yazarların içinde ukde kalan oyuncaklar

nintendo atari.

bilenler bilir şu cartoon network (umarım adını doğru yazmışımdır) işte bu kanalda çıkan her oyuncak reklamına bayılıyordum ben. ama asla büyüklerime söylenip alsınlar diye direttiğim bir şey olmadı. alamayacaklarını biliyordum çünkü. almayacaklarını da. şu anda da isteklerimi anlatmıyorum. çünkü anlayamayacaklarını biliyorum. anlamayacaklarını da.

kırmızı kauçuk top
kırbaç
kelepçe
ve bunun gibi seks oyuncakları.
ukdedir içimde hep.

küçük ray parçalarının takılıp birleşmesiyle oluşan 8 şeklindeki demiryolu ve üzerine küçük vagonların ve başa da lokomotifin kancalara takılmasıyla ortaya çıkan uzaktan kumandalı tren.

dip basık varex'li tam tesistatli v12 motor 150hp 6 ileri akülü araba evet akülü

uzaktan kumandalı araba.

şunu erkek cinsiyetine fiksleyen zihniyete rahmet olsun gerçekten. robot sevemiyor muyuz biz mesela, yeğenim biraz büyüsün de kendim oynamak için alayım.

babamın yurt dışından aldığı kumandalı arabam, çok sevdiğim için onunla oynamaya bile kıyamazken ben evde yokken babannem gelip bizden alıp erkek kuzenime vermişti, sebebide ben kız olduğum için onunla oynamama gerek görmemesi, hatırladıkça üzülürüm

en çok oynadığım de hatta posta arabalı seti vardı. maytapla patlatırdım:))

oyuncak değil de lastik kirmizi tul toka için ağlamıştım, canım anam almamıştı ama zaten saçım da kısaydı neden alsın kadin, haklı.

uy bubane, uy bubaane. niye ateşe attın zenci bebeğimi.

tren seti.
ağrı doğubeyazıt'ta istemiştim ben bunu kaçak malların satıldığı bir handa babamdan. o sarkaçlı büyük bir duvar saati almayı seçti. içimde ukde kaldı. o saat hala durur evde. iç kadranı pembe. bense baktıkça o tren setini hatırlarım.

aha bu. geceleri rüyalarıma girerdi. gündüzleri çamurdan yapar oynardım. evet.

tabii ki her kız çocuğunun hayali barbie evi.
bir gün parama kıyıp alıcam ama du bakalım..

hot wheels set.

ama uzulme senin beybladelerin vardi.

bmx bisiklet
kara kutu atari.

uzaktan kumandalı araba. çünkü kız çocuğu ne yapacakmış.

her çeşit oyuncağım, peluş ayım ve sayısız farklı kumandalı arabalarım/ trenlerim vardı. bir kız çocuğu olmama rağmen, asla cinsiyetçi büyütülmedim. bisiklet. akülü araba, scooter bile istediğimde almışlardı özellikle scooter'ım ayrılmaz parçamdı. her yere benimle götürülen bir parazitimdi.. nereye gitsem babam yanımızda götürür ve benim için sürekli kullanıma hazır hale getirirdi. hatırlıyorum 2'ye katlanan, gri bir cihazdı. hep arabamızın bagajında dururdu.

annem karadenizli olsa da, çok akıllı ve stratejiktir. tipik bağnaz bir babaya sahip olduğu için, belirli bir noktadan sonra okutulmamış fakat öyle ya da böyle ailesine savaş açarak, en küçük teyzemi okutmuş. bu yüzden üniversite okuyamamış olsa bile, üniversite eğitimi almış bir kadından daha donanımlı olduğunu söyleyebilirim. ailesine karşı "survive" etmeyi başarabilmiş bir kadının, içe dönük/ kolay kandırılan/ dünyadan haber bir insan olmasını beklemek hata olurdu zaten. neyse konumuza dönelim, bunca oyuncağın içerisinde, hep içimde kalan "büyük boy barbie evi" olmuştur. keza bunu anneme hiç aldıramadım. barbie oyuncaklarını sevmezdi. muhtemelen barbie olarak adlandırılan karakterin fazla cinsiyet rolleri ile donatılmış olması, yoğunlukla çok güzel olmayı ve yakışıklı bir partner bulmayı işliyor olması onu rahatsız ediyordu. her ne kadar çocukken fark etmeseniz de, barbie tam bir kapitalizm ürünüdür. her zaman yapılı saçları olan, cok iyi giyinen ve cok güzel bir kadın figürü.. bunu daha bebekliğimizden itibaren bize empoze edip, bizi kadın olmakla ilgili hazırlıyorlar aslında.. barbie, bir çeşit toplumsal empoze aracıdır.( cinsiyet rolleri bazında)

bunun farkında olan annem, barbie sürekli yeni ürünler cıkarıp, bangır bangır televizyonda tanıtsa da, asla ürünlerini almazdı. o hayalini kurduğum büyük boy, katlanabilir barbie evini ise hiç aldıramadım. sanırım aptalca bir argümana kapılmamı engellemeye çalıştı ve aslında engelledi de. baktığımda, barbie hala cok fenomen bir oyuncak bebek. benim cocukluğumdan beri hiç bozulmadan, süregelen bir şöhreti var.. sinema filminin çekilmesi ile, bir kez daha odak noktası oldu ve satışları patladı. artık barbie'nin kendisine ait tekstil ürünleri bile var. koskoca teyzeler şeker pembesi, barbie yazılı sweatshirtler ile geziyorlar.. bu boyutta bir manipülasyondan bahsediyorum.. barbie izleyen her kız cocugunun aklında "kadının neye benzediği veya benzemesi gerektiği" ile alakalı bir kalıp oluştu.... sonra ortalıkta 11-12 yaşında kaşlarını almaya baslamış, makyaj yapan, saçları için dyson almış, piercing taktırmış, 15-16 yaşında ilk sexini bilinçsizce yapmaya başlamış hatta doğum kontrol hapını/ ertesi gün hapını bilen , " ziyan olmuş" kız çocukları görüyoruz.

kısacası şuna hiç sahip olamadım. iyi ki olmamışım.

bp'nin verdiği oyuncak tır.

sanal bebek.
yeni çıkan her şeyin sürekli kötülendiği bir dönem vardı. sanal bebek de o döneme denk gelmişti. her haber bülteninde ne kadar tehlikeli olduğu anlatılır, dilden dile sanal bebeğin oynayan çocukları gerizekalı yaptığı yayılırdı. bu sebeple tüm yalvarmalarıma rağmen bana sanal bebek alınmadı. ne değişti, hiçbir şey. uzun vadede ben yine gerizekalı oldum. en azından mutlu bir gerizekalı olabilirdim.

eşek kadar adamım bazı figürler halen içimde kalıyor. bu ülkede hobi çok pahalı.