yazar: melisa kesmez
yayım yılı: 2018
2019 sait faik hikâye armağanı'na layık görülen ve ''kalanlar, son bir çay, annemin çadırı, görüşürüz, kız kardeşim handan'' adlı 5 öyküden oluşan kitap yalnızlık, sevgi, pişmanlık, kayıplar gibi temaları işliyor.
yayım yılı: 2018
2019 sait faik hikâye armağanı'na layık görülen ve ''kalanlar, son bir çay, annemin çadırı, görüşürüz, kız kardeşim handan'' adlı 5 öyküden oluşan kitap yalnızlık, sevgi, pişmanlık, kayıplar gibi temaları işliyor.
- sait faik hikâye armağanı (2019).
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 16.05.2023 11:37 tarihinde açılmıştır.
1.
5 öyküden oluşan ve her öyküsünde insanın nasıl ait olma ihtiyacı duyduğunu hissettiren güzelim melisa kesmez kitabıdır. kitap bitmesin diye resmen kendimi zorlayarak yavaş yavaş okumuştum geçen sene ama yine de su gibi akıp gitmesine engel olamamıştım.
puanım: 4/5
puanım: 4/5
devamını gör...
2.
(bkz: melisa kesmez)'in okuduğum ilk kitabı. 5 öyküden oluşuyor. kağıt helva gibi incecik bir kitap. sıradan, gelişigüzel yaşanan hayatların anlatıldığı, ama bir şekilde insana tesir eden hikayelerin olduğu bir kitap.
kalanlar; yeni bir eve taşındığında, hiçbir şeye elini sürmeden, ilkin mutfağı yerleştirip, çay içmek gibi bir alışkanlığımız var. yeme içmenin bir mekana derhal hayat katan, daha doğrusu bir mekanı derhal hayata katan bir yöntem olduğuna inanıyoruz. bir evi bir an evvel senin kılmak için yapılan ritüel gibi bir şey eve taşınır taşınmaz bir şeyler yemek içmek. yeni taşınan komşuya koştur koştur çay taşımamız da bundan belki. benim için çok tatlı farkediş oldu.
annemin çadırı; üzerine ara ara düşündüğüm bir hikaye bu. deprem oluyor, etkileri geçiyor, evlerin ışıkları tekrar yanmaya başlıyor, sokaklardaki çadırlar tek tek sökülüyor. ama bir kadın, depremi bahane ederek çadırda kalmaya devam ediyor. ne kocası ikna edebiliyor kadını eve girmeye ne de kızı. kadın eve girmeyi bırakın, çadırı güzelleştirmeye, yaşanılır bir yere çevirmeye başlıyor. her zaman olduğundan daha mutlu olduğunun da herkes farkında. kadın kendine yeni bir düzen kuruyor ve orada mutlu da oluyor. ne diyor virginia woolf;
para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. kadınlar, kendine ait bir odada gerçekten mutlular.
diğer üç öyküsü de güzel. ama ben en çok kalanlar ve annemin çadırı hikayesini sevdim.
kalanlar; yeni bir eve taşındığında, hiçbir şeye elini sürmeden, ilkin mutfağı yerleştirip, çay içmek gibi bir alışkanlığımız var. yeme içmenin bir mekana derhal hayat katan, daha doğrusu bir mekanı derhal hayata katan bir yöntem olduğuna inanıyoruz. bir evi bir an evvel senin kılmak için yapılan ritüel gibi bir şey eve taşınır taşınmaz bir şeyler yemek içmek. yeni taşınan komşuya koştur koştur çay taşımamız da bundan belki. benim için çok tatlı farkediş oldu.
annemin çadırı; üzerine ara ara düşündüğüm bir hikaye bu. deprem oluyor, etkileri geçiyor, evlerin ışıkları tekrar yanmaya başlıyor, sokaklardaki çadırlar tek tek sökülüyor. ama bir kadın, depremi bahane ederek çadırda kalmaya devam ediyor. ne kocası ikna edebiliyor kadını eve girmeye ne de kızı. kadın eve girmeyi bırakın, çadırı güzelleştirmeye, yaşanılır bir yere çevirmeye başlıyor. her zaman olduğundan daha mutlu olduğunun da herkes farkında. kadın kendine yeni bir düzen kuruyor ve orada mutlu da oluyor. ne diyor virginia woolf;
para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. kadınlar, kendine ait bir odada gerçekten mutlular.
diğer üç öyküsü de güzel. ama ben en çok kalanlar ve annemin çadırı hikayesini sevdim.
devamını gör...