3861.
sevmek, nefret etmek ve hiç duygu beslememek en çok şaşırtığım üç durum. insan garip bir yaratık.

baş parmağının arkaya kıvrılma derecesini, alâkasız iki konuyu birbirine bağlamasını, attığını unutup aynı videoyu üçüncü kez atışını sevebiliyorsunuz. etinizle, tırnağınızla o insanı seviyorsunuz.

bir de nefret duygusu var. o daha da garip. sevgim ve merhametim ne denli uzun ömürlüyse, tersine, hiçbir nefretim uzun ömürlü olmadı. ben nefret nedir pek bilmiyorum da galiba. kalbimi alev alev yakan bir nefret duygusu hissettiğim oldu. kızdım. çok kızdım. patlamak üzere olduğum oldu, patladığım oldu, söndüğüm oldu, tekrar tutuşturanlar oldu. fakat en sonunda nefretimin vardığı kapı duygusuzluk oldu en kötü.
bir sonraki cümlesinde ne diyeceğini bileceğiniz kadar tanıdığınız insana karşı artık ne sevinme, ne üzülme, ne kızma, ne merhamet, ne kin, ne öfke, ne koruma, ne düşünceli olma, ne incelik, ne nezaket, ne de intikam gelmiyor içinizden.

insanın gönlünün, aklının ve vicdanının çalışma şekli de çok garip.
insana, insanın beynine, psikolojisine, duygularına... ne bileyim.. insana dair her şey... allahın şu akıllı yarattığı canlıya dair her şey aslında çok ilginç.
gecenin dördünde duvara baktırıyor.
devamını gör...
3862.
kendimi bok gibi hissediyorum
devamını gör...
3863.
arkadaşlar korkunç bir espri yapacağım. kemerlerinizi bağlayın!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
3864.
otoban kenarında gece 3'te verilen molada hafif üşüyor hâlde dandik anahtarlıklara, bilekliklere bakarken adını arayacağım. isminle bile mutlu olacağım. arkamdan ettiğin duayla allaha emanet olacağım. dönünce anlatacak fıkralar biriktireceğim.
seni özleyeceğim.
devamını gör...
3865.
bilhassa unutmaman gereken bir şey var sevgilim:
ölene dek meftunuyum yıllar boyu buruk kalmış kalbinin...
devamını gör...
3866.
ne ara bu kadar mutsuz, umutsuz oldum? sebebini biliyorum aslında ama yakıştıramıyorum kendime. hayat işte diyorum. ben ne zaman hedef koysam kendime hayat gidip o hedefi daha uzağa koyuyor. arabesk bir ruhum yok. daima kahkaha atmayı sevdim. hala kahkaha atıyorum. önceden mutluydum şimdi mutlu rolü yapıyorum. rol yapmak daha kolaymış diyorum bazen. mutlu olmak daha zor. mutlu hissetmek en zoru. herkese her şeye yabancılaştım. bunu yadırgamıyorum da. en çok kendime yabancılaşmayı yadırgıyorum. en çok kendimi severdim ben. en çok kendime yabancılaştım. barışamıyorum. klavyenin tuşlarına basan parmakları bile tanıyamıyorum. tanımak da istemiyorum artık.
devamını gör...
3867.
t: aşkım bana yazı yaz
j:ruh-u ayn'ımm
gülümsedim bu mesajını okuduğum an. çünkü hala küçük oğlum olduğunu hissettim bir kez daha. küçükken olurdu ya annemizin bizi övdüğü anlar öyle çok yücelirdik ki hissedebiliyorum neler hissedebilceğini...
evet sevgilim seni, sana olan sevgimi sonsuz kere haykırmak istiyorum yüce dağlara, masmavi göklere...
insan sevince çok değişirmiş, aşk insanı insan kılarmış.
eğer bu bendeki aşk ise böyle kutsal böyle yüce olan
ben neydim ki senden önce?..
söylesene sevgilim ev çatısız olur mu?..
yağmur bulutsuz, ben sensiz..
bu dünyada ne varsa aşk ile yetişiyor biliyorum, sen ile nefesin ile..
aşk var diye dönüyor dünya...
bugün yanında başımı omuzlarına koyup sıcak bir kahve ile hafif esintinin kemanıyla gökyüzünü izlemek isterdim beraberinde hayallerimizi anlatmak... bir yıldızımız olurdu belki de biri kayardı.
o halde bugün bir dilek dile sevgilim. ömür adansın bu dileğine varsın uğruna öleyim ancak biz olalım içinde. huzurumuz, mutluluğumuz...
sana söz yüzündeki tebessümü kaybettirmeyeceğim sevgilim.
sen gülümserken dudağının az kenarında yeşeren benim. emin ol düşürmeyeceğim yüzünden aciz zatımı.
bir ben olacağım gülüşlerinde, bir ben olacağım merhem yaralarına, bir ben olacağım uğruna ölebileceğim yüreğine...

