yazarların en son okuduğu kitap
başlık "ilkokuldamasaaltındaunutulanresimcantasi" tarafından 07.11.2020 15:04 tarihinde açılmıştır.
981.
tahsin yücel - peygamberin son beş günü
devamını gör...
982.
kitap sayılır mı bilmiyorum ama kendi yazdığım şiirleri topladığım defterimi okumuştum en son,hangi acılarım geçti diye bir baktım her acım onla doluymuş,ona kavuşamamakla,her göz yaşım onun için akıyormuş...
devamını gör...
983.
984.
ateş etme istanbul- celil oker
devamını gör...
985.
büyük selçuklu tarihi.
devamını gör...
986.
devamını gör...
987.
devamını gör...
988.
güneşi uyandıralım
hayatımda uyanmadı. hani diyor ya "yetişkinler güneşi nasıl uyandırabilir? onlar için bir şey var mı?" gibisinden.
portakal ağacı, portuga, öğretmeni, kurbağa, oyuncu...
15-16 yaşına kadar kurbağası/hayali babası olmuş. benim kurbağam yerine "görünmez melek" dediğim vardı. ve o daha erken yaşlarda gitti. (10-12) içimden çıkıp gitmedi, içimde bir yerlere kaçarken küçüldü en son yok olmuş gibi. o kurbağadan çok portakal ağacına benziyordu. öğretici değil serüvene çıkarıcı.
kolayca ve hep güldüğüm, hevesimin ve mutluluğumun olduğu, hayat için neşe ve istek barındırdığım son yıllardı o yıllar.
bazen geçmişe bakınca "o çocuğun layık olduğu bir kadın oldum mu veya ona hak ettiği yaşamı verdim mi?"diye sorgulardım kendimi.
videolarımdan birine denk gelince ağlamıştım. çünkü 7-8 yaşındaki kız çok mutluydu. ses tonundan, mimiklerinden, bakışlarından, gözlerinin içinden hep saf mutluluk, enerji ve canlılık akıyor. 17-18 iken o videoya denk gelip o sorgulamaya girmiştim ve berbat bir cevap yüzünden ağladım. bir süre aynada kendime bakmama sebep olmuştu. fotoğraflardaki gülümseme ya da kahkahalarıma bakıyordum. insan gülerken bile acılı ve mutsuz olabiliyormuş onu anlamıştım. yorgun gülümseme.
bu şeyler büyüme işte ve çok boktan.
o kızın layık olduğu biri değilim ve hayatımda değil. çünkü ilk olarak ailemi ben seçmedim, ikincisi de yakın duranların yaptığı şerefsizliklerden de ben sorumlu değilim.
daha fazla zarar görme diye herkese yüksek ve kapkalın duvarlar ardından bakıyorum. o duvarların üstünden inemiyorum. içeriye de alamıyorum. bu düzelebilecekse sadece ikimizle olabilir. bunun bilincine vardığımdan (16) beri daha iyisin. ama bundan daha da iyi olamayacaksın. daha iyi olma olayları hep risk barındıracak. daha kötü olma ihtimalin de var olacak. değer mi hayır. insanların berbat ve hep kötü zihniyetiyle baş edemezsin. büyürken aslında küçük kaldın. bu yüzden saf salaksın çoğu şeyde. büyüdükçe berbatlığı da büyüyüp artan canlıya dönüşüyorlar. insan desem degiller. yaratık desem değil. ne oldukları belli değil işte. ama sen bellisin ve değişmezsin. çok zorlanırsın ve emin ol ki değmez. olduğun yerde ve olduğun gibi kal. daha ben gitmedim o yüzden dışarıyı ya da birini içeri almayı aklına dahi getirme. ben tam ölmeden kimseden medet umma. bunu ihanet olarak algılar seni kapı dışarı ederim. sınırlarımda ve ikazlarımda ne kadar koruyucu ve ne kadar dediğim dedik olduğumu biliyorsun. ve kimseyi kayırmayacağımı da? öyle bir aptallık yaparsan varlığını silerim dibine kadar ve acımadan.
kendini orada gizliyorsun ve benden başka kimseye açmıyorsun. açma aptallığını bir kere yaptın ve ilkinden akıllandın ama akıllanmış kalmakta önemli.
seni öldürmeye çalışıyorlar sen iste beyaz gül atma derdine düşüyorsun. bu dönem için saf ve salak olduğunu söyledim. o yüzden bu konularda fikir dahi belirtemezsin. kararlar ise asla.
sen yerde ölü gibi yatarken zar zor gözünü açmıştın. çokça yer gördün ve sana hep el oldum, duvar oldum, kol değnekleri oldum, dağ oldum vs. iyileştirmek için olabileceğim her şeyi oldum. ve sen başka insanlar yüzünden tekrar yeri boylamayı bırak tökezleyemezsin bile. sana bu sağlamlığı ve gücü ben sağladım. elimi çeksem yere düşen şekerlikteki o taneler gibi olursun.
erken büyüttükleri "yeni asra" böyle, çoğu şeyde onlardan bile büyük. ama onlar bunu göremeyecek kadar küçük ve tek tük kıvrımlara sahip veya düzlüğe. bu insanlar arasında olmaya tahammül edemiyorum.
bugün 23 oldun. güneşi uyandıralım'ı bitirdiğin gün. "senin güneşinin artık uyanması mümkün değil. çocuk yaşlarda büyüktün şimdilerde ise gerçekten büyüyorsun ve senin için elden gelen bir şey yok." deniliyor gibi.
annemlerleyken ayrı kaldım ve kutlanmasına bile müsade edemeyeceğim kadar beni delirtti. bu kadın bugünde nefretimi kazandı. bugünü pek önemsemediğimi biliyorsun ama o önemsediğini dile getirip böyle basit ve iğrenç davrandı. sonra yüzsüz gibi bir de kutlayacaktı? sen, anne hanım bundan sonra benim hiçbir özel günümde yer alamayacaksın. yaptığın büyük saygısızlıktı. ve bu saygısızlığın diğerlerine de sıçradı ama umrumda değil niye biliyor musun çünkü onlarda senin benzerlerin. hani sıçrasa haklarına girmiş sayılmam ya da kötü hissettirmez bana.
sen aile olmak için doğurduğun çocuğun ailesinin hiçbir şekilde üyesi değilsin artık! bugün sana senin özel günlerinin içine etme kararını verdim. bunu çok erken hak ediyordun ama kendimi tutmayacağım bunda ve iyi günüm olsa dahi içine etmek için çabalatacağım. sen iğrenç bir annesin! en az kendin kadar iğrenç birini hak ediyorsun aslında! insan senle yaşarken 4/4'lük olamıyor. senle yaşamak beni bozuyor. seviyene biraz düştüğüm hâlde kendimi b.ktan hissettiriyorsun. çünkü benim aslım bu değil! ama özel günleri sıradanlaştırmayı bırak en berbat olarak hatırlamana neden olacağım. bu sefer fena tersime geldin ve seni affetmiyorum!
mutluluğumun nasıl içine ediyorsan edeceğim. pastama bile el sürme diye kendim yaptım. çilekli yapacağımı söylediğim hâlde muzlu yapma kararı almışsınız. kime göre size? bu da bahanem oldu, teşekkür ederim.
sen var ya sen, benim için zerre bir şey yapacak olsan midemi bulandırıyor ve istemiyorum! sinirlerim bozuluyor. niyetin iyi de olsa kötü de fark etmiyor. benim alanımda ve benle ilgili şeylerde senin varlığının izini istemiyorum. mümkünse bana değme bile.
o kutlama olsaydı sarılıp öpecektin?
insanın ağzından söz yerine boklar fışkırıyormuş gibi iğrenç ve mide bulandırıcı. samimiyetsizligi kaldıramazken böyle samimiyetsiz yakınlıkları hiç kaldıramıyorum. sevmiyorum sarılmanı, sevmiyorum öpmeni. hayatımda olmanı sevmiyorum. hayatında olmamı sevmiyorum. bugün taziye günü gibi acı çekiyordum. basım ağrıyordu, halsizdm. biraz daha kalsaydım hasta olacaktım.
bugün dediğim gibi çok fena tersime denk geldin ve normalde umursamayacağım şeyi umursayıp ödeşme isteği duyacak kadar. sen bana üst üste bunu yapmayacaktın. seni dün akşamdan uyardım sabah aynı şey. gör bakalım bundan sonra özel günler nasıl zehir edilir ve nasıl karşımızdaki boka batmış bir böceğin estetikliğine(!) indirgenir?
çok aşağılıksın. düşmanlara bile saygı duyabiliyorum bazen, sana ise içimden gelmiyor. o yüzden sadece yabancı gibi davranıyorum. kısa kesiyorum, aynı ortamda bulunmaktan kaçınıyorum.
senin yüzünden tekrar intihar etmeye kalkıp bu sefer başarırsam cehenneminde yanman için ilk kibriti ben çakmak isterim. sönmeyecek ateşinin başlangıcında rol almak isterim. sebebi de hiç unutma diye. o kadar yanacaksın duracaksın, yanacaksın, yanacaksın. her şeyi unutabilirsin ama o an'ı asla. ve ailede cehennemimi ilk başlatan da sensin. buna da say...
hayatımda uyanmadı. hani diyor ya "yetişkinler güneşi nasıl uyandırabilir? onlar için bir şey var mı?" gibisinden.
portakal ağacı, portuga, öğretmeni, kurbağa, oyuncu...
15-16 yaşına kadar kurbağası/hayali babası olmuş. benim kurbağam yerine "görünmez melek" dediğim vardı. ve o daha erken yaşlarda gitti. (10-12) içimden çıkıp gitmedi, içimde bir yerlere kaçarken küçüldü en son yok olmuş gibi. o kurbağadan çok portakal ağacına benziyordu. öğretici değil serüvene çıkarıcı.
kolayca ve hep güldüğüm, hevesimin ve mutluluğumun olduğu, hayat için neşe ve istek barındırdığım son yıllardı o yıllar.
bazen geçmişe bakınca "o çocuğun layık olduğu bir kadın oldum mu veya ona hak ettiği yaşamı verdim mi?"diye sorgulardım kendimi.
videolarımdan birine denk gelince ağlamıştım. çünkü 7-8 yaşındaki kız çok mutluydu. ses tonundan, mimiklerinden, bakışlarından, gözlerinin içinden hep saf mutluluk, enerji ve canlılık akıyor. 17-18 iken o videoya denk gelip o sorgulamaya girmiştim ve berbat bir cevap yüzünden ağladım. bir süre aynada kendime bakmama sebep olmuştu. fotoğraflardaki gülümseme ya da kahkahalarıma bakıyordum. insan gülerken bile acılı ve mutsuz olabiliyormuş onu anlamıştım. yorgun gülümseme.
bu şeyler büyüme işte ve çok boktan.
o kızın layık olduğu biri değilim ve hayatımda değil. çünkü ilk olarak ailemi ben seçmedim, ikincisi de yakın duranların yaptığı şerefsizliklerden de ben sorumlu değilim.
daha fazla zarar görme diye herkese yüksek ve kapkalın duvarlar ardından bakıyorum. o duvarların üstünden inemiyorum. içeriye de alamıyorum. bu düzelebilecekse sadece ikimizle olabilir. bunun bilincine vardığımdan (16) beri daha iyisin. ama bundan daha da iyi olamayacaksın. daha iyi olma olayları hep risk barındıracak. daha kötü olma ihtimalin de var olacak. değer mi hayır. insanların berbat ve hep kötü zihniyetiyle baş edemezsin. büyürken aslında küçük kaldın. bu yüzden saf salaksın çoğu şeyde. büyüdükçe berbatlığı da büyüyüp artan canlıya dönüşüyorlar. insan desem degiller. yaratık desem değil. ne oldukları belli değil işte. ama sen bellisin ve değişmezsin. çok zorlanırsın ve emin ol ki değmez. olduğun yerde ve olduğun gibi kal. daha ben gitmedim o yüzden dışarıyı ya da birini içeri almayı aklına dahi getirme. ben tam ölmeden kimseden medet umma. bunu ihanet olarak algılar seni kapı dışarı ederim. sınırlarımda ve ikazlarımda ne kadar koruyucu ve ne kadar dediğim dedik olduğumu biliyorsun. ve kimseyi kayırmayacağımı da? öyle bir aptallık yaparsan varlığını silerim dibine kadar ve acımadan.
kendini orada gizliyorsun ve benden başka kimseye açmıyorsun. açma aptallığını bir kere yaptın ve ilkinden akıllandın ama akıllanmış kalmakta önemli.
seni öldürmeye çalışıyorlar sen iste beyaz gül atma derdine düşüyorsun. bu dönem için saf ve salak olduğunu söyledim. o yüzden bu konularda fikir dahi belirtemezsin. kararlar ise asla.
sen yerde ölü gibi yatarken zar zor gözünü açmıştın. çokça yer gördün ve sana hep el oldum, duvar oldum, kol değnekleri oldum, dağ oldum vs. iyileştirmek için olabileceğim her şeyi oldum. ve sen başka insanlar yüzünden tekrar yeri boylamayı bırak tökezleyemezsin bile. sana bu sağlamlığı ve gücü ben sağladım. elimi çeksem yere düşen şekerlikteki o taneler gibi olursun.
erken büyüttükleri "yeni asra" böyle, çoğu şeyde onlardan bile büyük. ama onlar bunu göremeyecek kadar küçük ve tek tük kıvrımlara sahip veya düzlüğe. bu insanlar arasında olmaya tahammül edemiyorum.
bugün 23 oldun. güneşi uyandıralım'ı bitirdiğin gün. "senin güneşinin artık uyanması mümkün değil. çocuk yaşlarda büyüktün şimdilerde ise gerçekten büyüyorsun ve senin için elden gelen bir şey yok." deniliyor gibi.
annemlerleyken ayrı kaldım ve kutlanmasına bile müsade edemeyeceğim kadar beni delirtti. bu kadın bugünde nefretimi kazandı. bugünü pek önemsemediğimi biliyorsun ama o önemsediğini dile getirip böyle basit ve iğrenç davrandı. sonra yüzsüz gibi bir de kutlayacaktı? sen, anne hanım bundan sonra benim hiçbir özel günümde yer alamayacaksın. yaptığın büyük saygısızlıktı. ve bu saygısızlığın diğerlerine de sıçradı ama umrumda değil niye biliyor musun çünkü onlarda senin benzerlerin. hani sıçrasa haklarına girmiş sayılmam ya da kötü hissettirmez bana.
sen aile olmak için doğurduğun çocuğun ailesinin hiçbir şekilde üyesi değilsin artık! bugün sana senin özel günlerinin içine etme kararını verdim. bunu çok erken hak ediyordun ama kendimi tutmayacağım bunda ve iyi günüm olsa dahi içine etmek için çabalatacağım. sen iğrenç bir annesin! en az kendin kadar iğrenç birini hak ediyorsun aslında! insan senle yaşarken 4/4'lük olamıyor. senle yaşamak beni bozuyor. seviyene biraz düştüğüm hâlde kendimi b.ktan hissettiriyorsun. çünkü benim aslım bu değil! ama özel günleri sıradanlaştırmayı bırak en berbat olarak hatırlamana neden olacağım. bu sefer fena tersime geldin ve seni affetmiyorum!
mutluluğumun nasıl içine ediyorsan edeceğim. pastama bile el sürme diye kendim yaptım. çilekli yapacağımı söylediğim hâlde muzlu yapma kararı almışsınız. kime göre size? bu da bahanem oldu, teşekkür ederim.
sen var ya sen, benim için zerre bir şey yapacak olsan midemi bulandırıyor ve istemiyorum! sinirlerim bozuluyor. niyetin iyi de olsa kötü de fark etmiyor. benim alanımda ve benle ilgili şeylerde senin varlığının izini istemiyorum. mümkünse bana değme bile.
o kutlama olsaydı sarılıp öpecektin?
insanın ağzından söz yerine boklar fışkırıyormuş gibi iğrenç ve mide bulandırıcı. samimiyetsizligi kaldıramazken böyle samimiyetsiz yakınlıkları hiç kaldıramıyorum. sevmiyorum sarılmanı, sevmiyorum öpmeni. hayatımda olmanı sevmiyorum. hayatında olmamı sevmiyorum. bugün taziye günü gibi acı çekiyordum. basım ağrıyordu, halsizdm. biraz daha kalsaydım hasta olacaktım.
bugün dediğim gibi çok fena tersime denk geldin ve normalde umursamayacağım şeyi umursayıp ödeşme isteği duyacak kadar. sen bana üst üste bunu yapmayacaktın. seni dün akşamdan uyardım sabah aynı şey. gör bakalım bundan sonra özel günler nasıl zehir edilir ve nasıl karşımızdaki boka batmış bir böceğin estetikliğine(!) indirgenir?
çok aşağılıksın. düşmanlara bile saygı duyabiliyorum bazen, sana ise içimden gelmiyor. o yüzden sadece yabancı gibi davranıyorum. kısa kesiyorum, aynı ortamda bulunmaktan kaçınıyorum.
senin yüzünden tekrar intihar etmeye kalkıp bu sefer başarırsam cehenneminde yanman için ilk kibriti ben çakmak isterim. sönmeyecek ateşinin başlangıcında rol almak isterim. sebebi de hiç unutma diye. o kadar yanacaksın duracaksın, yanacaksın, yanacaksın. her şeyi unutabilirsin ama o an'ı asla. ve ailede cehennemimi ilk başlatan da sensin. buna da say...
devamını gör...
989.
hayvan çiftliği
devamını gör...
990.
sol siyaset sorunları türkiye işçi partisi ve kürt aydınlanması- tarık ziya ekinci
(bkz: tarık ziya ekinci)
(bkz: tarık ziya ekinci)
devamını gör...
991.
annemarie schimmel - sayıların gizemi
devamını gör...
992.
oruç aruoba/ ile.
hitler/ kavgam
hitler/ kavgam
devamını gör...
993.
tek adam- cilt 1
devamını gör...
994.
ökkeş lunaparkta.
devamını gör...
995.
savaşçı - doğan cüceloğlu
anna kareninna - l.n . tolstoy
anna kareninna - l.n . tolstoy
devamını gör...
996.
agatha christie- yedilerin gizemi
dostoyevski- ezilmiş ve aşağılanmışlar
dostoyevski- ezilmiş ve aşağılanmışlar
devamını gör...
997.
(bkz: kırlangıç çığlığı)
devamını gör...
998.
puslu kıtalar atlası
devamını gör...
999.
bir son duygusu
devamını gör...
1000.
martin eden.
devamını gör...