öz güveni artıran şeyler

zaten varolanın üstüne güzel bir cila atmak istiyorsanız daha bir özenli giyinin, makyajınızı yapın ve parfüm sıkın. aynada kendinizi beğendiğiniz an gülümseyin ve özgüveniniz dirilir.
daha bir cesaretli konuşursunuz, daha bir dik yürürsünüz. kadınlar hafif de olsa topuklu ve etek ikilisiyle, erkekler temiz traş ve aftershave ile gözlemim odur ki daha bir güvenli konuşurlar.
bunların dışında temiz beyaz düzgün dişlerin de yardımı olur. 6 ayda bir temizlik ve çürüksüz bir ağız, güldüğünde inci gibi dişler çok şey katar.

bilgi

benim için sürekli ertelediğim şeyleri yapmakmış onu anladım.
geçen gün hep aklımın bir köşesinde olan ve gitmeyi planladığım bir yere kendi imkanlarımla gittim. yanıma da bi yol arkadaşı aldım beraber saatlerce gülüp eğlendik, gezdik, öğrendik. çok güzel anılar kaldı bize.
sürekli ya şununla giderim yok yok o beni götürür belki beraber bi günü denk getiririz diye ertelerdim gideceğim yeri. ne gereksiz şeymiş.
oraya gittiğimden beri kendimi iyi hissediyorum.
yolda turistlerle karşılaştık sorular sordular layıkıyla yardımcı olamadık ama hiç sorun etmedim, olabilir dedim. sonuçta orada çokça turist, turist rehberi, güvenlik vs daha vardı biz yardımcı olamadıysak elbet birileri olurdu. önceden buna benzer durumlar canımı sıkardı, kendime kızardım, aşağılardım kendimi.
günlerce, haftalarca aklımdan çıkmaz aynı sahne gözümün önüne gelir kendimde kusur arardım.
bu sefer nedense öyle olmadı ama. eve gelince kendimi aşağılamak yerine "şöyle tarif etseydim, şu kelimeyi söyleseydim, hiç olmadı haritadan açıp beden dilimle bi şekilde anlatmaya çalışsaydım anlarlardı, daha iyi olurdu" dedim.
aptallar, beceriksizler, işe yaramazların yerini "şöyle yapsaydım daha iyi olurdu" aldı.
değişim böyle bir şeymiş. insan bir günde değişmez, iyileşmezmiş. bir günde bi mi hasta oluyoruz da bir gün içinde ayaklanıp yataktan çıkıyoruz?
inanarak veya inanmayarak fark etmez kendime verdiğim telkinlerim alelade bir günde böyle çiçek açacakmış.
gezdim, gördüm, öğrendim, yaşadım.
iyi hissediyorum.
özgüvene bundan daha iyi gelen ne olabilir?

kendini sevmek ve barışık olmak.

sadece kendine guven!

bot giyince gelen o özgüven üstüne tanımam

yapmak istediğin bir şey için harekete geçip onu elde etmek bide seksi iç çamaşırı giymek. birbirinden çok bağımsız şeyler ama olsun aynı amaca hizmet ediyorlar sonuçta.

bazı bakışlar çok hoşuma gidiyor. geçen gün kalem almam gerekti dünyanın en ama en müthiş mekanı olan kırtasiyelerden birine girdim hemen yol üstü, milyonlarca ürün arasında kendimi kaybetmemek zaten çökmüş olan kişisel ekonomimi bi de ıvır zıvırla daha da dibe batırmamak için direkt beyefendiyle iletişime geçip istediğim kalemi ve numarasını falan söyledim, baştan aşağıya bi süzdü böyle, kalemi buldu sorular sordu falan, başka çeşitler olduğunu da söyledi ki bu bir evlenme teklifidir, e ben de flörtöz bi tipimdir muhabbet açılan muhabbete iştirak ederim, yani ne bileyim, dev aşka geliyorum böyle anlarda. o bakışları biliyorsunuz tanıyorsunuz. neyse ahlaklı biri olduğumdan bi daha oraya gitmeyeceğim. işimi layıkıyla yapabilmek için ne badireler atlatıyorum bakar mısın? sırf bi kalem uğruna gidecekti benim namusum.

bilimsel olarak kanıtlanmış olan uzun boydur. henüz bir yararını görmedim ama büyüyünce inşala göreceğim.

ayna da kendine az da olsa bakmak ya da kendine ilgi göstermek.
en basitinden kıyafet değiştirmek, saç taramak, yüzünü yıkamak.
bakım yapmak sonra da davranışlarına şekil vermek, iltifat kabul etmek, kendini sevmeye çalışmak, psikiyatriye gitmek (ihtiyacın var ise) hobi edinmek ve sana gelen kötü insanlarla iletişimi kesmek bunun gibi şeyler
en azından ben böyle yapıyorum ve insanlarla konuşabiliyorum. boş mu konuşuyorum belki ama mutlu muyum evet.

ezilen biri görüldüğünde güçsüzü savunmak, zalime zalim olduğunu haykırmak. yargı dağıttıktan sonra pompalanan o özgüvenle kurtlar vadisi fon müziği eşliğinde mason locası bile basarsın.

aynanın karşısına geçip sevmediğin tüm fiziksel özelliklere bakıp "çok güzel kızım be!" deyip geçmek. mesela göbeğime bakıyorum ben en çok. onu bile sevdiriyor.

her şeyden önce sevilmektir. insan sevenlerinin olduğu ortamda bir şey söylemekten çekinmez . çünkü onun sözlerini itiraz edenler olsa bile ona arka çıkan , destek olan biri vardır. ve bu ona güç verir.

şık giyinmek.
marka giymekle karıştırmayınız.
basit kombinle çok şık görünmek de mümkün.

sıkı,fit bir vücud. gerisi hikaye.

ne kadar mutsuz ve huysuz olsamda. o gün kendimi çok kötü hissetsemde
bir sakız ve bir güneş gözlüğüyle o küçük dağları ben yarattım havasına hemmen girebilirim

sıçmak

rahatlayinca ozguvenim yukseliyo

ınsanlarin birbirine seni sormalarini duymak. adin duyulmus belli cevren var insanlar senin adina sahip olan kisiyi merak ediyor. bence hos.

öz güven herkeste vardır aslında. mesele onu keşfedebilmekte. bir gül fidanı bir gül ağacına dönüşür. bazı gül fidanları kendilerine çok uygun şartlarda neşv ü nema bulurlar. halbuki bakarsınız bazıları hiç de münasip olmayan koşullarda yetişmeye ve büyümeye çalışırlar. işte ilk gruptaki güller güzelliklerinden asla şüpheye düşmezler; tam da kendileri olarak açarlar kendilerini. fakat öbür bahtsız grup güzelliklerinden şüphe etmektedirler çoğu zaman. çünkü uygun şartlarda yetişememelerinden mütevellit bir hüzünlü duruş, bir kendi öz varlıklarından kopuş, farklı bir hâl zuhur eder onlarda. yine de başka bazı avantajlara da sahiplerdir. ve en nihayetinde "ben niye düzgün şartlarda yetişemedim?" diye şikayet etmeyi bırakıp "ya ben bu en kötü şartlarda bile bir şekilde kendimi yetiştirebilmişim, ve kendi öz varlığıma doğru adı adım yol alıyorum, düzgün şartlarda herkes yetişir, herkes çiçek açar. asıl maharet kötü şartlarda kendini ortaya koyabilmektir. doğa, herkese taşıyabileceğini yükler." diye düşünmeye başlayıp güçlü olanın ve başarabilecek olanın kendisi olduğunu anlamaya başlar.

kendinden şüphe eden insan kendi gücünden korkan insan demektir. çünkü kendi gücünün ne olduğunu bilmeyen insan ondan korkar. insan bilmediği şeyden korkar. bilmek sadece tdk'ya bakmakla olmaz. bunun bir de idrak etme durumu vardır.

kendini eksi ve artılarınla bilmek ve kabul etmek. insanlar istediğini düşünebilir ve söyleyebilir. sen her şeyini çoktan kabullendiğin için seni yıkmaya çalıştıkların bunu başaramazlar. bunu anlamak sana özgüven verir. daha dik yürür ve aklındakini söylemekten çekinmezsin. tabiki biz hanımlar için güzel bir çift topuklu ayakkabı giymekte oldukça özgüven vericidir :)