normal sözlük yazarlarının uzmanlık alanları
yemek yapmak ve yemek.
devamını gör...
çikolatalı portakallı kek
bugün dünün ışıltısı yok sokaklarda. çatıya düşen yağmur damlalarının pıtırtısı ile gözlerimi aralayınca pazar günlerine has duygusallığımla yine yataktan usulca kalktım.
çocukken de böyleydim, okul günleri erkenden kalkmak konusunda bin bir şikayet edip annemin telkinleri ile birkaç lokma kahvaltıyı zorla ederdim. ama pazar oldu mu o gün aile günü olduğu için erkenden kalkıp tv başında çizgi film izlemeye başlardım. annem mutfakta pazara has bir şeyler hazırlarken babam ve ablam da tv karşısındaki yerini alırdı ve kovboy filmleri saati başlardı. bir yandan kahvaltı edip bir yandan filmle karışık sohbet içinde neşeli saatler geçirirdim.
güneş yok bugün ama baharın izi çokça. kuş cıvıltıları ve böceklerin sesini duyabiliyorum. bir de uyanır uyanmaz tüm camları açıp etrafta dolanabildiğim zamanlar da geldi. kahvemi içerken bir yandan sözlükte takılıp sol framede akan başlıklardan sıkılınca takip ettiğim yazarlar neler yazmış, diye bir göz gezdireyim dedim. bir baktım gidenlere yenileri eklenmiş, burada olanlar da yazmayı oldukça seyrelttilmiş. sanırım sıcak havaların başlaması onları da reel hayata bir parça çekmiş. birkaç arkadaşımı daha kaybetmişim hissi ile bir parça hüzün yaşamama sebep oldu bu durum.
sonra dedim ki yine de bugün pazar, tatil. moralimi yüksek tutmalıyım. kahvaltı sonrası witcher oynamak için dünden plan yaptığım beyefendi yatakta tatilin uzun soluklu uykusunun keyfini çıkartırken uzun zamandır özlediğimiz bir kokuyu evin içine doldurmalıyım. portakal ve çikolatanın müthiş kokusu.
sanırım bu tatla ilk karşılaştığımız yer ilk yurt dışı tatilimizde yunanistan'da olmuştu. frape ile birlikte hayatımıza aldığımız portakallı damla çikolatalı kurabiyeler. eve döndündükten sonra deneme yanılma yöntemi ile beraber * en sonunda o tadı yakalamayı başarmıştım. sonrasında aynını bir başka ülkede de bulmuştuk aradan geçen beş yıl sonra. burada hala yok ne yazık ki. * biraz tembellik biraz kolaya kaçma sonucunda çikolatalı portakallı kurabiyelerim artık keke dönüştü. yine aynı koku, aynı aroma ama hazırlama süresi çok daha kısa. üç bardak un *, bir bardak şeker, birazcık zeytin yağı ve hindistan cevizi yağı, kabartma tozu, kek kıvamı için portakal suyu yoksa süt, buzluktan çıkarılan portakal kabukları * ve de son dokunuş damla çikolata...
şimdi fırından gelen mis gibi bir koku eşliğinde ikinci kahvemi içerken uzun zamandır ben de bir şeyler yazmadım diyerek kendimi döktüm birazcık. kekin üzeri çatlamaya başlamış. buzluktan çıkardığım simitleri fırına verdiğimde kahvaltı için son dokunuşu da yapmış olup anı anlatmayı bırakıp yaşamaya başlıyor olacağım...
mis kokulu, huzurlu sofralı pazarlarınız olsun. *
çocukken de böyleydim, okul günleri erkenden kalkmak konusunda bin bir şikayet edip annemin telkinleri ile birkaç lokma kahvaltıyı zorla ederdim. ama pazar oldu mu o gün aile günü olduğu için erkenden kalkıp tv başında çizgi film izlemeye başlardım. annem mutfakta pazara has bir şeyler hazırlarken babam ve ablam da tv karşısındaki yerini alırdı ve kovboy filmleri saati başlardı. bir yandan kahvaltı edip bir yandan filmle karışık sohbet içinde neşeli saatler geçirirdim.
güneş yok bugün ama baharın izi çokça. kuş cıvıltıları ve böceklerin sesini duyabiliyorum. bir de uyanır uyanmaz tüm camları açıp etrafta dolanabildiğim zamanlar da geldi. kahvemi içerken bir yandan sözlükte takılıp sol framede akan başlıklardan sıkılınca takip ettiğim yazarlar neler yazmış, diye bir göz gezdireyim dedim. bir baktım gidenlere yenileri eklenmiş, burada olanlar da yazmayı oldukça seyrelttilmiş. sanırım sıcak havaların başlaması onları da reel hayata bir parça çekmiş. birkaç arkadaşımı daha kaybetmişim hissi ile bir parça hüzün yaşamama sebep oldu bu durum.
sonra dedim ki yine de bugün pazar, tatil. moralimi yüksek tutmalıyım. kahvaltı sonrası witcher oynamak için dünden plan yaptığım beyefendi yatakta tatilin uzun soluklu uykusunun keyfini çıkartırken uzun zamandır özlediğimiz bir kokuyu evin içine doldurmalıyım. portakal ve çikolatanın müthiş kokusu.
sanırım bu tatla ilk karşılaştığımız yer ilk yurt dışı tatilimizde yunanistan'da olmuştu. frape ile birlikte hayatımıza aldığımız portakallı damla çikolatalı kurabiyeler. eve döndündükten sonra deneme yanılma yöntemi ile beraber * en sonunda o tadı yakalamayı başarmıştım. sonrasında aynını bir başka ülkede de bulmuştuk aradan geçen beş yıl sonra. burada hala yok ne yazık ki. * biraz tembellik biraz kolaya kaçma sonucunda çikolatalı portakallı kurabiyelerim artık keke dönüştü. yine aynı koku, aynı aroma ama hazırlama süresi çok daha kısa. üç bardak un *, bir bardak şeker, birazcık zeytin yağı ve hindistan cevizi yağı, kabartma tozu, kek kıvamı için portakal suyu yoksa süt, buzluktan çıkarılan portakal kabukları * ve de son dokunuş damla çikolata...
şimdi fırından gelen mis gibi bir koku eşliğinde ikinci kahvemi içerken uzun zamandır ben de bir şeyler yazmadım diyerek kendimi döktüm birazcık. kekin üzeri çatlamaya başlamış. buzluktan çıkardığım simitleri fırına verdiğimde kahvaltı için son dokunuşu da yapmış olup anı anlatmayı bırakıp yaşamaya başlıyor olacağım...
mis kokulu, huzurlu sofralı pazarlarınız olsun. *
devamını gör...
boran kuzum
çocuĝu olursa adını '' dövüşmen'' koymasını istediğim oyuncu.
dövüşmen kuzum.
dövüşmen kuzum.
devamını gör...
eski sevgiliyle arkadaş olmak
arkadaş olacak insan mı bitti?
devamını gör...
yaşadığın şehri 3 kelime ile anlat
pismaniye.
simit..
körfez..
simit..
körfez..
devamını gör...
her şeyden sıkılmış olmak
bir çeşit isteksizlik halidir. hiçbir şeyden keyif almadan zorunluluk dahilinde bir şeyler yapmaktır.
devamını gör...
obsesyon
psikiyatri tanımı: "yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan atamadığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki fikirler."
kişisel tanım: bir veya birden fazla konuyu kafaya takmak ve o konulara tepki oluşturmaktır.
kişisel tanım: bir veya birden fazla konuyu kafaya takmak ve o konulara tepki oluşturmaktır.
devamını gör...
iyi geceler mesajı atacağın bir kişinin bile olmaması
ona da alışıyor bünye dediğim yokluktur.
mesaji bırak, günde 100 kelime dahi edemediğim günler çoğalıyor gitgide.
önce en yakınım, sonra babam derken kimse kalmadı yakınım olarak.
arkadaşlarla zaten pandemi sebebiyle bir araya gelemiyorum.
mesaj atmanın ne kıymeti var ki ?
bir dost, sıcak bir ses yoksa neye yarar ki hayatın ?
mesaji bırak, günde 100 kelime dahi edemediğim günler çoğalıyor gitgide.
önce en yakınım, sonra babam derken kimse kalmadı yakınım olarak.
arkadaşlarla zaten pandemi sebebiyle bir araya gelemiyorum.
mesaj atmanın ne kıymeti var ki ?
bir dost, sıcak bir ses yoksa neye yarar ki hayatın ?
devamını gör...
günaydın sözlük
sevimli, geleneksel selamlaşma başlığı. günaydın sözlük günaydın. tam kapanma bitti hadi gözümüz aydın. * (bkz: umutsuzluk)
devamını gör...
