normal sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi
başlık "ışıkhüzmesindegezendoga" tarafından 14.11.2020 19:01 tarihinde açılmıştır.
481.
vaybe 10 sayfa yorum yazılmış şimdi böyle fazla yorum yapan insan bulmak çok zor.
devamını gör...
482.
breaking bad' deki ya da better call saul da olur adam gibi adam herkesin arkasını toplayan asla güldüğü görülmemiş mike ehrmantraut' tan gelme nickim.
devamını gör...
483.
neyzen tevfik'in yaşamı boyunca hissettiği ve sadece onun yüzünden içtiğini belirttiği acısı.
devamını gör...
484.
ne hikayesi kardeşim hayat felsefem bu benim.
devamını gör...
485.
sene 2015 falan herhalde... bir gece youtube' da enjoy the silence' ın alive in berlin turnesindeki versiyonuna denk gelmişim. izledikten sonra dedim ki bu grupta iş var, dinleyelim. arkasından konserin tamamını izledim, bayıldım arkadaş öyle böyle değil. dave gahan, bayağı bayağı sahne için yaratılmış.
arkasından izlediğim ikinci konser kayıtları da devotional oldu. konserin bitiş sahnesinde sahneden inen dave gahan'a yardım eden bir backstage elemanı var: son sahnede de elemanın sırtındaki logo ile kapanış jeneriğine geçiliyor.
işte o logoda da devotee yazıyordu. türkçe karşılığını referans alırsak "hayran, düşkün" de denilebilir. o tarihten 6 yıl sonra sözlüğe üye olurken, grubun tüm diskografisini tamamlamaya birkaç albüm uzakta olan bendeniz devotee için depeche mode 'a ve yaptıkları müziğe olan saygımı anlatacak başka bir nick yoktu. e baktım sözlükte de kimse kapmamış, aldık hemen.
arkasından izlediğim ikinci konser kayıtları da devotional oldu. konserin bitiş sahnesinde sahneden inen dave gahan'a yardım eden bir backstage elemanı var: son sahnede de elemanın sırtındaki logo ile kapanış jeneriğine geçiliyor.
işte o logoda da devotee yazıyordu. türkçe karşılığını referans alırsak "hayran, düşkün" de denilebilir. o tarihten 6 yıl sonra sözlüğe üye olurken, grubun tüm diskografisini tamamlamaya birkaç albüm uzakta olan bendeniz devotee için depeche mode 'a ve yaptıkları müziğe olan saygımı anlatacak başka bir nick yoktu. e baktım sözlükte de kimse kapmamış, aldık hemen.
devamını gör...
486.
"varlık yoktur algı vardır" desem yeterli olacak sanırım. lol.
devamını gör...
487.
varoluşsal sancılar çektiğim günlerde karşıma çıkan evanescene'in tourniquet şarkısının bir sözüdür. yavaşça imanımı yitirdiğim günlerde sığınacak bir liman aradığımda kendime, sorgularım. kurtarılamayacak kadar kayıp mıyım?
edit: yazar değilim olm ben. başlığa girince heyecanlandım sadece. eheh.
edit: yazar değilim olm ben. başlığa girince heyecanlandım sadece. eheh.
devamını gör...
488.
benim için çok yönlü/anlamlı, kulağa hoş gelen kelime.
devamını gör...
489.
jüpiter'i severim. benim gezegenimdir. sahiplenirim onu.
roma mitolojisinde juno, jüpiter'in karısıdır. aşıktır ona.
jüpiter tanrıların tanrısı, juno ise ana tanrıçadır.
hatta nasa jüpiter'in yörüngesine gönderdiği uzay aracına juno ismini vermiştir mitolojiye selam ederek.
velhasıl jüpiter sevgimden ötürü adım juno burada.
roma mitolojisinde juno, jüpiter'in karısıdır. aşıktır ona.
jüpiter tanrıların tanrısı, juno ise ana tanrıçadır.
hatta nasa jüpiter'in yörüngesine gönderdiği uzay aracına juno ismini vermiştir mitolojiye selam ederek.
velhasıl jüpiter sevgimden ötürü adım juno burada.
devamını gör...
490.
gölgelerin efendisi isimli roman serisindeki bir karakterin adıdır cassandra. altman ise kocası horace in soyadı.
ve kendisi kitapta araluen krallığı nın prensesi olarak geçer.
ve kendisi kitapta araluen krallığı nın prensesi olarak geçer.
devamını gör...
491.
çok bilinmeyen ingilizce kelimeler diye bir sayfaya denk gelmiştim, oradan almıştım bu kelimeyi ama sosyal medya hesabımda kullanıyordum.arkadaşım bana bu sözlüğü önerdiğinde bu çok sevdiğim kelimeyi burada kullanmak istedim, belki güzel şeylere vesile olur diye. nyctophilia ; geceyi, karanlığı seven ya da gece olduğunda bir nevi sakinleşme rahatlatma hissi yaşayan kişi anlamına gelir. oradaki 07'nin herhangi bir anlamı yoktur.
devamını gör...
492.
faremin adı "kedi yiyen"di. * faremin anısına bu nicki aldım. farem hala duruyor, ama önümüzdeki yıllarda "durmazsa" hatıra olarak kalsın diye.. (bkz: dehşet saçmak)
devamını gör...
493.
yazarların sözlükte kullandığı kullanıcı adlarını seçme hikayeleridir. benimki çok sıra dışı bir hikaye gerçekten. dünya üzerindeki bütün ilaydaların kaderi “layda, laylay” vb şekilde anılmak olmadığı için, bu bana özel bir durum sadece. ben de nick olarak seçeyim dedim. orijinallik!
devamını gör...
494.
oturup "bir fan kulübü kursam ne olurdu?" diye düşündüm. sonra dünyanın en güzel yemeğinde karar kıldım.
devamını gör...
495.
efendim malumunuz olduğu üzere ''lale devri'' eğlenceleri tarihimizde önemli bir yer tutar. bu devir her ne kadar ''galatı meşhur''lar silsilesi sebebiyle farklı anlatımları haiz olsa da, ben size o dönemle ilgili gerçeğin ta kendisini anlatacağım. elbette ben de hikayeye herkes gibi ''paşa dedem'' diye başlamak isterdim lakin hikayemizin kahramanı olan büyük dedem ne yazık ki, paşa değil.
benim durumumdan da anlayacağınız üzere kendisi halis muhlis bir tosbağa. ama öyle azımsanacak, önemsenmeyecek bir tosbağa değil. kendisi saraylı bir zat-ı muhterem. sarayın bahçe kısmında yaşamış olsa dahi bu onun saraylı olduğu gerçeğini asla değiştirmez.
''lale devri'' pek çok ilki içerisinde barındır. yahya kemal beyatlı'da dizelerinde dönemi bir güzel anlatır ki, sormayın gitsin. zevki sefanın tavan yaptığı, saray eğlencelerinin arşı alaya çıktığı bu dönemde, akşam eğlencelerinin tertibinde, görsellik açısından elbette bir ışıklandırma lazım. sazendeler, hanendeler, rakkaslar, zenneler sanatlarını karanlığın ortasına icra edecek değiller ya.
işte burada devreye büyük dedem ve arkadaşları giriyor. kandillerin yetmediği yerde dedem ve tosbağa arkadaşları sayesinde hareketli ışıklandırma sağlanıyor. tamam kabul ediyorum biraz yavaş bir ışık dolaşımı söz konusu olmuş ancak o dönem zarfında bence bu bile önemli bir gelişme.
dedemler neredeyse her akşam eğlencesinde, kabuklarında yer alan mumlarla birlikte bahçede dolaşıyor, o günün elit tabakasının eğlenmesine katkı sunuyorlar. ancak o kadar kötü şartlarda çalıştırılıyorlar ki, ne yeteri kadar dinlenebiliyorlar ne de kendilerine verilen sözler tutuluyor. örneğin marul ve asma yaprağı konusunda hiç bir sıkıntı çekmeyecekleri sözü bizzat ''damat ibrahim paşa'' tarafından kendilerine verilmiş ancak ne yazık ki, yerine getirilmemiş.
bu yoğun çalışma ortamında pek çok tosbağa yorgunluktan erkenden kış uykusuna dalıyor. bahçenin ortasında hareketsiz kalıyorlar. tabi bu durum kaymak tabakanın hiç hoşuna gitmiyor. eğlencelerinin bozulmasından tosbağaları sorumlu tutuyorlar. mevzu 3. ahmet'e kadar gidiyor. padişahı öyle bir dolduruyorlar ki, padişah gelen baskılara dayanamıyor. ''tiz vurun bunların kellesini ! '' diye kükrüyor. allahtan ''damat ibrahim paşa'' aklı selim bir adam; ''devletlum bu tosbağalara bir şans daha verelim. zaten yeterince korktular ve mahcuplar. binlerce tosbağanın katli tebaanız arasında da homurdanmalara yol açar.'' diyerek araya giriyor.
3. ahmet sadrazamının sözlerini her zaman önemsemiştir. ''söyle bakalım ibrahim ne yapacağız o halde bunlarla ?'' diyerek topu sadrazamına atıyor. kaymak tabaka huzursuz, ufak homurdanmalar var. ibrahim paşa tekrar söz alıyor. ''devletlum kanımca bizim bunları eğitmemiz lazım. emir buyurun bunların terbiyesi için bir kaplumbağa terbiyecisi görevlendirelim. hem terbiye edilirlerse, devlet-i ali'nin ileri gelenlerine daha iyi hizmet ederler. bir daha da böyle elim bir olay yaşanmaz.''
3. ahmet öneriyi olumlu karşılıyor. kaymak tabaka ise durumu ehveni şer olarak değerlendirip huzurdan çekiliyor.
esasen tarihteki ilk ıslahat fermanı 3. ahmet'in tosbağaları ıslah etmek için çıkardığı bu fermandır. ancak resmi tarihçiler bu olaya asla değinmezler. bu da onların ayıbı olsun.
sonrasında ibrahim paşanın görevlendirdiği ''kaplumbağa terbiyecisi'' işe başlıyor. adam gaddar. elinde sopası, yedi gün, yirmi dört saat tosbağalara hayatı zindan ediyor. günde bir marul yaprağı yiyebilen tosbağa kendisini şanslı sayıyor. öyle bir zulüm dönemi işte...
bu durum büyük dedemin canına tak ediyor. kaplumbağa terbiyecisi kafasına kızılcık sopasını indirdiği anda can havliyle hayatının en hızlı hamlesini yapıyor ve terbiyecinin kaftanını, kabuğundaki mum ile tutuşturuyor. kaplumbağa terbiyecisi çığlıklar içerisinde, etrafta koşuştururken ''allahsız tosbağa'' diye bağırıyor. büyük dedem ve tosbağa yoldaşları kaçmaya çalışsalar da, saray bahçesinin çıkışına yaklaştıkları esnada muhafızlar tarafından derdest ediliyorlar.
haklarında bir tosbağa fermanı çıkarılıyor. hepsinin başlarının boyunlarından ayrılması suretiyle idamına karar veriliyor. büyük dedem ve yoldaşları af dilemiyor. nedamet etmiyor. hükmün uygulanacağı gün gelip çattığında, şafakla birlikte idam ediliyorlar. söylenenlere göre, damat ibrahim paşa duruma çok üzülüyor. idam edilen tosbağaların cansız bedenlerini adamlarına toplatıyor.
naaşları gizlice genç osman'ın atı ''sisli kır''ın mezarının bulunduğu kavak sarayının harabelerine gönderiyor ve orada defin edilmelerini sağlıyor. büyük dedem içinse büyük bir teveccühte bulunuyor. kendisine bir mezar taşı yaptırıyor.
üzerinde şu sözler yazmaktadır. ''allahsız tosbağa namlı cesur ve yiğit tosbağa ölmüştür. bu makam içre o gömülmüştür.''
tabi aradan yıllar geçiyor. olay unutuluyor, tarihçiler ''patrona halil isyanı''nı yazarken, allahsız tosbağa ve yoldaşlarının direnişini görmezden geliyorlar. büyük dedem gibi tarihi bir şahsiyeti tarihin tozlu sayfalarına gömmeye çalışıyorlar.
ama sağ olsun aradan uzun bir müddet geçtikten sonra, ''osman hamdi bey'' olaya vakıf oluyor. kendisi aynı zamanda arkeolog. büyük dedemin mezar taşını buluyor. konuyu araştırıyor. ve bu elim olayı öğrendikten sonra ziyadesi ile üzülüyor.
