kurabiye

tipik olarak küçük, düz ve tatlı olan pişmiş veya pişmiş bir besindir. genellikle un, şeker ve bir tür sıvı yağ veya katı yağ içerir.

fşa adlı yazarın yaktığıdir şimdi ne olacağı düşünülmektedir.

günümüzde bilhassa zengin kesimin "cookie" demeye başladığı, artık yavaş yavaş duymamaya başladığım kelimedir. ne oldu yahu, "kurabiyenin" canı mı çıktı? ya da bana öyle geliyor herhalde.

hani böyle çikolatalı üstünde damla çikolatadan biraz daha büyük çikolata tanelerinin bulunduğu,avuc içi kadar falan olan, böyle biraz sert ama aynı zamanda da sert değil gibi bir havası olan o kurabiyeden canım sonsuz çekerken böyle bi başlık görmek beni çay içmeye zorladı...ağlıyorum...

90'lı yıllarda kanal d'nin unutulmaz jenerik müziği ile akıllara kazınan kukla çocuk programı.

"neşe katın neşemize kurabiye
neşe katın neşemize kurabiye
şarkı, masal, eğlence, kurabiye..." swh

(bkz: nostalji)

açılın müthiş bit tarifle geldim
malzemeler biraz çekilmiş badem
granola (mom’s tercihimdir)
iki yumurta beyazı
bir kaşık bal
hindistan cevizi
hepsini karıştır hindistan cevizine batır yağlı kağıda diz rengi kararmadan ivedilikle yetişip kurtar
sağlıklı, afilli, lezzetli
ortamlarda cookie dersin, kim nerden bilecek*
efenim adettendir: afiyet olsun.

annenin akla geldigi yiyecek.

önceleri çok sevmediğim, ama sonradan subway'de double choclate chip adı ile satılan, kakaolu ve damla çikolatalı versiyonunu yediğimden beri hastası olduğum yiyecek maddesi. damla çikolatalı olanları sıcakken çok daha güzel oluyor.
subway'de satılan kurabiyeyi yapmayı öğrendim, iki kurabiye arasına vanilyalı dondurma koyup dondurmalı sandviç yaparak kalori bombası haline getiriyorum bazen. yada hala sıcakken bir kaseye koyup üzerine dondurma koyuyorum.
evimin yakınlarında bir pastane yabanmersinlisini yapıyor. onu da mikrodalgaya atıp 3-4 saniye ısıtarak yiyorum.

bende bir tanesi ölene kadar hatıra kalacak yiyecek zımbırtısı.

masadaydı, benimdi, o kendininkini yavru bir su aygırı kibarlığında yedi, benimkine göz dikti, "yemiyeceksen ben yerim bak?" diye tehdit etti, tehdit ve kurabiye ondan uzaklaştırıldı, ayrılınca cebe atıldı, yolda yürürken hafif hafif okşandı, ondandı, onun hatırası idi.

poşetinde duruyor şimdi, bana bakıyor.
üstündeki parmak izleri yüzümdeki ondan kalan gülümseme izine karışıyor, iyi oluyor, çok güzel oluyor.

https://i.ibb.co/xjspqdh/ımg-20210329-230608.jpg

arapça'da küçük tuhaf şey anlamına gelir. ingilizler biscuit der cookie dedikleri kurabiyenin bir türü olan çikolata parçacıklı kurabiyedir. amerikan cookie de denir. çoğunlukla kocaman kocaman hafif ten kıyır kıyır ama yumuşaktır. amerikalılar genel olarak hepsine cookie der. ince tipli olanlara english biscuits dedikleri olur.

envai çeşide sahip çayın kankası kahvenin yoldaşı olan pastacılık ürünü.

evde kurabiye yaparken taş gibi olmasına ya da yayılıp tüm kurabiyelerin tek bir kurabiye haline gelmesine şaşırıp niye böyle oldu ya diye düşünenler varsa cevabı bende.

yaz aylarında kurabiye yaparken terayağ sıcaktan dolayı erir kışın yaparken soğuktan erimez o yüzden un eklerken oranı şaşırmanıza sebep olur. işte bu yüzden farklı mevsimlerde kurabiye yaparken farklı yöntem kullanılmalıdır.

kışları tereyağını oda sıcaklığına getirip kullanmak yazın ise bunu yapmamak gerekir. yazın yoğururken elinizin sıcaklığıyla erir.

ayrıca kurabiyeler fanlı fırında yapılacaksa ısıya dayanıklı tercihen metal bir kasenin içine su koyup fırına koyarsanız kurabiyeler daha yumuşak olur. bu yöntemi kekte de her zaman uygularım.

tariflerde ölçüleri şaşırmamak için her zaman medium boyda yumurta kullanmak lazım. daha küçüğü veya daha büyüğü ölçüyü bozar.

her zaman için önce sıvılar sonra katılar karıştırılır, kabartma tozu ve vanilya un ile beraber elenerek eklenmelidir. tabi eğer kabarmayan bir kurabiye yapılmak isteniyorsa un elenmeden kullanılmalı ki kurabiye kabarmasın.

canavarı olan unlu mamuldür. tatlış bir arkadaş grubu vardır.

en iddialı olduğum mutfak ürünüdür. çikolatalı , üç malzemeli , mantar. envai çeşitini özenle ve lezzetle yaparım.

yarım saattir gülüyorum arkadaşlar.
bir kurabiye yiyeyim dedim, aldım geldim bir açtım.
bir de ne göreyim.

içim mi fesat dersiniz sadece?
bence yapanın içi fesat.
ısırıp ısırıp yiyorum ne yapayım.
isteyen?

çok sevdiğim bir atıştırmalık.sekerim düştüğünde dayanamam kurabiyeye.gordugum anda hupletirim.

(bkz: keçecizade)

çayla beraber yemesine bayıldığım gıda.
hem yapmasını, hem yemesini çok severim.
bir fındıklı kurabiye yaparım,
yeme de yanında yat.
portakallı kurabiye de favorimdir.
üzümlü kurabiyenin de hatırı kalmasın.
diğer adım kurabiye canavarıdır.
çok canım çekti akşam kurabiye yapayım.

un, yağ, badem, fıstık, fındık, kakao türü malzemelerle yapılan besindir/ bazı kaynaklarda bisküvi olarak geçer.



alıntı/ vikipedi.

girdiğim fırında kurabiye vardı. kadına 'kurabiye neli' diye sordum, o da 'üzümlü' dedi. eve geldim. kurabiyeyi yedim. içinde üzüm yoktu. neyse, ağzımın da tadı yoktu.

misto cookie deneyeyim dedim bir gün. benim misto cookie oldu sana süte katmalık kahvaltılık gevrek. unu mu fazla geldi nişastası mı artık bilmiyorum. fırını açtığımda ufacık yuvarladığım şeyler ekmek boyutuna yayılmış böyle. kıtır kıtır. o günden sonra kurabiye yapmaya küstüm, sadece yemeyi tercih ediyorum.

kahvecilerde ısrarla "kurabiye" istediğimi söylediğim halde, "cookie" diye düzelttiklerini sandıkları çikolata parçacıklı şeyler var. heh işte. kurabiye canavarı gibi tekten yutasım geliyor onları!