sözlük yazarlarının yaptığı mesleğin en zor yanı

işini bilmeyen çavuşlar hesabı mimarlara laf anlatmak....

ddos anlarında firewall rule düzenleme ve bişiler bişiler yapma anları. o zor. stres oluyom müşteriye.
genel anlamda saldırılar zor. orman çocukları durmuyor.

açık verince cebinden karşılamak zorunda kalmak. kasa tazminatının olmamasi. giselerin nakit ödemeye kapalı olması lazım.

ruh hastası insanlar ve 3 iqlu kezolar. :d

yani bildiğiniz gibi biyoloğum ben ve koruma biyolojisinde uzmanlaşmaya çalışan bir garibanım. insan bu kadar minnoş görünümlü bir camiada bu kadar zottirik manyaklık olmaz sanıyor. ama insanın olduğu her yerde zottirik manyaklıklar var.

yemin ediyorum son 3 senede yaşadığım ve tanık olduğum delilikleri anlatsam dudağınız uçuklar. hiç biri de işle alakalı değil ya hiç biri. her şey insanların egosuyla alakalı. hepsi şahsi dertler. zaten kaplumbağa ile alakalı ne gibi bi kaos olabilir anasını satayım ya :d dünyanın en sakin canlısı.

iftiralar, kuyu kazmalar, delüzyonlar ve hezeyanlar: işte benim çalışma arkadaşlarım :d.
dünyama hoş geldiniz.

rakamlar.

kendi kendinin patronu olmak. bunu yapabilmek için pek çok yol denedim ancak en iyi yöntemin notion gibi uygulamalar kullanarak sanki bir çalışanıma o gün için insaflıca hangi işleri yapması gerektiğini yazıyormuş gibi yapılacaklar listesi hazırlıyorum. ardından o işleri o gün içinde bitirmeye çalışıyorum. kurbağayı erkenden ye düsturuna uyarak en zor olanı ilk başta hallediyorum sonrası kendiliğinden geliyor. yapılacakları da çok genel yazmıyorum olabildiğince parçalara ayırıyorum ki her bir aşamayı tamamladığımda o tiki koymanın hazzı devam etmeme daha da yardımcı oluyor. bu yöntemi keşfettikten sonra verimliliğim epey arttı. eğer ipleri elinize almazsanız bir bakmışsınız bir ay geçmiş elde tutulur tek bir işiniz yok.

eskiden arkadaş ortamında şunu şu zamana kadar hallederim gibi sözler ederdim. mesela cumartesi boş musun sorusuna cuma gününe kadar şu işi hallederim sonrasında ise boş olurum evet diyordum. bizimkiler anlamazdı ne dedi bu şimdi yapacağı işi niye söylüyor diye. size demiyorum ben birader kendime telkin veriyorum ve sizi şahit tutuyorum ki o zamana kadar yapmak zorunda olayım. çok da şey yapmayın. tabi bu metot daha zayıf not metodu şu an çok iyi gidiyor.

tüm her şey kusursuz işlese bile bazen meşru bir zemin çerçevesinde insanlar ölür.

kafam şişiyor, hele ergenlerle uğraşmak o kadar zor ve zahmetli ki....

"şu göbeği buradan alıp biraz omuzlara doğru kas olarak yayabilir miyiz?" minvalinde sorulara gülmeden yanıt vermek.

sözel dersler.. öğrenciyim..

gece çalışırken, gönderdiğiniz alkol fotoğraflarına maruz kalmak. vicdansızlar sizi.

zaman yetmiyor efendim.. gün 36 saat olsa yine yetmez..
her güne yeni bir vergi çıkaran sayın bakanlığın bize dayattığı zamansızlık..

bu da yetmez gibi zamanında evraklarını göndermeyen sayın mükellefler ve onlarla girilen diyaloglar

- yaww 1 ayda az vergi çıkarın be kardeşim
+ ee kazanmışsın ben ne yapayımm

- daha geçen ay ödemedik mi ya biz bunu
+ tamam canım ben şimdi maliye bakanını arar senin ödemelerini yıllığa çevirtirim..

işin en kötüsü de tüm faturalar sisteme otomatik düştüğü için millet ne almış, neler yapmış hepsini biliyoruz .
tabi ki tüm saçmalıkları da görüp yuhhh dediğimizde olmuyor değil.. *

"kanka 1 milyona araba alcam aklımda x marka x model var ama senin bildiğin daha iyi alternatif varsa onu alalım" diyen model.

kanka diyorum, "baktığın arabanın kronik sıkıntıları var yakıtı kötü vs vs çok eksisi var, onu direkt ele onun yerine şu modellere bak." 10 tane falan da ilan atıyorum. sonra aradan 1 hafta geçiyor bir bakıyorum ilk dediği o dandik arabayı almış. sonra "kanka haklıymışsın yeeaaa araba hakkaten dandikmiş" demeler falan tabi.

bi de bunun yan çarı var, dediğim arabayı alır sonra bir daha arayıp sormaz.

haliyle ben de son 6 aydır bu tarz talepleri bir tarafıma bile takmıyorum al geç diyorum hepsine.

herkes sevdikleriyle beraber vakit geçirirken sen yalnız olmak zorunda kalırsın. yalnızken hasta olmak, özel bir güne denk gelmek vs. çok can sıkıcı hatta bazen yemek yiyesiniz bile gelmiyor.

uykusuzluk ve benim son 15 yıldır uyku sorunum var.
uykusuzluk her meslekte olduğu gibi bizim meslekte de insanı madara ediyor ama çok şükür sizlerin aksine benim işte geri al tuş kombinasyonu var.

yani diplomalı mesleğimi yapmıyorum elimdeki de tam meslek gibi değil ama mesleğini yaptım söyleyebilirim...

freelancer çalışmak kadar kafa karıştırıcı başka bir iş yok... belirsizlik çizgisi üstünde sürekli cambaz misali sağa sola kayıyor insan... bir sürü boş vaat ve saçma lakırdılar...

neyse şimdilerde yapmıyorum ama yapabilir miyim evet olabilir hayırlısı...

en zor yanları, yanı değil.
-soyut olması.
-yaş ilerledikçe yüksek frekansları işitmek zorlaştığından ihtiyarlara ses duyuramamak.
-dal*arak dinleyicilerin elinde birayla gelip "ğkanğga duyamıyoz yeaa" diye anırması.
-görgüsüz sanatçı tripleriyle uğraşmak
-düzensiz para geliri olduğu için çoğu zaman asgari ücretten az kazanıyor olmak.
-yine düzensiz para geliri olduğu için bi silkime sahip olamamak.
-ülkede eğlence sektöründen öteye geçememek.

insan. "şu mektepler olmasa maarifi ne güzel yönetirdim" gibi olacak ama işim insanla olduğu için, zor tarafı da insan. satış yapıyorum ben. dünyanın en temel işlerinden biri. parayı ver, malı al. standart. düz.

insanlar bu denklemi çok zorlaştırıyor. herkes çalıştığı işte benzer manyaklarla karşılaşmıştır. o kadar saçma şeyleri sorun ediyorlar ki, anlatamam. belli bir gelir grubunun üstüne çalışınca rahat olur diye düşünüyordum toy bir yeni mezunken. bildiğin kayıkçı pazarlığı yapılıyor bazen. bunlardan kaçayım diye sektörün yarısını yokmuş gibi düşünüyorum. çekilmez başka türlüsü çünkü.

liyakatsız, psikolojisi bozuk, elde ettiği mevkinin içinde kaybolmuş kişilerin altında çalışmak.

öyle her yerde söyleyememek*