normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
1541.
içimde çocukluktan kalma bir boşluk,
gittikçe büyüyen,
büyüdükçe aksi ve hırçın yapan dünkü çocuğu,
büyüdükçe kendime kol kanat germek için yine kendi canımı yaktığım,
iç çekişlerime karışırken tuzlu gözyaşlarım,
ayakları gökyüzüne uzanmış bir çocuk salıncakta ruhum...
sonra sonra anlıyor insan;
gökten üç elmanın düştüğü masallar anlatılmamış çocuklar hiçbir zaman büyüyemiyormuş,
ve hiçbir şey ile dolmuyormuş o boşluk.
insan ona o masalı anlatıp, saçlarını okşayacak şefkati arayıp duruyormuş ömür boyu,
yine canını yakanda arıyormuş dermanı...
şanssız mücadeleci...
gittikçe büyüyen,
büyüdükçe aksi ve hırçın yapan dünkü çocuğu,
büyüdükçe kendime kol kanat germek için yine kendi canımı yaktığım,
iç çekişlerime karışırken tuzlu gözyaşlarım,
ayakları gökyüzüne uzanmış bir çocuk salıncakta ruhum...
sonra sonra anlıyor insan;
gökten üç elmanın düştüğü masallar anlatılmamış çocuklar hiçbir zaman büyüyemiyormuş,
ve hiçbir şey ile dolmuyormuş o boşluk.
insan ona o masalı anlatıp, saçlarını okşayacak şefkati arayıp duruyormuş ömür boyu,
yine canını yakanda arıyormuş dermanı...
şanssız mücadeleci...
devamını gör...
1542.
az önce odamda oturuyorum, bizimkiler de oturma odasında oturuyor. yeğenimin sesi geliyor niloya'nın abisinin adı neydi? kimse bilmiyor, kimseden cevap yok. amcam bilir ben onun odasına gidiyorum ona soracağım dedi ve yanıma geldi. amca niloya'nın abisinin adı neydi?
-ben:şey neydi onun adını söylüyorlar mıydı ya niloya, abi diyor zaten
-yeğenim ;söylüyorlardı annesi çağırıyordu, seninle çok izledik bilirsin amca
-ben :neydi ya hatırlamıyorum kusura bakma şekerim
-yeğenim :internetten baksana
-ben :
aaa murat
-yeğenim :evet murat tabii
sonra kocaman sarıldı. niloya'nın abisinin adını öğrenmek ikimizi de mutlu etti.
-ben:şey neydi onun adını söylüyorlar mıydı ya niloya, abi diyor zaten
-yeğenim ;söylüyorlardı annesi çağırıyordu, seninle çok izledik bilirsin amca
-ben :neydi ya hatırlamıyorum kusura bakma şekerim
-yeğenim :internetten baksana
-ben :

aaa murat
-yeğenim :evet murat tabii
sonra kocaman sarıldı. niloya'nın abisinin adını öğrenmek ikimizi de mutlu etti.
devamını gör...
1543.
alıştıkça yüzünün şekline
ve her rengine
benden başkasını gören gözlerine
gönül koyar oldum.
-sevgili claudemon.
ve her rengine
benden başkasını gören gözlerine
gönül koyar oldum.
-sevgili claudemon.
devamını gör...
1544.
insanlar bilmiyorlar, duyguları yaşamayı bilmiyorlar. mutluluğu kahkahasız, üzüntüyü ağlamadan geçiriyorlar. yas tutamıyoruz, dans edemiyoruz, insan içinde ağlayamıyoruz, tebessümle karşılık veremiyoruz birbirimize… insan mıyız biz şimdi yoksa duyguları bedeninden çekip alınmış birer hurda yığını mı? ayırt etmesi çok zor. bakma sana dert yandığıma içimdeki son insan damlalarını tüketiyorum. yok olmak üzereymişim gibi, insanların aynam olmasından korkuyorum… yalnızlıktan değil olamamaktan korkuyorum
devamını gör...