bildiğiniz üzere ''kaplumbağa terbiyecisi'' adlı bir tablo yapıyor. ancak olayları öğrendikten sonra tabloyu yeniden yapma gereği duyuyor. ilk versiyonda bulunan 5 tosbağa sayısını ikinci versiyonda 6'ya çıkarıyor. işte o altıncı tosbağa benim büyük dedem ''allahsız tosbağa'' lakaplı kaplumbağadır. pencereden sızan ışık ise bir göndermedir. orada osman hamdi bey büyük dedeme ithafen ''yolun her daim yolumuzu aydınlatacaktır.'' mesajını veriyor.
neyse efendim böyle bir dedenin torunu olduğum için büyük gurur duyuyorum. bu vesile ile de sözlükte an itibarı ile kullandığım bu kullanıcı adını aldım. birebir dedemin lakabını almak saygısızlık olurdu diye düşündüğümden, onun lakabını günümüz şartlarına uyarladım.
cilalı kabuklar içerisinde uyusun...
işte böyle...
benim durumumdan da anlayacağınız üzere kendisi halis muhlis bir tosbağa. ama öyle azımsanacak, önemsenmeyecek bir tosbağa değil. kendisi saraylı bir zat-ı muhterem. sarayın bahçe kısmında yaşamış olsa dahi bu onun saraylı olduğu gerçeğini asla değiştirmez.
''lale devri'' pek çok ilki içerisinde barındır. yahya kemal beyatlı'da dizelerinde dönemi bir güzel anlatır ki, sormayın gitsin. zevki sefanın tavan yaptığı, saray eğlencelerinin arşı alaya çıktığı bu dönemde, akşam eğlencelerinin tertibinde, görsellik açısından elbette bir ışıklandırma lazım. sazendeler, hanendeler, rakkaslar, zenneler sanatlarını karanlığın ortasına icra edecek değiller ya.
işte burada devreye büyük dedem ve arkadaşları giriyor. kandillerin yetmediği yerde dedem ve tosbağa arkadaşları sayesinde hareketli ışıklandırma sağlanıyor. tamam kabul ediyorum biraz yavaş bir ışık dolaşımı söz konusu olmuş ancak o dönem zarfında bence bu bile önemli bir gelişme.
dedemler neredeyse her akşam eğlencesinde, kabuklarında yer alan mumlarla birlikte bahçede dolaşıyor, o günün elit tabakasının eğlenmesine katkı sunuyorlar. ancak o kadar kötü şartlarda çalıştırılıyorlar ki, ne yeteri kadar dinlenebiliyorlar ne de kendilerine verilen sözler tutuluyor. örneğin marul ve asma yaprağı konusunda hiç bir sıkıntı çekmeyecekleri sözü bizzat ''damat ibrahim paşa'' tarafından kendilerine verilmiş ancak ne yazık ki, yerine getirilmemiş.
bu yoğun çalışma ortamında pek çok tosbağa yorgunluktan erkenden kış uykusuna dalıyor. bahçenin ortasında hareketsiz kalıyorlar. tabi bu durum kaymak tabakanın hiç hoşuna gitmiyor. eğlencelerinin bozulmasından tosbağaları sorumlu tutuyorlar. mevzu 3. ahmet'e kadar gidiyor. padişahı öyle bir dolduruyorlar ki, padişah gelen baskılara dayanamıyor. ''tiz vurun bunların kellesini ! '' diye kükrüyor. allahtan ''damat ibrahim paşa'' aklı selim bir adam; ''devletlum bu tosbağalara bir şans daha verelim. zaten yeterince korktular ve mahcuplar. binlerce tosbağanın katli tebaanız arasında da homurdanmalara yol açar.'' diyerek araya giriyor.
3. ahmet sadrazamının sözlerini her zaman önemsemiştir. ''söyle bakalım ibrahim ne yapacağız o halde bunlarla ?'' diyerek topu sadrazamına atıyor. kaymak tabaka huzursuz, ufak homurdanmalar var. ibrahim paşa tekrar söz alıyor. ''devletlum kanımca bizim bunları eğitmemiz lazım. emir buyurun bunların terbiyesi için bir kaplumbağa terbiyecisi görevlendirelim. hem terbiye edilirlerse, devlet-i ali'nin ileri gelenlerine daha iyi hizmet ederler. bir daha da böyle elim bir olay yaşanmaz.''
3. ahmet öneriyi olumlu karşılıyor. kaymak tabaka ise durumu ehveni şer olarak değerlendirip huzurdan çekiliyor.
esasen tarihteki ilk ıslahat fermanı 3. ahmet'in tosbağaları ıslah etmek için çıkardığı bu fermandır. ancak resmi tarihçiler bu olaya asla değinmezler. bu da onların ayıbı olsun.
sonrasında ibrahim paşanın görevlendirdiği ''kaplumbağa terbiyecisi'' işe başlıyor. adam gaddar. elinde sopası, yedi gün, yirmi dört saat tosbağalara hayatı zindan ediyor. günde bir marul yaprağı yiyebilen tosbağa kendisini şanslı sayıyor. öyle bir zulüm dönemi işte...
bu durum büyük dedemin canına tak ediyor. kaplumbağa terbiyecisi kafasına kızılcık sopasını indirdiği anda can havliyle hayatının en hızlı hamlesini yapıyor ve terbiyecinin kaftanını, kabuğundaki mum ile tutuşturuyor. kaplumbağa terbiyecisi çığlıklar içerisinde, etrafta koşuştururken ''allahsız tosbağa'' diye bağırıyor. büyük dedem ve tosbağa yoldaşları kaçmaya çalışsalar da, saray bahçesinin çıkışına yaklaştıkları esnada muhafızlar tarafından derdest ediliyorlar.
haklarında bir tosbağa fermanı çıkarılıyor. hepsinin başlarının boyunlarından ayrılması suretiyle idamına karar veriliyor. büyük dedem ve yoldaşları af dilemiyor. nedamet etmiyor. hükmün uygulanacağı gün gelip çattığında, şafakla birlikte idam ediliyorlar. söylenenlere göre, damat ibrahim paşa duruma çok üzülüyor. idam edilen tosbağaların cansız bedenlerini adamlarına toplatıyor.
naaşları gizlice genç osman'ın atı ''sisli kır''ın mezarının bulunduğu kavak sarayının harabelerine gönderiyor ve orada defin edilmelerini sağlıyor. büyük dedem içinse büyük bir teveccühte bulunuyor. kendisine bir mezar taşı yaptırıyor.
üzerinde şu sözler yazmaktadır. ''allahsız tosbağa namlı cesur ve yiğit tosbağa ölmüştür. bu makam içre o gömülmüştür.''
tabi aradan yıllar geçiyor. olay unutuluyor, tarihçiler ''patrona halil isyanı''nı yazarken, allahsız tosbağa ve yoldaşlarının direnişini görmezden geliyorlar. büyük dedem gibi tarihi bir şahsiyeti tarihin tozlu sayfalarına gömmeye çalışıyorlar.
ama sağ olsun aradan uzun bir müddet geçtikten sonra, ''osman hamdi bey'' olaya vakıf oluyor. kendisi aynı zamanda arkeolog. büyük dedemin mezar taşını buluyor. konuyu araştırıyor. ve bu elim olayı öğrendikten sonra ziyadesi ile üzülüyor.
bildiğiniz üzere ''kaplumbağa terbiyecisi'' adlı bir tablo yapıyor. ancak olayları öğrendikten sonra tabloyu yeniden yapma gereği duyuyor. ilk versiyonda bulunan 5 tosbağa sayısını ikinci versiyonda 6'ya çıkarıyor. işte o altıncı tosbağa benim büyük dedem ''allahsız tosbağa'' lakaplı kaplumbağadır. pencereden sızan ışık ise bir göndermedir. orada osman hamdi bey büyük dedeme ithafen ''yolun her daim yolumuzu aydınlatacaktır.'' mesajını veriyor.
neyse efendim böyle bir dedenin torunu olduğum için büyük gurur duyuyorum. bu vesile ile de sözlükte an itibarı ile kullandığım bu kullanıcı adını aldım. birebir dedemin lakabını almak saygısızlık olurdu diye düşündüğümden, onun lakabını günümüz şartlarına uyarladım.
cilalı kabuklar içerisinde uyusun...
işte böyle...
devamını gör...
496.
trevor yani bir hikayesi yok. gta v.
devamını gör...
497.
sadece özelden anlatabilirim
devamını gör...
498.
ya 16 senelik her platformda kullandığım mahlas. bir yerde bir guardian görürseniz bilin ki o benim.
devamını gör...
499.
her şey kafa sözlük konseyi' ni kurma ve sözlüğü el altından yönetme hayaliyle başladı. başardık mı derseniz, evet başardık. şu an açılan her başlık için koruma hizmeti sağlıyoruz, elbette ufak bir ücret karşılığında.
devamını gör...
500.