bugün de sev beni sevgilim her zamankinden...
devamını gör...
3868.
bugün saçlarımı kestim.
bir sebebi yoktu, üzgün değildim, umutsuz değildim.
bugün saçlarımı kestim.
günlerden 18 ağustos değildi.*
iki santim fazla kesilince ağladığım saçlarımı bugün ikinci kez bağlanmayacak kadar küt yaptım.
saçlarımı kestim.
ve bir nedeni yoktu..
sadece keserken bir damla yaş süzüldü gönlümden. ah dedim ah!..
bir müddet aynadan izledim simamı. sonra sildim gönlümün gözyaşlarını. ağlamak niyeydi ki şimdi? biri mi öldü? yo. kötü bir şey mi oldu? hayır. ee ne bu tantana diyip hayatıma biraz renk katması amacıyla saçlarımı boyadım. şuan ne kadar güzel olduğumu tahmin bile edemezsiniz.*
devamını gör...
3869.
ben bugün 42 yaşımda ilk defa bir paket sigara aldım ve balkonda saklanarak 1 dal içtim. evde tek yasarken saklanmak iyi bir psikoloji degil.
devamını gör...
3870.
sevgili defter, bugün çok sevdiğim koyunumu yediler.kendine iyi bak.
devamını gör...
3871.
bugün bir sitede şu yazıyı gördüm. hamlet'ten bir söz. çok derin, çok anlamlı.

"there are more things in heaven and earth, horatio, than are dreamt of in your philosophy"

haddini bil diyor aslında, sen aciz bir varlıksın diyor. düşüncelerinin bile erişemediği yerler var diyor. zihin dediğin şey zaten bir teyp gibi, kaydettiğini saklar. düşünürken de bu teypten okursun. önemli olan ötesi... ötesine erişmek için ne yapmalı? insan kendini bu maddiyatın zincirleriyle aşabilir mi? hayat sadece günlük ihtiyaçları gidermek ya da yılda 1 2 haftalık tatil için mi yaşanır? işte insanlığın ekseriyetinin içten içe merak etmediği bir soru.
devamını gör...
3872.
hiçbir şey sarmıyor.
devamını gör...
3873.
herkesin evinde bir hevesle alınıp hiç kullanılmamış eşyalar vardır. bizde de koşu bandı var bir tane. oda oda dolaştırıyoruz ve bu iş hep bana kalıyor.
neden diyorum deniz kenarında yaşayan biri eve koşu bandı alır. in sahilde yürü.oldukça ağır üstelik ve bu sefer alt kata indirmem gerekti. babama söylene söylene indirirken öğrendim ki annemin ayağında ki rahatsızlıktan dolayı yürümesini söylemiş doktor fakat annem 7. kattan inerken çok zorlanıyormuş.o yüzden babam koşu bandı almış anneme zorlanmasın diye...
şu inceliğe bakar mısınız...
nerede şimdi böyle aşklar.
devamını gör...
3874.
bugün her zaman oturduğum kafede tekerlekli sandalye ile hayatını devam ettirmeye çalışan biri ile tanıştım.

dünyanın en güzel insanı ya hu. böyle bir naiflik yok. tam bir kitap kurdu, bilgili müthiş bir insan. arada karşılaştığımız için merhabalaştık tanıştık. masama davet ettim gel kahve içelim dedim. laf lafı açınca sakatlığından bahsetti biraz.

içlerinde yakınlarının da olduğu, farklı kişiler tarafından defalarca dolandırıldığından bahsetti. en başta dayısı bu kişiye ev satmış. gösterdiği ile sattığı ev arasında dağlar kadar fark varmış. hem görünüş hemde para olarak. çok zengin bir adam olan dayısı yaklaşık 150bin tl dolandırmış bu kişiyi. sonra evini başka bir yakınına satmış. parasını 5 yıl alamamış felan bir sürü şey olmuş. velhasılı elinde ne parası ne de evi kalmış.

sonra doktoru dolandırmış. tedavi olabilir bir sakatlıkmış. amerikada bu işin çözümü varmış. 90bin dolarlık bu işlemin başlatılması için bu kişiden 9bin dolar almış ve kaybolmuş.
babası sakat olduğu için bahaneler uydurup evden kovmuş. şu an kirada tek başına yaşamaya çalışıyormuş.

sevgilisi varmış, aşıkmış kıza. yakın arkadaşları kızın başka biriyle sarmaş dolaş gezip tozarken, ne bileyim öpüşürken felan videosunu, resimlerini çekmişler bu kişiye göstermişler. bu kız seni aldatıyor vazgeç bu sevdadan diye.

deist bir insanmış ayrıca. arkadaşlarıyla oturdukları başka bir kafede dinci bir gurupla sözlü tartışmaya girmişler. bu horozbu çocukları acımamışlar buna, sakat felan dememişler tekerlekli sandalyede ki adamıda dövmüşler.
daha var, bir sürü şey anlattı.

ya hu dedi, yaşamak için, hayatta kalmak için, hayata azıcıkta olsa tutunmak için kendimi parçalıyorum. ama bırakmıyorlar abi hayatıma devam edeyim. sanki hepsi ölmemi istiyor. sanki ben olmasam herşey çok güzel olacakmış gibi geliyor dedi. bazen ne yapacağımı bilmiyorum dedi.

bende bir tik ya da bir hastalık(muhtemelen psikolojik) var.
bacaklarımı sallarım ben. bunu yapmadan duramam mümkün değil. o kadar rahatsız olurum o derece yani. illa titretecem o bacaklarımı.*
abi dedi, ben kafeye geldiğimde biraz seni izledim. bacakların durmuyor maşallah taa konya'ya vardı dedi güldük. sorma ya hu, bunu yapınca iyi geliyor dedim bende gülüştük biraz.

sonra dedi ki;
yalnız abi dedi ben masana geldiğimden beri bırak titretmeyi, sallamayı yerini bile değiştirmedin oynatmadın dedi. bu konuda asla takıntılı biri değilim lakin, bu güzel düşüncen için teşekkür ederim dedi. dedim kardeşim umarım fark etmezsin diye içimden ne olur anlamasın felan demiştim ama içimi okudun heralde dedim.
tekrar teşekkür etti ve devam etti.

abi sen belki üzülürüm, belki kırılırım diye bacaklarını bile oynatmazken insanlar bana bunları yaptı.
en yakınlarımdan en uzağıma kadar hiç kimse acımadı, tek bir saniye bile düşünmediler. kırdılar, incittiler beni canımdan bezdirdiler. oysa hiçbirine yük değildim. param pulum vardı kimseye muhtaç olmadım herşeyimi kendim hallettim dedi. anlattı biraz daha. ben, o anlattıkça yerin dibine giriyordum.

hayatından bezdirilen başka bir insan ile tanıştım bugün sözlük.
üstelik sakat.
mobilize olmak onun için öyle zor ki. biz azıcık bir uğraş ile belki dünyanın öbür ucuna gidebilecek insanlarız. ama onun için evden çıkmak bile o kadar zor ki.
kahroldum ya hu!

insanlar neden kötü olmak için, kötülük yapmak için fırsat kollar?
neden merhamet duygusu ışık hızı ile kaybolur içimizden?
alt tarafı azıcık yaşayıp sonra geberip gideceğiz. niye be kardeşim... niye?
böyle şeyler duydukça kafayı yiyorum, üzüntüden kahroluyorum sözlük.
devamını gör...
3875.
bazen kendimi çok özlüyorum, şimdi olduğu gibi.
devamını gör...
3876.
2021 yaz…

hava nasıl sıcak, ben deli gibi ders çalışıyorum. ev benim evim değil zaten evim hiç benim evim olmadı ya o başka zamanın konusu. ölüyorum sıcaktan, evsizlikten, mecburiyetten…

son zamanlar benim anayasa çalışma vaktim gelmiş. yazdım sana çünkü anlıyordum hiç anlamadığım şeyleri sen anlatınca. sorular attım cevapladın yazınca anlamıyorum dedim ses kaydı attın. sesini duydum çok ağladım şimdi daha olsa yine ağlarım.

o günün gecesi ben şu an çalan şarkıyı dinledim ağladım öyle uyudum o gece geldi aklıma.

ben senin istediğin gibi biri olamadım bak hala tatar çölündeyim kaldım gidemiyorum.

sen gittin kalbinde ben olmadan yanında ailen olmadan tek başına gittin. hayatın için güzel gelişmeler. benim için de.

bırakamıyorum ya seni ya deliriyorum ya zaten deliyim kimse fark etmiyor. bir gün ararsın diye numaramı değiştirmem. hala aynı yerde oturuyorum, okulu ablan biliyor hiç istemedin beni.

her şey eksik her şey. sana anlatamadığım hiçbir şey tam olmuyor. hayatım zor hep zordu ama daha az zor artık. biliyor musun benden bir ay sonra değil önce atansan senin şehrini yazardım kimsesizdim bir yere gidemedim ama olduğum yere de ait olamadım.

problem benim yaptığım her şeyden pişman olmamla ilgili sanırım. esma var canım esmam ablam onu tanıdığım için çok mutluyum sen bilmiyorsun ya esma’yı nazmiye var tarot bakar ama senin için bakmaz. bir de ben varım hala o otogarda ağlayan kız …
devamını gör...
3877.
kadere inanmak lazım. bazı şeyler insan iradesinin çok dışında.
mesela ukrayna da propaganda için gopro ile çekim yapan askerler var. topçu bombardımanı altında kalıp burnu bile kanamadan sağ çıkan mı dersin ya da bir evden karşı tarafa makineli tüfeği ile ateş açarken bir anda cm farkı ile duvara saplanan keskin nişancı atışından kurtulmak mı dersin veyahut bir askerin redmi telefonuna saplanan 7,62 merminin (yorgun mermi) askerin hayatını kurtarması mi dersin neler neler.
ama az önce drone ile çekilmiş bir şey izledim.
bradley'nin açılan arka kapağından toprağa atlayarak çıkacak bir asker, daha toprağa bastığı ilk adımda mayına çarpıyor ve bacağı kopuyor. araca geri binmeye çalışırken tam kopmamis bacağı arkasından sürünüyordu.

derler ya denizci 7 denizi aşmış bir bardak suda boğulmuş diye.
hayat ilginç bir şey.
devamını gör...
3878.
"bugün oturdum ölümü düşündüm
yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken"
devamını gör...
3879.
markette hep bana el sallıyorsun,

sevdiğin kuruyemiş markasının paketlerinin arasından, sevdiğin marka maden suyu şişelerinin arasından, dergi raflarının arasında tavsiye ettiğin derginin ambalajındaki yansımadan…

sürekli senle bakışıyor gibiyiz. saçma detayların arasından el sallıyorsun bana, görüyorum.

ve sana el sallayabileceğim en ufak bir özelliğimi dahi hatırlamıyor olduğunu düşünüp üzülüyorum.

neden kalbimizi kıranları bizi hatırlamakla cezalandırmıyorsun allahım?
devamını gör...
3880.
inanılmaz bir huzursuzluk sardı zihnimi akşam akşam. dayanırım dayanmasına, çekilir o da sorun değil ama tahammülüm çok azaldı yıllar içerisinde bu gelgit durumlarına.
uyusam bir dert uyumasam bir dert. rasyonalist tarafım anksiyetene kılıf uydurma diyor ama uydurmazsam nasıl yazı yazacağım?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim