yabancı dil öğrenilirken mecbur kaldığınız bir şey vardır. ilkokulda kaytardığınız, hoca görmesin diye kafanızın önüne beslenme çantasını koyup çaktırmadan uyuduğunuz türkçe derslerini, 10-12 yıl sonra internetten ya da kitaplar aracılığıyla tekrar anlamaya çalışır, tekrardan öncelikle kendi dilinizi öğrenip sonra yabancı dile yatırıma devam edersiniz.

yabancı dil öğrendikçe kendi dilinizi geliştirir, kendi dilinizi geliştirdikçe de yabancı dilinizi geliştirirken bir yandan da dağ ayısı şeklinde olan konuşmanız değişmeye, kitap okuduktan sonra ve yukarıda anlattıklarımı yaptıktan sonra ister istemez yumuşamaya başlar. istemsizce diksiyonunuzu düzeltmiş olur ve daha bir dingin, sakin, yumuşak konuşmaya başlarsınız. buradaki yumuşaklık, karşı taraf dinlerken zorlanmaması anlamındadır. tane tane ve net, trenin rayında ilerlemesi gibi düzgün, tonlama farklılığı olmayan konuşma...

işte bütün bu olaylar olduktan sonra, medeniyetin içinden çıkıp tekrardan medeniyetin olmadığı bir bölge olan türkiye'ye geldiğinizde, ya da bulunduğunuz naif ortamdan çıkıp daha eğitimsiz insanların olduğu bir ortama girerseniz, yumuşayan dilinizi sertleştirmek "götünü sikerim senin! indir o elini orospu evladı seni" şeklinde kendinizi ifade ediş biçimlerine dönmek zorunda kalırsınız. gerektiğinde ses yükseltir, gerektiğinde kavga başlatırsınız. aksi halde ne olduğunu bile anlamadan dayak yeme, ya da toplum içerisinde rencide edilme ihtimaliniz yüksektir. bizim ülkede uzuuun yıllardır nezaket bir dezavantaj olarak görülmüştür. ağızlardan tam tersi çıksa bile millet olarak yetiştirilme kültürümüzden dolayı durum budur.

bizim ülke, örneğin bu sözlükte birkaç tane yazarın kendini ifade ediş biçimi gibi bir ülke değil, bazı anlarda dağ ayısı olmazsanız kaybetme ihtimaliniz olan bir ülkedir. çünkü bu ülkede genellikle profesör de geri zekalı, sokaktaki alelade insan da geri zekalıdır. bu yüzden her daim tetikte olup, her daim bir yerlerde sevgisiz büyümüş, sevginin ne olduğunu bilmeyen ve hayatı başkalarını ezmek üzerinden kurgulamış bir neanderthal ile karşılaşma olasılığınız çok yüksek muhtemeldir.

kibarlık gerektiğinde, ortam süzüldükten sonra, ortamın havası solunduktan sonra nabza göre verilen bir şerbettir. tarlabaşı'nda sokakta yürürken kendinizi ifade ediş biçimi ile, cihangir'de salaş bir kafede güzel bir kadınla şarap içerken kendini ifade ediş biçimi farklıdır. ikisini ayırt etmezsen tarlabaşı'nda arkandan ibne deme ihtimalleri yüksek olduğu için, kişi ya da kişiler, ortamdaki kalabalığa göre durumu değerlendirip ona göre hareket etmek gerekir.

ha son olarak, flört tarafından baktığımızda yani kadın erkek ilişkileri tarafında baktığımızda...

türkiye'de çoğunlukla nezaketten hoşlanmayan kadınların olduğunu ve nezaketin işe yaramadığını iddia edenlere belirteyim, nezaketten hoşlanmak ayrı yerine göre davranmak ayrı. flört ettiğin bir kadına sabah akşam nazik sözler söyleyip, ona "belki de en sevdiğim sakarlığın, gözlerime takılıp yüreğime düşmendi" şeklinde cümleleri tekrarlayabilirsin. durduk yere güzel bir iltifat edebilirsin. aynı zamanda, aralarda sapıkça ve dağ ayısı gibi cümleler kurup afallatabilir, gerektiğinde salon erkeği olup gerektiğinde de erotik, pornografik temalarla hoşlandığın kadını şaşırtabilirsin. fakat çok nazik ve ağırbaşlı bir erkek olup, yerine göre testosteron seviyesini karşı tarafa hissettirebilirsin.

önemli olan dengeyi kurup karşındaki insanın hoşlandığı şekilde davranmak ve yukarıda belirttiğim gibi nabza göre şerbet vermek. önemli olan denge, bir tarafa çok takılı kalmaya gerek yok.
devamını gör...
"nezaket" in "efemine" davranışlarla aynı zannedildiği başlıktır. ikisi çok farklı kavramlardır. nezaket; empati, saygı, sevgi, şefkate dayanır arkadaşlar. ne ilgisi var cinsel yönelimle.
devamını gör...
nazik insanı naif zannetme yanılgısına düşmek gibidir.

normalde nazik bir tipimdir, şalterlerim atarsa karşımdakinin içinden geçerim hiç tatlı kafamı yoramam.
devamını gör...
hankinizin abisini, babasını elden geçirdim diye soran erkektir.
devamını gör...
vallahi "nazi erkeklerinin eşcinsel zannedilmesi" diye okudum ve "ben artık bu kafalara yetişemiyorum, gidicem buralardan" derken son anda dank etti.

nezaket iyidir ve bu gibi konularda da kimin ne dediği zerre önemli değildir. ne şahinler civciv, ne güvercinler kartal çıkıyor bunları bilemezsiniz.
devamını gör...
hiç yaşamadığım bir zan. çevremde nazik olmayan erkek hiç yok. hiç birini eşcinsel sanmadim. linç yemek istemem ama genelde kelimeleri yayarak konuşanları öyle zannediyorum. üzgünüm bilinçaltının oyunları.
devamını gör...
birkaç kez parlak renkler giyince de öyle zannediliyor.
devamını gör...
prensibim gereği sadece kadınlara ve gittiğim mekanlarda çalışan emekçi kardeşlerime kibar davranıyorum.

gerisi gram umrumda değil.
devamını gör...
(bkz:ben)
devamını gör...
ataerkil toplumdaki erkek kaba olur diyerek dikte ettirilen hayvansal içgüdüleri yok sayan adam gibi adamlar.
devamını gör...
nazik erkekler değildir o kadın gibi konuşanlardır. anladınız o ses tonunu.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"nazik erkeklerin eş cinsel zannedilmesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim