3321.
hepimiz yalnızız aslında bunu tek kaldığımızda fark ediyoruz, kalplerimiz çirkin benciliz yalancı ve sahtekarız…
güzel bir kadını yatağa atmak için yalanlar söylüyoruz ya da yakışıklı sempatik bir erkeği sadece parası olmadığı için görmezden geliyoruz ve sonra diğer sahtekar arkadaşımıza gidip onun övgüsünü onaylamasını bekliyoruz.
zavallıyız insan türü olarak!
bebekler çocuklar hariç kimseye değer vermeyişim bu yüzden, içinizi biliyorum lan, ciğerinizi, o sefalet ( ahlak sefaleti ) kokan nefesinizin kokusu burnumu sızlatıyor.
bu yüzden kaçıyorum sizden dağlara ormanlara atıyorum kendimi, tembihliyorum ağaçlara orman canlılarına; insan kötüdür gelirse buraya almayın bağrınıza.
kötüyüm, kötüsünüz!
devamını gör...
3322.
insanların başına gelen olaylar, yaşamları, hissettikleri hiç merakımı uyandırmıyor.
devamını gör...
3323.
ne zaman yalnız kalsam, oturur bir başıma aheste aheste burnumu karıştırırım. çıkan malzemeyi iki parmağımın arasına alır kusursuz bir şekil alana kadar yuvarlarım. sonra evyenin karşısına geçip deliği tutturmaya çalışırım.
devamını gör...
3324.
her yere senin fikrinin ne önemi var vasat herif yazasım geliyor çünkü ciddi ciddi beyinleri yok fikirleri var.
devamını gör...
3325.
kendime not; kendini fazla kaptırma, kendini bırakma, özüne dön!
devamını gör...
3326.
kaosa bayılırım. baktınız bir yerde tartışma var, beni etiketleyin hemen. ben anlarım.
devamını gör...
3327.
asla geri dönmeyeceğim. kendime..
devamını gör...
3328.
tedaviye tekrar döndüm. ilaçlardan ziyade psikoterapiyi tercih ettim bu sefer. hayatımın en zor anlarından bir tanesini yaşadım. kimsenin bilmediği sırlarımı, bilmediğim veya farkında olmadığım düşünceler dökülmeye başladı. durumun daha da kötü olduğunu anladım ve artık düzelmem gerektiğine karar verdim. çok zor bir döneme girdim. altından kalkabilir miyim ? bilmiyorum. ama bu dönem hayata karşı son bir meydan okuma olacak benim için. başarılı olursam devam, aksi halde fişi çekeceğim.
devamını gör...
3329.
sevgilimin bazı ruhsal problemleri var. ama geçtiğine inandığı için doktora gitmek istemiyor. gitmek istemediği daha doğrusu ilaçlarını ısrarla kullanmak istemediği için son birkaç haftadır tartışıyoruz. bunun haricinde ben çok kırılganım. yaptığı esprilere dahi alınıyorum. yaklaşık üç aydır hiç görüşmedik. uzak mesafe ilişkisi olduğu için özlem de zor bir etken oluyor. evet normal biri gibi ama doktor gözetiminde olmasını istemem çok mu bencilce. ilaçlarını kullanmasını istemem. böyle zamanlarda benden kopmasından çok korkuyorum bir de. pat diye gelip ayrılmak istiyorum diyor. onu seviyorum böyle olmasına dayanamıyorum.
herkes çalışıyor o aşırı çalışıyor. bazen evine gelir gelmez yemek yer yemez pat diye uyuyor. saygı duyuyorum ama nereye kadar. özlüyorum. kavgasız mutlu günlerimizi özlüyorum. sohbet edebildiğimiz zamanları kendini açtığı zamanları. ben zaten bok çukurundayım. bari o gökyüzüm olsun.

ilaç mevzusuna gereksiz anlam yüklediğimin ben de farkındayım ama kullansa ne olur ki. bir hap ya içmek ne kadar zor olabilir.
sanki içmezse terk edecek gibi de hissediyorum belki de onu kaybetmemek için bu kadar takıntılıyım. gün aşırı kavga ediyoruz. ve ben gerçekten yıldım. çoğunun da sebebi benim ama o da üzerine düşen hiçbir şeyi yerine getirmiyor.

çok mutsuzum kilo aldım. hareketsiz bir yaşamım var evdeyim. ailemle problemlerim var onu deli gibi özlüyorum ama napacağımı bir türlü bilmiyorum, bilemiyorum. sadece sevgisini hissetmeye ihtiyacım var. sadece sevgi.
devamını gör...
3330.
bu ülkede doktorundan mühendisine, mimarından esnafına her meslek grubunun din hakkında konuşma, dini konularda atıp tutma, asıp kesme, yazıp çizme hak ve özgürlüklerinin olması ancak din adamlarının böyle bir hak ve özgürlüklerinin olmaması, diyanet mensuplarının, imamların, hocaların, cami görevlilerinin dini konularla ilgili konuştuklarında, görüş bildirdiklerinde küfür yemeleri, hakarete uğramaları, sosyal medyada linç edilmeleri beni oldukça şaşırtıyordu: “yahu bu adamlar insanlara dinin kurallarını bildirmeyecekler de kim bildirecek” ya da “bu adamlar kürsüye, minbere çıktıkları zaman islam’ın emir ve yasaklarını, kur’an hükümlerini, dinin inceliklerini anlatmayacaklar da, yemek tarifi mi verecekler, at yarışı tüyoları mı verecekler, tatil beldelerinin doluluk oranları ve fiyatları ile ilgili rapor mu verecekler. senenin her haftası da orman haftası, trafik haftası, yerli malları haftası değil ki onlardan bahsetsinler ” gibi şeyler söylüyordum.

ancak, itiraf ediyorum ki, bu duruma artık ben de alıştım. hatta o kadar alıştım ki artık ne zaman bir din görevlisi kürsüde, minberde dinin hükümlerinden bahsetse ya da sosyal medya hesabında dini konularla ilgili bir paylaşımda bulunsa: “hocam senin başka işin yok mu? otur oturduğun yerde, ülkede bu kadar doktor, mühendis, mimar, veteriner, esnaf, insan kaynakları uzmanı, siyasetçi, gazeteci, kaynakçı, bobinajcı, sıhhi tesisatçı varken dini konularda konuşmak, yazmak, paylaşımda bulunmak sana mı kaldı?” demek geliyor içimden.
devamını gör...
3331.
vay vay vay böyle dertler düşman başına gelmesin.

beni güldürüyo çünküm.
devamını gör...
3332.
hayatımda hiç bu kadar kötü hissettiğimi, artık dolup taştığımı hissetmemiştim. çok yoruldum bir şeyleri düzeltmeye çalışmaktan, üstelik benim yapmadığım şeyleri düzeltmekten. nefes alamadım bugün resmen, sadece olmamasını diledim bugünün. hayatımda ilk defa bir günü yaşamak istemedim ki ben en kötü günümde bile bunu dilememiştim, bir şekilde yaşam enerjim oluyordu. ama bugün bambaşkaydı, ömrümce de unutacağımı sanmıyorum. işin daha da kötüsü, ne olursa olsun ömrümce unutturmayacak bugünü, hayatımın en mutlu anında bile! hiç böylesini yaşamamıştım, sabah uyandığımdan akşam yatana kadar da devam etti!
devamını gör...
3333.
madden insan sanılan aksine "insan" ile alakası olmayan varlıklardan midem bulanıyor.
bazı karakterler anca bu kadar bozuk, aşağılık oluyor, bunu ben gördükçe kötü oluyorum.
bir insan nasıl kendinin farkında olmaz ki?
aynı havayı soluyoruz yazık.
devamını gör...
3334.
bazen gerçek olmadığım hissine kapılıyorum, sanki ben bir fikirden ibaretim ya da başıboş bir ruhum; fikir/ruh şu anki vücudumu ele geçirmiş. sahip olduklarım, ailem, olaylar, başıma gelenler... hepsi çok tuhaf ve gerçekdışı hissettiriyor. "bunları şu an yaşayan ben miyim? gerçekten var mıyım?" diye sorguluyorum.
devamını gör...
3335.
itiraf nedir neden kime edilir. yoksa nezdimde ipe sapa gelmez fikir kırıntılarının tekdüze ortaya serildiği başlık. yaram var mesela.
devamını gör...
3336.
iğrenç ve depresif geçen 1 aydan sonra iyi hissediyorum sözlük içimde çiçekler açıyor. umarım hak eden herkes mutluluğu ve huzuru bulur kalp.
devamını gör...
3337.
tütünü yıllardır kullanan ve her istediğim zaman bırakabilen biri olan ben, uzun düşüncelerim sonucunda tütüne devam etme kararı aldım. bir süre daha bırakmayacağım. doğruluğundan emin olmadığım bir şüphem var. doğru olduğunu öğrendiğim gün tütüne veda edeceğim.
devamını gör...
3338.
sözlüğe kendi kültürümü özlediğim, anadilimi konuşan insanlarla etkileşime girebilmek için geldim. geldiğimde de söylemiştim bunu. burada geçirdiğim bir ayın sonunda türkiye'den neden ayrıldığımı hatırladım resmen. master bitince geri dönüp kendi kültürümün içinde mi yaşasam diyordum ama yok cidden. iyi yapmışım kaçmakla. özellikle türk kadını çekilmez bir varlık. genelleme yapmak istemiyorum ama bu böyle ya. ya farkındayım sürekli tacize uğruyorsunuz, sürekli kendinizi korumak zorundasınız ama sizinle her etkileşime geçen insan sizi yere yatırıp üstünüze çıkmak istemiyor. bu garip tavırların nedenini cidden anlayamıyorum ben artık. hayır buradan biriyle flört etme girişimim olamaz da. çok uzaktayım abicim ben. kapsama alanı dışıyım. vebalı gibi davranmanıza gerek yok ya biraz nazik olabilirsiniz cidden. hasılı kelam, türkiye'yi özlüyor, türk insanını özlemiyorum görünen o ki.
devamını gör...
3339.
uyanır uyanmaz insan görmeye tahammül edemiyorum. önce uyanayım bir müziğimi açayım kahvemi yapayım sigaramı içeyim bir üzerinden yarım saat geçsin öyle görüşelim mümkünse. yoksa diğer türlü adeta içimden canavar çıkıyor.
devamını gör...
3340.
son birkaç saattir ağır bir biçimde bunalıyorum.

atama için tercihleri beklediğim şu günlerde* hastalıklı bir biçimde benden kopamayan ailemle uğraşmanın ve yavaş yavaş son raddeye geliyor olduğum gerçeğinin yükü altında eziliyorum. yazmanın da bir faydasını görmedim aslında ama artık bunaldım. gerçekten bazen kendi boğazımı sıkmak istiyorum. belki öyle yaparsam daha rahat nefes alırmışım gibi geliyor.
uzun süredir böyle güçlü bir stres yaşamamıştım. ne yazacağımı da tam bilmediğim için uzatarak saçmalıyorum.

insanların rezil yaratıklar oluşunu geçtim, en berbat toplumlardan birinde yaşıyor olmanın getirdiği bir çok iğrençlik son zamanlarda benim için daha da görünür olmaya başladı. kendim dışında neredeyse her şeye ilgimi kaybettim. ayağıma taş bağlanıp suya atılmış gibi hissediyorum. sürekli yukarı çıkıp nefes almak için kendimi parçalıyorum ama ne yaparsam yapayım yeterli olmadı şu ana kadar.

zihinsel anlamda toplumsal kuralları ve sözde ahlaki sınırları yıkalı çok oluyor. sadece gerçek hayatıma uygulamakta güçlük çekiyorum.
daha önce yazmıştım. zihnimde aşırı ve olumsuz yönde kurgulama gibi iğrenç bir özellik var ve ben bundan kurtulmak için götümü yırtarken etrafım hiç de yardımcı olmayan bir sürü gereksizle dolu.
sözde en yakın arkadaşım olan manipülatif ve dengesiz ruh hastasından daha yeni yakayı sıyırdım. sıranın anne babama da geleceğini elbette biliyordum...
beni hastalıklı ve saygısızca seven bir aileye sahibim. bunu dile getirince yumurta kabuğunu beğenmiyor gibi aptalca söylemlerle karşılaşıyorum. sanki çıktığımız yeri beğenme zorunluluğumuz var amq. her anlamda yetersiz, sefil, toplumdan izole ve ucube gibi yaşayan bir aileye sahip olup da onu barınaktan alınmış köpek gibi sevdikleri için ailesine saygı duyanın aklına sıçayım zaten. tek bildikleri şey şuursuzca, köpek gibi sevmek. sapık, takıntılı, sosyopat sevgililere benziyorlar. her itirazımda manipülatif bir yaklaşımla ya da duygusal sömürüyle karşılaşıyorum. ve işin kötüsü onların yanında kaldıkça da onlara benzemeye başladığımı fark ediyorum...

gerçekten nelerle baş etmek zorunda olduğunu anlayabilen tek kişi olmak çok zor. ve işin en kötü kısmı... işin içinde sözde sevgi denen o hastalıklı bok olduğu için ve aile tablosu dolayısıyla sorunlarınızı paylaşmak istediğiniz herkes sizi sorunlu, şımarık ve mütemadiyen haksız olarak görüyor.
bu noktada ilginç bir bilgi vereyim: benim ailemin bana bir şey dayatamadığı noktada araya benim önemli gördüğüm insanları sokmak gibi iğrenç bir huyu olabileceğini keşfettim. ailesinin, çoluğunun çocuğunun özel hayatını, evde yaşadıklarını başkasına anlatarak çözüm bekleyen ve bunu yaparken üstüne bir de kendinde kusur aramayan bok çuvallarından kim ne bekler?
inaan istiyor ki çevresinde mesafeli de olsa kendisinin kişiliğine saygı duyan insanlar olsun... ama yok maalesef. bu durumda da kimseyi kırmayayım durumundan s....ler moduna geçiyor insan.

çok şey yazmak istiyorum buraya da, ne halim var ne de yeterli kelime. yaz yaz bitmez amünyüm.

yeri gelmişken çocuğunu sözde çok sevdiği için koruma bahanesiyle zayıf, özgüvensiz, korkak yetiştiren ama hiçbir gerçek ihtiyacını göremeyen bütün yetersiz aile müsveddelerinin cibiliyetini s.....yim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların itiraf köşesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim