zaman yolculuğu mümkün olsaydı gitmek istenilen zaman dilimi

annunakiler dönemine

1900-1930 arası ingilteresi.

zaman yolculuğu zaten mümkün.

newton "zaman mutlaktır" demişti. einstein'a kadar da böyle kabül edildi. ama einstein, kendi ifadesiyle yazıyorum " üzgünün newton, o iş öyle değil" diyerek zamanın göreceli bir şey olduğunu ispatladı. 5 milyar yıl sonra evrenin yokoluşuna kadar da bu kanun geçerli olacak. evrenin içinde saklı yani zaman.

e evrenin içinde saklı ve evrenle birlikte yok olacak bir zaman varsa , bu eğilebilir, bükülebilir bir şey demektir ve yandan çarklı vapurla gidip gelinebilir. ben herakleitos'un yanına gidecem , söyle lan sen ateş derken neyi kastettin , bizim köyde ateşten kastının enerji olduğunu söylüyorlar, doğru mu yalan mı? diye soracam . sonra otostopla dönerim.

hem mö.8000 yıllarında hemde ms. 800 yılarında ki fikirtepe'ye (kadıköy-istanbul) gitmek isterdim...

burası asya -avrupa medeniyetinin en önemli yeridir. mö8000 'de fikirtepe , kurbağalı dere kalamış*-moda ve haydarpaşa limanının olduğu bölge., modern insan burada ilk şehri (fikirtepe ve limanı (haydarpaşa) ve marinayı (kalamış) inşa etmiş, ilk evcil hayvanlar ve sebze-meyve tarımı burada yapılmış , tahıl dışarıdan takas usulü alınmış (gemi kargo yükü) , sonra byzantion kurulunca burası kentin evcil hayvan ürünlerinin vve yine bostan ürünlerinin merkezi olmuş, ms. 800'de süt-et-sebze -meyve-kümes hayvanı vb. üretimi devam etmiş taki , türkler ve peşine taktıkları güney asyalılar gelene kadar , bugün gidin bakın fikirtepe'ye vatan dediğimiz terin nasıl içine sıçmışız.
fikirtepe benim gençliğimde bile 1970-80 hala bizans döneminde ki işlevini yerine getiren bir yerdi ,mandıra ve bostanlarda süt ürünleri ve sebze (yeşillik ağırlıklı) üretim sürüyordu.

sonra türkler medeniyet kurdıu,yalandan kim ölmüş, içine sıçmışız ne medeniyeti...

merak ediyorsanız gidin bakın ,sonra cevap yazın.

ben meşrutiyet+ cumhuriyetin ilk yılları arasında yaşamak çok isterdim.

yanıma 50bin liradan az olmamak koşuluyla 2009 şubat ayı, ayın 2sine gitmek isterim.
şimdiki kağıt paralar o gün de aynen vardı. (200 tl banknot 1 ocak 2009'da tedavüle sunuldu) o gün 1 usd almaya kalksanız 2.27 tl'ye alıyorsunuz. 50bin tl'ye 22bin usd alırsınız. dolarları alır almaz buraya geri dönüp satıyorsunuz. dün 1 usd =31.07 tl idi. satıp 684bin lira yaptınız. buyrun size 630 binlira kâr. zaman bükülmesi falan da olmadı. 13 kat para kazandınız. bunu 5 kere tekrarlasanız tamam mı, ta oradaki köşeye kadar dönersiniz.
alın size akıl. ben yapmıyorum. benim ruhum zengin.

26 şubat 1954

cahillikten anket yapılmayan zaman dilimleri...

sonsuz bir zaman girdabında, sonlu geleceğimin 23.59 dakikasına…

niye herkes geçmişe gitme peşinde anlamadım. ne işin var 1935 yılında. sana böyle bir imkan verilmiş git 2080 yılına gez gel.

net antik yunan. başka bir şeyin mümkünatı yok.

pazar yerinde sokrates'le karşı karşıya gelmeliyim.

ona diyeyim ki,

hem yaratıyorsun hem unutuyorsun-
şaşsın kalsın adamcağız...
gerçi vereceği cevap var ama bizde de kontra bitmez...

3025 ya da 4025 veya daha ilerisi ama daha aşağısı olmasın. hangisi mümkünse o olsun sorun değil.
merak ediyorum ne hale gelmiş insanlar, dünya.

geleceğe dönüş filmini sevdiğimi bilen aile eşrafı arada sırada "peki sen hangi zamana gitmek isterdin?" diye sorar. ben de olacaksa gelecek bir zaman olacağını söylerdim. fakat hangi gelecek olduğunu hiç düşünmemiştim.

geçen gün zaman tüneli diye bir film seyrettim ve kararımı verdim. olabilecek en uzak geleceğe gitmek isterdim. insan ırkının geçirdiği evrimi görmek isterdim kesinlikle. yaratık mı oluyoruz, ya da da daha akıllı bir ırkın evcil hayvanı bile olabiliriz.

1928 yılına elimdeki telefonla gitmek isterdim. paşama sağlığına dikkat etmesini söyler, yakında patlayacak ikinci dünya savaşı hakkında malûmat verirdim. bugünlerde neler başımıza dert olmuşsa anlatır ona göre önlem alınmasını sağlamaya çalışırdım. zaten paşam bir yirmi yıl daha yaşasa bambaşka bir ülke olurduk.
düşünsenize deprem oluyor ölen yok. yangın çıksa o dakika sönüyor kimseye bir şey olmuyor sadece bir konu olarak konuşulup unutuluyor. bebekler yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde öldürülmüyor. devletin hazinesi soyulmuyor. milyonlarca istilacı ülkeye doluşmamış, biz bize çiçek gibi herkesin huzur ve refahta denk olduğu bir türkiye.

antik mısır olabilir. düşünsene, elinde bira, yüksek bir yere oturmuş, piramitlerin yapılışını izliyorsun. tarihe tanıklık etmek tam olarak bu olmalı.

truva savaşı da olabilir bak. zeus'un yaptığı gibi athena tapınağı'na oturup izlemek isterdim.

ya da istanbul'un fethi olabilir. sultan mehmet ortaya çıkıp "beyler gemileri karadan yürütüyoruz" dediğinde, yanımdakine dönüp, "ne diyor lan bu?" diyebilirdim.