zevk alınan sapıklıklar

sevmediğim insanların özel eşyalarını karıştırmak.
tanımak maksadıyla ya. puahah.

ruh hastaları ve hastalıklarıyla dolu olan başlık.

instagramdan vücut şov yapan erkeklere salya akıtarak "hamile kalma zamanı geldi" gibisinden yorum yapmak. yabancı bir hesap bu yüzden beni engelledi ahshajja napayım herif yakışıklı.

bu tarz reels çekenler genellikle arkaya aynı müziği koyup ani geçişle bir anda kaslı memelerini gösteriyor. bana da bu noktada hamile kalmak düşüyor.

mami dont nov dediiiss gettin haaat et dı badii şaapp duin' samtin' anholiiii aağğğ

yanımdan geçen her kadının parfümünü koklamaya çalışırım. ve bunun için yorum da yaparım. corona olduğu zamanlar maske takıyoruz diye çok üzülmüştüm sırf kadın parfümü kokusu alamayacağım diye.

seks. gayet sapıklık. o değil de bu seks mefhumunu bile romantik falan bir şey gibi sanki kutsal bir şey falan gibi kim uydurdu da nasıl yedirdi millete insan hayret ediyor neyse.

uçağa binmeden önce uçak kazası raporu izlemek

balkon demiri yalamak, pil yalamak. sonradan öğrendim ki demir eksikliği belirtisiymiş.

kpss, yks sınavlarından sonra x adlı platformda yapılan yorumları okumak ve azap çekilmiş soru ile soru öznelerine edilen sitemleri gülerek okumak.

yürüyen merdivenin sol tarafında sabit duran birini gördüğümde merdivenleri çıkmayacağım varsa bile orada durmasın diye inadına o merdiveni çıkarım.

mesaj yazarken telefon ekranına çarpıp çat çat ses çıkarsın diye tırnakları uzatmak.

alarmı uyanmam gerekenden 3-4 saat önceye kurmak, alarm çalınca da saate bakıp "ooo daha çok zamanım var biraz daha uyuyayım" diyerek uykuma kaldığım yerden devam etmek.
zaman içinde zaman oluşturmuş gibi hissediyorum.

eskiden guilty pleasurelarımız gizlimiz saklımız vardı fakat yeni normal bunları açığa çıkarmak ve bunlarla gurur duymak hatta para kazanmak olduğu için garip bir ikilem içerisinde yaşıyorum.
bence bilmemize gerek yok zira sosyal medyanızdan her daim açığa çıkarıyorsunuzdur.

kremsiz günese maruz kalınca, üstteki deriyi tırnaklarla kaldırıp soymak.

hafızam çok kuvvetlidir. hiçbir şeyi unutmam hele söylenen sözleri, asla. yalanda en kolay unutulan şeydir. önce söylediği ile sonradan söyledikleri çelişki yarattığında bunu bariz şekilde farkettiğimi belli etmek, söylemek ve bunu gayet eğlenerek yapmak bana müthiş haz veriyor. yalan zor zanaattır, herkes söyleyemez. o yüzden; aptalsanız, lütfen yalan söylemeyin. hem komik oluyor hem rezil oluyorsunuz.

yumurtaya bal surup yemek

#3292674
inşallah altında çok kötü bir ruhsal problem barındırmıyordur bu sapıklığımız.

benim de yaptığımdır.
öyle çorbayı morbayı aniden tersi yöne karıştırmak falan bunlar zaten günlük ihtiyaç.

beni şu yaptığımız korkutuyor.
alarmı bile isteye bir saat erkene kurup o tatlı uykuya devam etmek arzusu..

geçenlerde bir başlık görmüştüm. uykuya daldığın anı hatırlamamak mı neydi.
hatırlamak mı istiyoruz, kanıt mı arıyoruz buna ilişkin acaba bilemiyorum ya da bilinmezi kurcalama dürtüsü belki.

erken uyanmayı hiç sevmeyen biriydim uyku düzenim normalken. en sevmediğim şeyi başıma bile isteye getirip bundan ayrıca bir haz duymak acıyı sevmek midir yoksa kendine ayar çekmek mi?

yani buraların ağası benim, öyle kafana göre takılmak yok bozarım düzenini, beni dinleyeceksin, en çok beni!! kendine gel beden falan filan bir tür rütbemizi ortaya koymak meselesi midir? olabilir.

diğer yandan bir başka başlıkta ise kendimizle olan savaşımız sorgulanıyordu.
belki de ona yönelik bir ahval ve şerait içerisinde vazifemiz üzereyizdir.

bir yanımız; hani o savaşı başlatan, karanlık yanımız,
cebren ve hile ile aziz bedenimizi işgal edip en kirli yol ile bizi, en iyi tanıdığı, tüm zayıflıklarını biliyor olduğu o aydınlık yanımızı içten çökertmeye, karartmaya ant içmiş olabilir.

bununla beraber diğer yanımız, evet aydıklık olan,
ezber bozan bir yaklaşım ile bu savaşa karşılık veriyor, adeta düşmanla dans ediyor olabilir.
çünkü yalnızca karanlık taraf değil tüm zayıflıkları bilen. aydınlık taraf da gereğinden fazla şey biliyor karanlık tarafa dair ve üstelik çok da büyük bir avantaja sahip.
karanlık tarafın ayağına dolaşan o öfke, aydınlık tarafta çoktan bertaraf edilmiş vaziyettedir.

o nedenle tarafların bilmesi gereken yegane şey,
kazanan taraf öfkeyi yok eden taraf olacaktır ve aydınlık tarafın bu konuya ilişkin yüzü aktır.

savaşın galibi çok açıktır.
aydınlık, muzaffer olacaktır.

yaramın kabuğunu soymaya bayılıyorum. yeter ki bir yerim yara olsun, sık sık kontrol ediyorum kabuk bağlamış mı diye. ah yara… bir an önce kabuk bağla da kanatayım seni. ne tatlı bir acısın sen, ne güzel soyuluyorsun. offf of…

işerken gelen titreme hissi.

otomatik kapılara yaklaşırken (bkz: alohomora) diyerek açılmasını beklemek.