psikolojik danışmanınız ayağınıza geldi. çocukluğunuza inelim bakalım. yaşadığınız ilk hayal kırıklığınız neydi?
benim ilk hatırlatığım 4 5 yaşlarında kapımıza siyah bir süs köpeği gelmişti. o yaşta bir kız çocuğu nasıl sever bilmiyorum ama ben bütün tokalarımı tüylerine takıp akşama kadar oynamıştım. gitmez sandım heralde tokaları çıkarmadım gece. sabah bir uyandım köpek gitmiş.. tokalarımla...
devamını gör...
okula hevesle gidip bir hafta sonra bu kadar yeter daha gitmek istemiyorum demem. okul hiç hayal ettiğim gibi olmadı.
devamını gör...
8-9 yaşlarımdaydım. okulumu değiştirmiştik. önceki okulumda öğretmenim zor sorular sorardı, bilirdik. yeni öğretmen basit bir soru sormuştu yapamamıştım. daha zor sorum demiştim. "önce bir kolayları yap da" diye cevap vermişti. bilmiyordu ki ben basit şeyleri yapamam zorlar çocuk oyuncağı. hala dört işlemim zayıftır ama türev integral benim işim. gerçi unutmuş da olabilirim biraz.
devamını gör...
tanım: yazarların yaşadığı ilk burukluğu merak eden yazar beyanıdır.

liseye adım attığım ilk haftaydı sanırım. hatta inanmazsınız ama o cümleye noktayı koyarken derin derin iç çektim. o kadar diyeyim. hiçbir şey dilediğim gibi değildi, hayal ettiğim gibi hiç değildi. zaten ne bekliyormuşsam bir ton ergenin olduğu taş duvar yerden? o zaman şeyi öğrendim; hiçbir şeye fazla anlam yüklemeyeceksin. yüklediğin an elinden kayıp gidiyor. öyle işte.
devamını gör...
ilkini bilmiyorum ama en büyük gelen ilki anlatabilirim. mezar taşondan öğrenmiştim bi ablamın olduğunu.
devamını gör...
yedi yaşındaydım. ilokul birinci sınıfta matematik sınav sonucu açıklanmış ve o zamanın not sistemiyle beş almıştım. heyecanla koşarak kan ter içinde geldim eve. sonucu soyliycem ve bizimkiler çok sevinecek diye. balkonda oturmus babama heyecanla anlatırken, nefret dolu gözlerle bana bakarak asla zihnimden silinmeyecek o sözleri gözlerimin içine baka baka söyledi;
"kaç yazar. erkek değilsin. keşke erkek olsaydın da bir kolun yada bacağın olmasaydı."
o günden sonra bir daha hiç ders çalısmadım.
devamını gör...
1.sınıf da daha yeni alınan hiç kullanmadığım barbieli pembe suluğu annemin duvara fırlatıp kırması ve duvardan akan suyu seyredişim...
devamını gör...
anaokulunda öğretmenime çizdiğim resmi, ertesi gün çöpte görmüştüm.
devamını gör...
dünyaya gelişim.*
devamını gör...
anaokulunda 23 nisan gösterisinde peri kız seçilmiştim. gösterideki ana karakter bendim. sınıftan bir kız bütün gün ağlamıştı, annesi de öğretmenden rica etmiş rolü o alsın diye. bir anda peri rolüm elimden alınmıştı. işte bu hayat böyle insanlar için var. biz gibiler de olmayan arsızlığımızla hep arka planda kalırız...
devamını gör...
babam bana ceza olarak pokemon kartlarımı yırttırmıştı. o beni izliyor bende ağlayarak kart yırtıyordum.
devamını gör...
anaokulda melis diye bi kız vardı. geberiyorum aşkımdan öyle böyle değil. hele bi deri ceketi vardı ki... neyse bi gün evde bi mektup yazdım. kalpler malpler yaptım boyadım ettim. ertesi gün gittim verdim. aldı baktı mektuba, bu ne lan allah'ın kekosu tarzında bi bakış attı. ben de elinden aldım çöpe attım. kalbim çıt gözyaşım pıt tabi. sonra gitti çöpten çıkardı mektubu. ben elinden alıp bi daha attım. sonra gitti bi daha çıkardı mektubu. ben de dedim naparsan yap, bu mektubun artık hükmü yoktur. o günden sonra kimseyi sevmedim..
devamını gör...
hayal kırıklığı mıdır bilmiyorum ama çok etkilenmiştim.
1. sınıfım, dedemlere bir misafir gelmişti. adam güya beni sınayacak, 0 dan küçük sayı nedir demişti. öğretmenimiz de kafamız karışmasın diye mi bilmiyorum bastıra bastıra 0 dan küçük sayı asla yok derdi. ben de 0 en küçük sayıdır deyince herkesin içinde aptal bu çocuk aptal demişti, bakıp kalmıştım ağlamaklı ağlamaklı.
yıllar geçti o adamın yüzü aklıma her geldiğinde içim nefretle dolar. kötü bi insansınız adil amca.
edit: annemden öğrendiğim bilgi, bu adam bir de öğretmenmiş arkadaşlar, bir sürü özgüvensiz çocuklar yetişmiş desenize..
devamını gör...
annemin beni istemediğini ve hamileyken bunun için çaba sarf ettiğini öğrendiğim gündür.
devamını gör...
5 yaşındaydım. her zaman mantıklı bir insandım. sünnet günümdü. mecbur olduğumu biliyordum. doktora ağlamam tamam ama bu iğneden başka bir şey olacak mı diye sordum. eğer olacaksa söyleyin bileyim dedim. hayır dedi. güvendim. ağlamadım. acımıştı aslında. neyse sonra baktım kollarımdan tutuyorlar. kandırıldığımı anlayınca ağlamaya başladım tabi. niye kandırdınız ulen küçücük çocuğu :)
devamını gör...
7 yaşındaydı sanırım. super mario'da prensesi kurtarma ümidiyle günlerce denemiş ve son bölüme gelmiştim. dinozoru yenip prensesi beklerken ekranda şu belirmişti.

