yazarlar kitap çıkarsa yazacakları giriş cümlesi
başlık "zamansız kelebek" tarafından 13.11.2021 17:49 tarihinde açılmıştır.
21.
kendinden çok emin olmakla beraber cümle yazmayı bırak kelime bile yazamayan bir gecekuşunun kalp kıran bu hikayesi herkesi gün geçtikçe daha çok üzüyordu.
devamını gör...
22.
...
*
*
devamını gör...
23.
içi içini yiyordu. durduğu yerde yanıyordu adeta. yüzünde buz gibi bir gülümseme ile aynı yerde duruyordu çakılmış gibi. adım atamıyordu. gözlerini tek noktaya dikmiş, yaşadığı o anı tekrar tekrar düşünüyor, yenişemediği o kavgayı bir daha bir daha yaşıyordu. bitiremeden bir daha. böyle ne kadar durduğunun farkına varmadı. yanından havlayarak geçen bir köpeğin sesiyle irkilip kendine geldi. etrafına bakındı. elindeki sigara çoktan sönmüştü. izmariti fırlattıktan sonra yenisini yaktı. yeniden kavgaya başlayarak yürümeye başladı. ikindi güneşinin vurduğu yapraklar sarımtırak renk oluşturuyordu. parçalı gölgelerin üzerinde hayalet gibi gidiyordu. sonuca bağlayamadığı o tartışmadan kurtulmak istese de kafasının köşesinde evde açık duran televizyon gibi yayın akışı devam ediyordu. derin bir nefes daha çektikten sonra kafasını kaldırıp havaya üfledi dumanı. kendisini duman gibi hayata karışıp kaybolan biri olarak hayal etti. biraz evvel doldurduğu ciğere artık yabancı olan, enginlikte kendini zerrelere bölerek yok olan dumana yakınlık duydu. unutulmalı mıydı? aslında en büyük korkularındandı unutulmak ama şu ateşi sönmek üzere olan güneşin altında yürürken hiç olmak istiyordu.
devamını gör...
24.
mehmet abi vardı o zamanlar, ipe sapa gelmez bir adamdı. yıllar sonra ben kayseri’de öğretmenken, başka bir arkadaştan aldım haberini, kavganın ortasında sırtına bıçağı saplayıp öldürmüşler. sordum “sırtına bıçak saplanıp kim ölür uğur ?” uğur eski polis “sırtına bıçağı sapladıktan sonra kafasını taşla ezmişler” dedi. mehmet abi yaşadığı gibi öldü, herkesi sırtından vurdu, sırtından bıçaklanıp öldü.
tabi mehmet’le tanışmamız daha eski zamanlara denk gelir, ben ankara’da kızılay’ın ortasında simit satıyorum. eve gidemiyorum, babam üç gündür eve gelmememin hesabını soracak. vermişim meydana sırtımı, simit diye bağırıyorum. cumhuriyet o zamanlar 40’lı yaşlarını yaşıyor, gençlik gitmiş, uzun saçların yerini kısa, kelleşmeye başlamış tepede duran üç beş tel saç almış. cumhuriyet hırçın, saçlarının hırsını almak için çoluk çocuk dövüyor. ben siyaset sevmem katip abi, ezer beni siyaset, onunla ilgili konuşmaya başladığımda dilim damağım kurur, babamın yadigarı şu arkadaki kırık dişim ağrır. o yüzden fazla sembolizm yapmadan susayım. konuya dönelim. simit satarken bunu gördüm. geliyor karşıdan, elinde bir kağıt, kağıdın bana bakan yüzünde bir haber “vatan hainleri!” dur belertme gözlerini, gerisini dinle. yanıma geldi, dikildi, konuşmak için fırsat arıyor ama konuşamıyor. “kaç tane abi ?” dedim. “beş tane ama ben birini alacağım, geri kalan dördünü birazdan bir kadın gelip alacak. bu gazeteyle beraber ona vereceksin simitleri” dedi. çocuğum işte tamam demiş bulundum. yarım saat sonra bir kadın geldi. alı al moru mor. bir boyu var benden 50 parmak uzun, yok abarttım 20 parmak. gözleri yemyeşil, hiç televizyon izledin mi ? izledin tabiî. işte oradaki seçmece kadınların gözleri kadar yeşil. unuttum bak, hafifte şehla bakıyor. saçlar kapkara, omuzlarından aşağı kavis çiziyor... “çocuğum” dedi “şu gazeteyle 4 simidi ver ya da verme, hepsini kucaklayıp beni takip et” dedi.
tabi mehmet’le tanışmamız daha eski zamanlara denk gelir, ben ankara’da kızılay’ın ortasında simit satıyorum. eve gidemiyorum, babam üç gündür eve gelmememin hesabını soracak. vermişim meydana sırtımı, simit diye bağırıyorum. cumhuriyet o zamanlar 40’lı yaşlarını yaşıyor, gençlik gitmiş, uzun saçların yerini kısa, kelleşmeye başlamış tepede duran üç beş tel saç almış. cumhuriyet hırçın, saçlarının hırsını almak için çoluk çocuk dövüyor. ben siyaset sevmem katip abi, ezer beni siyaset, onunla ilgili konuşmaya başladığımda dilim damağım kurur, babamın yadigarı şu arkadaki kırık dişim ağrır. o yüzden fazla sembolizm yapmadan susayım. konuya dönelim. simit satarken bunu gördüm. geliyor karşıdan, elinde bir kağıt, kağıdın bana bakan yüzünde bir haber “vatan hainleri!” dur belertme gözlerini, gerisini dinle. yanıma geldi, dikildi, konuşmak için fırsat arıyor ama konuşamıyor. “kaç tane abi ?” dedim. “beş tane ama ben birini alacağım, geri kalan dördünü birazdan bir kadın gelip alacak. bu gazeteyle beraber ona vereceksin simitleri” dedi. çocuğum işte tamam demiş bulundum. yarım saat sonra bir kadın geldi. alı al moru mor. bir boyu var benden 50 parmak uzun, yok abarttım 20 parmak. gözleri yemyeşil, hiç televizyon izledin mi ? izledin tabiî. işte oradaki seçmece kadınların gözleri kadar yeşil. unuttum bak, hafifte şehla bakıyor. saçlar kapkara, omuzlarından aşağı kavis çiziyor... “çocuğum” dedi “şu gazeteyle 4 simidi ver ya da verme, hepsini kucaklayıp beni takip et” dedi.
devamını gör...
25.
henüz bilincimi tam anlamıyla kaybetmedim.
devamını gör...
26.
öncelikle adana kebabının diyarı adana'dan tüm dünyaya selamlar.
devamını gör...
27.
bugünde sıkıcı bir gündü desem yalan söylemiş olmam.
devamını gör...
28.
öncelikle unutulmamalıdır ki at yarışlarında en büyük kazanç kendini kaybetmemektir.
devamını gör...
29.
bismillahirrahmanirrahim.
hayirli girelim, evet.
hayirli girelim, evet.
devamını gör...
30.
o kadar unutulmuş bir yazardı ki ismini ders kitaplarına koymuşlardı. öldüğünü sanıyorlardı.
devamını gör...
31.
2021 senesi ağustos'unun 17'nci günü normal sözlük'e girdim.
vaziyet ve manzara-i umumiye:
dünya sözlük'ün dahil bulunduğu grup, harb-i umumi’de mağlup olmuş, dünyalı yazarlar her tarafta zedelenmiş, şeraiti ağır bir mütarekename imzalanmış; normal sözlük'e giriş yapmış.*
vaziyet ve manzara-i umumiye:
dünya sözlük'ün dahil bulunduğu grup, harb-i umumi’de mağlup olmuş, dünyalı yazarlar her tarafta zedelenmiş, şeraiti ağır bir mütarekename imzalanmış; normal sözlük'e giriş yapmış.*
devamını gör...