem vardır. ona rağmen hatrı sayılır birikimler yapıyordum. hayatımda bir kız var, evleneceğim falan triplerindeyim.

alkol hep içen birisiydim ama bağımlı değildim. sürekli içer hale geldim. haftanın üç günü, evde, dışarıda, mekanda. sonra nasıl oldu kestiremiyorum ama tekrardan başladım iddaa oynamaya. miktarlar da gelir artıkça artmaya başladı. kazandıkça; "lan 500tl atsam şu kadar olurdu. 1000tl atsam şu kadar param olurdu." diyerekten eğlence olarak yaptığım eylem para kazanma hırsına dönüştü. sonra oranları daha fazla olan sitelere girmeye başladım. 20.000tl gibi bir para kazandım. ilk 5 haneli vurgundu. para çekim talebini yaptım. yarısını içeride bıraktım. casino bölümüne tıkladım. slot oynamaya başladım.

aylardır 5 haneli rakam göremeyen ben 2. oyunumda 50.000tl para kazandım, gaza geldik. kazandık, dedim ben bu işi biliyorum. aslında bir şey de bildiğin yok. şans oyunu, günün sonunda elbet para sıfırlanacak. meblağlar artmaya, kazançlar düşmeye, para sıfırlanmaya başladı.

bir ayda 20.000 - 25.000tl yatırım yapıyorum. 10.000tl kazanınca seviniyorum. kazanma hissi çok kötü bir şey. kartlarla aram hep iyidir. kendime dedim, 3 maaş ile kıbrıs'a gidiyorum. parayı katlama gibi bi derdim yok, yiyip içip geri döneceğim o para orada kalacak bir daha da oynamayacağım.

kıbrıs'a gittim, her yer ışıl ışıl, sigaralar, viskiler ikramlar havada uçuşuyor. hava zifiri karanlık, havanın karanlık olduğunun farkında bile değilsin. taze hava pompalıyorlar salona uykun da gelmiyor. tam bir keriz avı kısacası. her şeyi deneyimledim o 5 gün içinde.

şu an oynamıyorum kaç ay oldu bilmiyorum. umarım tekrardan başlamam, tedavi isteyen bir bağımlılık.

pek ciddiye alınmayan ama feci bi' olay bu.

bu meretten kurtulalı yaklaşık 1 sene oluyor
geçen totalde kumarda ne kadar kaybetmişim diye baktım
4.500 dolar kaybetmişim.

elde ne var bunun üzerine
sıfır.

tam düşman dötüne derler ya, o biçim.

dünyanın en kötü bağımlılığıdır. bütün kötü alışkanlıklar kişiye zarar verirken bu kumar aileyi, arkadaşları, yedi ceddi bitirir, dibine asit döker.
uzak durun aman.