1581.
karalama defteri diyince aklıma boş boş çizdiğim yıldızlar saçma sapan şekiller aklıma geliyor. hatta duvar resmi yapıp adımı soy ismimi karalardım. canım sıkılınca da şiir yazarım şiire benzer mi benzemez mi bilmiyorum. ama karalıyorum işte insanın arada saçmalamaya da ihtiyacı var.
devamını gör...
1582.
acaba bugün kimi karalasam deyip oluşturdukları defter.
devamını gör...
1583.
devamını gör...
1584.
intiharın eşiğindeyim.
devamını gör...
1585.
üzgünüm sözlük ve kırgınım bu dünyaya. bir yakınımız vefat etti cenaze evine gittik vefat edeli de 3 gün olmadı acılar taze doğal olarak ilk gün ki kadar değil ama annem ağlıyor ortam gergin bir teyzemiz ilaçlarını nasıl kullanması gerektiğini anlatıyor bana garip bir ortam anlayacağınız. vefat eden teyzemiz koronadan vefat etti ama alt metni de kalp ameliyattı da vardı böbrek yetmezliği de her neyse teyzemizin eşi de korona oluyor ikisi hastaneye yatıyorlar teyzemiz entübe oluyor ve yoğun bakıma alınıyor. eşinin haberi yok 15 gündür birbirlerini görmüyorlar evde amcaya durumu nasıl açıklanması gerektiği de konuşuluyor bir yandan. daha detaylı anlamanız için kısa bir bilgi vermek istiyorum, ikisi de çok iyi anlaşırlardı kafa yapıları uyardı amcamız neşeli şakacı eşini alttan alan gönlünü hoş etmeye çalışan ondan önce kalkar sofrayı kurar çay demler muhabbet ederek yerler içerlermiş ben fazla tanık olmadım, teyemizin vefat ettiğini amca bilmiyor doktor da bahsetmemesini söylüyor çünkü adam oksijensiz 15 dakika duruyor duramıyor allah korusun büyük bir sıkıntı olabilir diye yavaş yavaş anlatmaya çalışıyorlarmış daha doğrusu yol yapıyorlarmış şok olmasın diye. düşünsenize hayat arkadaşınız vefat ediyor cenazesine katılamıyorsunuz haberiniz yok eve geliyorsunuz eşiniz yok zaten eşinizin vefat etmesi başlı başına bir acı sizin en son öğrenmeniz ayrı bir acı. teyzemiz hep evden uğurlarken ışığı açardı direk çünkü o ışık açma düğmesini kimse bulmaz ters bir yerde diye o düğmeyi açmaya uğraşıyorduk aklıma geldi üzgünüm umarım ışık içinde uyursun teyzecim.
devamını gör...
1586.
insanlar biraz"şeydir", ne bileyim "şey" işte. ötekileri, ötekilediğini kendi kalıplarına sığdıramazsa eğer kafada kurar ve seni kırar.
devamını gör...
1587.
güle güle güzel insanlar. tekrar görüşene dek.
öncelikle ayiza sana büyük bir borcum var. ama yüzüne bakmaya cesaretim yok. biliyorum çok ayıp ettim. dediklerinde de haklıydın. ama ne olduysa sanırım senin sayende oldu. hayatında iki kere gördüğün bir insanın yepyeni bir kapı açmasına neden oldun. gelseydiniz sonu kanla bitecek bir gece, siz gelmediğiniz için dönüm noktası oldu.

ve yarın yeni bir günün başlamasıyla gerçekler dünyasına giriş yapacağım. hayaller bitti artık gerçekleşme zamanı.
devamını gör...
1588.
yalan başlıktır. inanıp yazarsam ceza alacağım başlıktır.
devamını gör...
1589.
çok uzun zaaman sonra erken yatıyorum . belki bu benim için bir başlangıç . yeni bir dönem. bugünden sonra herşeyin tadına vararak yaşamak istiyorum. herşeyin en pozitifini kabul ederek. çok kötü şeyler yaşamış olabilirim ama onlar geride kaldı ve artık yaşadıklarıma değil yaşayacaklarıma odaklanmalıyım . başlık için teşekkürler . güzel geceler sözlük.
devamını gör...
1590.
çok uzun zamandır aradığım bir şey var. ne olduğunu bilmiyorum, nasıl bulacağımı da bilmiyorum ama bulduğumda sanki her şey düzelmese bile daha iyi olacak, sanki tamamlanacakmışım gibi hissediyorum.

hayatım boyunca bir tarafım eksikti hep. sevdiğim insanlarla bir arada sevdiğim şeyleri yaparken bile sanki içimde bir şeyler yarım kalmış gibiydi. daha fazlası olduğumu biliyorum, hep biliyordum fakat bunu açığa çıkarabilecek olanaklardan, ortamdan ve koşullardan yoksun olmak belli sınırların içine hapsetti beni. yanlış anlaşılmasın mutsuz değilim, günümüz insanlarının çoğu belli sınırların içinde yaşıyor zaten. sadece bazen merak ediyorum, eğer sınırlarımın dışına çıkıp aradığım şeyi bulabilseydim, nasıl bir hayatım olurdu?
devamını gör...
1591.
insanlar her şeyi unutuyor, alışıyor. bazen tüm insanlar seninle acı çeksin, bir an gülümsemesin istiyorsun fakat insanların alışmışlığı tokat gibi çapıyor yüzüne. kimse seninle üzülmüyor artık, çünkü onlar unuttular. senin bir saniye aklından çıkmayan şeyleri birkaç yirmi dört saatte siliverdiler hatırlarından. sen yine tek başınasın.
devamını gör...
1592.
şu an boş geçeceğim sağol.
devamını gör...
1593.
00:00 itibariyle bir yaş daha aldım. en azından sadece bugün için bile olsa bugünümün yaşayacağım son gün olacağını düşünmek istemiyorum.. zira uzun zamandır neredeyse her gün bugün bir şeyler olacak ve öleceğim psikolojisiyle yaşıyorum.
devamını gör...
1594.
" mrgoababd
mtbımpanetp
mlıaboaıaqc
ıttmtsamstgab "
devamını gör...
1595.
aylar sonra iki tabak yemek yedim üst üste, sıkıntıdan.ilk kalp acısı ile bıraktım yemeyi.sonra zaten beter olan hayatım iyice zıvanadan çıktı.sonra bir farkındalık yaşayıp ayağa kalkmaya çalıştım.birkaç şey denedim.o kalp acısını da yendim, vazgeçtim-ki bu eşik çok zor- başardım da.

umut dolu yepyeni bir sayfa vardı artık önümde.uykusuzluk,yorgunluk,her şeye hazırlıklı başladım ama hastalık darbesi geldi.tazecik iş hayatıma uzun bir ara verdim.altı aylık çalışan bu izne ulaşamaz be.

en son bugün, beklemediğim duygu dolu bir ayrılık konuşması ve kavuşma sözü verdim.sonrasında kendi halime de şaşırdım.tanımadığım insanın bende bu denli etkili olması çok garipti.ki ben ayran gönüllü,maymun iştahlı,flörtözdüm.yıkıldım lan.yuh olsun!

kime danışsam diye baktım etrafima,kimsem yokmuş ya benim hadi gel iki kelam edelim,iki ağlayalım dediğim,daha da üzüldüm.mandalina soyarken o beyaz şeyleri alıyordum,bir damla su çıktı;ağlayacaktım.

dağıtmak istemiyorum,bu sefer çok canım yanacak.
devamını gör...
1596.
takriben üç saatimi alacak bir işi bir haftadır erteliyorum. bir koca haftadır sadece üç saatimi ayıramadım. tam olarak size bu satırları yatağımdan, şarkı mırıldanarak yazıyorum. tabii ki de pop dinliyorum. zara larsson, bad boys. yükseliş kısmında deliriyorum. sesi ne güzel.

lafa gelince; "yapalım edelim, eylem fikirden büyüktür" icraat gerektiğinde; "ay dur biraz daha oyalanam, şurda da uzanam, zaten yaparım kasmayam, aman canım vakit var daha, yarın yaparım..." üç küçük saat nedir ya? oğlm ben beklemekle ünlü biriyimdir. sabrın timsaliyim. seksi vücudum bile eşsiz bir bekleyişin ürünü. kendimi motive etmeye çalışıyorum ama hiç keyfim yok. geçen gün biriyle ikinci defa buluştuk. o kadar güzel geçti ki. çok iyi bir dost kazandım sanırım. bikaç saat kadar yalnız kaldık. muhabbet o an daha da derinleşti. çok güzeldi.

kendimi tokatlayasım var. bi hışımla gireyim bakayım dedim kardeşlerim sözlükte nabıyorlar. ulan üç saat he. üç saatlik iş. ben ki bir iki üç neyse mesele o uzunlukta senelere planlarını yayabilen bir domuzumdur. çıt çıkarmam. kaç gündür canım hiç çalışmak istemiyor. masa bana ben ona bakıyorum. hani ders çalışmak yerine kasımda bahar temizliğine girişen tipler vardır ya, haha merhaba... bu kardeşiniz keyifsiz. bu kardeşiniz bitkin.

zara larsson nasıl güzel bir karı ya. ama nalet bi şeye benziyor. karakteri yani. sanki bana ferhunde. öyle bi vaybı var. bu kelime de z kuşağının ağzında. ıyy. her şeyden soğudum. gerçekten soğudum. kalkıp çalışmam lazım. üç saat yahu. üç küçük saat. bir haftadır yemin ediyorum masada bekliyor. bir saat, bitti, iki saat bitti, üç saat bitti. işte bu kadar güzelim. bu kadar. ama işte kış. beni mafetti.

bir iki üç. üç küçük saat ya. uyku saatime kadar bitiririm şimdi başlasam. üç be. takriben o da. iki buçukta bile hallederim. ulan belki de bir saat. ltfn bni sevn.
devamını gör...
1597.
yorgunum fazlasıyla;
ruhum daha yeni bir savaştan çıkmışcasına yorgun...
pastırma yazlarının güneşi de aldatıyor beni sürekli üstelik,
kanıyorum onun ışıltısına ama ısıtmıyor besbelli, safi görüntü!
kendimi vurduğum yollarda iyice hastalanıp dönüyorum gerisin geri sonra,
ve o çöken sisler sanki benim üzerime çöküyor...

sonra;
ona göre yanlış yere park ettiği için elalemin arabasının sileceklerini kaldıran huysuz ihtiyarlar gibi söyleniyorum ona buna,
"ben olsam" diyorum , "size ne yapacağımı bilirim" diyorum öylece ortaya.
hiçbir zaman yapmayacağım tehditler savuruyorum, korkutmak istiyorum insanları...
çünkü kimse korkmuyor benden,
çünkü hiç karanlık bir tarafım olmadı benim hayatta.
hatta gereksiz yere çok insana içimi açmışlığım da vardır.
çünkü ben insanları ya sevdim ya da daha çok sevdim...
evet çok kızdığım zamanlar da oldu, "nefret ediyorum" dedim bazen,
insanım nihayetinde!
ama hemen ardından o insanın iyi bir yönünü aldım getirdim gözümün önüne ve sevmeye devam ettim.
benim de sevmeme hakkım olmalıydı oysa birilerini...

yorgunum demiş miydim?
peki müsaade var mı yanına uzanmama?
kısacık dinlensem dizlerinde izin verir misin bana?
gerçekten kısacık,
hani ömür dediğimiz göz açıp kapayıncaya geçiyor ya o kadar işte...
kısa olsun, acısız olsun, yüzümde bir gülümseme olsun,
sen benim saçlarımı okşa, "geçti" de "bitti" de!
geçsin, bitsin...

olmaz mı?
devamını gör...
1598.
bizler hep güçsüze, mağdura yardım etme eğilimi içindeyiz ama ya ömrü boyunca güçlü olmak zorunda bırakılan ama bir gün olsun yardım istemeye bile hakkı olmadığını düşünen, hep kuyruğu dik tutmak zorunda olanların da aslında en çok yardıma ihtiyacı olabileceğini gözden kaçırıyoruz. özellikle iki kardeş düşünün, mesela ben ve kardeşim... ben 11 yaşında yurda bırakılan, bu yaşına* kadar her şeyi kendi yapmış biri olduğumdan ailem kendi başımın çaresine bakabileceğimi bildiğinden bana hiç yardım etmez iken, kardeşim bankada hesap açacakken bile kalkıp köyden gelip ona yardım ederler... son bir haftadır yatak döşek yatmama rağmen beni bir kez bile aramamaları ama kardeşimin böyle saçmasapan ufak şeylerinde yanında olmaları gerçekte akıl almaz bir şey...tamam benim hayat mottom: "hiç kimseye muhtaç olmamak, kendi başına yetebilmek" eyvallah ama ben de insanım ya bir de hastayım yani benim de sevgiye, şefkate, merhamete ihtiyacım var ama maalesef bizimkilerde o yok ya da var da bana yok, zaten olsaydı 11 yaşında beni yurda bırakmazlardı neyse ya ben hasta olunca çok duygusallaştım, ömrüm boyunca hissedemediğim anne şefkatini bekledim ama olmayınca olmuyor demek ki....
devamını gör...
1599.
bazen bazı iletileri görünce "sana ne lan y******m" diyesim geliyor.
devamını gör...
1600.
çok uzun zaman olmuş sözlük, şarkı söylemeyeli. şöyle bir sokakta bağırarak şarkı söylemek çekti canım. söylerken ağlamak, hissetmek.. sanki söyle bı başlasam söylemeye derdimi bilen olacak gibi. söylesem içimdeki boşluk yok olacak gibi. küsmüşüm şarkılara da sesim çıkmıyor sanki, söylemek istiyorum ama dermanım yok sözlük.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim