ab'den sınır dışı işlemlerini hızlandıran düzenleme

ab komisyonu birlik ülkelerine düzensiz göçü kontrol altına almak amacıyla hazırladığı önlem paketini tanıttı. paket sınır dışı kurallarının sıkılaştırması ve üçüncü ülkelerde geri dönüş merkezleri kurulmasını öngörüyor.

***

avrupa birliği (ab) komisyonu iltica başvurusu reddedilen göçmenlerin daha hızlı sınır dışı edilmesini öngören yeni bir plan hazırladı.

komisyon'un içişlerinden sorumlu üyesi magnus brunner'in salı günü strazburg'da kamuoyuna açıkladığı plan, ab'de geçerli oturma izni olmayan kişilerin sınır dışı işlemlerini hızlandırmasının yanı sıra, bu kapsamda daha fazla kişinin gönderilmesine de imkan sağlıyor.

taslak düzenlemede, haklarında verilen sınır dışı kararına uymayan göçmenler üzerinde baskının artırılması için sosyal yardımların kesilmesi gibi önlemler öngörülüyor.

halihazırda ab'de haklarında sınır dışı kararı verilen üçüncü ülke vatandaşlarının yaklaşık yüzde 20'sinin bu karara uyduğuna dikkat çekilen taslakta bu durumun adil olmadığına işaret edilirken, kurallara uyulmamasının sığınmacılara karşı kamuoyu desteğini zayıflattığı kaydedildi.

tasarıda yer alan değişiklikler 2008'den beri uygulanan sınır dışı kurallarını bazı noktalarda standart hale getirirken, büyük oranda sertleştiriyor.

buna göre ilk kez ab ülkelerine, reddedilen sığınmacıları üçüncü ülkelerdeki sınır dışı merkezlerine göndermeleri için yasal dayanak sağlanıyor.


kaynak
devamını gör...
avrupalılar, parasını verip cırcır konuşturdukları, liboş, sjw, eknikimsi solcu, yürü jeruselam a tiplere, sığınmacıları başka ülkelere kabul ettirirler.

sorun yok.
devamını gör...
türkiye'de böyle bir sorun yok. çünkü türkiye'dekiler mülteci değil.

14 mayıs seçimlerinde muhalefetin umudu olarak sırıtarak oy isteyen rte'den bir tık daha az akp'li ahmet davutoğlu'nun ab ile imzaladığı geçici sığınmacı statüsü ve açık sınır kapısı anlaşması gereği ülkemizde beslediğimiz milyonlarca suriyeli var. afgan ve pakistanlılar da kaçak. "geçici" kısmının öyle ucu açık ki 12 yıl geçmesine rağmen hala ülkemizdeler.

uluslararası anlaşmalar ve savaş sözleşmeleri gereği ülkemizde bulunan tek mülteci grup ukraynalılar olabilir. onların da sayısı devede kulak.

bir de akp'nin parayla vatandaşlık sattıkları var. onlar da bizim konumuz değil. direkt olarak istiklal mahkemelerinin konusu olabilirdi. o da yok malum. abd'nin satın aldıklarının ihanetiyle demokrat parti sonrası kemalist çizgiden tamamen saptığımız için bu konuda da bir itiraz hakkımız yok. babalar gibi satarlar biz de izleriz.
devamını gör...
2015, 2016 ve 2017 yıllarında almanya'da işlenen ve türkiye'de benzerleri neredeyse hiç görülmeyen mide bulandırıcı cinayet ve tecavüz suçlarına rağmen almanların o dönemlerde federal hükümete ve kontrolsüz göçe karşı olmasının başlıca iki nedeni vardı.

birincisi; almanya, türkiye ve fransa gibi ülkelerin aksine merkezi üniter bir ülke değil ve yerel yönetimler ile eyalet hükümetleri bu iki ülkeden daha önemlidir, zaten fransa ve tr'de eyaletler yok. almanya'da eyaletlerin de meclisleri, başbakanları ve hükümetleri var. 2015 göç dalgasında merkel'in merkezi yönetimi almanların pek alışık olmadığı şekilde eyaletlere ve yerel yönetimlere ne isteyip istemediğini sormadan tepeden mülteci dayatmasında bulundu ve bunda ısrarcı oldu. almanların başlangıçta ayar olduğu konu buydu. almanlar mümkün olduğunca sorunlarını yerel düzeyde çözmeye çalışırlar. iki kasaba arasındaki yolu yaptırmak için başkentin yollarını aşındırmazlar. aynı şekilde başkentteki federal yönetimin de gereksizce işlerine burnunu sokmasını istemezler. (dostum biz burada yabancıları ve lanet olası federalleri sevmeyiz)

ikincisi; suça karışsın ya da karışmasın, sığınma başvurusu kabul edilmeyenlerin sınır dışı işlemlerinin yapılmaması ve normalde orada bulunmaması gerekenlerin suç işlemeye devam etmesiydi. başvurusu reddedilenlerin bazıları da sırf ülkelerine gönderilmemek adına bilerek suç işleyip hapse giriyordu. hapiste çevre edinip, suç ağlarına katılıp yüksek miktarda para kazanmayı amaçlayarak...

2018'e kadar almanya resmen dingonun ahırına dönmüştü. federal hükümet, yapmaması gereken dayatmalarda ısrarcı davranıyordu ve yapması gereken sınır dışıları da yap(a)mıyordu. bu süreçte afd'nin oyları da borsada değeri tavan yapan şirketler gibi uçmaya başladı.

almanya'da göreve başlayacak olan yeni hükümet bu meseleyi kökünden halletmeye kararlı gibi görünüyor. almanların jeton biraz köşelidir zaten; bürokratik kırtasiye işlemleri de biraz şöyle böyledir. bildiğimiz klasik almanya normalde taliban ile el-kaide'nin semtinden bile geçmezdi ama sırf elindekileri yollayabilmek için iki tarafla da ilişki kuruyor artık.

*** *** ***

geçen yılın başlarında italya başbakanı meloni'nin türkiye ziyaretinden sonra ilber ortaylı'nın "italya türkiye'ye afrikalı yollayacakmış" sözleri konuşulmuştu da rende binası bunu yalanlamıştı. somut bir şeyler de olmadı. bu arada türkiye ile italya euro 2032'yi ortak düzenleme hakkını kazandı. ayrıca iki ülke arasında bazı konularda yakınlaşmalar var.

libya medyasının iddiasına göre türkiye, libya'nın fizan bölgesinde, cezayir ve nijer sınırlarına yakın yerlerde askeri üs kurmak için keşif yapıyormuş.

aşağıdaki haritalardan ilki ab sınır ve sahil güvenlik ajansı frontex'in afrika-avrupa göç yollarını gösteren haritası. diğeri de italyanlarınki... işaretlediğim yerler de askeri üs için keşif yapıldığı iddia edilen bölge.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

belki de italya türkiye'ye göçmen yollamayacaktır. belki de türkiye, italya'ya gitmek isteyenlerin önlerinin kesilmesine yardım edecektir.

"ito başkanı şekip avdagiç:

"afrika ülkeleri ile pakistan ve bangladeş'e vize kolaylığı sağlamalıyız.

yabancı işçi istihdamına yönelik kısa ve orta vade için politikalar şart." mart 2025
devamını gör...
sorun mülteci değil. sorun, onları “sorun” yapan sistemin ta kendisi. önce bombalarla, darbelerle, madenlerle ülkelerini yaşanmaz hale getiriyorsun. sonra oradan kaçtıklarında “bunlar da çok oldular” diyorsun. önce ellerinden yurtlarını alıyorsun, sonra yersizliğini suç sayıyorsun. önce silah satıyorsun, sonra sınır çekiyorsun. mülteci, sistemin atık yönetimidir. kapitalizm önce savaş çıkarır, sonra savaştan kaçanı ötekileştirir. onları ucuz iş gücü, görünmeyen emek, seçme hakkı olmayan bedenler olarak sisteme entegre eder. yani aslında mülteciler bu düzenin “yan ürünü” değil, “tasarımı”. ve günün sonunda, bu sistemin ürettiği tek şey mülteciler değil. aynı zamanda gönüllü ırkçılar. kendi yoksulluğunu anlamayıp, başkasının varlığına tahammül edemeyen figüranlar. ekrana bakıp "bunlar yüzünden" diyenler. aslında kimse onlara bir şey demediği halde, mültecilere karşı iç savaş başlatanlar.
devamını gör...
demirel olsaydı bu konuda şöyle söylerdi;binaleyn,mülteci sorunu mültecilerin sorunu olmaktan çıkmış,mülteci olmayanların sorunu olmuştur.
devamını gör...

italya, danimarka ve 7 ab ülkesi avrupa insan hakları sözleşmesi'nin gözden geçirilmesini talep etti

italya başbakanı georgia meloni ve danimarkalı meslektaşı mette frederiksen, avrupa insan hakları sözleşmesi'nin (aihs) gözden geçirilmesi ve hükümetlere daha fazla yetki verilmesine yönelik belgeyi medyaya duyurdular.

dokuz ab ülkesi, göç konusunda politika değişikliklerine izin vermek için avrupa insan hakları sözleşmesi'nin (aihs) gözden geçirilmesi çağrısında bulunan bir açık mektup imzaladı.

belge, italya ve danimarka'nın öncülük ettiği bir çabanın parçası olarak perşembe günü yayınlandı. ayrıca avusturya, belçika, çekya, estonya, letonya, litvanya ve polonya liderleri tarafından da imzalandı.

suç işleyen göçmenlerin sınır dışı edilmesinin daha kolay olması gerektiğine inanan imzacılar, avrupa insan hakları mahkemesi'nin (aihm) sözleşmeye ilişkin yorumunun incelenmesi gerektiğini söyledi.

belgede, "bazı durumlarda mahkemenin sözleşmenin kapsamını orijinal niyetlerine kıyasla aşırı genişletip genişletmediğini ve böylece korunacak çıkarlar arasındaki dengeyi değiştirip değiştirmediğini değerlendirmek önemlidir," ifadesi yer aldı.

***

perşembe günü danimarkalı mevkidaşı mette frederiksen ile yaptığı basın toplantısında, italya başbakanı giorgia meloni mektubun, "bazı avrupa sözleşmeleri ve bu sözleşmelerin zamanımızın büyük sorunlarıyla başa çıkma kapasitesi hakkında, özellikle de göç sorunuyla başlayarak siyasi bir tartışma başlatmayı amaçladığını" söyledi.



euronews

*** ***


italya ve danimarka, diğer avrupa ülkeleri tarafından da imzalanmış olan açık ve cesur bir mektup yayınladılar. vatandaşlarımızı, değerlerimizi ve demokrasimizi savunma görevimiz var. bizler insan haklarını koruyan toplumların liderleriyiz, ancak avrupa insan hakları sözleşmesi çoğu zaman devletlerin yabancı suçluları sınır dışı etmelerini ya da sınırlarını korumalarını engelleyecek şekilde yorumlanıyor. biz bunu kabul edemeyiz.

işte bu nedenle hep birlikte şunları talep ediyoruz
- suç işleyen yabancı uyrukluların ne zaman sınır dışı edileceğine karar vermek için ulusal düzeyde daha fazla özerklik;
- sınır dışı edilemeyenleri kontrol etmek için daha fazla özgürlük;
- hakların sınırlarımıza karşı bir silah olarak daha fazla araçsallaştırılmaması.

hakları savunmak aynı zamanda güvenliği, yasallığı ve özgürlüğü savunmak demektir. italya bu değişimin içindedir ve öncülük etmektedir.


giorgia meloni


yanında başka sorunları da getiriyor. özellikle de kendi koyduğu kurallara, yazdığı yasalara, benimsediği geleneklere katı şekilde uyma zorunluluğu hisseden batılı gelişmiş ülkelere.

sıkıntı tam olarak yukarıdaki cümlenin içinde. "kendi koyduğun kurallara uymak." batı ülkelerinin sadece mülteci, göçmen, sığınmacı konusunda değil, başka alanlarda da elini kolunu bağlayan bir hede haline geldi "hukuk". avrupa ve kuzey amerika'da çok sayıda politikacının, sivil ve askeri bürokratın, iş insanlarının "yav şu hukukun anuğa goyayım, eskiden hukuk mu vardı?" diye düşündüğüne eminim.


21 ekim 2024

uluslararası anlaşmalar, sözleşmeler, konvansiyonlar... yok işte roma statüsü ve ucm falan... insan hakları evrensel bildirgesi, birleşmiş milletler... gereksiz şeyler bunlar zaten.
devamını gör...
dün denk gelen bir habere göre hollanda hükümeti ülkesinden gitmek isteyen suriyelilere 900 euro nakit yardımı yapacağını deklare etmiş. bu alıp gidecek suriyeli olur mu? hiç sanmıyorum.
devamını gör...

avrupa'nın en büyük beşinci ekonomisi olan hollanda'da göç konusundaki siyasi kriz, wilders'ın mayıs sonunda tüm kartlarını masaya sürerek avrupa'nın en sert göç politikalarından bazılarını içeren "10 maddelik sığınma planını" önermesiyle zirveye ulaştı.

plan; ülke sınırlarına askeri birliklerin konuşlandırılmasını, mültecilere konaklama sağlanmasına tamamen son verilmesini, iltica başvurusu kabul edilen kişiler için aile birleşiminin geçici olarak durdurulmasını ve suriye'den gelen mültecilerin ülkelerinde karşılaşabilecekleri riskler bulunsa dahi geri gönderilmesini öngörüyor.

koalisyon ortaklarının bu plana imza atmayı reddetmesi üzerine wilders, bakanlarını hükümetten çekti.

avrupa politika çalışmaları merkezi (ceps) bünyesindeki adalet ve içişleri birimi araştırmacısı davide colombi planın hem ab yasalarının hem de uluslararası hukukun; özellikle de iltica hakkının açıkça ihlali anlamına geldiğine dikkat çekiyor.

"avrupa siyasetinde göç ve sığınma meseleleri aslında araçsallaştırılıyor" diyen colombi, "sadece hollanda'da değil, ab genelinde hukuka aykırı politika önerilerinin normalleştirildiği bir eğilim var gibi görünüyor. sanki göç ve sığınma hukukun kapsamı dışında kalan şeylermiş gibi" ifadelerini kullandı.



kaynak
devamını gör...
kalergi planı ve büyük değişim gibi aşırı sağ inanışlarıyla ihalenin siyonistlere kalacağı global kriz.
devamını gör...
türkiye'de büyük oranda olmak üzere dünya genelinde de mevcut olan sorun. bu konuda birkaç şey söylemek istiyorum. devletin göç politikalarının yanlış olduğu, bir ülkenin bu kadar çok mülteciyi kaldıramayacağı zaten su götürmez bir gerçek buna kalkıp da karşı çıkılacak bir durum yok ortada. ancak eğer sınır kapıları açılmışsa, o insanlar savaştan kalkıp buralara gelmişse bu onların değil, devletin süreci yanlış yönetmesinden kaynaklıdır. öfkeyi doğru yere yöneltmek gerekiyor. bu insanlar kalkıp da bu ülkeye geldiyse onların da haklarını savunmamız gerekir. hiçbir insan ırkı, kökeni, geldiği yer farklı diye rezil bir hayat yaşamayı hak etmez. burada nefretin göçmenlere yöneltilmesi yalnızca faşizmdir, başka bir şey değil. insan haklarını konuşurken göçmenlerin yaşadıklarını, feminizmi konuşurken de göçmen kadınların deneyimlerini dışlayamayız. öyle ya da böyle bu insanlar geldiler ve aynı ülkede beraber yaşıyoruz. şu koşullarda daha uyumlu yaşayabilmek için kültürlerimiz farklı olsa da bizim de onların da çaba göstermesi gerekir. şuanda en temel hak olan yaşama ve barınmaya, eğitime erişimlerinin, aile planlaması konusundaki bilgi ve tedariğe erişimlerinin, sosyal hayata etkin biçimde katılma haklarının konuşulması gerekiyor. bu insanlar, bu ülkede bizimle yaşıyorsa onları ayrıştırarak, ötekileştirerek yalnızca var olan nefreti arttırır ve bu nefretin hayatın her alanında yayılmasına neden oluruz, bu şekilde de hiçbir yere varamayız.
devamını gör...
bir kere geldiler birlikte yaşamalıyız gibi konu yok. bunu ingiltere, hollanda ve isveç yarım yüzyıldan beri deniyor. bunu yapanlar avrupalı değil. ana dilleri ingilizce. sonuç üçüncü neslin (3.) ingiltere de belediye otobüsünde toplu .... bak saha bu ay. haziran 2025. bbc programı. kate elysia. 70 erkek saldırmış. şehir telford. www.bbc.com/news/articles/c...


2015-1015 yılı köln. haber bbc. polis müdürü mecburen tanım yapmış, o zamana kadar yapmıyordu. sayı fazla ve cep telefonu çekimi olunca alman açıklamak zorunda kalmış. www.bbc.com/turkce/haberler...

bak bunlar fakir oldukları için değil. zamanla alışamadıkları için değil.
devamını gör...

almanya başbakanı merz, yaz basın toplantısında merkel'in 2015'teki "biz başarırırz" sözünün gerçekleşmediğini söyledi. göç ve entegrasyonda sorunlar olduğunu belirten merz, geçici sınır kontrollerini savundu.

***

basın toplantısında dikkat çeken açıklamalardan biri, cdu'lu eski başbakan angela merkel'in 2015'teki göç krizine ilişkin sarf ettiği "wir schaffen das" (biz bunu başarırız) sözlerine yönelik eleştiriydi. merz, bu ifadenin gerçeği yansıtmadığını belirterek, "bugün biliyoruz ki bu alanda bunu başaramadığımız açıkça ortada" dedi. hükümet olarak bu politikayı düzeltmeye çalıştıklarını ve ilk adımların atıldığını ifade etti.

başbakan, hükümetin sınır kontrollerini sıkılaştırma kararlarını da savundu. uygulamaların geçici olduğuna dikkat çeken merz, "şu an yaptığımız her şey sadece belirli bir süre için geçerli. avrupa'nın dış sınırlarında daha iyi bir koruma sağlanana kadar bu adımlar gerekli" dedi. almanya'nın avrupa'daki serbest dolaşım ilkesine bağlı kalacağını belirten merz, "uzun vadede çözüm, yalnızca avrupa çapında ortak politikalarla mümkündür" şeklinde konuştu.



dw türkçe

almanya bu konuda en ciddi adımları atan ikinci büyük ülke olacak gibi görünüyor. ilki abd elbette.

sınır kontrollerinin sağlanmasından sonra, esas problemleri "içerideki insan görünümlü hayvanlar" olacak. hem abd hem ab ülkelerinde... hamza yusuf ve zohran mamdani gibi zombiler yani.

***

"gazze, 6 ekim 2023 veya öncesinde etkisiz hale getirilseydi 7 ekim 2023 saldırısı hiç yaşanmazdı örneğin. ya da abd ve diğer batılı ülkeler, 11 eylül 2001 saldırılarından sonra havacılık alanında aldıkları önlemleri daha öncesinde alsaydı bu terör saldırıları da yaşanmayacaktı. alemin en akıllısı olan avrupalılar, 2015 yazında sayısını tam olarak kendilerinin bile bilmediği kadar istilacıyı kabul etmeseydi son on yıldaki kanlı vahşet de yaşanmayacaktı. terör saldırıları da dahil olmak üzere binlerce insan öldürüldü, daha fazlası cinsel saldırıya maruz kaldı. bunlar yaşanmayabilirdi, eğer "kötüler iyilere zarar vermeden önce" etkisiz hale getirilseydi.

yılanın başını küçükken ezmek daha etkili olacaktır, o yılanla uzlaşmak ve birlikte yaşamak mümkün değilse eğer..."

suçun önlenmesi: #3637585

esas sorun mülteci değil islam sorunu olacak gelecekte batılı ülkeler için. bugün gazze'de soykırım olduğu yalanına kananların kendileri ya da çocukları hayatta kalabilmek için gazze tarifesini uygulamak zorunda olacaklar.
devamını gör...
yönetim sorum size: bu mossad ajanı, huur çocuğu @çürümüş şeyler var danimarka krallığında nickli yazarı neden hala burada tutuyorsunuz? bu fikir özgürlüğü değil. sözlüğü kapattıracak kadar ağır bir suç işliyor. en hafif suç "suç ve suçluyu övme".
buna engel olun ve çektiredin bu şerefsizi sözlükten.
devamını gör...
aslında bu mesele artık istilacı sorunu halini aldı, çünkü bunlar yaptıklarıyla bariz birer işgalci ve insanlık-uygarlık düşmanları olduklarını gösterdiler.

bundan sonra mülteci ya da sığınmacı ifadelerini kullanmak art niyetlilik göstergesi olacaktır, zira bunlar ayak bastıkları her yerde istilacı olduklarını fiili olarak bizzat kendileri kanıtladılar.

***

güncel olarak abd, federal almanya cumhuriyeti ve birleşik krallık gibi ülkelerde bu sorun çok göze batıyor. ortak özellikleri, şimdiye kadar ülkelerine kabul ettiklerinden kurtulma çabasında olmaları. ancak her şeyi başlatan salaklıkları, enayilikleri dillendiren pek yok. bu yaşananlar aslında yaşanmayabilirdi, peki kimler yüzünden yaşandı? kimler hesap verecek? hiç kimse mi? binlerce insan boşuna mı öldü ve tecavüze uğradı?

*** ***


ankete göre, ingilizlerin neredeyse yarısı göçün birleşik krallık üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu düşünüyor

ıtv news/ıpsos tarafından yapılan özel bir anket, bu bölünmenin boyutunu ortaya koyuyor. ingilizlerin %85'i ülkenin bölünmüş hissettiğini söylüyor ve birçoğu bunun temel nedeninin göç olduğunu belirtiyor.

anket, bu yıl 31 ekim - 4 kasım tarihleri ​​arasında yaklaşık 2.000 ingilizle gerçekleştirildi. katılımcılar 16 ila 75 yaşları arasındaydı ve farklı etnik, sosyal ve ekonomik geçmişlere sahipti.

ankete katılanların neredeyse yarısı (%46), göçün nhs ve diğer kamu hizmetleri de dahil olmak üzere birleşik krallık genelinde olumsuz bir etkisi olduğunu söyledi (%48).

konut da önemli bir endişe kaynağı olarak ortaya çıktı; nüfusun %62'si göçün ülkedeki konut bulunabilirliğini kötüleştirdiğini söyledi.

ankete katılanların yaklaşık %40'ı göçün istihdam olanaklarını da etkilediğini söylerken, en fazla endişe duyanlar doğu ve batı midlands'daki insanlar oldu.

bu duygu, tüm etnik azınlıklar arasında %25'lik bir oranla karşılaştırıldığında, beyaz etnik kökene sahip olanlar arasında (%46) en yüksek seviyededir.


daha fazlasıyla itv linki

*** ***

2015 ile 2024 yılları arasında yaklaşık yarım milyon alman, yabancıların işlediği suçların kurbanı oldu.

brandenburg eyalet parlamentosu'ndaki afd grubunun başkan yardımcısı lena kotré, “mülteci sayısına paralel olarak alman mağdurların sayısı da artıyor. 2015 ile 2024 yılları arasında yaklaşık 426.000 alman bu tür suçların kurbanı oldu” dedi.

“sınırlayıcı bir mülteci politikası uygulanmış ve tüm dünya ülkemizde kalmaları için davet edilmemiş olsaydı, neredeyse yarım milyon alman mağdur olmasının önüne geçilebilirdi.”



video


almanya başbakanı merz, suriye'de iç savaşın sona erdiğini ve almanya'ya iltica için neden kalmadığını belirterek suriyelilerin geri gönderilme işlemlerini hızlandıracaklarını açıkladı.


dw türkçe

abd başkanı donald trump da ıce silahlı memurlarının yaptıkları baskınların yeterli olmadığını hatta az bile yaptıklarını söylemiş.

kendi yorumu ve ıce görevlilerinin müdahalelerinin bir kısmını içeren kısa video

tüm bunlar hiç yaşanmayabilirdi. mesela abd son aylarda karayip denizinde uyuşturucu kartellerine ait sevkiyat yapan tekneleri vuruyor:



avrupalılar, son on beş yılda akdeniz ve ege'deki istilacı teknelerini bu şekilde vursalardı şimdi onlardan kurtulmak için çabalamak zorunda kalmazlardı.

istilacı sorunu ile baş edebilmenin en etkili yolu mümkün olduğunca sert güç kullanarak caydırıcılık sağlamak.
devamını gör...
britanya'nın işleri bunlar. sen soktun, sen çıkar viktorya. sahi öldü di mi kraliçe. çarls'tan bi cacık olmaz, beyni sulanmış onun.

olan bize oldu beş milyon suri girdi, çıkmaz gari.
devamını gör...
ben bir sorun görmüyorum bir sonuç görüyorum. noluyor bir zamanlar batının sömürdükleri şimdi batıyı içten mi fethediyorlar. bir roma yıkılır başka bir tanesi kurulur, meloni bas bas bağırıyordu buna sömürgecilik sebep oluyor diye. fransa, ingiltere ve abd başta olmak üzere hepsi bunun sonuçlarına katlanacaklar.
devamını gör...
bunu sorun haline getiren en önemli özellik, göç edenlerin gittikleri yeri terk ettikleri ülkeye dönüştürmeye çalışması. sıkıntı sadece bir ülkeden başkasına göç edenler değil, ülkelerin kendi içlerindeki göçler de sorunlu.

"europe 2026. very very accurate." video

new york, 2050


kendi ülkelerindeki sorunlardan kaçan göçmenler, aynı sorunları göç ettikleri yeni ülkelere de taşıyorlar.

ekonomik ve sosyal sorunlar insanlardan bağımsız değildir, onlar toplumun bir parçasıdır. bu sorunlar, medeni ya da medeniyetsiz bir toplum meydana getirir.

batılı ülkeler, milyonlarca göçmeni kabul ettiğinde, aslında bu göçmenlerin kaçtıkları sorunları da ithal etmiş oluyorlar.


dan burmawi


elon musk'ın mülteciler yorumu;

"kontrolsüz göç akıl dışı bir şey. bir ülkeye yeni bir nüfus taşındığında o ülke artık bilinen eski ülke olmaktan çıkar çünkü ülkeler bulundukları coğrafya değil, insanlarıyla tanımlanır. mesela...

..."tüm italyanları abd'nin bir bölgesine taşısanız, artık o bölge italya haline gelir. boşalan italya'ya da başka bir ülkeden insanları taşısanız orası artık italya olmaz. ülkeler coğrafya değil, içindeki toplumun kimliği ile tanımlanır"

çok doğru tespitler. bu sebeple 2014'den beri tr'ye olan göç akınını "demografik sabotaj planı" olarak tanımlıyorum. tr'de ayrıca e. musk'ın bahsettiği şekilde ülke türk kültürü ve kimliğinden soyutlanıp, "anadolu" denerek coğrafya üzerine eğiliniyor. bilinçli bir propaganda.


göç: #3503565


fransız istihbaratçı çok önemli saptamalarda bulunuyor: göç, sadece insanların başka topraklara yerleşmesi değildir, onlarla birlikte dış sorunlar, dünyadaki tüm çatışmalar da ülkeye ithal edilmiş oluyor. başka halkların sorunu olması gereken konular ister istemez yerli halkı da içine çekiyor. göçmenlik insanların teker teker adres değiştirmesi değildir, bir ülke içinde yeni insan grupları ortaya çıkması ya da zaten oluşmuş olan grupların güçlenmesidir.

göç belli bir nüfusun bir kereliğine bir ülkeye yerleşmesiyle bitmiyor. gelenler başkalarının öncüsü oluyor, aile birleşimlerinden köy birleşimlerine ve bazı bölgelerin toptan yer değiştirmesine kadar varıyor. kontrol edilmeyen göçmenliğin bir kartopu gibi büyüyerek koca ülkeleri altında bırakan bir çığa dönüşmesi her zaman mümkündür.

fransız istihbaratçı konuşmasında sadece fransa’yı anlatmış olmuyor. diyor ki, “fransa’ya göç akını fransız toplumunu üçüncü dünyaya benzetti, kilit alanlarda eğitimde, üretkenlikte, kamu hizmetlerinde, güvenlikte hatta nezakette sürekli bir gerilemeye yol açtı. elbette kötü giden her şeyde suçlu olarak göçü görmek yanlıştır ama onun payının da yeteri kadar hesaba katılmadığını bilmek gerekir”.

aynı zamanda bir diplomat ve yazar olan dgse eski başkanı konuşmasında liberal iktisatçı ve düşünür milton friedman’ın “bireylerin serbest dolaşımı ile sosyal devletin bağdaşmayacağı” yolundaki sözünü anımsatıyor. günümüz dünyasında katkı payı ödenmeden sunulan ve herkese açık olan sosyal hizmetlerin göçmenleri bir mıknatıs gibi kendine çekmesinin normal olduğunu belirtiyor.


"avrupa göçe kapılarını kapatıyor... türkiye'yi bekleyen tehlike" 11 aralık 2022


en büyük kültürel ayrım, bir şeyler inşa etmek isteyenler ile bir şeyler yıkmak isteyenler arasındadır.

bir şeyler inşa etmek için sıkı çalışma, azim ve kararlılık gerekir.

bir şeyler yıkmak için ise acı, öfke ve kıskançlık gerekir.

ikincisi çok daha kolaydır ve bu da aslında her şeyi açıklıyor.


dave rubin

ölümseverlik ve yaşamseverlik

*** *** ***

gittikleri ülkeyi geride bıraktıklarına dönüştürmeye meraklı olanların başında da müslümanlar geliyor.


ıllinois üniversitesi chicago'daki yabancı müslüman öğrenciler:

“amerika kanserdir!”

“amerika, laiklik, demokrasi ve kapitalizm kanserdir.”

“islam çözümdür.”


video


ingiltere'deki bu imamlar, kadınların “kendilerini göstermelerinden” ve toplum içinde gülmelerinden çok rahatsız olduklarını, bu tür davranışların kabul edilemez olduğunu düşünüyorlar.

kadınların mutluluklarını göstermelerinden neden bu kadar rahatsız oluyorlar?


video

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

link


isveç milletvekili beatrice timgren:

kadınlara yönelik baskıyı ithal etmeyi bırakın, kadın düşmanı islam'ı normalleştirmeyi ve meşrulaştırmayı bırakın.


video


ingiltere'deki bu müslüman vaiz, noel sezonu başladığı için çok kızgın ve noel kutlamalarının ‘islamofobiye’ neden olduğu için yasaklanması gerektiğini söylüyor. ona verebileceğiniz bir tavsiye var mı?


video

ingiltere gittikçe pakistan'a dönüşüyor. video 1 video 2

"'what we fought for was our freedom, even now [the country] is worse than it was when ı fought for it,' says 100-year-old world war ıı veteran alec penstone."


milyarder iş insanı elon musk'ın, italya'nın arnavutluk'ta kurduğu göçmen merkezlerine götürülen düzensiz göçmenlerin burada tutulmaması yönünde karar alan roma mahkemesi yargıçları için "bu yargıçlar gitmeli" yorumu, italya'da tepki çekti.


link


“amerika'nın dünyadaki gücünün azalmasını istiyoruz... amerikan hegemonyasının zayıflaması ümmetin çıkarına.”

--- muhammed jalal, tüm batı'yı islamlaştırmaya çalışan militan ağlarla bağlantılı ingiliz islamcı ajan.

jalal, amerikan müslümanlarını amerika birleşik devletleri'ni zayıflatmaya yardım etmeye zorluyor, böylece “ümmet” (küresel islam topluluğu) onun yerine yükselebilsin.

bu inançla ilgili değil. jeopolitik bir savaş.

jalal'ın sözleri, “çok kutupluluk”un gerçek anlamını ortaya koyuyor, bu doktrin, islamcı militanları, rusya'yı, çin'i ve bunların batılı destekçilerini, abd'nin gücünü ortadan kaldırmak ve batı'nın özgürlüğünü sona erdirmek için ortak bir mücadelede birleştiriyor.

--- çin'in yükselişini ve amerika'nın düşüşünü övüyor.
--- abd'deki müslümanları bu düşüşü hızlandırmaya çağırıyor.
--- dün, onun teksas'ı (batı'nın mekke'si) ummah'ın islami siyasi genişleme modeli olarak övdüğünü ortaya çıkardım.

bu, amerikan liderliğini yıkmak ve onu totaliter rejimler ve islami bloklardan oluşan bir koalisyonla değiştirmek için koordineli bir küresel proje olan çok kutuplu cihad'dır.


video
devamını gör...

uzunca bir süre güzel bir düşünceydi, belki de bir avrupa rüyasıydı: müslüman göçmenleri avrupalı müslümanlar haline getirmek. inançlarını muhafaza eden, ancak bunu aydınlanma, özgürlük ve eşitlik ilkeleriyle birleştiren, demokrasi ile uyumlu hale gelmiş insanlar. ancak pratik gösteriyor ki: birçoğu avrupalı olmak için gelmedi, avrupa'da müslüman dogmalara bağlılıklarını sürdürmek için geldiler.

2004 yılında israel'deki ailemden ayrıldığım günü hala çok net hatırlıyorum. almanya'ya giden uçağa bindim; korku doluydum, ama aynı zamanda umut ediyordum. uçuş dört saat sürdü. dört saat boyunca ne aradığımı düşündüm. küçük bir not defterine üç kelime yazdım: refah, güvenlik, özgürlük.

uzunca zamandır biliyorum ki avrupa tüm bunları ve daha fazlasını sunuyor: özgürlük, demokrasi, düşünce çeşitliliği, hukukun üstünlüğü, refah... türk yargısının cumhurbaşkanının siyasi rakibini “2000 yıl hapis” cezasına çarptırmak istediğini duyduğumda bu benim için daha da netleşti.

müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerden avrupa'ya gelenlerin çoğu otoriter yapılardan, diktatörlüklerden, ideolojik ve dini baskıdan, kısıtlamalardan ve korkudan kaçıyor.

buraya geldiklerinde, değerlerini kendinden emin bir şekilde aktarması, entegrasyonu öncelikli bir konu ve aynı zamanda idari bir rutin haline getirmesi, göçmenlere eşlik ederek birlikte yaşamayı geliştirmesi gereken bir topluma gelmiş oluyorlar. peki tüm bunlar gerçekleşiyor mu? neredeyse hiç! bunun yerine paralel dünyalar ortaya çıkıyor.

bu paralel dünyalarda, insanlar geride bırakmak istedikleri şeyleri çok sık şekilde ithal edip aktarmaktadırlar. çocuklar kendi başlarına düşünmeyi öğrenmek yerine itaat etmelidir; dini otorite hukukun üstünlüğü ve demokratik ilkelerin üzerindedir. bir paradoks ortaya çıkmaktadır: özgürlüğün yokluğundan kaçan insanlar, özgürlüğün yokluğunu avrupa'ya ithal etmektedir.

bunun arka planında, müslüman dünyanın ekonomik, siyasi, kültürel, zihinsel ve yapısal olarak derin bir krizde olması yatıyor. petrol zenginliklerinin parıltısı altında bile, zihinsel özgürlük yok. bugün bağdat, amman veya kahire'de ailede “gelecek” hakkında konuşan herkes, kaçınılmaz olarak “göç” kelimesiyle karşılaşıyor.

gelecek ve göç eşanlamlı kelimeler gibi görünüyor. bunun nedeni seyahat etme arzusu değil, umutsuzluktur.

şüphe ruhu, avrupa'nın gerçek zenginliğidir

neden? çünkü köhneleşmiş, genellikle dini özellikler taşıyan eğitim sistemleri özgürleştirmez, boyun eğdirir. çünkü din, sorgulamayı ve araştırmayı çok sık kınar ve bunlardan korkmayı teşvik eder. çünkü ataerkil hiyerarşiler herkesi, erkekleri, kadınları, çocukları kısıtlar.

soru sormak ve şüphe duymak, ilerlemenin başlangıcıdır. demokratik hukuk devletleri bunu anlamıştır, avrupa bunu anlamıştır. şüphe dogmaları yıkmış, cesaret kralları ve prensleri tahttan indirmiş, muhalefet papaları ve piskoposları ifşa etmiştir. böylece modernite ve demokrasi mümkün olmuştur. şüphe ruhu, avrupa'nın gerçek zenginliğidir.

islamcılık, onlarca yıl önce batı'daki müslüman diasporanın stratejik bir insan kaynağı olduğunu fark etti; kimliğin tek boyutlu islamcı kalması şartıyla... bu nedenle, misyonerlik faaliyetleri bölünmeye ve paralel ortamlar yaratmaya yöneliktir: batı değerlerine karşı güvensizlik, çoğunluk toplumundan uzaklaşma, devlete bağlılıktan çok kendi toplumuna sadakati önceleyen bir din anlayışı. avrupa'nın temel değerlerinin içselleştirilmesi, kimlik kaybı olarak damgalanır ve topluluk içinde cezalandırılır. batı'nın naifliği, örneğin almanya'da camilere “entegrasyon çalışmaları” için teşvik fonları sağlanması, bazı müslümanların, avrupa'da üçüncü nesil olsalar bile, duygusal olarak hala uyum sağlayamamalarına neden olmaktadır.

çocuklarını reşit olmayan ve kendi kararlarını veremeyen bireyler olarak yetiştirenler, özgürlüğün temelini sabote ediyorlar. burada halifeliği hayal edenler veya islamcılığı siyasi bir alternatif olarak övenler, entegrasyon için değil, aydınlanma'nın geri alınması için çalışıyorlar.

avrupa'nın tolerans politikası, hoşgörüsüzlüğün kalkanı haline gelmemelidir. demokrasi, dinin siyasi amaçlarla kullanılmasına kayıtsız kalmamalıdır. şüphe etme hakkının saldırıya uğradığı durumlarda devlet savunmaya hazır olmalıdır.

bu nedenle entegrasyon sadece yabancılar dairesi'nin değil, kreşlerin ve sınıfların da görevidir. çocuklar sorgulamaya, itiraz etmeye ve düşünmeye aktif olarak teşvik edilmelidir. özgür irade batı'ya özgü bir ayrıcalık değil, evrensel bir hak olduğunu öğrenmelidirler.

müslüman kalmak, avrupalı olmak

işim gereği meraklı ve açık fikirli birçok insanla karşılaşıyorum. insanların burada (almanya) yaşama biçiminden, özgürlüğünden, düzeninden etkileniyorlar. ancak şunu da gözlemliyorum: eğer paralel ortamlarda sıkışıp kalırlarsa, entegrasyon ve eşitlik değerlerine, örneğin kız ve kadınların eşitlik değerlerine uyum sağlamak ihanet olarak görülürse, merak yerini mesafeye bırakır. hayranlık, güvensizliğe; umut, korkuya dönüşüyor.

avrupa şu anda sadece göç konusunda başarısız değil, aynı zamanda değerlerini savunma konusunda da başarısız. çünkü çeşitlilik, farklılıkları genel olarak kutlamak anlamına gelmez. demokratik çeşitlilik, özgürlük, eşitlik ve insan onuruna dayanan ortak kurallar ve değerler sayesinde mümkün olur.

gerçekten avrupalı bir müslüman olmak isteyenler, daha az müslüman olmak zorunda değildir, daha çok avrupalı olmak zorundadır. avrupa, demokratik fikre birlikte inanan insanlara ihtiyaç duyar: kimsenin kanunların üstünde olmadığına ve kimsenin kanunların altında olmadığına...



ahmad mansour, welt
devamını gör...

son dakika: ulusal muhafızlar'a ateş açan kişinin, 2021 yılında biden yönetimi altında amerika birleşik devletleri'ne giriş yapan, afganistan uyruklu 29 yaşındaki rahmanullah lakanwal olduğu tespit edildi.

olay sırasında “allahu ekber” diye bağırıyordu.

bu demokratların suçu!

milyonlarca insanın gözü önünde halka açık bir şekilde idam edin. tekrar sert önlemler alma zamanı geldi.


kaynak


saldırgan, afganistan uyruklu bir müslüman.

nbc: ‘onlar onun “motivasyonunu” tamamen bilmiyorlar.’

sadece şunu söyleyeceğim.

o bir müslüman. onun motivasyonu bu.

bu din hepimizin ölmesini istiyor.

gerçek önlemler alınmadan önce daha kaç amerikalı'nın ölmesi gerekiyor?


kaynak


amerika, islamcılarla ciddi bir sorunumuz olduğunu ne zaman fark edecek?

birçoğu, hiçbir yaptırımla karşılaşmadan new york sokaklarında özgürce dolaşıyor gibi görünüyor ve birçoğunun ülkedeki varlığı yasal değil.

geçtiğimiz yılki protestolar, katılımcıların büyük bir kısmının yabancı uyruklu olduğunu gösteriyor.

ıce onları sınır dışı etmelidir.


kaynak


trump yönetimi, kitlesel göçü “batı medeniyetine yönelik varoluşsal bir tehdit” olarak nitelendirerek buna karşı kapsamlı bir argüman ortaya koydu.

trump yönetimi, “artık batı ülkelerinde göçmen suçlarına ve insan hakları ihlallerine hoşgörü gösteren veya kendi vatandaşlarını mağdur ederek göçmenlere öncelik veren iki kademeli sistemler yaratan politikaları mercek altına alacak.”

inanılmaz. bu günü göreceğimi hiç düşünmemiştim.


kaynak

"now: a full blown riot is on the verge of breaking out in dearborn, michigan as pro and anti-ıslam protestors clash

the police department is majority muslim, so don’t expect them to protest the christian protestors." video

"breakıng - christian protestors are being surrounded by muslims in dearhorn, michigan, who are screaming “allahu akbar”

unbelievable." video

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"mülteci sorunu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim