öne çıkanlar | diğer yorumlar

bir hayat kadınına aşık olan adamın hikayesidir. bana göre bir kadının ne kadar acımasız olabildiğini, bir erkeğin ise ne kadar aptallık sınırlarını zorlayabileceğini gösterir. bunlar aşağılanıp, kötülenecek şeyler midir? elbette ki hayır, bana korkunç gelen şey bu ritüellerin gerçek hayat içerisinde var olması ve normal karşılanmasıdır. sevgilisinin peşinden koşan bir kadın ve onun peşinden koşan bir adam. ne gurur ne de onur. tek kaygıları duyguları ve aşkları.

klasik bir ortadoğu hikayesidir bana göre bu. düşünce yoktur, duygulara göre yönelim vardır. o duygular uğruna tüm hayatını mahvetmek vardır. duygusu uğruna koşana onurlu adam derler bu topraklarda. ancak bir kişi demez, yüzüne bakmaz. o da peşinden koştuğundur. neye yarar bilinmez, madalya vermezler, ünvan vermezler. her şeyini kaybedersin, oradan oraya sürüklenirsin de vazgeçtiğin şeyler kimse tarafından umursanmaz. bu kadar mı güzel oynanır bir rol be haluk bilginer?
devamını gör...
izlerken insanın boğazını düğümleyen ve çaresiz hissettiren zeki demirkubuz filmi.
ayrıca aradan ne kadar yıllar geçerse geçsin filmin -spoiler içerir- bu sahnesini unutacağımı sanmıyorum.
devamını gör...
atmosferi hoş olan fakat ikinci filmin kötülüğü sebebi ile sevecenliğini yitiren film.

yalnızca popüler, arabesk ve acı fantezisi için ikinci bir film yapmak gerekli miydi efendim?

o yeşil, nostaljik otelde bırakabilirdiniz, o eski kaldırımda, apartman girişinde.
devamını gör...
gerek oyunculuk, gerek sahne geçişleri, gerek renkler ve gerek diyaloglar ve olay örgüsü ile benim için overrated kelimesinin ete kemiğe bürünmüş halidir bu film.

f. w. murnau'dan georgiy daneliya'ya kadar birçok yönetmenin filmleri ile ilgilendim... izledim, eleştirmeleri okudum, kendim yorumlamayı denedim ama bu 1997 yapımı filmin neden bu kadar abartıldığını anlamıyorum. ayrıca, yok dostoyevski'nin budala ve suç ve ceza yapıtlarından beslenmiş... yok efendim, samuel beckett'ın alıntısıyla değerlenmiş falan... oyunculuklardan sahne geçişlerine ve hatta o leş renklere kadar böyle kötü bi film izlemedim demek istiyorum. sonuna kadar 3 kez öldüm filmi izlerken, anlayabiliyorum çekimlerin nostaljik bir havada olmasını az çok, yeşilçamın altmışların sonu ve seksenlerin ortasına kadar olan o süreçteki hissiyatı vermek istemesine de eyvallah ama bunu bu kadar kötü başka nasıl dile getirebilir ki insan? nasıl önümüze koyabilir? benim 1997 yapım bu filmden beklentim böylesine bir şey değil ki?!

8.2 alması hele, elinizi vicdanınıza koyun, bu film gerçekten 8.2 olacak bir film mi?
neyse, çok kafam estikçe gelip bu filme kusup gideceğim
devamını gör...
masumiyet, kader filminden çok daha önce çekilmiş, fakat kader’in devam filmidir. tersine film çekimi.
zeki demirkubuz’un klasikleri yorumlama tutkusundan doğan bir başka filmidir.
budala ve belki bir miktarda suç ve ceza’dan.
ben fazlasıyla sevdim.
bir zeki demirkubuz filmidir.
devamını gör...