üstteki yazarın mahlasını cümle içinde kullanmak
giderken arkasını döndü: "may we meet again." dedi. "sorry canım, no english" dedim.
devamını gör...
davidoff
aynı zamanda bir parfüm markası. "davidoff cool water" bir dönem kullandığım hoş kokulu bir parfümdü.
devamını gör...
boğaziçi için hacettepeyi bırakmak
bu sene yapacak olduğum eylemdir. halihazırda hacettepede okuduğum halde sınava hazırlanıyorum.
boğaziçi için. değer mi bilinmez ama bir kere çıktık yola.
boğaziçi için. değer mi bilinmez ama bir kere çıktık yola.
devamını gör...
nazan öncel'in en güzel şarkısı
ben böyle aşk görmedim
gidelim buralardan
bir hadise var
hayvan
zamanının çok ilerisinde bir şarkı
gidelim buralardan
bir hadise var
hayvan
zamanının çok ilerisinde bir şarkı
devamını gör...
sözlükteki kaliteli yazarların nickaltına entry girilmemesi
kaliteden kastımız nedir önce bu kriterleri söyleyin ona göre nickaltı girelim.
bence kaliteden ziyade kendimize yakın gördüklerimizle ilgileniyor ve onlar için yazıp çiziyoruz.
ben kaliteden anlamam ama samimiyetten anlarım, bana göre kalite dediğiniz şey de budur samimiyet ve üslup. görürsem zaten yazıyorum.
bence kaliteden ziyade kendimize yakın gördüklerimizle ilgileniyor ve onlar için yazıp çiziyoruz.
ben kaliteden anlamam ama samimiyetten anlarım, bana göre kalite dediğiniz şey de budur samimiyet ve üslup. görürsem zaten yazıyorum.
devamını gör...
yazarların karşılaştığı yobazlıklar
üniversite okurken ramazan ayında oruç tutmadığım için kendilerine sofu/softa takımı diye geçinen haddini, kendini ve bilhassa mensup olduğu dinini bilmeyen bir kaç sevişgen tarafından darp edilmek istendiğim durumdur. bileğimizle ve can dostumuzun verdiği destekle, itleri al aşağı etmiş olmanın mutluluğuyla ifade vermişliğimizde vardır evelallah..
devamını gör...
kuantum tünelleme
bir atom altı parçacığın, önünde bir engel olarak duran bir potansiyel bariyerini aşma kabiliyeti.
yani?
mesela karşınızda bir tepe var ve siz bir topu tepeye doğru hızla ittiniz. eğer top, yeterli seviyede kinetik enerjiye sahip olmazsa, tepenin yamacına doğru biraz tırmandıktan sonra geriye doğru yuvarlanacaktır.
senaryoyu biraz değiştirelim. top yerine elektronu, tepe yerine de potansiyel bariyeri dediğimiz engeli koyalım. şimdi yine düşük bir kinetik enerji sahibi olan elektronu bariyere doğru yönlendirelim. elektron bir anda bariyerin arka tarafında belirebilir. işte bu durum, kuantum tünelleme olarak adlandırılır.
burada gerçekleşen olay aslında elektronun doğrudan kendisinin engelin arkasına ışınlanması değil, sahip olduğu olasılık dalgasının bariyerin arkasına bir şekilde "sızabilmesi" ve elektronun bulunma olasılığı olan yerlere, bariyerin arka kısmını da dahil etmiş olması nedeniyle elektronun oraya da geçebilmesi.
tabi bu durumun gerçekleşebilmesi için, elektronların sahip olduğu olasılık dalgalarının potansiyel bariyerini aşıp diğer tarafa geçebilecek kadar bir süre boyunca bozunmadan, yani sıfırlanmadan kalabilmesi gerekir.
yani?
mesela karşınızda bir tepe var ve siz bir topu tepeye doğru hızla ittiniz. eğer top, yeterli seviyede kinetik enerjiye sahip olmazsa, tepenin yamacına doğru biraz tırmandıktan sonra geriye doğru yuvarlanacaktır.
senaryoyu biraz değiştirelim. top yerine elektronu, tepe yerine de potansiyel bariyeri dediğimiz engeli koyalım. şimdi yine düşük bir kinetik enerji sahibi olan elektronu bariyere doğru yönlendirelim. elektron bir anda bariyerin arka tarafında belirebilir. işte bu durum, kuantum tünelleme olarak adlandırılır.
burada gerçekleşen olay aslında elektronun doğrudan kendisinin engelin arkasına ışınlanması değil, sahip olduğu olasılık dalgasının bariyerin arkasına bir şekilde "sızabilmesi" ve elektronun bulunma olasılığı olan yerlere, bariyerin arka kısmını da dahil etmiş olması nedeniyle elektronun oraya da geçebilmesi.
tabi bu durumun gerçekleşebilmesi için, elektronların sahip olduğu olasılık dalgalarının potansiyel bariyerini aşıp diğer tarafa geçebilecek kadar bir süre boyunca bozunmadan, yani sıfırlanmadan kalabilmesi gerekir.
devamını gör...