sözlük yazarlarının tespitleri

la bu hasta adam 20 senedir,
her gün millete sövdü, saydı,
kimine küfür etti, kimine hakaret

şimdi hayal ediyordum da....

15 mayıs sabahı zır zır kesilmiş
bu herifin sesi kesilmiş
hatta dürülüp bir köşeye atılmış
bir sessizlik, bir sükunet
buna alışmamız zor olacak galiba.

maşallah dediğim üç gün yaşamıyor.

tam iyiyim galiba ya dedim. önce düştüm dizimi incittim, sonra çaydan damağımı yaktım şimdi de gözüm kendini intihar etmek istiyor.

iyi değilim şş sakin ol. valla diyorum bak.

kötü bir şey olmadan önce o olayla ilgili muhakkak güzel ve şaşırtıcı bir şey olacak ki evren size kısa süreli bir şok yaratıp amacına ulaşacak. yine yanılmadık, güzel bir duygu tabii ama allah belasını versin bu karma işlerinin de marlboro’nun da yani.

dilencilere göz teması kurmuyoruz. çünkü bir gün onun yerinde olmaktan korkuyoruz.

" ya bırak allah'ını seversen yaaaa" derken el aşağıdan yukarı doğru kalkıyor, " allah belanı versin" derken el yukarıdan aşağı iniyor. gerçi beden dili önemli tabi, ama bu tanımı okuyunca ya bırak ya ve allah belanı versin dediniz di mi lan? yalancıya yağlı girsin mi demedim içinden rahat ol.

offff yeniden kendimle tanıştığım hatta yüzleştiğim bir ay oldu...
bakk geldiler yine :))

benim değil behzat amirimin tespitini paylaşacağım sizlerle.

"sevmeyen kadın seviyorum demez hee seven kadının sevmiyorum dediği olmuştur ama o başka bi mevzunun konusu, karıştırma şimdi."

15 gün izin aldım. birkaç gündür kaotik ve asap bozan çalışma ortamından uzağım. bu süreçte olağan dışı bir şakamatiklik, içten gelen bir yenilenme arzusu hasıl oldu, yaşamdan yeniden keyif aldığımı hissediyorum. saç modelimi, giyim tarzımı, gözlük çerçevemi değiştiresim* var. kulağımdaki deliğe üç yeni delik daha katasım, yeniden küpe takasım var. gençleştim resmen. bu kadar mı fark eder?

21. yüzyıl türkiye’sinde yaşam mücadelesi veren her birey anormal düzeyde stres faktörüne maruz kalıyor. bundan münezzeh olmak, stres faktörünü optimal düzeye indirmek çok büyük nimet. psikolojik iyi oluşun yolları buradan geçiyor.

freud psikolojik iyi oluşu tanımlarken dürtü yönetimi, uyumlu ilişkiler, başarılı bir iş yaşamını kıstas alır. sevebilme ve üretebilme kabiliyetine önem atfeder. an itibariyle freud’a diss atasım var. ben başarılı olmak istemiyorum krdş ben çalışmadan para kazanmak istiyorum. emeksiz, çabasız, kılçıksız…

bir şeyler yazasım vardı, yazdım. özgünlükten zerre nasibini almayan bir yazı oldu. pişman değilim.

sevgiler,
söylenmeyeni söyleyen yazar levi.
*

son singapur vapuru sözlükte yatıp kalkıyor ve sağ olsun tanımlarımı sadece o beğeniyor.

ıssız bir adada takılan ihtiyar gibi ilerliyor maşallah.

insanlar artık anlaşılmaz olmuşlar. ya biz hep aynıyız, ya onlar çok değişmiş.

duaya allah'ım diye başlamak, cimer müracaatına sayın cumhurbaşkanım diye başlamakla aynı kapıya çıkıyor gibi bir durum ben görüyorum.

sevgiliniz çevresine sizinle sevgili olduğunu asla göstermiyorsa konuştuğu birileri vardır.

zorla güzellik olmuyor.

bu benim tespitim değil ama yazmak istedim.

ateistler der ki dinler olmasa dünya daha yaşanılır bir yer olur. olm adamlar allah korkusu varken bu kadar savaş çıkarıyor bir de olmasa sen düşün. vicdansızlığın ya da vicdanın dinle ilgisi olduğunu düşünmüyorum. sadece sebep olur.

şöyle mutfak dolaplarına bakınıyor düzenliyordum. kuruyemiş paketi kalmış. sevinsem mi üzülsem mi bilemedim çok arada kaldım.
tespitim şudur ki onca dert tasa varken çay yanına kuruyemiş bir de denize bakınca hafifliyor her şey.
güzel bir yürüyüş şöyle aval aval parklarda falan.
deniz insanı dinginleştiriyor be.
bilinen bi tespit ama yapın yani. yürüyün arkadaşlar daha çok derdimiz kederimiz var yürüyün

ınsanlara canım cicim dedikçe kendilerini bulunmaz hint kumaşı sanıyorlar. bugün yaptığım tespit bu

dil; anlamanın/anlaşmanın önündeki tek engel belki de.

sevgiliniz sizi başkalarına anlatmıyor ve sevgili olduğunuzu belli edecek şeyler yapmıyorsa geçmiş olsun. bu demektir ki bi kaşarla berabersin hem de tost yapılanından.

kısa sürede yoğun duygu besliyormuş gibi davrananların duygularının gerçek olmadığı denendi, görüldü, tespit edildi, onaylandı.

çoklu satılan her şey içerisindeki bir tane güzel şeyin hatırına alınır.
mesela 3 lü satılan çoraplardan sadece birini beğenirsin, diğer 2 sine katlanırsın, 5 li satılan külotlardan bir tanesine bayılırsın da alırsın, çoklu tokaların bir tanesi tam tarzına göredir ve onun için alırsın.

bu çoklu aldığın şeyi bir arkadaşın görür ve beğenir, sen de ayıp olmasın diye; "al istediğini" dersin, o da gidip o biricik olanı alır. asla şaşmaz bu durum.

5 li külot almıştım, bugün de kargo geldi ve arkadaşıma gösteriyorum. "aaa çok güzeller" dedi.
ben de; "al birini kilo alınca giyersin" diye takıldım. o da; "şunu alayım güzelmiş" dedi ve bilin bakalım hangisini aldı?

not: gidem de yeniden aynı dondan sipariş verem, kimseye göstermeden de eve getirem.