uğur her erkeği etkileyebilecek bir kadındır.yusuf ve bekir uğur’a aşık ,uğur ise deli gibi zagor’a aşıktır zagor’un peşinden sürüklenir gider.zagor hapiste ve her türlü suça karışmış birisi, bekir ise uğur’ a aşık olmasıyla en dibe vurur, yusuf hapisten yeni çıkmış saf ve masumdur fakat sonraları onun da değişimini görüyoruz.filmin ilk sahnesindeki yusuf’un konuşmaları filmin tamamını özetleyecek niteliktedir. yusuf’un elinden hiçbir iş gelmez sırf korkusundan hapishaneye geri dönmek bile ister.fakat ilerki evrelerde uğur’un bekir’i öldürmesiyle bekir’in yerine geçmiştir resmen. aslında bu 3 karakterin değişimlerini görüyoruz.bekir’in karşılıksız aşkı bu dünyadan olmayacak bir aşktır .en son sahnede ise yusuf’un hapishaneden arkadaşının zagor olduğu ortaya çıkar. görüyoruz ki sonunda tüm karakterler aynı duyguları bir başkasında yaşamıştır.
devamını gör...
aşkın ne olduğunu anlatır. aşkın bütün mantıksızlığını, deliliğini haluk bilginer'in tiradında anlatır bizlere film. gerçekten aşık olmamış kimse bekir'e hak vermez, saçma bulur filmin hikayesini. bekir olanlar bilir, yolu yok; çekeceksin, kaderin böyle.
devamını gör...
bir demirkubuz filmidir.
1997 yılında çekilmiştir. haluk bilginer, derya alabora ve güven kıraç gibi mükemmel bir kadroya sahiptir. film az insanla , az mekanla belki de bazen diyalog yerine bir bakışla cok iyi anlatmıştır kader ve saplantı kavramını.
bu filmin bir de öncesini anlatan (bkz: kader) filmi vardir. fakat kader, masumiyetten sonra çekilmiştir. hatta kaderde televizyonda masumiyet filmi vardir. sanki sey dermiş gibi izlediklerinizi yasayacaksiniz haberiniz yok.

kaderde bekir ugura, eger bela çıkarırsam bir köşede kafama sıkarım der ve masumiyette kafasına sıkar.

masumiyetin herkesçe bilinen ve cok sevilen iki repliği vardir biri bekirin yusufa uğurla nasil tanıştığını anlattığı hikaye. müthiştir. diğeri de yusufun ugura aşık oldugunu söylediği. uğurun ise yusufa çıkıştığı sahnedir.


filmin en guzel göndermelerinden biri de karmadir. yusuf kızkardeşini ve aşık olduğu adamı vurduğu icin hapse girer. adam olur ablası dilsiz kalır. uğurun da kizi dilsizdir. uğurla zagor kaçınca dilsiz kiz (çilem) yusufa kalır. bu karmadır iste. diger bir yandan beni en etkileyen sahne çilemin annesi ve zagorun öldüğünü belki de tek eğlencesi televizyondan öğrenmesidir. ısın kötüsü dilsiz olduğu icin bunu anlatamayacaktir da.

(link: https://
)

(link: https://
)
devamını gör...
kader'in devam filmidir. derya alabora ve güven kirac'in mukemmel oyunculuklariyla hayran bıraktığı zeki demirkubuz filmidir. ben haluk bilginer'i o kadar etkili bulmadım açıkçası.
kader'den de tanıdığımız ugur'un hayatının hiç değişmediği,kendisiyle benzer hayatı çocuğuna da yaşattığı,bekir'e tavrının aynı kaldığı,bekir'in de hiç vazgeçmediği bir filmdir aynı zamanda.
kader'i izledikten sonra belki evlenmislerdir diye düşünmüştüm.yok aynı tas aynı hamam.zagor da zagor.
ben hem kader'i hem de masumiyet'i çok sevdim. ikisini sirayla izleyebilirsiniz.
kader daha sonra çekilmiş ama ilk filmdir.masumiyet ise iki.

demirkubuz bu işi biliyor,yapıyor.
guzel işler.
devamını gör...
öncelikle aklınızda başka bir film varsa onu izleyin. film çok kasvetli, sıkıcı ve sinematografisi batık yani hiç güzel gözükmüyor. sıkıcı dediysem aksiyon yok olduğundan değil, senaryo sığ ve bu yüzden karakterler gerçekçi olmadığından.

bacısının namusunu temizleyip* hapse giren yusuf tam da cezsı bitmişken esaretinin bedelini, esarete alışmakla ödüyordur. hapishane müdürünün odasının kapısı aralanır biz izleyicilere de tam bu sırada. böylece hikâye başlamış olur.

bir otele yerleşir yusuf ve bir hayat kadını ile ona göz kulak olan aşığıyla tanışır. hayat kadını evlidir, sevgilisi vardır ve sevgilisi de hapistedir. evliliğinden bir çocuğu olmuştur ama kocasıyla sonra ayrılmıştır. yusuf kadına aşık olur.

genel olarak senaryo olsun yönetmenlik olsun başarılı da olsa başrol işi batırmış diyebilirim. ayrıca senaryo ve karakterler daha derinlikli olabilirdi.

notum: 6,5/10
devamını gör...
orhan için sürüklenen uğur'un ve uğur için sürüklenen onun p*z*v**i bekir'in hikayesidir.
yönetmeni ve senaristi (bkz: zeki demirkubuz) olan, 1997 yapımı , (bkz: kader(film))'in devamı olan ama daha önce çekilen film. demirkubuz, bekir (haluk bilginer)'in yusuf(güven kıraç)'a hikayeyi anlattığı yedi dakikalık tiradı kader'e çevirmiştir.

kader ve masumiyet ile ilgili aklımda kalanlar:

-masumiyet'te , uğur'un bekir'e "s****ne ulan, s****ne!" demesi ve kader'de uğur'un bekir'e "vursana ulan, vursana!" demesi.
-kader'de, uğur'un annesini or******la suçlaması ve o***pu olması.
-kader'de, uğur'un şehre geri döndüğünde dükkana gelip bekir'den para istemesi ve bekir'in bunu arkadaşlarına çarpıta çarpıta anlatması.
-masumiyet'te, son sahnede yaşlı adamın orhan'ın babası oldugunu görmemiz .
- masumiyet'te, eniştenin yusuf'a minnettar olması, yusuf'un ablasını dilsiz bırakması, eniştesi ablasına hakaret ederken ve döverken yusuf'un hiçbir sey demeden çantasını alıp gitmesi .
- masumiyet'te , yusuf "aşık oldum"diyince, uğur'un "kime ?" demesi ve yusuf'un "sana abla, kime olacak..." demesi .
- kader'de, bekir'in çocuğu ilaç beklerken bekir'in kars'a, uğur'un yanına gitmesi...

film hakkında fikrim:
oyınculukları beğendim, senaryo gerçekçi değil ve uçuktu. bekir'in yaşadığının da uğur'un yaşadığının da aşk olduğunu düşünmüyorum.
kader'de, izmir'den sahneler görünce mutlu oldum.
devamını gör...
film hakkında yeterince bilgi verilmiş zaten, ben biraz hissetiklerimi yazmak istedim

------spoiler içerir *----

otelin lobisinde teki bir televizyon var sadece. öyle her odada tv olduğu zamanlar değil yani. internet desen daha icat edilmemiş. ne yapardım o otelde kalsaydım acaba ? lobiye iner herkes gibi tv izlerdim sanırım. sahi başka ne yapabilirdim ? düşünsenize akıllı telefon yok, vakit geçirecek başka hiçbir şey yok..

oteller hep aynı, mekanlar hep aynı karakterde.. boyası dökülmüş duvarlar, çivi izlerinin o duvarda oluşturduğu delikler.. ne bileyim sanki her şeyin bir ruhu varmış gibi.. yusuf uğur'a olan sevgisini söyledikten sonra uğur çok kızdı, sonrasında başka bir gün, ulan şu insanoğlu ne pislik be diyerek aslında kendine kızdı.. gerçekten de böyle, insanoğlu tam da böyle. sonra bekir için aslında beni kıskanması içten içe bana hep mutluluk verdi demesi de hemcinslerimde halen bulunan genetik bir kodlamanın ortaya çıkmasıydı*

---bu kadar spoiler yeter---

haluk bilginer gerçekten çok büyük oyuncusun.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bir zeki demirkubuz filmidir.

türk sinemasının en efsane filmlerinden biridir. film 1997 yapımı bir filmdir ve başrollerinde haluk bilginer, derya alabora ve güven kıraç vardır.

bu bahsettiğim üç oyuncu harika bir performans sergilemiştir ama haluk bilginer bambaşka seviyelere çıkmıştır. özellikle filmin başlarında ormanlık alanda anlattığı hikayeyi resmen yaşatmıştır.

zeki demirkubuz bu filminde hikayeleri diyaloglarla anlatır, seyirciyi geçmişe götürmek yerine diyalog üzerinden anlatır anlatmak istediğini. haluk bilginer tiratından sonra bütün mevzuya hakim oluruz ve filmi izlemeye devam ederiz. arada bir açıp izlediğim efsane bir türk filmi. zeki demirkubuz’un en iyi filmlerinden birisidir belki en iyisidir. *

sıkışıp kalmış insanların hikayesi, mutlaka izlenilmesi gereken bir film.


filmde en sevdiğim karakter oteli işleten abi oldu. çevresinde tam anlamıyla kıyamet kopuyor, abi hayatına devam ediyor. çayını içiyor filmini izliyor.
hikaye çok üzücü bir hikaye ama zeki demirkubuz bunu ayarında yapıyor. filmin en sevilen tarafı bence bu. herkes yaşadığı hayata alışmış. eğmiş boynunu usul usul yürüyorlar.

devamını gör...
film hakkında haluk bilginler der ki üç insan var filmde toplum tarafından kabul görmez bunlar ama üçünün de bir özelliği var üçü de masum... bütün mesele bu. bu filmin bende yeri ayrıdır. çünkü izlemiş olduğum ilk iyi filmdir. bir otel odasında izlemiştim ve beynimden vurulmuştum resmen. buna hayat derler
devamını gör...
masumiyet filmi ile alt sınıfların yani avamdan insanların arabesk hayat hikayelerini, dostoyevski ve tolstoy esintileriyle harmanlayıp bir filme dönüştürmüş demirkubuz. kader filmi de aynı şekildedir. iki filmin de ana fikri, alt metni ve işlediği kavram sadece arabesk ve arabeskliğin insanları getirdiği hallerdir.

türk sinemasında, özellikle yeşilçam döneminde filmler ve hikayeleri, gerçek hayata yani hayatın olağan akışına göre olmazdı. ana akım ve star isimlerin oynadığı filmler belirli şablonlar ve sınırlar ile çekilir ve ortaya buna göre bir yapıt çıkartılırdı. zengin kız-fakir oğlan, köşke hizmetçi olarak girip filmin sonunda köşkün hanımı olan altın kalpli kız hikayeleri, avamın gönlü zenginliği-aydınların kötü kalpliliği, köyden kente göç, kentte tutunamama hikayeleri, şehirlilerin kötülüğü-taşralıların iyiliği, aydınların halktan kopukluğu gibi şablonlar üzerinden yüzlerce film yapıldı.

ancak bu filmlerin çoğunluğu “film” idi ve gerçeklik oranı, sunduğu dünya ve karakterler itibariyle yapaydı. bu kısır döngü 1980’li yıllar ile yavaş yavaş kırılmaya başladı ve ortaya avamı ve onların dünyalarını gerçeklik oranı daha yüksek bir şekilde yansıtmayı hedefleyen filmler çekilmeye başladı. böylece filmler “film” olmaktan çok gerçekleri, var olan hayatları olduğu gibi sahneleyen realist gösterimlere evrilmiş oldu.

belki de bu da bir furyaydı. ilk başlarda her sosyal sınıftan seyirci bu filmleri çok ilginç ve gerçekçi buldu. tür ve deneysel filmler yönünden oldukça kısır ve yeniliğe kapalı olan türk sineması, bu filmleri büyük atılımlar ve cesur denemeler olarak sundu. artık türk sinemasında da gerçeği yansıtan filmler yapılmaya başlanmıştı.

ancak bana kalırsa masumiyet ve ana konusu avam kitlelerinin arabesk dünyasını yansıtmak amacı güden bu filmler, bir yönüyle gerçek oldukları kadar bir yönüyle de değiller. çünkü söz konusu filmlerin yönetmenleri, filmlerinde yarattığı kadın ve erkek karakterleri, avrupa edebiyatı ve çeşitli anlatılardan esinlenip yaratıyorlar. yani aslında yapılan iş, var olan yabancı bir karakterin avama indirgenip, türk kültürü ile süslenmesinden ibaret oluyor.

ve sonuç olarak karşımıza rus veya fransız edebiyatı anlatısından ilham alınıp yaratılmış, istanbul’un varoşlarında dolaştırılan karakterler ortaya çıkıyor. bir de üstüne popülist bir arabesk hikayenin de eklenmesiyle bir gerçeklik elde edilmiş gibi oluyor.

artık aynı taşra hikayeleri gibi avam hikayelerinin de sinemada modası geçiyor. amerika yeniden keşfedilsin demiyorum elbette. ama özgünlük ve popüler tabirle “yerlilik” filmlerdeki anlatıların ve sinematografinin gelişmesine daha büyük katkı sağlayabilir. yoksa camus’nun yabancısı ahmet olur, suç ve ceza’nın raskolnikov’u mehmet, mekanlar paris ve petersburg yerine istanbul’da bir semt, bir süre de böyle sürer gider filmler.
devamını gör...
zeki demirkubuz'un 97 yapımı gözlemi ve gerçekliği iliklerimize kadar hissettiren eseri. bir hikayeyi bu kadar gerçek anlatmak karşısında büyülenmemek elde değil. filmin her karesi dolu dolu o yüzden sadece çok muazzam bir film demekle yetineceğim.
devamını gör...
masumiyet 2014 yapımı bir türk filmidir.
başrol oyuncusu idil fırat'tır. film, iki kız kardeşin hayatını ve kıskançlık, intikam ve aşk temalarını ele alır. film, türkiye'de yapılan uluslararası film festivallerinde büyük ilgi görmüş ve ödüller kazanmıştır. ayrıca, film, türkiye'de ve dünya çapında eleştirmenler tarafından olumlu değerlendirilmiştir.
devamını gör...
ben ne izliyorum diye diye bitirdiğim film. bittiğinde birdenbire beynimden vurulmuş döndüm. tüm film boyunca her şey allak bullaktı da o son anda tüm taşlar yerine oturdu.
devamını gör...
bir insan bulunduğu bütün filmlere level atlatır mı yahu.
evet, haluk bilginer'den bahsediyorum.

bazen gerçekçi olmayan oyunculuklar da görmek gerek. kaldı ki ben gerçekçi olmayan bir şey göremiyorum. siz hiç sinir harbine veya fazla aşka tanık olmamış olabilirsiniz.

film çok güzel. zeki demirkubuz'un bizden şeyleri bize sunmasını seviyorum.
devamını gör...
ey başını usul usul entry gir şimdi. önce kader sonra masumiyet izlemiş biri olarak beni hiç sıkmadı aksine devam filmi gibi olduğu için merak da ettirdi. film gerçekten gerçeklik demek benim için aklıma ilk bu geliyor düşününce. aşk biraz da bu demektir aslında. derya alabora bir röportajında 'aşk toplumda sanıldığı kadar saf ve temiz olmayabilir. aşk böyle kirli de olabilir, seni bitirebilir.' bu kadar arabesk mi derseniz bence bu kadar da değil. ama sanki her insanın da geçmesi gereken bir evre gibi. önce böyle yollar gitmeli, bağırıp çağırmalı, hıçkıra hıçkıra ağlamalı bir aşk yaşıyorsun sonra bir duruluyorsun bir daha hiçbir zaman bu kadar yoğun olmuyor duygular. ama ne bekir ne de uğur o eşiği hiç geçememişler sanırım.
yusuf desen gördüğüm zaman bir içim burkulur. öyle çekimser, ne yapacağını bilemez tavırları beni bütün bu olaylardan daha çok üzüyor sanırım. çok tanıdık geliyor onun ellerinin hareketi, suratının düşüklüğü, mahzunluğu. fakir insanlardaki o mahcubiyet. bende de var ondan bu kadar üzülüyorum sanırım. üzüldüğüm biraz da kendim galiba :)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"masumiyet (film)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim