yabancılaşmanın en çarpıcı örneği aşk'tır. varoluş sebebibimizi kendimizde değil başka bir insanda aramaya başlarız.
devamını gör...
günümüzde birçok insanın yaşadığı olgu. kendine, doğaya, insanlara, mutluluğa, umuda ve güzel olan her şeye karşı yaşıyoruz.
devamını gör...
postmodern kurgunun ana öğelerinden birisidir.

kişinin dış dünyaya, nesnelere, objelere, olaylara hatta yeri gelince kendisine bir yabancı gözüyle dışardan bakmasıdır.

amaç burada metnin kolay çözümlenmemesidir.
devamını gör...
sanki (bkz: tarık tufan) 'ın yazma stili anlatılmış gibi...
devamını gör...
tanım: günden güne yaşadığın ülkeye duyunulan his
devamını gör...
kendini eve , yaşadığın zamana hatta bu dünyaya ait hissermediğin zaman herkese karşı yabancılaşma durumu ortaya çıkar ama kendine daha çok yaklaşmış olursun
devamını gör...
yabancılaşmanın en kötüsü kişinin kendine yabancılaşmasıdır. kişinin kendine yabancılaşması, genel olarak, "bireyin çevre koşullarını aykırı görmesi ya da kendisini başkasının gözüyle görmesi durumu" olarak tanımlanıyor.

kendisine dayatılan, bilinçaltına işlene ve istem dışı yapılan telkinlerle insan olamayacağı, yapamayacağı, alamayacağı şeyleri istemeye başlıyor. hayatı boyunca sahip olamayacağı şeylerin peşinden koşan, hiçbir zaman elde edemeyeceği iş ya da kariyer için mücadele eden bir kişi, bir zaman sonra boşa kürek çektiğini anlayınca yaşadığı kırgınlıkları, yabancılaşmaya dönüştürüyor.

önce kendisine yabancılaşan insan daha sonra diğer insanlara, topluma, kültüre ve tabiata yabancılaşıyor. oysa insan bir çatışma içinde var edilmemiştir, aksine tabiatla uyum içinde yaratılmıştır. yabancılaşma mutsuzluğun kapısını da açmaktadır.
devamını gör...
marx'in ögretisindeki en vurucu konulardan biri. günümüzde bircok insanin mutsuzluk sebebi.
devamını gör...
yabancılaşmanın en kötüsü kişinin kendine yabancılaşmasıdır.

kişinin kendine yabancılaşması, genel olarak, "bireyin çevre koşullarını aykırı görmesi ya da kendisini başkasının gözüyle görmesi durumu" olarak tanımlanıyor.

kendisine dayatılan, bilinçaltına işlene ve istem dışı yapılan telkinlerle insan olamayacağı, yapamayacağı, alamayacağı şeyleri istemeye başlıyor. hayatı boyunca sahip olamayacağı şeylerin peşinden koşan, hiçbir zaman elde edemeyeceği iş ya da kariyer için mücadele eden bir kişi, bir zaman sonra boşa kürek çektiğini anlayınca yaşadığı kırgınlıkları, yabancılaşmaya dönüştürüyor.

önce kendisine yabancılaşan insan daha sonra diğer insanlara, topluma, kültüre ve tabiata yabancılaşıyor. oysa insan bir çatışma içinde var edilmemiştir, aksine tabiatla uyum içinde yaratılmıştır.

yabancılaşma mutsuzluğun kapısını da açmaktadır.
devamını gör...
ben de yabancılaşmak istiyorum şöyle bi ingiltere vatandaşlığı ile veya almanya vatandaşlığı daha iyi olur..
devamını gör...
her şey değişirken senin aynı kalman durumu.
(bkz: yedi uyurlar)
devamını gör...
uzak kalma, kendini uzak hissetme durumu..
devamını gör...
(bkz: entfremdung)
devamını gör...
alienation; güney afrikalı fotoğraf sanatçısı anelia loubser'ın insanların baş aşağı portrelerinden oluşan bir fotoğraf projesi.
loubser, wayne dyer'ın şu cümlesinden ilhamla projesini oluşturmuş; "bir şeylere bakış açınızı değiştirirseniz, baktığınız şeylerin değiştiğini göreceksiniz"

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynak
devamını gör...
bilinenin aksine marx'ın değil hegel'in ortaya attığı bir kavramdır. sadık bir hegel takipçisi olan marx'ın "nasıl olsa hegel'i okuyup anlayabilen insan çok yok; ben burdan bir yürüyeyim" diyerek hegel'den arakladığı bir kavramdır.
devamını gör...
en kısa tanımıyla bireyin toplumdan, çevresinden, kendinden uzaklaşmasıdır.
yabancılaşma bir virüs gibidir belki de bir böcek gibidir bile diyebiliriz.
bir uyanış, diriliş ve dönüşümdür.
yabancılaşma bir kalıptır ve kendini hangi kalıpta gördüğünle ilgilidir .
aşina olan şeyin birden anlamsızca yabancı gelmesi durumudur esasen.
sokağının dünyanın bir ucuna taşınması gibi bir şey.
o sokağın senin sokağın olduğunu biliyorsun, defalarca sokaktaki dükkanların önünden geçtin, şu köşebaşında soluklandın, şu çeşmeden su içtin, ilerdeki bakkalden her gün süt aldın. biliyorsun ama o kadar. artık tanımıyorsun, tanıdık gelmiyor.
işte çevreye böyle yabancılaşıyorsun.
sokak sakinlerinin canlılığı, kuzey avrupalıların soğukluğuna dönüşüyor birden.
her şey anlamsız geliyor, kişi kendiyle bile kavgaya tutuşuyor. kendini tanımaz hâle geliyor ve böylece kendine de yabancılaşmış oluyor.

insan kendinden uzaklaşırsa nereye varır?
devamını gör...
1 vedanin habercisi olan sey. once benimsersin, sonra yabancilasirsin, sonra da cekip gidersin. bazen bulundugun yere yabancilasirsin, bazen de birlikte oldugun insanlara. en nihayetinde hikayenin sonunda biri gider biri kalir. oyle de elem verici 1 hadisedir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yabancılaşma" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim