21.
şey öyle bir şey dir ki her şey den ayrı yazılır.
devamını gör...
22.
"nen" şey yerine kullanılır. ama kökeni bilmiyorum. fakat türkçe olmadığını biliyorum. çünkü türkçe kelimeler lağım ı nevruz ile başlamaz
devamını gör...
23.
kendisi türkçe kökenli olmasa da türkçe'nin olmazsa olmaz sözcüklerindendir, en sık tüketilenidir; kullanımda binlerce karşılığı olup, gerektiğinde gizli sansür, gerektiğinde saklı konuların başlığıdır..
devamını gör...
24.
eğer olmasa idi günlük sarf edilen kelime sayısının yarıya yakın azalmasına neden olacak sihirli kelimedir.
akla bir zamanlar yapanların ağzına dipçikle vurma hissi uyandıran şu espriyi akla getirir:
şey öyle bir şeydir ki, şeyi tarif etmek için şey lazımdır.
akla bir zamanlar yapanların ağzına dipçikle vurma hissi uyandıran şu espriyi akla getirir:
şey öyle bir şeydir ki, şeyi tarif etmek için şey lazımdır.
devamını gör...
25.
çoğulu eşya dır.
devamını gör...
26.
felsefenin karizmasını bozan şey.
devamını gör...
27.
ayrı yazılır.
devamını gör...
28.
ayrı yazıldığı halde insanların inatla birleşik yazdığı bir kelime…
devamını gör...
29.
yazım yanlışı denilince hemen akla gelen cümlelerden biridir. bizim zamanımızda ygs de hep bunun sorusu olurdu.
devamını gör...
30.
kelâmcıları ''allah'ın ''şey'' olup olmadığı'' noktasında ihtilâfa sürükleyen bir kelimedir. ehl-i sünnet ulemâsına göre ''allah, ''şey'' dir; fakat öteki şeyler gibi değildir.'' imâm mâtûridî'ye göre ''allah, ''şey''dir.'' allah'ın ''şey'' olması o'nun cisim olması anlamına gelmemektedir. zira, şey, cisme göre daha genel bir ifade olmakla birlikte, cisim ancak şey içinde değerlendirilebilir ve cisim ''şey''in ancak bir bölümü olabilir. cisimden ''şey'' olarak bahsedilebilirse de şeyden ''cisim'' olarak söz edilemez. mâtûridî'ye göre ''allah, eğer şey olmasaydı, hiçbir şeyin o'nun benzeri gibi olmadığını beyan eden âyet bir anlam ifade etmezdi. ayrıca, “de ki, hangi şey tanıklık bakımından daha büyüktür ?” meâlindeki en'am sûresi 19. âyeti, ancak allah'ın şey olması durumunda anlamlıdır.''
devamını gör...
31.
bu türkçe'nin bir güzelliği midir yoksa kısa yoldan söz söylemeyi sevdiğimiz için mi?
ama "birşey" ile karıştırmayalım..bu tanım tüm dillerde vardır herhalde.. ama tek başına "şey" ne demektir?
es: cosa
fr: chose
ing: thing
alm: ding
çoğu dilde "şey" bu şey, bir-şey, şu şey, o şey gibi tanımlı anlamları var..
acaba biz mi biraz "şey"iz?*
ama "birşey" ile karıştırmayalım..bu tanım tüm dillerde vardır herhalde.. ama tek başına "şey" ne demektir?
es: cosa
fr: chose
ing: thing
alm: ding
çoğu dilde "şey" bu şey, bir-şey, şu şey, o şey gibi tanımlı anlamları var..
acaba biz mi biraz "şey"iz?*
devamını gör...
32.
şey, felsefi bir kavramdır. mistik ı̇slam öğretisindeki sonsuzluk ve vahdet-i vücud kavramlarını bünyesinde barındırmaktadır. bir anlatıya göre şey aslında hiçbir şeydir, hiçbir şey olduğu için de her şeydir. hiçlik kavramıyla arasında gizli bir bağıntı vardır.
devamını gör...
33.
ne demek olduğunu bilseydik bu sözcüğe gerek kalmazdı diyerek cevapladığım sorudur.
yeri geldiğinde bir şeyin önemini vurgulamak için kullanılır.
yeri geldiğinde de gerçekten ne olduğu bilinmediği için.
yeri geldiğinde bir şeyin önemini vurgulamak için kullanılır.
yeri geldiğinde de gerçekten ne olduğu bilinmediği için.
devamını gör...
34.
hemen tanımlıyorum: ismi hiç bilinmeyen, veya o an için ismi akla gelmeyen yada niteliği ve ismi tam olarak tanımlanamayan ama var olan varlık.
devamını gör...
35.
o kendini biliyor.
devamını gör...
36.
metanın merkezsiz ve anarşizan yapısına karşı dilin muhafazakarlığı, her yerde çatışma halindedir. üstelik meta, sanayi devriminden sonra gerilla taktiklerinden sıyrılmış son iki yüz yıldır açıkça söyleme vurmaktadır. meta enflasyonu ve metanın artık somuttan soyuta doğru hızlı evrimi başat paradigmaya ve onun en güçlü savunucularından olan dile ve söyleme öylesine sert saldırıyor ki dilin yapısal kurumları, tarihte görülmedik ölçüde bir hızla çöküyor. üçüncü dünya ülke halklarının dilleri kapitalist egemenlik nedeniyle, kapitalizmde yol almış ve ilerlemiş olan kültürlerin dilleri ile dolup taşarken, öznelerin çevrelerinde gördükleri nesnelerin çoğu, onların bilinçlerinde isimsiz kalıyor ve “şey” diye ifade ediliyorlar.
meta, bu zaman zarfından dilin en büyük silahını, sözü, iyiden iyiye devralmış, kendi egemenliğinde onu üretebilir hale getirmiş durumda. söylem artık dilin değil, metanın silahı. metaların istila etmediği toplumlarda üretilen mal, dilin oluşturduğu yapıya bağlı iken; bugün foucaultyen anlamda iktidarı oluşturan temel güç, artık sadece dil değildir. üretilen malın dile uyum sağladığı ve bu ilişkide hakim olan dile bağlı olarak sözün üretildiği dönemlerden; sözün üretilenlere zar zor yetiştiği, gösterenin göstergesinde zar zor buluştuğu, ortaklaşa konumlanırken dilin yapısından öte diğer metalarla ilişkisi dolayısıyla anlam kazandığı ve dili transandantal olarak arşınladığı bir atmosfer içindeyiz. böyle bir atmosferde söylem için girişilen, dil ile meta arasındaki düelloda dil kaybetmiştir. üretilen meta, dil içerisinde bir yerlere oturma ihtiyacı duymadığı için “şey” sözcüğü konuşmaya hakimdir ve en çok kullanılan kelimelerin belki de başında gelmektedir. artık az sayıda kelime ile çok fazla “şey” anlatılabilmektedir. “şey” postmodern dünyanın konuşma anahtarıdır. frederich jameson’ın “deneyimin hakikati, artık içinde ortaya çıktığı yer ile örtüşmez” ifadesini doğrulayan sayısız gösterge, deneylenmeye fırsat bulamadan “şey” göstereni ile birleşmektedir ve her şey, "şeyleşme"ktedir.
"konuşmanın evcilleştirilişinin tarihi"
syf. 111
kazım tolga gürel
meta, bu zaman zarfından dilin en büyük silahını, sözü, iyiden iyiye devralmış, kendi egemenliğinde onu üretebilir hale getirmiş durumda. söylem artık dilin değil, metanın silahı. metaların istila etmediği toplumlarda üretilen mal, dilin oluşturduğu yapıya bağlı iken; bugün foucaultyen anlamda iktidarı oluşturan temel güç, artık sadece dil değildir. üretilen malın dile uyum sağladığı ve bu ilişkide hakim olan dile bağlı olarak sözün üretildiği dönemlerden; sözün üretilenlere zar zor yetiştiği, gösterenin göstergesinde zar zor buluştuğu, ortaklaşa konumlanırken dilin yapısından öte diğer metalarla ilişkisi dolayısıyla anlam kazandığı ve dili transandantal olarak arşınladığı bir atmosfer içindeyiz. böyle bir atmosferde söylem için girişilen, dil ile meta arasındaki düelloda dil kaybetmiştir. üretilen meta, dil içerisinde bir yerlere oturma ihtiyacı duymadığı için “şey” sözcüğü konuşmaya hakimdir ve en çok kullanılan kelimelerin belki de başında gelmektedir. artık az sayıda kelime ile çok fazla “şey” anlatılabilmektedir. “şey” postmodern dünyanın konuşma anahtarıdır. frederich jameson’ın “deneyimin hakikati, artık içinde ortaya çıktığı yer ile örtüşmez” ifadesini doğrulayan sayısız gösterge, deneylenmeye fırsat bulamadan “şey” göstereni ile birleşmektedir ve her şey, "şeyleşme"ktedir.
"konuşmanın evcilleştirilişinin tarihi"
syf. 111
kazım tolga gürel
devamını gör...
37.
o öyle bir şey ki, akla gelen her şey hakkında yazılıp konuşurken cümle içinde kullanılabilen yegane şey.
devamını gör...
38.
felsefi yazında hayat kurtarıcı bir sözcük. genel kanının aksine yalnızca metafizik ya da bilinemeyen obje veya nesne ile ilgili kullanımının yanı sıra fiziksel ya da bilinebilir obje veya nesne veyahut her ikisini de kapsayıcı anlamda kullanılabilir. böylece önermenin genel geçerliliğini desteklemekle birlikte ifadeyi ya da önermeyi örneklem zahmetinden de kurtarmaktadır.
devamını gör...
39.
bir şeydir, her şeydir, hiçbir şeydir ve ayrı yazılır.
devamını gör...
40.
şey mi dostum?
devamını gör...