sevmek

her şarkıyı ona söylemektir. nefes almak için mola verdiğin işinin arasında sesini duymaktır. yorgunluktan yerlerde sürünerek gidecekken, gel pide yiyelim demektir.
bana öyle geliyor en azından.
şarkı da tüm sevenlere gelsin. çok baskın şarkı yahu. öleyim filan diyor ama anladınız siz. mecazen. kimse ölmesin. ulen sevgi pıtırcığı oldum. ulen dedim özür dilerim.

yaşama sebebidir. tutunmak için illa ki gerekendir. ayrıca aşkın hovardalığı, başına buyrukluğuyla karıştırılmaması gerekendir; ayakları yere basar sevmenin ve bastığı yerlerden güzelleşir dünya.

allah'ın muazzam bir lûtfudur. kâinâtın denge sebebidir. sevmeye muhtâcız, sevilmeye muhtâcız. sev bizi allah'ım! sevgin ile coştur kalplerimizi allah'ım! sevdir bizi sevdiklerine, sevdiklerinin arasına kat bizi, sevdiklerinle haşreyle bizi!

tarif etmeye çalışsan da tarif ettiğindeki gibi anlatılan histen çok ayrı
bazen tahmin bile edemediğin derinlikte
kalbine ilmek ilmek işlediğin
düşündükçe gülümseten
mutluluktan gözlerin dolduğu
huzurlu, rahat ve güvende hissedilen
karşıklıklı güçlü bir bağ ile olanı makbul gören
muhteşem ötesi bir duygu seli.

hayatın tadı tuzu gibi. bi kere tadınca vazgeçmek istemiyorsunuz. tatsız tutsuz halini biliyorsunuz çünkü. oraya dönmek bile korkutuyor insanı. o tat için kendinizden pek çok taviz verebiliyorsunuz, hiç yapmam dediginiz şey bi anda rutininiz oluveriyor mesela. bu ne kadar sağlıklı orası muamma. ama bazen dönmek gerekiyor, o lezzeti bırakıp yavan olana dönmek. bazen o tat tuz ilizyon gibi sadece zehirliyo.

kimi sevmeli, güzeli mi güzel yolu sevdireni mi ¿

hep aklında olmasıdır. karşılığında sevildiğini de hissedebiliyorsan daha ne ister ki insan.
ha çay içebiliriz.

önce kendimizi sevelim. sonra belki mutsuzluk da bulaşıcı olur:

bir de şunu bırakayım sevgili necatigil’den:

istidat yani doğuştan gelen bir yetenektir. sevmek öğrenilen bir şey değildir herkes kendince bir şeyleri sevmeyi doğum anından itibaren bilir. önemli olan sevdiğimiz şeyin sevmeye değer olmasıdır. böyle diyorum çünkü hayatımız bu şeyler etrafında şekillenir başka bir deyişle hayatımızın merkezinde bu sevilenler mevcuttur ve sevmek pasif bir duygu değil bilakis aktiftir, beraberinde bir çaba getirir. yaşamın anlamı da buradadır. sevdiklerimiz sevmeye değmeyecekse hayat -farkında olunsun yahut olunmasın- anlamsızlaşır.
biraz daha örnek vererek gitmek gerekirse bir kişi ülkesini seviyorsa geliştirmek ilerletmek için çalışır. hayatının anlamını burada bulur. yada bir insanı sevmek beraberinde bir çaba getirir. yada bazı zevk ve eğlenceleri sevmek o zevklere ulaşmak için çeşitli edimleri yerine getirmeyi gerektirir, hayatın anlamı (belki de anlamsızlığı) bu olur. bunların hepsini seven kişinin hayatının anlamını ise sevdiği şeylerin bütününe ve neyi ne kadar sevdiğine bakarak tespit ederiz.
hayatı anlamlandırmak, herhangi alelade bir hayvandan ayrılmak için sevdiğimiz şeylerin ne kadar sevmeye değer olduğuna bakmamız gerekir.

"sığ insanları derin sevmeyin" diyordu şair birhan eroğlu.
"derin insanları sığ sevmeyin" dedi şair
celil taş ekleme yaparak.

ne de haklı ikisi de.
ama ben de dayanamayıp belki de haddimi aşarak, desem ki:
ısmarlama olmuyor azizim sevmenin sığlığı, derinliği.
sevmek, sevenin derinliğindendir.
sevilenin sığlığı ya da derinliği ne yazar...?

sevmek, kendi yarısını aramaktır, diyenler var. biliyorum ama ben derim ki sevmek, ne yarımı aramaktır ne de bütünü dostum, eğer bu yarım, bu bütün iyi şeyler değilse. insanlar, kötü gördükleri yerlerini, kendi elleri, ayakları olsa bile kesmeye razı olmuyorlar mı? demek ki insan mutlaka kendinden olan bir şeye bağlanmaz ama her iyi olan şeyi kendimizden, her kötü olanı da yabancı sayarsak o zaman başka. her ne olursa olsun, insanlar iyiden başkasını sevmezler. yoksa sen böyle düşünmüyor musun?
(bkz: platon)

bir seni hala :)

yanlış kişiyeyse eğer oldukça sancılı yemeden içmeden kesen bir süreç..

boşa harcanması halinde insanın içinde artık kalmayan eylem.
artık herşeye karşı nötr'üm.

sevilmek kadar güzel değildir.

tanımlayamam,tutamayacağım sözler de veremem ama kendimi anlatmak için bu şarkıyı hediye ederim karşımdaki kişiye sanırım.beth hart,joe bonamassa ve şarkının sözleri.hepsini ayrı seviyorum,güzel iş çıkarmışlar.gayet açıklayıcı olacaktır diye umuyorum.

"seviyor mu? o sevebilir mi? sevgi diye bir sözcüğün varlığını duymamış olsaydı, hiçbir zaman bu sözcüğü kullanmazdı. sevginin ne olduğunu bile bilmez."
-anna karenina

bu yazıyı iki kişi yazmış oluyor sevgilerimle...
sevdiğin:
senin yaşadıklarının %10unu yaşasam şimdiye ölmüş olurdum" dediğiniz bir hayat yaşadım. bu yaşa kadar psikolog ve psikyatriste gitmedim (sağlık raporları dışında) ilaç kullanmadım,
gördüğünüz gibi duygusal şiddet ve sevgisizligin tüm belirtilerini taşıyordum. hayatımda ilk kez bugün tüm hislerimle sarıldım birisine. 2 yıl
öncesinde abi-kardeş olarak devam eden ilişkimize arkadaşlık da ekleniyor. ve bana karşı duygusal-romantik bir sevgi duyduğunun farkındaydim ama görmezden geliyordum. ve biraz da hayranlık duyuyordu bana . bu sevgiyi istiyordum tüm kalbimle
bana sevgisini göstermesini istiyordum birkaç ay hiç kardeşiyle konuşmasam bile "bir tanem ne yapıyor " diye soruyordum . ve sende kardeşine beni soruyordun bunları görünce kendisine hayranlıkla bakıyordum . kendimden itsem bile sevgisi ve kalbi güçlü diyordum kendi kendime . bir gün bana ait olacağını umut ediyordum. öte yandan etrafımda olan ve bana yazan birçok kişi var . reel veya sanal. senin yaşlarında veya senden büyük, elbette sana duyduğum bir sevgi var, kafamı karıştırıyorsun sürekli. romantik anlamda dengesiz davranışlarım oluyor. emin ol hiçbir şey bir anda olmaz. her şey bir süreç içinde gelişir. bir başkasına duyduğun hisler ve hoşlantı da. seni çok seviyorum kraliçem
sabrıma ve bekleyişime gösterdiğin saygıya teşekkür ediyor, böyle özetleyip bırakıyorum ve diğer bölüme geçiyorum . ilk buluşmamız 08.01.2023
hayatımın en güzel günüydü heyecanla bekledim gelmeni. gözlerimi kaçıriyordum senden.
sana sarıldığım zaman içimden bir gün evleneceğiniz diye geçirdim. hayallerimde dualarimda avuçlarımin içinde senin yanakların olsun istiyorum seni çok seviyorum. herşeyimi anlattığım ilk kişi oldun. bir sırdaş, bir arkadaş, bir eş......*


bu da benden sevdiğim:
günlerden biz
bugün sevdiğimle ilk defa buluştuk. baştan bir dökeyim içimi.
dün çok fazla heyecanlıydım. ve isteğim buluşma saatlerine denk gelmedi. ılk defa göz göze geldik. ve ilk defa sarıldık birbirimize. sonra gittim. ve geri döndüm birkaç saat sonra ne yapacağımı bilemeyişim , çekinmem (aslında çok çekinen biri değilimdir.) ve heyecanım birbirine karışmıştı. onu nasıl anlatayım bilemiyorum. oturduk ve ben onun bu kadar çekingen biri olduğunu bilmiyordum. zamana bırakıp alışmamızı bekleyecem. inanıyorum ki benimle beraber bunu yenecek. başta hiç yüzüme bakmadı ellerimi inceledi, baya uzun uzun inceledi. çok tuhaftı ama içim onunla ısınıyordu. hoşuma gidiyordu biraz çekinmesi. sürekli gülümsedim galiba yanındayken. bir saniye olsun tebessüm eksik olmadı yüzümden. kendileri çay içti ben de onu izledim uzun uzun...
sonra kalktık ve ikimizin de rahat olacağı bir yere geçtik. bir sigara yaktı umarım bu son sigarasıdır. sigarasını elinden aldım içmemesi gerektiğini söyledim. en çok şaşırdığım şey de istediğim her şeyi yapmak istiyor. sigara içmeyecekmiş. çok hoşuma gidiyor
dediklerimi önemsemesi...
konuştuk uzun uzun sonra bahaneler arar gibi güzel sözler söyleyip sarılmak istedik birbirimize. kokusunu eve getirmiş gibi hissediyorum. hemen yanımda gibi...
onun yanındayken çok güzel hissettiğimi fark ettim. ayrıca o mükemmel biri. ona hayranlığımı dile getirmeye türkçem yetmiyor. derin düşünüyor, hassas ve okuduğum tüm kitaplar hakkında bilgi sahibi olması; bilmediğim tüm kitapları da okuması, benim de okumamı istemesi, kalbimde bir oda açmam gerektiğini ve hep ona ait olması gerektiğini hatırlatıyor bana...
eve gideceğim zaman, ikimizin artık veda etmesi gereken zaman bir de baktım arıyor konuşacakmışız dedim ki off ne güzel seviyor böyle. eve gidene kadar düşündüm ne kadar güzel kalpli ince düşünceli bir insan diye. ve hayallerimin onun da hayalleri olması üstüne diyecek herhangi bir sözüm yok efendim.
sonra anladım ki beraber yaşamamız gereken konular var...*

sevmek bazi insanlara kodlanmamiş,bu yuzden bilmeyenler zorlamasın,bazen uzaktan izlemek daha iyidir,sevmemek mantığını dinç tutar.

zor zanaat. insanın ya hayatını yakar ya da hayatını değiştirir. kumar gibi.