thank you mario but our princess is in another castle.
devamını gör...
1. sınıfta anaokulundakinden daha gelişmiş oyuncaklar bekliyordum.
devamını gör...
dedem ölmüştü , en büyük ve ilk hayal kırıklığımdı.
devamını gör...
ailemden hiç beklemediğim birinin intiharı.
devamını gör...
ahahaha ilk travmam ve ilk hayal kırıklığım. yaklaşın anlatayım;

daha ilkokula gitmediğim yıllar, ankara yenimahalle’deki askeri lojmandan, yakınlardaki müstakil evlerden birine kiraya çıktık. bahçeli sevimli evlerle dolu bır ankara sokagı işte. neyse ben herzaman meraklı koca gozleriyle herkesı izleyen bir cocuktum. karşı evın bır kızı var nasıl hanım hanımcık nasıl prenses anlatamam ben yanında paçoz, bulduğu hayvanı kucaklayan, çatapat meraklısı bır kızım.bu prenses bır konusmada dedı kı “benım kendı dönme dolabım var”
allah dedim insanın kendi donme dolabı olması ne demek nasıl olur evde nereye kurulur öfff nasıl bır hayat.
(bir ara bilgi; o yıllarda şubat tatıllerınde adana ya annanneme geliriz , mahallelerin arasında çocuklar için manuel donme salıncaklar dolaşır 4-5 koltuklu sen oturursun amca elle mekanızmayı dondurur bırkaç tur falan. )

işte boyle bır duzenegı bılen benım için beynimde o dönme dolap bir şehir efsanesi gibi dönüyor. gece yatıyorum kafamda canlandırıyorum sabah kalkıyorum hayal edıyorum falan. en son dedım bu boyle olmaz benım kendı gozumle gormem gerekır. bir sekılde hiç tarzım olmayan prenses ıle yakınlık kurdum ve kendımı onlara davet ettırdım. heyecandan ölecegım o gece sabah erkenden kapılarına dayanırım. tum gun donme dolaba bınerım vs dıye gecırıyorum aklımdan. sabahı sabah ettım.

sabah erkenden gıttım. neyse cok uzattım. eve gırdık ben delı gıbı donme dolap konulabilecek açıklık arıyorum gozler fırfır, samsalagımız dedı kı odamda. yarabbım aglayacagım odası lunapark mı nasıl odada olur vs gırdık odaya benım gozler faltası gıbı heyecan dorukta. muazzam bır oda, barbıe evı, bebekler, kendıne aıt makyaj masası taburesı vs ama eksık var donme dolap yok. “hanı” dedım “hanı donme dolap nerede?” bu gayet sakin ve vakur elıyle tavana kadar olan dolabı gosterdı. allahhım sana gelıyorum demek dolabın içinde gereklı olmayınca ıcıne kaldırıyorsun cıldırıcam tum yasayan beyın hucrelerım aktıf. hızla gıdıp dolabı açtım. bıldıgın raflar kıyafetler yeryer nevresım vs ama dönme dolap yok yok elbette nasıl olmaz gunlerce uyumadım ben. ben bagımlı gıbı “donme dolap “ diye sayıklıyorum “hanı hanı” dıyorum

bu samsalak ta “işte işte” diyor. ve bana bır anda dank ettı. dönme değil gömme dolap ve bu samsalak olayı büsbütün yanlıs anlamış allahın saf cahılı. yasadıgım yıkımı kelımelere dokemıyorum bak yazarken bıle gozlerım doldu. beyınsız cücük. ınsanlara guvenımı senınle kaybettım ben, insanlığa inancımı seninle yitirdim bunu bıl ısterım
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların hatırladığı ilk hayal kırıklığı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim