101.
(bkz: güven)
devamını gör...
102.
çok basit; mutluluk ya mutluluk.
o kadar okuduk, maddi olarak belirli bir düzeye geldik. yediğimiz önümüzde yemediğimiz ardımızda. hatta evlendik, çocuğumuz oldu ancak anneannemizin hazırladığı salçalı ekmekleri alıp kırlarda maç yapıp yorulduktan sonra arkadaşlarla yemek mutluluğuna bir daha erişemedim. zalımsın yıllar.
o kadar okuduk, maddi olarak belirli bir düzeye geldik. yediğimiz önümüzde yemediğimiz ardımızda. hatta evlendik, çocuğumuz oldu ancak anneannemizin hazırladığı salçalı ekmekleri alıp kırlarda maç yapıp yorulduktan sonra arkadaşlarla yemek mutluluğuna bir daha erişemedim. zalımsın yıllar.
devamını gör...
103.
yumurta
devamını gör...
104.
diş
devamını gör...
105.
inanç, sabır, tahammül.
devamını gör...
106.
üst perdeden atıp tutanları gördükçe gözümün önüne;
sanki böyle küçük iskender var ve nargile içerken saçmalıyor gibi izbe evinde. o derece abi.
yahut istanbul bir fahişe diyen 40953904539. şairin boktan evi gözümün önüne geliyor o an ve titriyom.
sanki böyle küçük iskender var ve nargile içerken saçmalıyor gibi izbe evinde. o derece abi.
yahut istanbul bir fahişe diyen 40953904539. şairin boktan evi gözümün önüne geliyor o an ve titriyom.
devamını gör...
107.
umut, özellikle de bu yıl.
devamını gör...
108.
zaman.
devamını gör...
109.
(bkz: tahammül)
devamını gör...
110.
devamını gör...
111.
yaş ilerledikçe cesaretin de azaldığını düşünüyorum. eskiden yapılan şeyleri düşününce "ne cesaretliymişim" cümlesini sıkı sık kullanıyoruz.
devamını gör...
112.
mutluluk ve güven.
devamını gör...
113.
azalanı bilmemde artan bi huzursuzluk var
devamını gör...
114.
saçlarım.
(bkz: babam sağolsun)
(bkz: babam sağolsun)
devamını gör...
115.
x ve y eksenlerinde ki vektörlerin azalması.
devamını gör...
116.
sabır
devamını gör...
117.
inanç.
devamını gör...
118.
saç.
devamını gör...
119.
gençlik.
devamını gör...
120.
dostluklar ve işitilen yalanlar. çünkü yalan söyleyen herkesi tek tek çıkarmışsınızdır hayatınızdan
devamını gör...