squid game

platform kadar gerdi ta ki son bölüme kadar. son bölümü netflix'in ben bu projenin suyunu çıkartana kadar kullanacağım damaklarda la casa de papel 'de bıraktığı kekriliği bırakacağım hissini uyandırdı.

ben çok bi numarasını göremedim açıkçası. attack on titan'da hajime isayama'nın yarattığı şaheserden sonra beni hiçbir şey tatmin etmiyor ama hikaye olarak güzel, izlerken beni mutlu da etti. sadece fazla hypelandığını düşünüyorum. muazzam bir sosyal medya çalışması var bu dizinin arkasında. çok güzel pazarlandı. popülerleşen her şeyin aşırı popülerleşmesi kervanına bu dizi de katıldı.

son dönemlerde viral olmuş ve sosyal medyada sürekli karşıma çıkan, büyük bir merakla başladığım dizidir. cidden sarıyor.
para sıkıntısı çeken birtakım insanların para kazanmak için oynadıkları oyunları konu alıyor genel olarak. şu an yarısındayım dizinin. galiba az önce yanlışlıkla birazcık spoi okudum dizinin sezon sonuna dair.

görmezden gelmeye çalıştım, unutmaya çalışıyorum ama bir türlü çıkmıyor aklımdan.

edit: hemen de bitirdim diziyi. 24 saat olmadı daha.* bu arada telefonum kırılaydı da o spoileri okumasaydım. bir numarası kalmadı finalin.

sizce kırmızı mı, mavi mi? *

bir "teoriye" göre istasyonda meşhur tokat ye para kazan kısmında kağıtların biri mavi biri kırmızı. maviyi seçen yarışmacı, kırmızıyı seçen asker oluyor şeklindeydi.
ilginç ve mantıklı geldi, belki yeni sezon asker olma ile alakalı olabilir.*

ilk 3 bölümünden yorum yaparsak, evet sürükleyici dizi. karakter gelişimleri de ince işlenmiş, hoş.

ancak yıllar önce yapılan battle royale konusuna çok benziyor.

zamanla gelişecektir, göreceğiz.

4 bölüm kadar izledim.
bu zamana kadar denenmemiş ( denendiyse ben bilmiyorum ) bir senaryo olduğu için beni çekti.
la casa de papel'den sonra kostüm konseptinin iş yapacağını da biliyorduk ki nitekim öyle olmuş.

bir yandan kargaşa, kaos, bir yandan dayanışma duygusu, öbür yandan bireyin yalnızlığı teması güzel işlenmiş.
kapitalizmin vahşiliği ve insanoğlunun para için, içinden nasıl bir yaratık çıkabileceğini de görmüş oluyoruz.

güzel güzel gidip zikko final yapma modasına uymuş dizi.

son derece iyi bir kurgu yaratıp havada kalan, mantık hatalarıyla dolu bir son 3 bölüm yapmasaydı iyiydi. üzdü.

uzun zaman sonra dizi izleyen biri olarak tek günde bitirdiğim dizi.
bir sezonda bitirilebilecekken yine la casa de papel gibi uzatılan bir dizi havası aldım.
bir miktar da prison break gibi...

keyifle izledim. fikir çok hoş ve iyi işlenmiş. kumar oyunlarına ve psikolojisine ilgisi olan biri olarak yer yer çok etkiledi beni. dış dünyada her türlü ayrımcılığa ve eşitsizliğe mâruz kalan "loser'lara çok yönlü kurgulanmış ıssız bir yerde fair play vaat ediliyor. kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar gibi görünüyor pek çok oyuncu başlangıçta. sonradan bunun böyle olmadığı görülüyor. özellikle baş oyuncuların kaybedecek ve biri haricinde nihayetinde hepsinin kaybettikleri şeyleri olduğu anlaşılıyor. hepsinin farklı bir hikâyesi var. pakistan'tan para kazanmaya gelmiş müslüman ali, kuzey kore'li cool göçmen kız, 47 yaşında yaşlı annesiyle yaşayan ve onu söğüşleyen baş karakter, onun dibe vurmuş "dâhi" kardeşi, sonradan her şeyin ardında olduğu anlaşılan yaşlı adam... bence iyi işlenmiş karakterler bunlar. oyunlar insanın en temel içgüdüsü olan hayatta kalma savaşımlarına yönelik. insanın binlerce süslü tanımı yapılabilir. bunu felsefî bir biçimde yapabilirim. ama çalıyı dolanma bana açık ve net biçimde insanı tanımla deseniz size insan hayatta kalmaya çalışan varlıktır derim. üstelik öleceğini bilerek yaşayan bir varlık olarak bu mücadeleyi verir. tam bir jungle aslında oyun alanı ve oyunlar. homo homini lupus, insan insanın kurdudur. herkesin herkesle sürekli savaşı. ama bu bitimsiz savaş sırasında kalbe dokunan şeyler de yok değil. baş karakterin uyuyan "dâhi" yi kuzeyli kızın telkiniyle öldürmemesi ve dâhinin zaten yaralı olan kızı öldürmesi bunun ardından... sonra baş karakterin kızın başında acıyla bezenmiş çığlıkları... bunlar bir kurgunun olmazsa olmaz çatışmaları. oyunlar sırasında pek çok şeyi öngördüm ben. bilye oyununda özellikle. iki kızdan birinin vazgeçerek diğerinin yaşamasını sağlamasını, yaşlı adamın oyunun başından itibaren bunak rolü yaptığını ve pakistan'lı ali'nin kazanıp öleceğini bildim. ali'nin durumuna romantik bir bakışla yaklaşsaydım herhalde hüngür hüngür ağlamam gerekirdi. saflığı ve iyi niyeti yüzünden karşısındaki kurda yem oldu derdim. ama böyle bakmıyorum. bu tamamen doğal seçilim. inanmaması ve kanmaması gerekirdi o durumda. aptal biri de değildi o sahne biraz zorlama olmuş bence. pakistan'lı müslüman bir göçmen olarak onu öldürmek en kolayıydı. dizinin ingilizce altyazısında ciddi hatalar ve eksikler olduğu söyleniyor. ayrıca ingilizce konuşulan sahnelerde ingilizce altyazı yoktu. polis her zamanki gibi bir kahraman yaratma telaşıydı bence. öyle bir mekânda bir türlü bulunamaması filan olacak şey değil.

bana izlerken (bkz: alice in borderland) hissi veren kore dizisi. bir günde bitirdim ve son bölüm dışında gayet beğendim diyebilirim. fakat favorim yine de alice in borderland. izlemediyseniz ve squid game'i de sevdiyseniz mutlaka öneririm. yakın zamanda 2. sezon duyurusu da gelmişti.

8 yapımcı gezmesine sasmadigim, arkadaş diktası ile izlediğim dizi. ispanya da yaşanan olayları ülkemde göremediğim için şaşkınım. benzer şaşkınlığı (bkz: fight clup) filminde de yaşamıştım.

herkes seviyor diye bir şeyi boklayan o daly*rak olmak istemiyorum ama izlerken mantık hataları ekran başında baygınlık geçirtti. işleniş, verilen mesaj falan bir yere kadar hadi tamam ama yok yani. testere'nin ilk filminden plot twist çalalım fikrini senariste veren eleman kim bilmiyorum ama kovulması herkesin iyiliğine olacaktır. alice in borderland dizisini de bu vesileyle bitirdim. onun, altına azıcık aile dramı sokuşturalım da felsefi dursun tamam mı versiyonu bir dizi işte. hiiiiç öyle alt metin falan ağlamaya gerek yok. verilmek istenen mesajı sıfır mantık hatasıyla çatır çatır verebilen bir sürü iş var. yenilikçi bir iş diye bu kadar tuttu deniliyorsa o başka. şapkamı çıkarıp önüme alır ve kabul ed- şaka lan ne kabul edeceğim. şu minvalde on tane anime daha da fazla manga var. azıcık üzerinde oynayıp oradan buradan elli tane arak yap sonra yonolokço sonoryo. hass*iktir derler adama.

herkes arisu çakması demiş. önce bunu sonra da onu izledim. eğer ikisini de izlemediyseniz önce arisu, sonra bunu izleyin. çünkü bunu izledikten sonra, o bana çok renksiz ve sıkıcı geldi.

ekleme: bir de lütfen spoiler veriyorsanız bunu belirtin. ayıp oluyor.

