türk öykü yazarı ve çevirmen.
devamını gör...
türk edebiyatına çok kıymetli öyküler kazandırmış, üç büyük şairi kendisine aşık etmiş mahur gözlü güzel mi güzel kadın...

edip cansever onun için "seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki" derken, cemal süreya "daha nen olayım isterdin onursuzunum senin" demiş, birbirinden güzel şiirler yazmıştırlar. ama tomris en sonunda turgut uyar'ın olmuştur. turgut ise ona şu muhteşem dizeleri sıralamıştır...

"senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana yaraşmaz
kış gecesi amcamızdır bahar yakından kardeşimiz
alır başımı erzincan'a giderim seni düşünmek için
dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor
kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için

bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur
ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan
durmadan
dağ biraz daha benden deniz her zaman senden
hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan

kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm
seni övdüğüm zaman
güzel bir çingene yalnız başına dolaşır kırlarda
seni övdüğüm zaman"
devamını gör...
bir kadın, zamanının 4 şairi kendine aşık olduğu için hep ikinci yeninin gelini diye zikredilmiştir.
oysaki hikayecidir kendisi. yazardır. hikayelerinde hatıralar ve izlenimler ve onlardan doğan çağrışımlarla çizilen bir dünya yaratır.
kadınlara bir ayrıcalık ayırdığı eserleri, onun kadını iyi tahlil edebilen nadir yazarlardan olduğunu gösterir.
şöyle minicik bir alıntı da bırakalım.

“böyle anlarda hep olur. yerinde kullanılan bir sözcük, rastgele yükselen bir şarkı, nasıl kavratır yaşamayı! ne diyor radyodaki ses: teamo te. ne demek olabilir teamo te? “seni seviyorum, seni, seni, seni” gibi bir şey. hiç usanmadan, hep yineleyerek. dili bilmesek bile anlıyoruz, çünkü akdeniz’in ortak dili bu. dizboyu papatyalar anlamına da gelebilir, “daha yığınla çocuk var doğurulacak, yığınla çocuk bezi, don, erkek çorabı var yıkanacak” anlamına da. “seni seviyorum, hadi hoşçakal, bir gün o kıyı kahvesinde yanına çöküp dostça iki kadeh içebilme isteğim baskın geliyor” anlamına da…”
devamını gör...
vaktiyle üç şairi topaca çevirmiş kadın.
devamını gör...
zamanının en büyük kezbanı. yani kıyas kabul etmez.
devamını gör...
takıntım ve başucu kitaplarım olan roman serisi alice harikalar ülkesinde ve aynanın içinden'i asıllarından çevirerek türkçe'ye kazandıran çevirmen, yazar.
devamını gör...
başına buyruk ve yabani hâlleriyle ‘uyumsuzlar kraliçesi’ diye lakabı vardır. öykü, deneme ve eleştiri yazarı.birçokta çevirisi bulunmaktadır.


yorgunum. verebileceklerimden, veremediklerimden yorgunum. biriktirdiklerimden.bir alsalardı, o yürekliliği gösterselerdi...
devamını gör...
“bir erkeğin merhametini sevin. yakışıklılık geçer gider. para; mal, mülk tükenir ama merhamet kalıcıdır. ve bir erkeğe en çok merhamet yakışır” merhameti küçümsemeyin. en kalıcı ve en büyük duygu budur. der tomris uyar.
devamını gör...
özgür, güzel, alımlı kadın.
ilk eşi ülkü tamer. cemal süreya sevgilisi. cemal bey onu kalıplara sokmaya çalışmayacaktı, ayrıldı.cemal süreya onu çok güzel sevdi lakin kendince.
turgut uyar son aşkı.
devamını gör...
döneminin 'erkek' yazarlarının gölgesinde kalmış, adı onların adının yanında anılmış, hatta yazdığı onca esere rağmen hâlâ 'ikinci yeninin gelini' veya 'ilham perisi' gibi sıfatlarla anılan, türk edebiyatının kıymetli merhume kadın yazarıdır.
devamını gör...
ikinci yeninin en çok konuşulan kadın yazarlarımızdan şüphesiz,
ancak kişisel davranışsal hallerini eleştirmekten uzak olarak
bir kitabına dikkat çekmek istediğim isim.
(bkz: gün dökümü (bir uyumsuzun notları)

geçen yüzyılın son çeyreğinden dökülmüş günler diyor kitap arka sözünde
ben ise tomris ile karşılıklı oturmuş konuşmuş gibi oldum okuyunca..ıçten bir dil,
her anlatımda,
tüm anlayışları zirve yapıyor olduğuna tanık olduğum kitap ve bana bunu tanıtan tomris uyar..
devamını gör...
4 şair tarafından uğruna şiirler yazılmış kadın: tomris uyar

kolej aşkı: ülkü tamer
kolejden mezun olur olmaz evlendiler. tomris uyar ilk çevirisi olan tagore’den “şekerden bebek”i bu yıllarda tamer soyadı ile tamamladı. birbirini çok iyi tamamlayamayan bu çiftin evliliği trajik bir şekilde sonlandı. evlilikten “ekin” adında dünyaya gelen çocukları birkaç haftalıkken sütten boğularak hayata veda etti, büyük sarsıntı yaşayan çift, kısa bir süre içinde boşandı.

cemal süreya
ankara’daki sanatseverler derneği lokali’nde tesadüfen aynı masada rakı içerken tanıştılar. tanıştıklarında ikisi de evliydi, bazı rivayetlere göre birlikte olabilmek için eşlerinden boşandılar.
cemal süreya onun için bu dizeleri yazdı:
“ay ışığında oturduk
bileğinden öptüm seni
sonra ayakta öptüm
dudağından öptüm seni
..."
her akşam işten çıkar çıkmaz eve dönen cemal süreya’ya bir gün tomris uyar, “biraz gez dolaş, arkadaşlarınla buluş, vakit geçir” dedi. ertesi gün on dakika geç geldi cemal süreya, bir sonraki gün on beş, daha sonra yarım saat. bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan tomris’in apartmanın girişinde oturan cemal’i görmesiyle gerçek ortaya çıktı. her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup “gecikiyordu” süreya. tomris uyar bu duruma “şahsiyet rötarı” adını koydu.
bu aşk da tükendi.
üç yılın sonunda tükenen bu tutkulu aşk, dostluğa evrildi.
ayrılığın ardından tomris uyar, “beni bıraktı ama rahat edemedi. ona göre bana sahip olunamazdı” dedi. cemal süreya ise tomris uyar’a şu sözleri söyledi: “senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikâyen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim; benim ağzımdan kimse duymayacak” ve o günden sonra hiçbir şey yazmadı.

uzun soluklu aşk: turgut uyar
tomris uyar, turgut uyar ile tanışmalarını şöyle anlatır:
“1966 yılında ben zaten cemal süreya’dan ayrılmak üzereydim. o da eşinden ayrılmıştı. istanbul’a gelmişti çocuklarıyla. burada tanıştık. asıl tanışmamız herhalde o, çünkü o zaman daha bir yakın oturup konuşma fırsatını bulduk ve mektuplaşmaya başladık. bu mektuplar önce sadece şiir üzerine mektuplardı.
hâlâ duruyor bende. genellikle onun şiir üzerine düşünceleri, benim onun şiirleri üzerine düşüncelerim… ve anladığım kadarıyla çok sıkışık bir dönem geçiriyordu. yani evlilik hayatında bir süredir yaşadığı tedirginlik ve uyumsuzluk şiirini de etkilemişti, yedi yıldır şiir yazmıyordu. esin periliği olarak ifade etmek istemiyorum ama herhalde çok konuştuğum, çok dürttüğüm, yazmasını çok rica ettiğim için diyeyim, yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden doğdu”

ankara’da tanışan ikilinin şiir üzerine başlayan ilişkisi aşka doğru sürüklendi. 7 yıldır şiir yazmayan turgut’a, tomris esin perisi oldu. 1969’da evlendiler ve bu evlilikten turgut adında bir çocukları oldu. turgut uyar’ın tomris’i kaygıyla, kaybetme korkusuyla sevmesini tomris şu sözlerle anlatıyor: “turgut, her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.”
tomris’in en uzun soluklu ilişkisi, 1985’te turgut uyar’ın hayatını kaybetmesiyle son buldu. geriye “bozuk saat” adlı şiir kaldı:
"herkes seni sen zanneder.
senin sen olmadığını bile bilmeden,
sen bile..
seni ben geçerken,
derim ki,
saati sorduklarında;
onu “o” geçiyordur.
kimse anlam veremez.
tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
ettirmek istiyor musun demezler.
bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur
..."

edip cansever
fazla şiirden ölen edip cansever
fazla şiirden öldü, doğru, aynı zamanda platonik aşkından da öldü. “tomris rakıyı çok severdi, bense onu…” yazmıştı peçeteye, tomris ile baş başa oturdukları bir rakı masasında.
diğer şairler arasında en şanssızıydı, tomris’i kendine âşık edemedi. turgut uyar’ın en samimi arkadaşlarından biriydi. tomris’e karşı saklayamadığı bir sevgi ve hayranlık besliyordu. cansever, her 15 mart’ta, tomris uyar’ın doğum gününde, yeni bir şiir yazıp yayımlayarak aşkını tekrar tekrar ilan ediyordu.
"bir adın vardı senin, tomris uyar’dı
adını yenile bu yıl, ama bak tomris uyar olsun gene
..."

tomris uyar, edip cansever için şunları söylemişti: “sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu edip cansever öğretti bana.”
devamını gör...
birini bulmadan diğerinden ayrılmayan sıradan ve basit bir kadın. kurtulması kolay diye sanırım her daim şairlerle ilişki, dostluk ya da evlilik yaptı. eğer tüm bu ilişkilerindeki kişiler şiir dünyasında tanınıp saygı duyulan kimseler olmasaydı ''kaşar'' yaftası yerdi de erkekler saygı duyduğu diğer erkeklerin eşleri ve sevgilileri hakkında ileri geri konuşmadığından hala daha hayranlıkla anılıyor. yoksa baksana bi kadına, biriyle evli diğeriyle rakı masasında tanışıyor ve boşanıp ona varıyor. derken onunla da evliyken yine rakı masasında başka biriyle tanışıyor ve yine başa döngü.
devamını gör...
turgut uyar'ın 7 yıl aradan sonra tekrardan şiir yazmaya dönmesinde en etkili olan yazardır. tomris uyar o yıllarda ülkü tamer'den sonra cemal süreya'dan ayrılmak üzeredir. turgut uyar da eşinden ayrılıp çocuklarıyla birlikte istanbula taşınmıştır. işte turgut uyar ile tam o vakitler tanışmışlardır. birbirlerine hep mektuplar yazmışlar. tabii ki bu mektuplar şiirlerden ibaretti. haliyle şiirde de aşk kaçınılmazdır. işte turgut uyar ile evlenmesine vesile olan şey tam olarak bu mektuplardır.
devamını gör...
tomris uyar, türk öykü yazarı ve çevirmendir kendileri. benim de okumak için hayalini kurduğum robert kolej inde eğitim görmüştür. istanbul üniversitesi gazetecilik bölümünü bitirmiştir.

kadınların konuşmalarında bu özellik çok ilgimi çeker. o anlaşılmaz geçişler, bağlantısız sanılan, yaşamın özüne birdenbire inen saptanmalar. bence kadınları en ağır koşullarda bile dayanıklı kılan bu konuşma biçimidir, yere sağlam basan bu dildir.

sözlerinin sahibidir.
devamını gör...
yukarıda zikredilen şairlerle yaşadığı gönül ilişkilerinin ekmeğini yiyen vasat bir öykücüdür. edebiyat fakülteleri çevrelerinde feminist kadın hocalar tarafından fazlasıyla sevilen bir isimdir. genel olarak edebiyatla yüzeysel olarak ilgilenen kadınların şairlerle yaşadığı aşklar bağlamında imrendiği bir isimdir. kendisine şiirler yazılmış olması pek çok kadının anlayamadığım bir şekilde başını döndürmektedir. (bkz: tomris uyar şansı)
devamını gör...
edebiyatta ilham perisi kategorisi olsaydı mutlaka ödülü tomris uyar alırdı.
hikayelerini sevemedim, bana okurken zevk vermedi ama onun için yazılan şiirler gerçekten çok güzel.
çok sevildiği halde mutsuz olabilen ve her seferinde nasıl oluyorsa daha çok sevildiği birine rastlayan tomris uyar, sanki mitolojik bir yarı-tanrıçadır.
ikinci yeni diye bir akım varsa bugün, hepsi ondan ötürüdür.
uğruna şiirler yazılsa da, aşkından şahsiyet rötarı yaşansa da, ilk aşkın heyecanıyla evlilik yapılsa da bazı kadınlar dünyaya mutsuz geliyor, mutsuz gidiyor.
en büyük acısı ekin bebeğine kavuşmuş ve ruhu huzur bulmuştur umarım.
devamını gör...
yazarın, adı gibi zamanın siyasi, toplumsal karmaşasının fonunda geçirdiği günlerini yazdığı, hatta içerisinde amerika günleri de olan gündökümü kitabı zatımda iyi izlenimler bırakmışsa da öyküleri konusunda aynı izlenimler içerisinde olmadığımı söylemem gerekir. kıymetli bir çevirmen de olan uyar, turgut uyar ile türkçe'ye kazandırdıkları antik roma şairi lucretius çevirisi eleştiriye açıktır. en sevdiğim şair olan turgut uyar'ın eşidir. zeki ve ilginç bu kadın hakkında yıllardır yazılıp çizilen özel hayatı konusu ise kimseyi ilgilendirmez diye düşünüyorum. sayısız güzel şiire ilham vermişse de bu onun maharetidir, öyle de kalacaktır.
devamını gör...
iki kişi yalnız kalmaktansa, kalabalıkta yalnız olmak çok daha kolay
t.uyar
devamını gör...
zaman zaman isminden ötürü tomris incer ile karıştırdığım kişi
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"tomris uyar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim