941.
ömür.
lanet olsun müthişim. yine kimsenin aklına gelmeyeni dedim.
lanet olsun müthişim. yine kimsenin aklına gelmeyeni dedim.
devamını gör...
942.
matematik bilgisi azalır, alzheimer başlangıcından dolayı.
mesela annem kafasından hesap yapmaya çalışıyor;
-5 kere 5 20 eder demi nazo?
+yok annecim 25 eder.
-ben neden 5 kere 5 dedim ya? unuttum.
+??????
alzheimer bazen güldürüyor, bazen ağlatıyor.
mesela annem kafasından hesap yapmaya çalışıyor;
-5 kere 5 20 eder demi nazo?
+yok annecim 25 eder.
-ben neden 5 kere 5 dedim ya? unuttum.
+??????
alzheimer bazen güldürüyor, bazen ağlatıyor.
devamını gör...
943.
insanları özleme hissi.

valla azalıyor, o kadar özledim ne oldu, hiç bir şey. eskiden özlerdim, yalan yok.
şimdi, ben bir yerlerden gittiysem, yeni birilerini buluyorum. biri bir yerlere gittiyse onun yerine yeni birileri geliyor.
hayat aynı iş gibi kimse eşsiz değil.
aileyi bunun dışına koyuyorum.
kalan kimseyi özlemiyorum beni de özlemeyin, beni özleme enerjisi yerine yeni birilerini bulun.
ne demiş sezen, giden gitmiştir zaten.

valla azalıyor, o kadar özledim ne oldu, hiç bir şey. eskiden özlerdim, yalan yok.
şimdi, ben bir yerlerden gittiysem, yeni birilerini buluyorum. biri bir yerlere gittiyse onun yerine yeni birileri geliyor.
hayat aynı iş gibi kimse eşsiz değil.
aileyi bunun dışına koyuyorum.
kalan kimseyi özlemiyorum beni de özlemeyin, beni özleme enerjisi yerine yeni birilerini bulun.
ne demiş sezen, giden gitmiştir zaten.
devamını gör...
944.
vücuttaki hormon ve vitamin seviyeleri.
devamını gör...
945.
popüler şeyleri takip etme isteği.
devamını gör...
946.
umut
devamını gör...
947.
yaşama hevesi ve hedef
devamını gör...
948.
korkular
devamını gör...
949.
en yakınlarına olan güven , insanlar değişir sonuçta.
devamını gör...
950.
merhamet,diğerkamlik,iletisim kurmaya calismak vd.
devamını gör...
951.
her şey azalır.
devamını gör...
952.
hata yapma hakkının azalması. daha evvelden daha çocuk yaşlarda yapılan hataları bir şekilde ilerleyen zamanlardaki hamlelerinizle düzeltebilecekken, artık hata yapma hakkının yok denecek kadar azaldığı yaşlardayım, biraz daha ilerledikçe sanırım bu iyice sıfırlanacak.
aynı zamanda bununla birlikte şunu da belirtmek isterim ki, gerçek anlamda hata yapma hakkımın az olduğunu düşünüyorum, yaşım ne kadar ilerlemiş olsa da neticede ben bir insanım, hatalarım olabilir. hatalarımız olabilir. ne yapayım ya oluyor işte.
aynı zamanda bununla birlikte şunu da belirtmek isterim ki, gerçek anlamda hata yapma hakkımın az olduğunu düşünüyorum, yaşım ne kadar ilerlemiş olsa da neticede ben bir insanım, hatalarım olabilir. hatalarımız olabilir. ne yapayım ya oluyor işte.
devamını gör...
953.
heves
devamını gör...
954.
50'li yaşlara gelmişsinizdir. kalabalık ve sese tahammül bitmiştir.
gitmek isteyeni tutmak gibi bir çaban kalmaz.
anlaşılmak için uğraşmazsın artık.
seçilmiş bir yalnızlığın keyfini sürersin...
gitmek isteyeni tutmak gibi bir çaban kalmaz.
anlaşılmak için uğraşmazsın artık.
seçilmiş bir yalnızlığın keyfini sürersin...
devamını gör...
955.
tahammül...
devamını gör...
956.
üzgünüm ama saçlarım.
devamını gör...
957.
geleceğe dair umut azalıyor.
devamını gör...
958.
tahammül
devamını gör...
959.
saçlarımdaki siyah sayısı olacağı belli oldu şimdiden. üzücü.
"şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
benim mi allahım bu çizgili yüz?"
"şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
benim mi allahım bu çizgili yüz?"
devamını gör...
960.
yaş ilerledikçe insan dünyanın maddi temelinden bir nebze kopuyor. kopuyor dememi açıklamam gerekirse kazanmak ve bunun için savaşmak hırsından, çabasından gayrı ihtiyari bir şekilde kendisini oyun dışında buluyor. bu genel anlamda 40-60 yaş aralığında 2 aşamalı süreç halinde gerçekleşiyor. mesela 40-50 arasında artık yaşlılığa hazırlanmaya ve bunu da boş verelim şunu da erteleyelim derken bir bakmışsınız daralma psikolojisi baş veriyor.
sonrasında üretkenlik tamamen sıfırlanmaya başlıyor. bedeni güç azaldıkça insan daha çok yorgunlaşmaya yoğunlaşmaya başlıyor. örneğin gençken takılıp kalmayacağı cümleler artık hayatına çelmeler takarak zihnin ve ufken yere seriyor ruh alemini. hal böyle olunca ufacık cümleler dağ olup karlar yağdırıyor zirvesinde düşünen ölüm öncesindeki insana.
kese artık dolum değil de yenilme evresinde olunca insan kendince bir kısıtlamalar çağı ve tasarruf dönemi başlatıyor haliyle. yahu bir japon emeklisi değil ki bu toprakların insanı boynunda fotoğraf makinesiyle dünyayı turlasın. en ucuz marketler indirimler kovalıyor kitapçıların rafları yerine.
nicedir eksik kalan uhreviyatını tamamlamak üzere bir gayret başlıyor yeryüzünden vazgeçen bu çınar (herkes için söylemek mantıksız çünkü çınar olabilecek birikimler tecrübeler bilgi ve insaniyet iledir) için. kimi keskinleşir kızgın bir bıçağın ısıtılıp soğutula terbiye edildikten sonra ustanın tezgahında sürtüle sürtüle jilet keskinliğini almış bir sürmene bıçağı misali. ancak bir o kadar da kestirip atmaz tavırları vardır. çünkü tecrübe ile sabit çınar ile bir fidan karşı karşıya gelince bilir ki üzerindeki daha toyluk kabuğudur dökülecektir. sadece susmayı yeğler.
ancak kimileri de kendisini son bir eser bırakmaya adar böyle zamanlarda düşünsel ögeler etrafında bir turlar iki turlar sonra içerisine dalıverir. yazar da yazar okur da okur. bir kuyudan su çekmek yerine su takviyesi yaptığını düşünün elbette taşacaktır. hayat kuyusuna ilim takviyesi bilim takviyesi illaki onu taşırıp etrafını pişirecektir.
şimdiye kadar çınar olabilenlerden söz ettik bir de o yaşlarına dek yaşayamamış (maddi imkansızlıklar, çevre baskısı, ruhsal hastalıklar sebebiyle olabilir) ve çınar zamanı geldiği vakitte değişik bir rub haline bürünenler var ancak onları anlatmayacağım. bunlar içerisinde bedeni yaşlandığı halde genç kızlara taze et gözüyle bakanlar mı dersiniz veya mahalle baskısıyla bir kılıfa bürünüp kendi iç lağım dünyasını açık edemeyenleri mi dersiniz atlıyorum onları. asıl bahsetmek istediklerim yemek içmek ve harici dışında nefes alanlardır.
nefes alıp vererek ömür tüketmiş yaş atlamış ve bir beden zayi etmiş olanlar vardır. bunlar edebiyattan, kültürden, sosyolojiden, felsefeden, bilimden (her türlü fen ve sosyal bilimler diyebiliriz kısaca) uzak yaşayan bir güruh mevcuttur. bu kişiler yaşamı maddeten 5 duyuyla yaşamış kişiler olup var olmak, hatırlanmak tabiri caiz ise bir dikili ağaç bırakmak gayesinde olmayan kısımdır. hayatlarının gençlik ve orta yaşlılık döneminde işten eve arşın dokumuş, bir ağacın neden ağaç olduğunu suyun neden su olduğunu düşünmemiş hatta düşünenler ile de alay etmiş kesimdir. bunların parası çok da olabilir zenginlik fakirlik ile alakalı değildir bu mevzu. tamamen kendini geliştirememişliktir, tamamen boşa bir et ve kemik yığınını bu dünyaya yük etmektir.
daha anlatacak çok durumlar var ancak maalesef saatler yetmiyor. uyku zihnimden kelimeleri alıp rüya denen görüntülerle saldırıyor vücuduma. kendinize iyi bakın. hatırlanmak, hatırlatılmak ve her daim hatırlatılacak eserler bırakabilmek ümidiyle. hoşçakalın.
brı (polıce natıonale en turquıe)
sonrasında üretkenlik tamamen sıfırlanmaya başlıyor. bedeni güç azaldıkça insan daha çok yorgunlaşmaya yoğunlaşmaya başlıyor. örneğin gençken takılıp kalmayacağı cümleler artık hayatına çelmeler takarak zihnin ve ufken yere seriyor ruh alemini. hal böyle olunca ufacık cümleler dağ olup karlar yağdırıyor zirvesinde düşünen ölüm öncesindeki insana.
kese artık dolum değil de yenilme evresinde olunca insan kendince bir kısıtlamalar çağı ve tasarruf dönemi başlatıyor haliyle. yahu bir japon emeklisi değil ki bu toprakların insanı boynunda fotoğraf makinesiyle dünyayı turlasın. en ucuz marketler indirimler kovalıyor kitapçıların rafları yerine.
nicedir eksik kalan uhreviyatını tamamlamak üzere bir gayret başlıyor yeryüzünden vazgeçen bu çınar (herkes için söylemek mantıksız çünkü çınar olabilecek birikimler tecrübeler bilgi ve insaniyet iledir) için. kimi keskinleşir kızgın bir bıçağın ısıtılıp soğutula terbiye edildikten sonra ustanın tezgahında sürtüle sürtüle jilet keskinliğini almış bir sürmene bıçağı misali. ancak bir o kadar da kestirip atmaz tavırları vardır. çünkü tecrübe ile sabit çınar ile bir fidan karşı karşıya gelince bilir ki üzerindeki daha toyluk kabuğudur dökülecektir. sadece susmayı yeğler.
ancak kimileri de kendisini son bir eser bırakmaya adar böyle zamanlarda düşünsel ögeler etrafında bir turlar iki turlar sonra içerisine dalıverir. yazar da yazar okur da okur. bir kuyudan su çekmek yerine su takviyesi yaptığını düşünün elbette taşacaktır. hayat kuyusuna ilim takviyesi bilim takviyesi illaki onu taşırıp etrafını pişirecektir.
şimdiye kadar çınar olabilenlerden söz ettik bir de o yaşlarına dek yaşayamamış (maddi imkansızlıklar, çevre baskısı, ruhsal hastalıklar sebebiyle olabilir) ve çınar zamanı geldiği vakitte değişik bir rub haline bürünenler var ancak onları anlatmayacağım. bunlar içerisinde bedeni yaşlandığı halde genç kızlara taze et gözüyle bakanlar mı dersiniz veya mahalle baskısıyla bir kılıfa bürünüp kendi iç lağım dünyasını açık edemeyenleri mi dersiniz atlıyorum onları. asıl bahsetmek istediklerim yemek içmek ve harici dışında nefes alanlardır.
nefes alıp vererek ömür tüketmiş yaş atlamış ve bir beden zayi etmiş olanlar vardır. bunlar edebiyattan, kültürden, sosyolojiden, felsefeden, bilimden (her türlü fen ve sosyal bilimler diyebiliriz kısaca) uzak yaşayan bir güruh mevcuttur. bu kişiler yaşamı maddeten 5 duyuyla yaşamış kişiler olup var olmak, hatırlanmak tabiri caiz ise bir dikili ağaç bırakmak gayesinde olmayan kısımdır. hayatlarının gençlik ve orta yaşlılık döneminde işten eve arşın dokumuş, bir ağacın neden ağaç olduğunu suyun neden su olduğunu düşünmemiş hatta düşünenler ile de alay etmiş kesimdir. bunların parası çok da olabilir zenginlik fakirlik ile alakalı değildir bu mevzu. tamamen kendini geliştirememişliktir, tamamen boşa bir et ve kemik yığınını bu dünyaya yük etmektir.
daha anlatacak çok durumlar var ancak maalesef saatler yetmiyor. uyku zihnimden kelimeleri alıp rüya denen görüntülerle saldırıyor vücuduma. kendinize iyi bakın. hatırlanmak, hatırlatılmak ve her daim hatırlatılacak eserler bırakabilmek ümidiyle. hoşçakalın.
brı (polıce natıonale en turquıe)
devamını gör...