mitomani

ömrünü yalanlar üzerine inşa etmeye çalışan, yalan söylemeden duramayan, söylediği yalanlara kendi de inanan, düşük iq'lu zavallı tiplerdir.

küçükken çok yalan söyleyenlere neden "atma recep" deniyor diye merak ederdim. meğer mitomani rekortmenlerine deniyormuş.

siyasal islamcılarda doğuştan olan hastalık.

mitomani, aşağılanacak bir olgu değildir. aksine mitomanisi olan insan psikolojik açıdan titiz ve derinlemesine incelenmelidir.

bireysel fikrime göre,

modern dünyada yalan, özellikle insanların sahip olamadıkları ama olmayı arzu ettikleri şeyleri etrafa sanki sahiplermiş gibi aktarmaları eğilimi sebebiyle çok arttı. sosyal medya ve kapitalist düzen insanı sürekli en iyi, en zengin ve en iyi görünen olmaya itiyor. bu sosyal düzende öyle bir hiyerarşi oluşturuyor ki insanlar geldiği tabanı saklayarak, kendisine yeni benlik inşa ediyorlar. modern dünyada bireyin söylediği yalanların %90'nın bu yüzden kendisiyle ve ailesiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. yani insanlar hangi hayatı arzu ediyorlarsa, kendilerini o hayata sahip öznelermiş gibi lanse ediyorlar. dolayısıyla söylenen yalanlar asla tükenmiyor çünkü korunması gereken yalan bir imaj oluşturuluyor. bu büyüyerek kaos haline geliyor. bence mitomaninin ilk sebebi bu.


insanın içine doğduğu hayatı değiştirememesi büyük mutsuzluk hatta trauma sebebidir. bu sebeple kişi kendi beyni içerisinde, bir paralel evren yaratıp, sürekli kendisini hayal ettiği hayata sahipmiş ya da sahip olacakmış gibi manipule edebilir.

tam bu noktada söylemeden geçemem ki ; bu tavırı destekleyen en büyük saçmalıklardan biri " secret " ideolojisi oldu. yıllardır bu saçma iddia'dan ve türevi kişisel gelişim ritüellerinden o kadar bıktım ki herhangi bir yerde kişisel gelişim kitabı görmeye tahammülüm kalmadı.

"her düşündüğün gerçek olur, gerçek olması için ona sahipmiş gibi yaşa ve sahip olacağına inan" klişesi insanları delirtti.ortalıkta hiç bir şeye sahip değilken, sahipmiş gibi yaşayan bir sürü insan var. hayale inanıp, buna tutunuyorlar. dolayısıyla bu mitomaniyi destekliyor çünkü önce kendine yalan söyleyip, bu yalanı yaşamak için kendini zorluyorsun.

dolayısıyla direkt yargılamak yerine, temeline inmek gerekiyor. toplum sistematik şekilde delirtildi. açıklaması bu.

en yakın arkadaşımın muzdaribi olduğu patolojik hastalık. ablasında da var hatta.

ismi hariç her şeyiyle alakalı yalan söylediğine şahit oldum, yaşıyla alakalı memleketiyle alakalı vs aklınıza gelen her konuda yalan söyleyebiliyor, yalan olduğunu yüzüne vurduğunda da inatlaşıyor sinirleniyor tabii ki. o yüzden sürekli "hmmm, aaa?, aynen, tabi" diyerek inanıyormuş rolü yapıyorum ben de.

çoğu yalanın sebebi kendini olduğundan daha üstün gösterme çabası. bugün x arkadaş x marka araba almış desem 2-3 gün sonra babama kamboçyadaki dedesinden miras kaldı haftaya bmw alıyorum der. haftaya n'ooldu bmw? diye sorarsın, vazgeçtim yeeaa ev alcam ev bakıyorum der.


daha da ilginç olanı şu, bir kız girdi hayatına ve bu durum %100 değişti artık ufak tefek şeyler hariç hiçbir yalan söylemiyor çünkü yalan söylerse sevgilisi kızıyor (bkz: swh)

millet deliye ben akıllıya hasretim yemin ederim.

patolojik yalancilik

bunların çoğu da 'göklerden gelen bir ses' sanrısı ile yürür ıslanır yalan yağmurlarında.. !

siyasetçiler de sık görülen bir vaka...

kimi zaman ekonomist olduklarını iddia ederler

mitomani enerji üretir lizozom sindirim yapar

yalan söyleme hastalığı, bu hastalığı psikiyatrist çözemez. illaki psikoloğa gitmeniz gerekir.

bu insanlar sadece yalan söylemekle kalmaz, o kadar çok tekrar ederler ki bir noktada kendi yalanlarına inandıklarını görebilirsiniz. bu yalanları gün yüzüne çıkaranları ise düşman ilan etmekten çekinmezler. eğer nasibinizde varsa bu insanlardan en az hasarla kurtulursunuz. aksi takdirde ne gerçek ne değil unutursunuz.

öz-eleştiri olarak da şunu belirtmek isterim.

bazı insanlar birçok sebebe bağlı olarak, yani default olarak "reddilme" veya "kabul edilmeme" anksiyetesiyle size geilyor. siz ne kadar yargılayıcı, önyargılı olursanız bu anksiyeteyi tetiklersiniz. karşı taraf belki hiç istemeyerek sizi bir yalan denizinde boğabilir. bu onu haklı çıkarır mı? kesinlikle hayır. (bkz: takva) fakat yalan söylemenin ona bir şey kazandırmayacağını veya dürüst olmanın bir şey kaybettirmeyeceğini hissettirirseniz kimbilir belki bir noktada düzelebilir.

“ey iman edenler! allah için hakkı ayakta tutan, doğrulukla şahitlik eden kimseler olun. (...) şüphesiz allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (maide suresi, 5:8)

bu hastalıktan muzdarip olan bir ülkenin cumhur başkanı var onun ama adını burada söyleyemiyoruz.