1545.
ruhumun kaybolup gitmesini istemiyorum. bunun için uğraşıyorum. ama bazen buna enerji bulamıyorum. bu ülke şartlarında bunu başarmak öyle zor ki. gerçek hayattan bir dakika bile uzaklaşmadan yaşamak zorunda bırakıldık. bu insanı her yönden yıpratan bi durum. geçim derdi düşünen biri nasıl içsel olarak gelişebilir ki. önceliğimiz para kazanmak olmuşken, bunca tüketim malzemesini gözümüze sokarken, ihtiyacımız olmayan şeyleri bize dayatan influencer güruhuna maruz kalmışken, gençleri zengin hayatlara, mükemmel vücutlara özendiren, içi boş bi dünya olmuşken... her şey o kadar anlamsız geliyor ki bazen, şu yaşadığımız hayat bile. kimin için çalışıyorum, kendim için değil, asla değil. birilerinin cebine hep daha çok para girsin diye zamanımı ve emeğimi değersiz bir kağıt parçası için satıyorum. onun yerine kendime yatırım yapabilseydim, o zamanı kendime ayırabilseydim keşke. buraya yazarak ne değişiyor ki sanki. hiç.. bana evrenden iste, verilir demişlerdi. artık istemeye bile gücüm kalmadı. o kadar yorgunum ki...
devamını gör...
1546.
dolar borcum var. benjamin franklin aradı napıosn kuzen diyor, dedim resmini elimde tutuyorum her gün ağlıyorum. philadelphia'ya yeni pideci açılmış dedi. pideyi özgürlük çanının içinde servis ediyorlarmış. dedim bağımsızlık bildirgesinde adı geçiyor mu pidecinin?geçmiyor dedi. belediyeye mühürlettim. pideci aradı. benjamin abiye öyle böyle demişsin dedi. dedim seni çanın içine sokar eyalet eyalet gezdirim.gel lan dedi.dedim gelemem ulan gelemem, greencard çıkmadı.zaten istememiştim. yeşil pasaportum var, kartı napayım. süresi geçmiş dedi.neyse.
ulan dedim benjamin, başka fotoğrafın mı yoktu şu tipe bak. dedi bizim zamanımızda fotoğraf mı vardı.haklısın dedim.hani mucittin lan sen? posta sistemini ben kurdum dedi.kurduğun sistemde her gün amazondan milyonlarca penis yüzüğü alınıyor dedim. ha sen beratı diyorsun dedi. yok dedim.sağolsun beni yükseltti dedi.dedim berat kim tanımıyorum.lan yükseldim dedi.dedim ne zaman yükseldin.oluyor baya dedi.11 olacam dedi.dedim 18 ol bira ısmarlayayım.18 olursam bırak birayı arpa alamazsın dedi. seni konya ovasına gömerim dedim.hollandadan büyük dedi.dedim dünya ve konya 5'ten büyüktür.hem konyanın pidesi philadelphia pidesine tövbe çektirir. evet abi yaa hep gdolu buralar dedi.senin elemanların başının altından çıktı dedim gdo.doğru dedi.
oğlum dedim benjo, philadelphia alaşehir demek biliyor musun? dedi evet ama ben salihliyi seviyorum. daha yöresel dedi.abi dedim yöre fantazine lanet olsun.göbeği büyütmüşsün dedim. dedi daha büyüyeceğim. dur dedim yarın faizleri arttırıyoruz. duramam dedi. durmazsan adam değilsin dedi.
zaten adam değilim, ben parayım dostum, parayım. imparatorlukların çöküşü ve doğuşuyum. dünyadaki en geçerli varlığım dedi.
varsın dedim.keşke olmasaydın.
ulan dedim benjamin, başka fotoğrafın mı yoktu şu tipe bak. dedi bizim zamanımızda fotoğraf mı vardı.haklısın dedim.hani mucittin lan sen? posta sistemini ben kurdum dedi.kurduğun sistemde her gün amazondan milyonlarca penis yüzüğü alınıyor dedim. ha sen beratı diyorsun dedi. yok dedim.sağolsun beni yükseltti dedi.dedim berat kim tanımıyorum.lan yükseldim dedi.dedim ne zaman yükseldin.oluyor baya dedi.11 olacam dedi.dedim 18 ol bira ısmarlayayım.18 olursam bırak birayı arpa alamazsın dedi. seni konya ovasına gömerim dedim.hollandadan büyük dedi.dedim dünya ve konya 5'ten büyüktür.hem konyanın pidesi philadelphia pidesine tövbe çektirir. evet abi yaa hep gdolu buralar dedi.senin elemanların başının altından çıktı dedim gdo.doğru dedi.
oğlum dedim benjo, philadelphia alaşehir demek biliyor musun? dedi evet ama ben salihliyi seviyorum. daha yöresel dedi.abi dedim yöre fantazine lanet olsun.göbeği büyütmüşsün dedim. dedi daha büyüyeceğim. dur dedim yarın faizleri arttırıyoruz. duramam dedi. durmazsan adam değilsin dedi.
zaten adam değilim, ben parayım dostum, parayım. imparatorlukların çöküşü ve doğuşuyum. dünyadaki en geçerli varlığım dedi.
varsın dedim.keşke olmasaydın.
devamını gör...
1547.
..... tam ortasından başladım lafa.
öyle işte.
misal dedim. sıkıldım. sıkılmaktan da sıkıldım.
bozulan ağzımı toparlamak kadar kolay olmadı dağılan hayatını toparlamak..
toparlayabildin mi?..
benimle aynı pozları verme.
benim baktığım yöne gitme.
kafam hiç bu kadar karmakarışıklaşmamışken daha, benimle aynı yöne dönme...
sıkılma, sıkılmaktan da sıkılma... benimle aynı programlarda depara kalkma.
bilmediğim huzursuzlukları koyma önüme.
açını değiştir örneğin. rengini değiştir. en sevdiğim rengi değiştir.
maviysem, kırmızı ol örneğin. ben maviysem sen siyah ol!..
çıkar o saati de artık. zira vaktin doldu senin.
kes sakallarını, sevmezsin. çınlamasın kulaklarında bırak nidalarım.. ne yap biliyor musun? yürüyüp git... böyle yürüyüp git... mecnun'un dediği.
mecnun kim?
izlemedin değil mi? onu da izlemedin.
bırak, yürüyüp git...
öyle işte.
misal dedim. sıkıldım. sıkılmaktan da sıkıldım.
bozulan ağzımı toparlamak kadar kolay olmadı dağılan hayatını toparlamak..
toparlayabildin mi?..
benimle aynı pozları verme.
benim baktığım yöne gitme.
kafam hiç bu kadar karmakarışıklaşmamışken daha, benimle aynı yöne dönme...
sıkılma, sıkılmaktan da sıkılma... benimle aynı programlarda depara kalkma.
bilmediğim huzursuzlukları koyma önüme.
açını değiştir örneğin. rengini değiştir. en sevdiğim rengi değiştir.
maviysem, kırmızı ol örneğin. ben maviysem sen siyah ol!..
çıkar o saati de artık. zira vaktin doldu senin.
kes sakallarını, sevmezsin. çınlamasın kulaklarında bırak nidalarım.. ne yap biliyor musun? yürüyüp git... böyle yürüyüp git... mecnun'un dediği.
mecnun kim?
izlemedin değil mi? onu da izlemedin.
bırak, yürüyüp git...
devamını gör...
1548.
çok güzel gülüyorsun birsey de diyemiyoruz m k..
devamını gör...
1549.
bugün bir arkadaşım öldü, 30 yaşındaydı, yıllardır görüşmemiştik ama hayatımda tanıdığım en temiz kalpli insandı. lupus hastasıymış, en son ne zaman gördüğümü bile hatırlamıyorum ama çok üzüldüm, ağladım. hayat adil değil biliyorum ama o kadar iyi ve temiz biriydi ki üzüldüm sanki iyi olduğu için yaşamayı daha çok hakediyordu. bunca çirkinliğin içinde pırıl pırılken nasıl bu ışık bu kadar erken sönebilir. hissettiğim acının tarifi yok.
devamını gör...
1550.
maddi ve manevi olarak dipteyim, bataklıkta çırpınıyor gibiyim.
devamını gör...
1551.
kendimi dışarıya karşı kale gibi hissediyorum. çok güçlü duruyorum. çok mutlu gözüküyorum. aslında genelde mutluyum da ama o kalede tek başıma oturuyorum. sonra bir konuşmayla fark ediyorum ki bu kaleden zamanla taşlar çalınıyor. ve işin üzücü kısmı bu taşları çalanlar cok yakınımdaki insanlar. az önce de aynen böyle bir durum oldu. yine çok sevdigim güvendigim bir insan sadece birkaç cümlesiyle hevesimi kırdı. bana ait olan umut sevinc taslarını çalıp yerlerini üzüntü ile sıvadı. belki de dogruyu söylüyordu ama şu an doğruyu duymaya hazır degildim. kendimle ağır bir yüzleşme yaşattı. aslında bazı seylere gozlerimi kapatarak yasadıgımı anlamamı sagladı. ama şu an çok üzgün olsam da bu son degil. calınan her taşı daha sağlam yerleştirecegim hayatıma. cünkü ben kendimi tanıyorum. ve yapabilirim. öyle iste
devamını gör...
1552.
aslında gece bin arkadaşa bedeldi. koşulsuz dinliyor cevabını yüreğime veriyordu.
devamını gör...
1553.
derin bir uykuya dalmak istiyorum
sabahı kötü olsa bile
akan uykumu tutmak istiyorum
bakmayın gözlerimin fersizliğine
zihnimde dağları delebiliyorum
şu kalem denen nane de olmasa
neyse
soğuk sularda
tir tir titremek istiyorum
gücüm kendime yetmiyor
düştükçe düşüyorum
sağlam yumruklara ihtiyacım var
kafaya bir sol kroşe
karın boşluğuna bir aparkat
kalbe olmaz
maazallah ölürüm
canım kıymetli*
elbette on olmadan da
kalkmak istiyorum
öptüğüm yerden
en son nerede öpmüştüm seni?
bak gördün mü tüm ciddiyeti bozuldu şiirin!
sabahı kötü olsa bile
akan uykumu tutmak istiyorum
bakmayın gözlerimin fersizliğine
zihnimde dağları delebiliyorum
şu kalem denen nane de olmasa
neyse
soğuk sularda
tir tir titremek istiyorum
gücüm kendime yetmiyor
düştükçe düşüyorum
sağlam yumruklara ihtiyacım var
kafaya bir sol kroşe
karın boşluğuna bir aparkat
kalbe olmaz
maazallah ölürüm
canım kıymetli*
elbette on olmadan da
kalkmak istiyorum
öptüğüm yerden
en son nerede öpmüştüm seni?
bak gördün mü tüm ciddiyeti bozuldu şiirin!
devamını gör...
1554.
seni tanımadığım renklere boyamışlar ya da sen bu renklerle kendini donatmışsın öyleyse ya daha yakınlaşmalı ya da olabildiğince uzaklaşmalı. mesafeyi koruyabilmek mümkün değil.
mat renkler ya da ara renkler değiliz.. doğanın insanlığa sunmadığı, belki eskaza bir kelebeğin kanatlarında rastlanabilecek cinsten renkler bunlar.. sende bilirsin ki kelebeğin ömrü kısadır, o renkleri görebilen insanoğlu da nadirdir. seni de beni de görmek bu kadar zorken, karşılaşmamız tam bir delilik olsa gerek. ya ben gelmeliyim ya sen, ya da ikimizde bilinmezliklerle başka bir imgelem kurmalıyız.
yakın durmak öyle zor ki bu hayat karmaşasında ve biz öyle tırtılımsı bir hayat yaşıyoruz ki, kelebek olduğumuzda buluşmaya ömürlerimiz yeter mi, aklımız başka yolculuklara akar mı bilinmez.
sadece cümlelerde çarpışmak mümkün gibi. öyleyse daha fazla yazmalı, yaşamın çıkmazlarını sözcüklerin sihriyle yıkmalı..
ben bu satırları hayatım boyunca hiçbir zaman birlikte olamayacağım ve aşık olduğum kıza yazmıştım ve bu satırları hiçbir zaman okuyamayacağını bildiğim için rahatlıkla yazıyorum.
mat renkler ya da ara renkler değiliz.. doğanın insanlığa sunmadığı, belki eskaza bir kelebeğin kanatlarında rastlanabilecek cinsten renkler bunlar.. sende bilirsin ki kelebeğin ömrü kısadır, o renkleri görebilen insanoğlu da nadirdir. seni de beni de görmek bu kadar zorken, karşılaşmamız tam bir delilik olsa gerek. ya ben gelmeliyim ya sen, ya da ikimizde bilinmezliklerle başka bir imgelem kurmalıyız.
yakın durmak öyle zor ki bu hayat karmaşasında ve biz öyle tırtılımsı bir hayat yaşıyoruz ki, kelebek olduğumuzda buluşmaya ömürlerimiz yeter mi, aklımız başka yolculuklara akar mı bilinmez.
sadece cümlelerde çarpışmak mümkün gibi. öyleyse daha fazla yazmalı, yaşamın çıkmazlarını sözcüklerin sihriyle yıkmalı..
ben bu satırları hayatım boyunca hiçbir zaman birlikte olamayacağım ve aşık olduğum kıza yazmıştım ve bu satırları hiçbir zaman okuyamayacağını bildiğim için rahatlıkla yazıyorum.
devamını gör...
1555.
gün geçtikçe içimdeki boşluk büyüyor kocaman oluyor. yakında beni de yutacak içine. bu öyle bir kara delik ki ruhuma hançerleri saplıyor. içim kan ağlarken dışımda her şey güllük gülistanlıkmış gibi yapmaktan yoruldum da birazcık..
bazen insan istiyor ki, karşımdaki insana anlatmadan anlasın beni. ama ne büyük ne saçma bir istek öyle değil mi?
velhasıl diyeceğim o ki.. bu hayata karşı ne hevesim ne de umudum kaldı. sadece bekliyorum o kara deliğin beni yutmasını.. belki o gün yakındır...
bazen insan istiyor ki, karşımdaki insana anlatmadan anlasın beni. ama ne büyük ne saçma bir istek öyle değil mi?
velhasıl diyeceğim o ki.. bu hayata karşı ne hevesim ne de umudum kaldı. sadece bekliyorum o kara deliğin beni yutmasını.. belki o gün yakındır...
devamını gör...
1556.
bugün kendimi, hep defter kitap kontrolü yapan kitap defterin olmayınca da bir ton azar yediğin hocanın, sınav haftasın bittikten sonra yazılı sorunca unuttum demesi gibi hissettim. herkesin küçükken aşık olduğu hoşlandığı ama kendisinden en az 15 yaş büyük olan ya karşı komşusu yada herhangi biri vardır ya benim o eczanedeki gökhan abimdi. hep aynı eczaneye giderdik oradakiler babaannemi ve beni bilirlerdi gökhan abi saçları uzun esmer bir abiydi gözümde de çok yakışıklı gelirdi, bugün aynı eczaneye girdik gökhan abinin orda olduğunu biliyordum çünkü bu konudan babaannemin haberi vardı ve konuşmuşlar gökhan abi ile gülüşmüşler çocukluk işte, evliymiş kendisi * bugün de annemle, annemin ilaçlarını almaya girdik gökhan abi ilk başta tanıyamadı sisteme girince soyadından tutturdu aa işte hoş geldiniz hypnos'da gözümüzün önünde büyüdü falan ben onun 4 yaşından beri biliyorum küçücüktü diye konuşurken bende sizi biliyorum iyisinizdir inşallah diye karşılık verdim konuştuk biraz utansam ve içimde bir burukluk olsa da konuşmak içimdeki küçük kızın mutlu olması da istemsiz sırıtmama neden olmadı değil.
devamını gör...
1557.
her ne zaman pencereyi açsam diyordu; oksijensiz kalmak tehlikesiyle beyinsizliğe maruz kalma tehlikesi arasında kalıyorum ve hangisinin zararlı olduğuna kesinkes kanaat getiremedim. gerçekten de beyinsizce konuşan basit insanların basit sözleri kadar insanı yıpratan bir şey yok; diğer yandan oksijen yetersizliği de gerçekten iyi hissetirmiyor. pencereyi açıp salak insanların boş muhabbetleri ve kahkahalarına kendimi maruz bırakmalı mıyım yoksa yeterince oksijen almamayı tercih ederek günü devam mı ettirmeliyim diye düşünürüm ve her zaman oksijensizliği tercih ederim, diyordu.
devamını gör...
1558.
insan bilmeden, bilmediği birisine mevsimler biriktirirmiş içinde,
başka nasıl açıklanır ki normalde durgun bir insanken sen,
o dünyanın bütün renklerini senin gördüğün gibi görsün diye ona anlatma çabanı...
"mavi bir gökyüzü" demiyorsun mesela, "muhteşem" diyorsun, "bak bulutlar ne güzel!"
ya da sonbahar o kadar da hüzünlü gelmiyor, dökülen yapraklar güzel bir fotoğrafın aksesuarı oluveriyor bir anda.
hatta çocuksu bir sevinç kaplıyor içini, o yapraklara basıyorsun onunla yürürken belki.
yani sen de ona doğuyorsun, batıyorsun, yağıyorsun ve esiyorsun...
sadece ona!
sadece onun yaptıkları önemli oluyor gözünde,
sadece onun ağzından seninle ilgili çıkan kelimeler...
sadece onun nasıl olduğu ilgilendiriyor seni; hasta mı, üşümüş mü, keyfi yerinde mi yoksa münasebetsizin birisi canını mı sıktı?
eve gidebildi mi? yolda fena bir şey oldu mu acaba diye kendinden önce onu düşünüyorsun, gereksiz evhamlar yapıyorsun.
deli bir merak ile hani çocuklar her şeyi öğrenmek ister ya onu bilmek istiyorsun...
turgut uyar "o çiçek açmamışsa mevsimi sen değilsindir. " diyor ya hani çok haklı!
ve cahit zarifoğlu ne güzel söylüyor; "onca sevgiye rağmen kalbi filizlenmemişse, toprağı sen değilsindir."
çok kısa iki benzer söz ama özettir bunlar lafın gediğine konduğu, üstüne başka söz gerektirmeyen ve de canını yakan muhatabının...
bazen olamıyorsunuz çünkü! bazen olamazsınız.
olamadığınızı bildiniz mi sessiz sessiz gidiniz efendim. herkes için en doğrusudur...
vazgeçtim... *
başka nasıl açıklanır ki normalde durgun bir insanken sen,
o dünyanın bütün renklerini senin gördüğün gibi görsün diye ona anlatma çabanı...
"mavi bir gökyüzü" demiyorsun mesela, "muhteşem" diyorsun, "bak bulutlar ne güzel!"
ya da sonbahar o kadar da hüzünlü gelmiyor, dökülen yapraklar güzel bir fotoğrafın aksesuarı oluveriyor bir anda.
hatta çocuksu bir sevinç kaplıyor içini, o yapraklara basıyorsun onunla yürürken belki.
yani sen de ona doğuyorsun, batıyorsun, yağıyorsun ve esiyorsun...
sadece ona!
sadece onun yaptıkları önemli oluyor gözünde,
sadece onun ağzından seninle ilgili çıkan kelimeler...
sadece onun nasıl olduğu ilgilendiriyor seni; hasta mı, üşümüş mü, keyfi yerinde mi yoksa münasebetsizin birisi canını mı sıktı?
eve gidebildi mi? yolda fena bir şey oldu mu acaba diye kendinden önce onu düşünüyorsun, gereksiz evhamlar yapıyorsun.
deli bir merak ile hani çocuklar her şeyi öğrenmek ister ya onu bilmek istiyorsun...
turgut uyar "o çiçek açmamışsa mevsimi sen değilsindir. " diyor ya hani çok haklı!
ve cahit zarifoğlu ne güzel söylüyor; "onca sevgiye rağmen kalbi filizlenmemişse, toprağı sen değilsindir."
çok kısa iki benzer söz ama özettir bunlar lafın gediğine konduğu, üstüne başka söz gerektirmeyen ve de canını yakan muhatabının...
bazen olamıyorsunuz çünkü! bazen olamazsınız.
olamadığınızı bildiniz mi sessiz sessiz gidiniz efendim. herkes için en doğrusudur...
vazgeçtim... *
devamını gör...
1559.
ve ben yine yollardayım. yollar, iyi ki var... bir çanta, üç-beş parça kıyafet ve önüme gelen ilk otobüs; ısparta.
eğirdir gölü ve çevre yerleşimini yol üstünde bir kaç kere görmüştüm. şimdi, kendimi dağıtıp, toplamak için oraya gidiyorum. yollar iyi ki var. ne derler bilirsiniz "yolcudur abbas". kendimle bir ufak meselem var, çözüp geleceğim.
eğirdir gölü ve çevre yerleşimini yol üstünde bir kaç kere görmüştüm. şimdi, kendimi dağıtıp, toplamak için oraya gidiyorum. yollar iyi ki var. ne derler bilirsiniz "yolcudur abbas". kendimle bir ufak meselem var, çözüp geleceğim.
devamını gör...
1560.
bugün bir sezon finali niteliğindeydi hayatım. bazı defterler kapandı, kendi içimde hesaplarımı verdim, sezarların hakları teslim edildi enfes müzkler eşliğinde. tüm bunları roadtrip yaparken gerçekleştirdim. ölüm korkusunu yeniden yaşadım. oralardan dönüpte bu hayatın hakkını veremezsem büyük yazıklar olur. işbu sebeple özüme dönmenin vakti geldi. önce bi en dibe batayımda, kalkacağımı biliyorum nasılsa rahatlığı vardı hep. bunu değiştirebilir miyim bilmiyorum. emin olduğum bir şey varsa artık kalkma zamanı.
yeni sezon başlasın!
yeni sezon başlasın!
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2