21.
kastedilen otobüs iett otobüsleri ise, özellikle iş veya okul çıkışı saatlerinde ise vay halimize dedirten yolculuklardır. ama şehirlerarası uzun yolda yapılıyorsa insana bir miktar terapi gibi gelir tabi oluşabilecek fiziksel ağrıları göz ardı edebilirsek...
devamını gör...
22.
özellikle gece yapıldığında camdan dışarıyı izlerken romantik bünyeleri hayallere sürükleyen hayatına farklı açılardan bakmasını sağlayan yolculuktur. akıl hafif uykulu halde acı-tatlı anılarda gezinirken otobüsün retarder sesi bünyeyi yalnız bırakmaz. ardından tatlı bir uykuya daldığınızda yolculuk hemen bitmesin de biraz daha uyuyayım dersiniz.
devamını gör...
23.
edebiyatını yapmak, filmlerde arka fonda çalan duygusal müzikle gaza gelip yolculuğa çıkmak istemek falan güzel ama kıç acıtan bir yönü var. uzun yolculukta kıç kemiklerim sızlıyor.
ayrıca asla ve kat'a uyunmuyor. koltuğu arkaya yatıramıyorum, masaya kafam sığmıyo, camdan da kafam düşüyo.. uykum varken uyuyamama işkencesi bütün o yolculuğu zehir ediyor.
ayrıca asla ve kat'a uyunmuyor. koltuğu arkaya yatıramıyorum, masaya kafam sığmıyo, camdan da kafam düşüyo.. uykum varken uyuyamama işkencesi bütün o yolculuğu zehir ediyor.
devamını gör...
24.
çocukken çok severdim ama büyüdükçe otobüs yolculuğunun gereksiz olduğunun farkına vardım,her tarafın ağrıması ayrı dert tuvalet sorunu ayrı dert bir kere uçağa bindim yemin ederim yok böyle rahatlık, 10 saatlik yere 45 dakika varmak muazzam bir olay.
devamını gör...
25.
uzun saatler yolculuk sonucu verilen mola mutluluğu gibisi yoktur alırsın montunu sıcak bir çay sigara terapi gibidir cama başını yaslayıp yolu izlemek ayrı güzellik.
devamını gör...
26.
başlığı okurken boynum tutuldu.
devamını gör...
27.
1996-2008 model otobüsler ile çok keyiflidir. yeni nesil otobüslerib hem kalitesizliği hem koltuk konforu sıfır olduğu için eziyet gibi gelir. ya en ön ya en arkada yolculuk yapardım. retarder sesi hastasına ilaç gibidir.
devamını gör...
28.
başlığın kokusu var,sadece ben almıyorumdur umarım *
devamını gör...
29.
keyiflidir aslinda yanında meraklı teyzeye rast gelmediysen elbette. uyuyor numarası yaparsın ama yemez, konusacaktir yol boyu artık, yandın. kısa olani makbuldür yolculuğun. uzun yolculuk zordur, uyuyamazsin da şekerleme kıvamında geçer yolculuk. sürekli kafanın omuz üstüne düşmesi, ya da cama küt diye çarpması sonucu kendine gelip yanındaki ile göz göze gelmendir. bitse de gitsek kıvamında geçer gece yolculukları.
devamını gör...
30.
zenginler tarafından kötü olarak görülse de orta halli insanlar için kötü bir şey değildir bazı zamanlar zor gelse de bence gayet de zevkli bir yolculuk şeklidir.
devamını gör...
31.
üniversite yıllarımın kimi zaman çilesi, kimi zaman dinlencesi olan, insanı bazen illallah ettiren, bazen durduk yerde bir gece çiğköfteye aşermiş gibi canının çektiği bir seyahat biçimi.
üniversite istanbulda. aile bir ilçesinde taşrada bir şehrin. iki şehrin ortasında bir ilçe, en yakın hava alanı üç saat falan. baktım dört beş aktarmayla 8-9 saatte gidiyorum uçakla, tek atar temiz atar 15 saat bi şekil akar, diyerek bir kez yolculuk yaptıktan sonra bir daha da uçağa binmedim zaten. sonrası sana dair uzayıp giden bir sürü düşünce.*
ilk sigaramı ödüllü* bir dinlenme tesisinde içtim, bana şimdilerde gülünç gelen bir sebepten. öyle işte, bağrımıza bir hançeri batırır gibi olan ve bitimsizcesine sancıdıkça sancıyan melaneti nasıl da yıllar sonra buruk bir gülümseme ile hatırlayıveriyoruz?
başlarda telefonun ekranına asla bakamazdım. hemen başım ağrıyıverirdi. benim için hayatın en derin sorgulamaları anlamına gelirdi bu. yalan yok iyi de uyurdum. uyumadığım vakitler hayatım film şeridi gibi geçerdi gözlerimin önünden. ilk aşk, ilk kavga, ölümün sıcaklığı karşısındaki ilk sessizlik, ilk intikam ve dahası. nedense her şeyin ilkini hatırlamaya çalışır, bir çoğunu bulandığı griden çıkarır, tozunu alır parlatırdım. hangi his, hangi tepki, hangi insani durum idiyse, üzerinden kaç yıl geçmiş olursa olsun artık benimleydi o ilk.
dahası onca yaşanmışı farklı alternatifleriyle yeniden yeniden yaşardım. bilgi yarışmalarında son soruyu doğru yapar kendimi kürsüde bulurdum birinci olarak. futbol turnuvasında o son penaltıyı gole çevirmiş olurdum ve ellerimin arasında havalanan kupaya gururla bakardım. uzaktan izlemezdim o selvi boylu güzeli, ellerini ellerimin arasına...*
sonra üniversite üçüncü sınıfta kurtlar vadisini izleyeyim dedim öyle birden. yani o kadar birden oldu ki fena sardı, çok fena. işte o zaman ilk defa otobüs yolculuğunda doğru düzgün elime telefonu alıp o yolculuk boyunca dört bölüm izledim. hatta dinlenme tesisinde mercimek çorbasına racon kesen bir polat alemdar olmuştum, öyle keskin bakmaya başlamıştım falan. tabi bu dört bölümü izlemek, artık otobüs yolculuğunda telefon ekranına bakabileceğim anlamına da geliyordu. öyle ki dönüş yolculuğunda en çok sevdiğim şiirimi yazdım. o kadar ki o şiirden önceki tüm şiirlerimi de yırttım attım. o şiir halen canım ciğerim. bana gaza gelip de şair diyenlere; bir gün sahiden o şiirden daha iyisini yazdığımı hissedersem bu meseleyi yeniden konuşuruz dediğim canım şiir*.
ve daha neler. doğrudur, otobüs yolculuğunun çirkinlikleri de çoktur. güzellikleri hatırlayıp, güzellikleri perçinleyip, güzellikleri büyütmeli. bizi başka ne paklar bunca çirkinlikten?*
üniversite istanbulda. aile bir ilçesinde taşrada bir şehrin. iki şehrin ortasında bir ilçe, en yakın hava alanı üç saat falan. baktım dört beş aktarmayla 8-9 saatte gidiyorum uçakla, tek atar temiz atar 15 saat bi şekil akar, diyerek bir kez yolculuk yaptıktan sonra bir daha da uçağa binmedim zaten. sonrası sana dair uzayıp giden bir sürü düşünce.*
ilk sigaramı ödüllü* bir dinlenme tesisinde içtim, bana şimdilerde gülünç gelen bir sebepten. öyle işte, bağrımıza bir hançeri batırır gibi olan ve bitimsizcesine sancıdıkça sancıyan melaneti nasıl da yıllar sonra buruk bir gülümseme ile hatırlayıveriyoruz?
başlarda telefonun ekranına asla bakamazdım. hemen başım ağrıyıverirdi. benim için hayatın en derin sorgulamaları anlamına gelirdi bu. yalan yok iyi de uyurdum. uyumadığım vakitler hayatım film şeridi gibi geçerdi gözlerimin önünden. ilk aşk, ilk kavga, ölümün sıcaklığı karşısındaki ilk sessizlik, ilk intikam ve dahası. nedense her şeyin ilkini hatırlamaya çalışır, bir çoğunu bulandığı griden çıkarır, tozunu alır parlatırdım. hangi his, hangi tepki, hangi insani durum idiyse, üzerinden kaç yıl geçmiş olursa olsun artık benimleydi o ilk.
dahası onca yaşanmışı farklı alternatifleriyle yeniden yeniden yaşardım. bilgi yarışmalarında son soruyu doğru yapar kendimi kürsüde bulurdum birinci olarak. futbol turnuvasında o son penaltıyı gole çevirmiş olurdum ve ellerimin arasında havalanan kupaya gururla bakardım. uzaktan izlemezdim o selvi boylu güzeli, ellerini ellerimin arasına...*
sonra üniversite üçüncü sınıfta kurtlar vadisini izleyeyim dedim öyle birden. yani o kadar birden oldu ki fena sardı, çok fena. işte o zaman ilk defa otobüs yolculuğunda doğru düzgün elime telefonu alıp o yolculuk boyunca dört bölüm izledim. hatta dinlenme tesisinde mercimek çorbasına racon kesen bir polat alemdar olmuştum, öyle keskin bakmaya başlamıştım falan. tabi bu dört bölümü izlemek, artık otobüs yolculuğunda telefon ekranına bakabileceğim anlamına da geliyordu. öyle ki dönüş yolculuğunda en çok sevdiğim şiirimi yazdım. o kadar ki o şiirden önceki tüm şiirlerimi de yırttım attım. o şiir halen canım ciğerim. bana gaza gelip de şair diyenlere; bir gün sahiden o şiirden daha iyisini yazdığımı hissedersem bu meseleyi yeniden konuşuruz dediğim canım şiir*.
ve daha neler. doğrudur, otobüs yolculuğunun çirkinlikleri de çoktur. güzellikleri hatırlayıp, güzellikleri perçinleyip, güzellikleri büyütmeli. bizi başka ne paklar bunca çirkinlikten?*
devamını gör...
32.
yine şu anda yaptığım klasik…
yine arkada nirelisin muhabbeti dönüyor.
yine şoför bir numarada oturanla sohbet ediyor.
yine ben ankara yolundayım.
yine arkada nirelisin muhabbeti dönüyor.
yine şoför bir numarada oturanla sohbet ediyor.
yine ben ankara yolundayım.
devamını gör...
33.
molada hayatımın aşkı ile tanışmayı hayal ettiğim yolculuklardı bir zamanlar.
devamını gör...
34.
otobüs penceresinden hayata bakmak için çok güzel bir fırsattır. yine de bu bakış yanınızda oturan şahıs yüzünden pek uzun sürmez. her kimse kesin duyulmayı bekleyen fikirleri, yatıştırılmayı bekleyen endişeleri, paylaşılmayı bekleyen acıları vardır. havadan sudan girdiğiniz muhabbetler, içinizde sır olacak gözyaşlarına dönüşür yavaş yavaş. rahatlayan şahıs öğüt filan da istemez zaten, içinde birikenlerin sözlerde kendine bir anlam kazandırması onun için yeterlidir çoğu zaman. çok çok çok nadiren "anlat" der size nezaketen. pencereden dışarı bakıp "yok öyle bişi" dersiniz. omuzunuza çöreklenirken duymak istediği sözler de bunlardır zaten. eğer geceyse müziğinizle başbaşa kalırsınız yıldızların altında. bari hayatın anlamını bulayım diye giriştiğiniz düşüncelerden müzik koparır sizi, alır götürür hayallere...
devamını gör...
35.
üni zamanında çokca kullandığım ulaşım araciydi.
devamını gör...
36.
tren yolculuğu varken ne gerek var dediğim yolculuktur.
devamını gör...
37.
2 saate yola çıkıyorum ve 7-8 saat yolda olacağım.
bu çileden sağ kurtulmak için burayı biraz sömüreceğim gibi geliyor.
sabaha kadar burada olacaklara selam olsun.
üşümek ve yorgunluk bir de uyku bastırdı mı eve gelir gelmez kendimi koltuga atıp polar battaniyeyle yatmak istiyorum.
bir de kahve içtim mi oooh iyi olacağım ama o 8 saat bir acı bir işkence arkadaşlar.
bu çileden sağ kurtulmak için burayı biraz sömüreceğim gibi geliyor.
sabaha kadar burada olacaklara selam olsun.
üşümek ve yorgunluk bir de uyku bastırdı mı eve gelir gelmez kendimi koltuga atıp polar battaniyeyle yatmak istiyorum.
bir de kahve içtim mi oooh iyi olacağım ama o 8 saat bir acı bir işkence arkadaşlar.
devamını gör...
38.
ankara kastamonu arasında giderken eskiden tünel yoktu bilen bilir. ankara'dan yola çıkınca neredeyse bütün yolu alır sonra kastamonu'ya 40 dakika kalmışken 20 dakika saçma bir yol izleyerek mola vermek için bir tesise girer orada yarım saat mola çakar tekrar gidiş yoluna girmek icin 15.dakika kaybeder ve toplamda 1 saat daha yolu uzatirdi otobüsler. aşırı gıcık olurdum.
sırf bu yüzden benim için çekilmez ciledir.
sırf bu yüzden benim için çekilmez ciledir.
devamını gör...
39.
(bkz: çin işkencesi)
devamını gör...
40.
-seçilen firmaya göre insan kitlesi analizi
-muavin hal hareket gözlem imkanı
-uzun yolun insan üzerine ve müzik zevkleri üzerine etkilerini, birinci dereceden gözlemleme imkanı
-uzun yolun getirdiği garip hüzün
-dinlenme tesislerinin gereksiz soğuk olması biraz oyalanınca araç kalktı mı telaşı
-ayak şişmesi, boyun tutulması, nahoş mide, yol yorgunluğu
-ve otogardan karmaşa, kalabalık, eve varalım stresi
the end...
-muavin hal hareket gözlem imkanı
-uzun yolun insan üzerine ve müzik zevkleri üzerine etkilerini, birinci dereceden gözlemleme imkanı
-uzun yolun getirdiği garip hüzün
-dinlenme tesislerinin gereksiz soğuk olması biraz oyalanınca araç kalktı mı telaşı
-ayak şişmesi, boyun tutulması, nahoş mide, yol yorgunluğu
-ve otogardan karmaşa, kalabalık, eve varalım stresi
the end...
devamını gör...