mülteci sorunu

son yıllarda hızla büyüyen sorun.

roma ımparatorluğunun sonunu getiren sorundur.

gerekli önlemler alınırsa sorun olmaktan çıkabilecek olan durumdur.

kanada da abd de almanya da mülteci alıyor ama ne hikmetse onlarda böyle bir sorun yok. çünkü kalifiye, yetenekli, becerikli insanları mülteci olarak kabul ediyorlar da ondan.

bir de bizim ülkemize bak. sapığı, tacizcisi, tecavüzcüsü, hırsızı nerede işe yaramayan elaman varsa hepsini toplamışız. tabii bu lafım tüm mülteliler için değil. içlerinde kaliteli olanları da var eyvallah ama çok az.

uluslararası ölçekte önemli bir problem olmaya devam etmektedir. sosyolojinin çalıştığı önemli sorunlardandır.

ee, emevi camiinde namaz kılmak istemeyecektiniz sayın türkiye halkı, bu sizin problemininiz, eğer suriye'ye müdahil olmasaydınız mülteci almak zorunda olmazdınız.

türkiye için şu an kan ağlatıcı boyuttadır ve bence türkiye tarihindeki gelmiş geçmiş en kötü göçmen nüfus kararıdır bu dönemde olan.ön görülemeyecek kadar insan türkiye topraklarına giriş yapmıştır ve halkın içerisinde, gayet sağlıksız koşullarda yaşamaktadır.

yanlış anlaşılmasın ‘’göçmenlere ya da göç ‘’ olayına karşı değilim ama bunun bir standartı olması gerekiyor.eğer bir ülkeye göçmen alınacaksa, bu oturulup eğri ve doğrusu ile trilyonlarca kez düşünülmeli.ülkeye ‘’nitelikli göç’’ almak başka ‘’ uygunsuz koşullarda fazla göç ‘’ almak başka.her ülkenin göç için bir kapasitesi , sayısı olması gerekir.sayısız insanı bir anda sınırlardan içeriye almak, zaten çökük bir ekonomide halkında hayatta kalmasını zorlaştırıyor.

neredeyse her baktığım kişinin türkiye cumhuriyeti oturum kartı var. bunca insan hangi koşullarla , hangi denetimlerle oturum alıyor? birine bir ülkede yaşam hakkı tanımak bu kadar kolay mı? ülkenin içerisine düzgünce araştırmadan milyarlarca kişi aldıklarını düşünüyorum.katil mi? istismarcı mı? dolandırıcı mı? bu insanlar belli değil.bu insanların oturum verilmeden önce dehşet şekilde detaylı araştırılması gerekiyor. oturum verilecek her aile bireyinin doğduğu günden itibaren tüm sicil dökümüne bakılması lazım.

üzücü.

çözümünü bir türlü bulamadıkları sorun

dünyada her gün 40 bin kişi evini terk etmek zorunda kalıyor, toplamda 80 milyon insan yerinden yurdundan edilmiş bu insanların yarısı çocuk ve bu sayılar tarihi bir rekor ancak biz bu insanlara terörist, vatan haini gözüyle bakıyoruz. asıl sorun mülteciler mi yoksa bizim zihniyetimiz mi?

göç ve iltica, insanlık kadar, tarihteki en eski olgulardan biri. son 10 yıllık dönem, arap baharı ve suriye iç savaşı ardından büyük göç dalgalarına sebep oldu. bu dalgalar yalnızca bu bölgeyi etkilemedi. uzak ülkelere, iskandinav coğrafyasına kadar etkiledi. 1.5 yıllık pandemi süreci boyunca da her ülkenin, kendi kaynaklarını dünya ölçeğinde topyekün bir mücadele yerine öncelikle kendi halkı için kullandıklarına da şahit olduk. ekonomik sıkıntı içindeki ülkelerin aşılara erişememe sorunu da bunu beraberinde getiriyor. özellikle sığınmacı sayısının her on kişiden yediye kadar çıktığı türkiye'de, gerçekten de sığınmacıların savaş ve zulüm dolayısıyla kaçtıklarına dair inanç zayıflamış durumda. "aslında savaş ve zulümden kaçanları ülkemize kabul etmesine edelim ama şu an değil, müsait değiliz" kanaatine gidiş var. ülkeye gelen mültecilerin gerçekten mülteci olup olmadığı konusunda geniş ölçekte bir kuşku ortaya çıkmış. aynı şekilde de mültecilerin topluma başarılı bir biçimde entegre olabileceği hususunda toplum ikiye ayrılmış durumda. pratikte de insanların ülkelerine daha çok mülteci kabul edilmesi konusunda o kadar da hevesli olmadıkları belli oluyor.

avrupa yoksul arap-afgan vb kitleleri, kurduğu düzen bozulmasın diye kendinden uzak tutmak istiyor. türkiye'yi tampon gibi görüyor.
türkiye'deki mevcut yönetim de ulus kimliğin yerine ümmet kimliğini geçirip bölgesel güç olmak istiyor. bu kitleleri bunun için kullanıyor. aslında iki taraflı ve uzun vadeli bir dizayn söz konusu. bizdekiler mülteci de değil. geçici sığınmacı diye ülkeye yerleştirilenler. dünyanın mantıkla yönetilen hiçbir ülkesinde, (savaş sonrası vb.) büyük bir işgücü açığı yoksa böyle devasa kitleler kontrolsüzce içeri alınmaz. alınan kısıtlı sayıdaki mülteci de belirli yaşam ve çalışma alanlarında topluma entegre edilir. yani bizdeki gibi n'aparsanız yapın denmez. suriyeli ve afgan göçmenler de bu saatten sonra türkiye'ye entegre olmaz, ancak gettolaşır. yapılması gereken, orijin ülkelerle mutabakat halinde vatanlarına geri dönüşlerini sağlamak olmalı.

ülkeye giriş yapan bazı mülteciler neyin kafasını yaşıyor.

milletin karısını, kızını gizliden görüntüye alıp tik tok ta paylaşıyorlar.

bu nasıl cesaret lan yürek mi yediler bunlar merak ediyorum.

adamlar hangi ülkede olduklarının farkında değiller galiba birisi hatırlatsın şunlara.

yolda ne baktın diye zevkine adam öldürüyorlar burada.

ölmeyi bayılmak sanıyor bunlar galiba.

durumun farkında olmayan ahmaklar farkına varınca yapılacak bir şey kalmamış olacak.

bu ülkenin ciddi sorunlarından birisidir.

gelişmiş ülkelerde asla bir hurracı mültecilerin direkt olarak ülkeye alındığını göremezsiniz. tonla kontrolden geçirirler. ama bizim ülkede böyle bir durum yok. giren giriyor, çıkan çıkıyor. sonra haberlerde görüyoruz tecavüzcüleri, katilleri ve diğer suç(lu)ları...

bence bu mültecilerin hepsi ülkelerine geri şutlanmalı. devlet bunu yapamıyorsa bile bundan sonraki mülteci alımlarında sıkı kontroller yapmalı. fakat devletin şu anki sistemde bunu yapacağını pek sanmıyorum maalesef.

bu mülteciler demografik olarak ülkeye darbe yapıyor resmen ve herkes yine susuyor. 1 ay - 2 ay gündemde tutmakla bu iş çözülmez. herkes her gün bu konuda rahatsızlığını en son sesten duyurmalıdır. oğlum yakında karınız kızınız her sokak başı mastürbasyon malzemesi olacak o zaman anlayacaksınız. türkler yerine mülteciler iş yerlerini doldurduğunda anlayacaksınız.

siyasi parti kurup özerklik falan filan konuştuklarında diyeceksiniz ki "çocuğumun torunumun geleceğini mahvettim. "

sokak köpeklerinden daha hızlı ürüyor bunlar. sen elinde kahven ile iş yerinden " boring" diye story atarken 5-6 tane fırlatıyor bunlar vajinalarından. bunları bil.

ülkenin en büyük problemi budur ve herkes başını kuma gömüyor. sonrasında aman demek işe yaramayacak. herkes tepkisini göstermeli. bayrama memlekete gidip dönmek diye bir lüks hangi mültecilerde var acaba. bir de pişkinler ki ben böyle yüzsüzlük görmedim. hükümet oy potansiyeli olarak görüp bunları şımartıyor. bence birileri bunların bizim ülkeye yayılmasını ve ülkenin bozulması istiyor. sözde milliyetçi olan birileri de buna müsade ediyor. bizim insanımız zor geçinirken bunlara devlet yardım ediyor buna çok canım acıyor. bizden nerden baksan 300 yıl geride yaşam tarzları. bi ülkeye en büyük kötülüğü yapacaksın ne yaparsın deseler direkt bunu gösterebilirsiniz.

ülkenin en büyük problemidir. ne hikmetse bir parti dışında kimse bu soruna değinmemektedir. en milliyetçi geçinenlerden tutun da atatürk'ün adını ağzından düşürmeyenlere kadar kimse bu konuda ses çıkarmamaktadır. ülke sessiz işgal altında, köklerimizle oynuyorlar ama kimsenin umurunda değil. yazık.

geçici sığınmacı sorunu olarak düzeltilmesi gereken başlık.
zira adı tam olarak budur.
gelenler de sözde geçici sığınmacıdır.
nasil bir geçicilikse 10 senedir buradalar.
ülkenin çok ciddi bir sürü sorununun da temeli bunlar.

2014 yılında yabancıların statülerine ilişkin düzenlenen yabancılar ve uluslararası koruma kanunu’nda mülteci, şartlı mülteci ve geçici koruma statülerine açıklık getirilmiştir.
mülteci kavramı; avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle; ırkı, dini, siyasi düşünceleri nedeniyle zulme uğrayacağı haklı nedenlere dayandırılıyorsa yabancıya verilen hukuki statüyü temsil etmektedir. şartlı mülteci kavramı ise avrupa dışında benzer nedenlerden kaynaklı kişiye verilen statüdür.
yani türkiye avrupa dışından gelenleri mülteci olarak kabul etmemektedir. avrupa dışından gelenlerin üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, şartlı mülteci statüsünde geçici olarak türkiye’de kalmasına izin verilmektedir. suriyeli’ler için ise özel bir kanun çıkarılarak geçici koruma statüsü verilmiştir. normalde uzun süreli ikamet izni verilmemektedir. ancak 2011 yılından bu yana başlayan göç dalgası ve ülkedeki mevcut sayı düşünüldüğünde süresi belli olmayan bir ikamet sağlandığı bilinmektedir. geçici koruma statüsünde bulunanlar mülteci ve şartlı mülteci gibi hukuki statülere sahip değildir. geçici koruma statüsünde bulunanların uluslararası koruma ve diğer ülkere geçiş izinleri bulunmamaktadır. ülkedeki genel probleme gelecek olursak göç politikasının birçok problemi beraberinde getirdiği görülmektedir. yerel halk ve yabancılar arasında uyum problemlerinin ortaya çıkması, eğitim, sağlık, ekonomi ve istihdam alanlarında problemlerin artması ve suç olaylarında artışın yaşanması gibi konuların göze çarptığı görülmektedir. göç sürecinin başlarında dile getirilen misafirlik algısının ortadan kalkamsı ve süreç içinde kalıcılık halini alması karışımıza yukarıda ifade edilen durumları çıkarmıştır. son yıllarda devlet, sivil toplum ve uluslarası fon sağlayacıların işbirliğinde birçok çalışma yürütelerek bir ölçüde de olsa sorunlara müdahale edilmeye başlanmıştır.

ülke sınırlarının yolgeçen hanı'na dönmesinden ötürü oluşan bir sorundur ve artık cılkı çıkmıştır.
son zamanlarda sapık mülteciler bu durumu özetler nitelikle. bunlar yüzünden kadınlar* kızlar şehirde rahat gezemiyorlar.
aşırı ideolojilere, bilhassa ırkçılığa karşı olan beni de ırkçı yapmıştır en sonunda.

ırz düşmanı o.evladı sapık bir mülteciyi bir kadını taciz ederken yakalarsam ibret-i alem için çok fena dövücem. ayakkabımın tabanının izini muhakkak leş kavruk suratında çıkartıcam! kafaya koydum.