söz vermek

bir konuda bir şeyi yapmayı veya bir şeyi yerine getirmeyi sözlü olarak garanti altına almaktır.
maalesef çoğu zaman boşa çıkan eylemdir.

'söz vermiştin' diye başlayan cümlelerin sebebi olan söz öbeği.

-söz veriyorum müjgan bir daha seni izinsiz sevmeyeceğim.

çoğu insanın verdiği fakat gerçekleştirmediği eylemin adı.

frank underwood’a göre, doğasında değişen şartlardan muaf olandır.

söz vermek üzerine bütün konuşmalar yüzüklerin efendisi'nde gimli ve elrond arasında geçen replige götürüyor beni.

"gimli: yol karardığında yolunu ayırana dost denmez.
elrond: belki, lakin gecenin çöktüğünü görmemiş olan karanlıkta yürümeye söz vermemeli.
gimli: yine de ağızdan çıkmış söz titreyen yüreğe güç verebilir.
elrond: veya çökertebilir o yüreği."

geçerli olması için a4 kağıdına ıslak imzayla tebliğ edilme gerekliliği olan. buna gerek olmayan bir dünyada yaşasaydık çoğu alanda yoğunluk azalırdı; işlerimiz hop hop hop hallolurdu negzel. güven probleminin literatürden kalkması da cabası.

örnek:
-hastalıkta ve sağlıkta söz veriyorum.
-allah belamı versin ki bu tercüme doğrudur.
-yemin ederim ki evi x kişisine verdim gitti.
-söz bi daha seni üzmicem vs vs

eski bir sokak jargonunu akla getirir; 'söz vermek g.t vermeye benzemez.'*

öl, söz verme.
öl, sözünden dönme.
hacı bektaşı veli

yok yere söz vermemek lazımmış bu yaşımda öğrendim.

şu ayt myt zıkkımları için söz vermiştim, bir kan kusmadığım kaldı, götüm çok şükür bakir kaldı.

çok ama çok pahalıymış bu kitaplar. allah yardım etti de aldık. 20.000 girdi o ayrı.

alamayana üzülürüm. nasıl alır, çok büyük külfet...

güzel anları bir daha mahvetmeyeceğim.