trabzon

bir şehre gitmeden orası hakkında önyargılı olmamamız gerektiğini öğreten şehirlerden biri.
aslında tüm şehirlerimiz gibi, tüm şehirler ve dünya gibi..
doğma büyüme istanbullu olarak ömrüm karadenizli insanlarla,dostlarla, komşularla vs geçti ve ömrüm boyunca da yüzlerce karadenizli de tanımışımdır ayrıca.
ama dostlarım diyorum ki ; o şehre gidin ve o insanları o kültürü tanıyın,o sokakları karış karış gezin.
hepimizin defoları var,eksikleri hatta kötü yönleri var.
şimdi ben henüz karadeniz'e(trabzon) ilk defa bugün birkaç saat önce adım atmış bir istanbullu olarak diyorum ki ; o insanları bilindik mevzularla değerlendirmeyin. şimdi diyeceksiniz ki ; daha birkaç saatte hemen anlayamazsın vs vs , biraz insanları okumayı öğrenmişseniz az çok anlıyorsunuz sarraflık nasıl yapılır,neyse.
bir kere kesinlikle yardımseverler (diğer tüm bölgelerdeki insanlarımız gibi)
yürümeyi pek sevmiyorlar anladığım kadarıyla * her yere yürüyerek gitmeye alışık bendenize 5 dklık yol için bile taksi önerdiler,biz ne dağ tepeler aşmışız tey teyyy nedir uzun sokak ı ayasofya'yı yürümek *
istanbul'a nemli diyenler buraya gelsin! antalya'nın nemiyle başabaş yarışır! bittik yahu! havası temiz,e binalardan arta kalan yerler hala ağaçlı tâbi, yeşillik görünce mavi görünce mutlu olan bendeniz kesinlikle tatmin oldum.
bir de otobüs için,yol tarifi için bana yardımcı olan güler yüzlü insanlar!
özellikle yasemin hanım.. belki siz de bir gün istanbul'a gelirsiniz, umarım karşılaşırız.
bordo-mavi tutkularını da anlıyorum kesinlikle. e biz beşiktaş'ı siyah-beyazla donatıyoruz, kadıköy'de sarı-lacivert oluyoruz,e adamların tamamı bordo-mavi çok normal da! hassasiyetleri var yani, alıştım bile her yerde o çift rengi görmeye,61 ve kuzey tandanslı işyeri isimleriyle karşılaşmaya *
daha bir kaç saat olmuş gideli amma konuştun diyenlere bu daha hiçbir şey diyorum, çünkü adım adım keşfetmeyi çok çok severim,hatta bu benim yaşam felsefemdir.
trabzonla ilgili daha çok şey ekleyeceğime eminim.
sevdim seni süt oğlan,siz de beni sevdiniz ama farkındayım, sağ olun!*

insanları sinirli ama aşırı komik olan şehir. oldukça gelişmiş bir şehirdir son model her şeyi bulabilirsiniz. erkekleri aşırı yakışıklı ve uzun boyludur. kadınları da victoria secret mankenlerine benzer.

trabzon güncelleme vol2 *
yeşile doyuran şehir! öyle doya doya baktım ki bırakmak istemedim,dakikalarca daldım gittim.
benim gibi doğa aşığı birini kendine aşık eden şehir.
merkezdeki kalabalık (istanbul'dan farkı yok çünkü) dışında gittiğim her yerini abartısız sevdiğim karadeniz şehri.
çaykara'dan mı bahsetsem, sümela'dan mı, şehrin büyük bölümünün belediye sınırlarında olduğu ortahisar'dan mı,"malum kişi"ye mütemadiyen birlikte sövdüğümüz temiz kalpli atarlı insanlarından mı,gece otobüs durağında biraz fazla bekledim ve kaldığım yere gidebilecek miyim diye benim için endişelenen kızkardeşten mi, sorduğum her soruya cevap vermek için çırpınan insanlarından mı, sağlam solcu ama insanlığını kaybetmemiş tekel büfecisinden mi, sağlam müslüman ama öncelikli şeyin "insanlık" olduğunu söylediğimde bana katılan dindar abiden mi, çalana çırpana,hak yiyene, düzenbaza , vatan hainine bağıra çağıra söven abladan mı?
dur daha trabzon ,ne sahip olduğun doğa beni bırakır,ne de 5 dk bile olsa sohbet ettiğim ama bir şekilde iz bıraktığımı bildiğim ve farkında olduğum insanların bırakır beni. sevgilerini, ilgilerini belli edemeseler de "ha bi istanbullu kız vardi da karış karış gezdi buralari,bizum gibiydi ayni,lafi laf sözü sözidi,gene gelsun da,sefa getursin" dedirttiğime adım gibi eminim ya , 3 dk olsa da yoldaşlığımı hissettirdim ya , o yeter bana da! *

üstteki yazıyı okuyunca bir an finlandiya'nın da trabzon diye bir ilimi var diye merak ettim.
dip: bira var mı? diye sorduğum bakkal budaklı meşe ile kovalamıştı beni.
memelerim yok evet...

havasından mı suyundan mı çözemedim bir tanesi bile adam değildir. yanıma yöreme bile yaklaştırmam. selamlarını almam vermem. keşke bu güzel ülkemin topraklarının içerisinde olmasaydı.

fransız botanikci joseph pitton de tournefort, bitki toplamak için anadoluyu karış karış geziyor efem. 1701 yılında da trabzonda'ki bitkileri incelemek için geliyor. ve trabzon şehrinin şöyle bir resmini yapıyor.
gerçekten güzel.
''''

61 plakası, karadeniz şehirlerinin en gelişmiş olanıdır. mevkiye açık insanları milliyetçi olmakla beraber enteresan bir sosyalist tarafları da vardır.
turistlerin ve bilhassa rumların çok fazla seyahat düzenlemesinden dolayı istihbarat birimlerinin gözbebeği olan şehirlerdendir.

bize her yer trabzon.

türküde geçen karadeniz sehri. içi silahlı uşak dolu şehir.

fazla öz güvenli insanlardan bolca bulabileceğiniz memleket.

hamsinin balık olmadığı şehirdir.

karadeniz denince akla gelen şehir, doğduğum şehir. renklerine gönül verdiğim takımın vücut bulduğu futbol şehri.

doğmadığım ama doyduğum şehir.
burada bir yere yürümelan ya da arabalan gidebilirsiniz.
bazen anlama anlarsınız ama kavrama kavrayamazsınız.
250 gramı ne kadar? diye sorduğunuzda 250 gram??!?? cevabı alabilirsiniz.
güzeldir, güzel..

benim çakma memleket, taşı, toprağı, denizi, kumu, yağmuru, güneşi bir başka dünya harikası

herkesler memleketi diline dolamış. bizim başımız kel mi.

btk'nın 2019 il verilerine göre internet abonelerin üçte biri fiber altyapıya sahip, fiberleşme oranının karadeniz'de yüksek olduğu nadir şehirlerden bir tanesi (bir diğeri de samsun).

link

geçtiğimiz 2 yılda oranı yarıladığı tahmin ediliyor.

karadeniz i karadeniz yapan şehir diyebiliriz.

gönlü kadar meydanı olmayan şehir.

şu saatten sonra u12 takımıyla bile sahaya çıksa şampiyon olacak takımın güzel şehri...

gs,fb,bjk kümede kalma mücadelesi verecekler bu gidişle.. sezon sonu üç büyüklere 40+ puan fark atabilecek takımdır.

bir ara bu şehre gitmeyi ve bu şehri görmeyi çok isterdim.