meja ile karışık turşu radyo yayını
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
başlık "meja" tarafından 15.09.2024 13:56 tarihinde açılmıştır.
3241.
iyi yayınlar.
uzaydan nasıl görünüyor bilmiyorum çift "s" ile ssayın meja ama;
neden ilk karşılaştığımız, yeni tanıştığımız insanların neye inandığını alttan alta sorarız,
imâlarda bulunuruz, konuyu sürekli dini inanç eksenine getiririz ki eğer bizim gibiyse o zaman bizden"miş" gibi içselleştiririz.( önceden bunu memleketini sorarak yapardık.)
ikinci sorum: paranoid kişilik bozukluğu belirtileri olan;
-başkalarının onları sömürdüğüne veya kandırdığına inanarak başkalarının bağlılığından, sadakatinden veya güvenilirliğinden şüphe duyarlar.
-başkalarına güvenmek ya da kişisel hayatı hakkında konuşmak konusunda isteksizdirler çünkü bilgilerin kendilerine karşı kullanılacağından korkarlar.
-affetmezler ve kin tutarlar.
-aşırı duyarlıdırlar ve eleştiriyi zayıflık olarak algılarlar.
-masum ifadelerden veya başkalarının gündelik görünümlerinden gizli anlamlar çıkarırlar.
-karakterlerine kimsenin görmediği saldırıları farkederler ve genellikle öfke ile tepki gösterirler ve misillemeye çabuk geçerler.
-eşlerinin veya sevgililerinin sadakatsiz olduğuna dair nedensiz şüphe duyarlar.
-genelde başkalarıyla olan ilişkilerinde soğuk ve uzaktırlar ve ihanete uğramamak için kontrolcü ve kıskanç olabilirler.
-her zaman haklı olduklarına inanarak problemlerdeki veya çatışmalardaki rollerini göremezler.
-rahatlamakta zorlanırlar.
-inatçı ve tartışmacıdırlar.
-başta farklı kültür gruplarının olmak üzere başkalarının olumsuz yargı kalıplarını geliştirme eğilimindedirler.
belirtiler ülkedeki insanların çoğunda görüldüğünden dolayı, bu gerçekten de bir psikolojik rahatsızlık mıdır ? yoksa günün koşullarına adaptasyon mudur ? sizce
t e ş e k k ü r l e r
uzaydan nasıl görünüyor bilmiyorum çift "s" ile ssayın meja ama;
neden ilk karşılaştığımız, yeni tanıştığımız insanların neye inandığını alttan alta sorarız,
imâlarda bulunuruz, konuyu sürekli dini inanç eksenine getiririz ki eğer bizim gibiyse o zaman bizden"miş" gibi içselleştiririz.( önceden bunu memleketini sorarak yapardık.)
ikinci sorum: paranoid kişilik bozukluğu belirtileri olan;
-başkalarının onları sömürdüğüne veya kandırdığına inanarak başkalarının bağlılığından, sadakatinden veya güvenilirliğinden şüphe duyarlar.
-başkalarına güvenmek ya da kişisel hayatı hakkında konuşmak konusunda isteksizdirler çünkü bilgilerin kendilerine karşı kullanılacağından korkarlar.
-affetmezler ve kin tutarlar.
-aşırı duyarlıdırlar ve eleştiriyi zayıflık olarak algılarlar.
-masum ifadelerden veya başkalarının gündelik görünümlerinden gizli anlamlar çıkarırlar.
-karakterlerine kimsenin görmediği saldırıları farkederler ve genellikle öfke ile tepki gösterirler ve misillemeye çabuk geçerler.
-eşlerinin veya sevgililerinin sadakatsiz olduğuna dair nedensiz şüphe duyarlar.
-genelde başkalarıyla olan ilişkilerinde soğuk ve uzaktırlar ve ihanete uğramamak için kontrolcü ve kıskanç olabilirler.
-her zaman haklı olduklarına inanarak problemlerdeki veya çatışmalardaki rollerini göremezler.
-rahatlamakta zorlanırlar.
-inatçı ve tartışmacıdırlar.
-başta farklı kültür gruplarının olmak üzere başkalarının olumsuz yargı kalıplarını geliştirme eğilimindedirler.
belirtiler ülkedeki insanların çoğunda görüldüğünden dolayı, bu gerçekten de bir psikolojik rahatsızlık mıdır ? yoksa günün koşullarına adaptasyon mudur ? sizce
t e ş e k k ü r l e r
devamını gör...
3242.
yayının ciddi olmasının sebebi ben olabilirim meja. sorry.
devamını gör...
3243.
iyi yayinlar, turkce bir program dinlemeyeli uzun zaman olmustu, konuya fransiz (eston mu desem) olsam da iyi geliyor arkada turkce konusan birilerini duymak.
devamını gör...
3244.
rihanna diamonds çalarsanız sevinirim.
devamını gör...
3245.
ben de şöyle gireyim: diyelim ki büyük bir felaket sonrasında dünya üzerindeki insanların %95'i felçli hale geldi, kalan %5 sağlıklı durumda kaldı.
bu durumda yeni dünyada yine şimdi olduğu gibi felçli olmak bir "engellilik durumu" mu olur yoksa felçli olmak standart, olmamak üstün bir özellik gibi mi düşünülür?
bu durumda yeni dünyada yine şimdi olduğu gibi felçli olmak bir "engellilik durumu" mu olur yoksa felçli olmak standart, olmamak üstün bir özellik gibi mi düşünülür?
devamını gör...
3246.
ben günde 9 tane içiyorum meja. :)
devamını gör...
3247.
#3388704 bence hastalık sayılır bir şeyi hastalık olarak tanımlamak için belirtilerden bir tanesinin bulması yeterli değildir saydığımız belirtilerden bir kaçının bulunması net bir şekilde hasta olduğunu gösterir ki bu belirtilerin sağlıklı bir insanda bir kaç tanesinin bulunacağını düşünmüyorum
devamını gör...
3248.
#3388728 başlarda engelli olmayan insanlar şanslı sayılır yıllar sonrasında felçli olmak normal bir şey haline gelir sağlıklı insanlar dışlanabilir hatta lanetli bile sayılabilir
devamını gör...
3249.
bu da benim istek şarkım:
devamını gör...
3250.
bir karikatür var.
afrika kabilesinden bir adam medeniyete geçecektir.
-medeniyete hoşgeldin. bunlar antidepresanların.
afrika kabilesinden bir adam medeniyete geçecektir.
-medeniyete hoşgeldin. bunlar antidepresanların.
devamını gör...
3251.
#3388734 üni öğrencisi halimle birkaç çeşit tüketiyorum (şimdilerde biraz azaldı), benden kötüsü yoktur diyordum ama 9 dediniz :/
devamını gör...
3252.
bu istek de benden tüm yalnızlara gelsin.
devamını gör...
3253.
kafaya alüminyum folyo sarardık meja. hadi gelsin de okusun.
devamını gör...
3254.
ya eskiden her şey pek de bi güzelmiş.
oyunlar farklı farklıydı, televizyonlar çekiciydi, arabaların karakterleri vardı, insanlar renkli renkliydi, cep telefonları çeşit çeşitti...
şimdi istisnasız hepsi biribirinin aynısı, ruhsuz, renksiz.
resmen sinirim bozuluyo bu duruma.
hatta bi görsel vardı, "eskiden / şimdi" diye. karşılaştırmışlar 30 sene öncesinin banklarını, sokak lambalarını, binalarını falan.
herşeyin biribirinin aynısı olduğu saçma bi evrilme var...
oyunlar farklı farklıydı, televizyonlar çekiciydi, arabaların karakterleri vardı, insanlar renkli renkliydi, cep telefonları çeşit çeşitti...
şimdi istisnasız hepsi biribirinin aynısı, ruhsuz, renksiz.
resmen sinirim bozuluyo bu duruma.
hatta bi görsel vardı, "eskiden / şimdi" diye. karşılaştırmışlar 30 sene öncesinin banklarını, sokak lambalarını, binalarını falan.
herşeyin biribirinin aynısı olduğu saçma bi evrilme var...
devamını gör...
3255.
hiç unutmam annemin 4 burma bileziğini bozdurup, almanya'dan ithal sony almıştık. kumandasını çift kat naylon sarıp, üzerine elbette dantel ve önüne kimse yanlışlıkla dokunmasın diye sehpa koymuştuk. vay be.
devamını gör...
3256.
bir konu daha açayım, sizi ve değerli yazarları okuyup-dinleyip yatayım sayın "j" si birden fazla mejjjjjja,
bir insanın konuşurken "ı" "ımm" "a" diyerek rahmetli deniz baykal gibi konuşması ya da yine rahmetli mesut yılmaz gibi her kelime ve cümleyi söylerken es vererek konuşması insanı bir zaman sonra rahatsız ediyor. nitekim, allah uzun ömürler versin zülfü livaneli de, bu tip diksiyon kusurlarını göremezsiniz gayet temiz bir diksiyonla konuşur kendileri.
dikkat ettim siz de "es"siz konuşuyorsunuz saygı duydum tebrik ederim.
kır atın yanında duran ya huyundan ya tüyünden derler ya.
bir arkadaşım var bir konu ile ilgili konuşmaya başlıyoruz, konuşmanın sonunda çok farklı bir yerlere gidiyorum nereden geldim buraya anlamadım diyorum kendi kendime.
örneğin: devre kartları ve elektronikten bahsediyoruz mesela,
elektronik ve haberleşmede en önemli kural "dinlemektir" öncelikle, habersiz ve izinsiz dinlemek çok tehlikeli sonra, öğrenmemen gerekenleri öğreniyorsun moralin "bozuluyor", bozulunca tamir edilmesi gerekir bir şeyin hemen yenisini "almamak" lazım, alan el veren elden "üstündür" diyor kutsal kitabımız, üstün dökmen cehaletle "savaşan" bir insan, türkler savaşçı insanlardır, miryokefalon savaşı anadoluda türk "hakimiyetinin" kabul edildiği savaştır. hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. diyerek en sonunda selahattin eyyübiye bağlayarak konuyu kapatıyoruz.
adam beni manüple ederek dumura uğratıyor.
sizinde benim gibi konuları birbirine karıştıran ve konuya adapte olmanızı zorlaştıran arkadaşınız var mı ?
ben bu saatte bu soruları neden soruyorum.
bir insanın konuşurken "ı" "ımm" "a" diyerek rahmetli deniz baykal gibi konuşması ya da yine rahmetli mesut yılmaz gibi her kelime ve cümleyi söylerken es vererek konuşması insanı bir zaman sonra rahatsız ediyor. nitekim, allah uzun ömürler versin zülfü livaneli de, bu tip diksiyon kusurlarını göremezsiniz gayet temiz bir diksiyonla konuşur kendileri.
dikkat ettim siz de "es"siz konuşuyorsunuz saygı duydum tebrik ederim.
kır atın yanında duran ya huyundan ya tüyünden derler ya.
bir arkadaşım var bir konu ile ilgili konuşmaya başlıyoruz, konuşmanın sonunda çok farklı bir yerlere gidiyorum nereden geldim buraya anlamadım diyorum kendi kendime.
örneğin: devre kartları ve elektronikten bahsediyoruz mesela,
elektronik ve haberleşmede en önemli kural "dinlemektir" öncelikle, habersiz ve izinsiz dinlemek çok tehlikeli sonra, öğrenmemen gerekenleri öğreniyorsun moralin "bozuluyor", bozulunca tamir edilmesi gerekir bir şeyin hemen yenisini "almamak" lazım, alan el veren elden "üstündür" diyor kutsal kitabımız, üstün dökmen cehaletle "savaşan" bir insan, türkler savaşçı insanlardır, miryokefalon savaşı anadoluda türk "hakimiyetinin" kabul edildiği savaştır. hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. diyerek en sonunda selahattin eyyübiye bağlayarak konuyu kapatıyoruz.
adam beni manüple ederek dumura uğratıyor.
sizinde benim gibi konuları birbirine karıştıran ve konuya adapte olmanızı zorlaştıran arkadaşınız var mı ?
ben bu saatte bu soruları neden soruyorum.
devamını gör...
3257.
neydi arçeliğin bi modeli vardı, leydi 3460 mı ne. bi bulaşık makinası bu.
35-40 sene tık demeden çalışıyodu.
bayılıyorum böyle dayanıklılık ile özdeşleşmiş şeylere.
honda'yı da bu yüzden seviyorum.
35-40 sene tık demeden çalışıyodu.
bayılıyorum böyle dayanıklılık ile özdeşleşmiş şeylere.
honda'yı da bu yüzden seviyorum.
devamını gör...
3258.
bende ericsson a1018 var. kullanmıyorum tahmin edersiniz ki ama hala çalışıyor. iki parmak anteni var. mahallede top oynarken, topla birlikte kaleden geçip gol olmuşluğu var. tozunu silkeledim hayatımıza devam ettik.
devamını gör...
3259.
ben 2005'ten bu yana 3. buzdolabını kullanıyorum. hepsi de motoru yaktı da bozuldu. annemin arçelik buzdolabı 30 seneyi doldurdu valla. hayret ediyorum ya, demek ki bu teknoloji ilerledikçe makinalar da prenses olmaya başladı.
nerede o eski taş gibi makinalar.
nerede o eski taş gibi makinalar.
devamını gör...
3260.
benim ikili ilişkilerde en önem verdiğim şey,dinlemek ve yüzüne bakarak konuşmaktır meja hanım.
edit:şu an kullandığımız fırın benimle yaşıt ve hala cayır cayır çalışıyor.
edit:şu an kullandığımız fırın benimle yaşıt ve hala cayır cayır çalışıyor.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182