çıtır çerez bir dizi fakat neden bu kadar göklere çıkarıldığını anlayamadım. görsel kalitesi yerinde ama hikaye sunumu gerçekten iyi değil. ek olarak vermek istediği mesajı da o kadar basite indirgemiş ki finalinde etkilenemiyorsunuz bile. mesela aynı mesajı vermek isteyen ve aynı platformda çıkan 'platform' isimli film hem vermek istediği mesaj olsun, hem hikaye sunumu olsun bu diziyi en az beşe katlar.

bildiğin bir kaç filmi birleştirmişler ya. başarılı olmuş bu arada çok keyif aldım ama finali bir o kadar berbattı. korelilerin müziğini sevmem ama dizi-film işini feci iyi yapıyolar. bir başyapıt değil elbette ancak hiç fena sayılmaz netflix gibi bir platforma fazla bir dizi. ondan dolayı bu kadar popülerleşti zaten.

(bkz: fermat's room) bu dizinin matematikli hali gibi bir şey. filmde bir kaç matematikçi toplanıyor problem soruluyor çözemeyen ölüyordu.
(bkz: forgotten) abi-kardeş meseleleri
(bkz: saw) malum sebepten ötürü benziyor

+suquad game izliyon mu?
- ıyyyyyyy hayııır o ne öyle herkes konusuyor iğrenççççççç

aynen kanka çok havalısın. sırf popüler diye izlemedin. sen aykırı bir tipsin herkes sana bakıyor dışarda aynen. kodugumun aptalı.

sonuç olarak algıladığım şu para her zaman huzur vermez sadece elinizdekilerle mutlu olun ve değer bilin. umarım herkes aynı şeyi algılamıştır yoksa bende bir sorun var ^^

...türünün benzerleri dahilinde korkunç bir iş olmuş, ya ben sinemacı değilim ya eleştiren daha doğrusu sosyal medyanın dört bir köşesinde alkıştan elleri patlayan deeev bir kitle, sinemadan anlamadığı gibi yorumdan da uzak kalmalı... ilk 3 bölümünü haydi dönecek bir yerden diye zorla izledim, birkaç küçük anekdot dışında zerre puan almadı, sinematografi aksında da eee ne var bu işte yahu, dedirtti... yok ben bulamadım, 1 numaralı oyuncudan farksız olduğum için kuşak farkıyla beğeniler arasındaki bağlantı mı acep sebep bilemedim...

cing hong çünk mü neyse ismi bilemedim o kıza üzüldüm bebeğim benim aşıktım ona böyle güzel ve tatlı olup bir başkası için canını verebilecek hayattan bıkmış ve ölsem ne değişecek diye düşünen hanimlar bir mesaj kadar uzağınızdayım aşkınızla beni yakmanızı bekliyorum. teşekkürler.

reklamları insanlar daha izleyemeden başlatılan dizi.

hangi ara başladı la bu dizi? şeklinde hissettiğinize bahse girerim. güzel reklam yaptı, kesitler de çekici duruyor. bir ara başlanır.

edit: bunu diyip sonraki saniye izlemeye başladım, evet.

öyle ağlanacak, duygulanacak dizi değildi. tahmin edilebilirdi ama üzerine çok düşünmezseniz bölümler ardı ardına izleniyor.

gereksiz pozitif, büyüklerine saygılı, borca batmış, küçük kızına babalık yapmaya çalışıp da onu bir daha göremeyecek bir abimiz var. bu karakterle başlıyor dizi. metro istasyonunda para veya tokat karşılığı küçük bir oyuna katılıyor. iş göründüğünden daha büyük ama. 6 tane çocuk oyunundan oluşan, kafa sözlük kurallarından ötürü istediğim sıfatla niteleyemeyeceğim elemanların üzerine bahis oynadığı biraz açlık oyunları, biraz circle tadı veren arenaya dönüşüyor.

sonunu hemen hemen kimsenin beğenmediği, 6.bölümün ise adeta ciğer söktüğü dizidir. bu arada favorim 067 supremacy bacı değik 212 numaralı bacıydı. sigara sokma yöntemi bile yeter, yarışmayı kazansa seul'un en t***lı genelevini açıp 101 numaranın özel takımları kestirip tahnit yaptırtmak suretiyle vitrinde sergilese içimin yağları erir.