siddal
tanımlarına, şiirlerine ve karalama defterindeki yazılarına hayran kaldığım yazardır.
kafamın dolu olmasına rağmen uzun uzun yazıları okutan bir üslubu var üstteki yazar arkadaşımızın da dediği gibi.
nice güzel tanımlara...
kafamın dolu olmasına rağmen uzun uzun yazıları okutan bir üslubu var üstteki yazar arkadaşımızın da dediği gibi.
nice güzel tanımlara...
devamını gör...
evde ingilizce öğrenmek
kesinlikle öğreniliyor ben bizzat denedim ancak pratiğe muhtaç bir öğrenme. düşünün kek yapmak için bütün malzemeleri hazırladınız, karıştırdınız ama pişirmedikten sonra kek olmuş olmadı. *
devamını gör...
mansur yavaş'ın yks ücretlerini karşılayacağını açıklaması
güzel hareket ama normal değil. herkesin ödeyebileceği bir fiyat olsa da böyle jestlere gerek kalmasa keşke.
devamını gör...
spawn
gitmesi üzen yazar. fikrini değiştirir umarım.
devamını gör...
cahil insanların cahil olma nedenleri
sürekli "cahiller şöyle, cahiller böyle" diye konuşup kendi cehaletlerinin farkında olmamaları...
devamını gör...
bu kadar online yazar sadece okuyacaksa neden yazar oldu sorunsalı
sözlükte sörf yapıyorum başlıktan başlığa atlıyorum begendiğim ve faydalı bulduklarımı artılıyorum.
devamını gör...
insan kendini yalnızca insanda tanır
her insanda kendinden bir parça bulur insan...o bulduğu parçayı sever aslında. kendine tanıdık geleni, aşina olduğunu sever... çocukluktaki hisler, bilinçaltına kaydedilir, sonraki yıllarda o hisleri yaşatacak kişileri bulmaya ve tekrar tekrar o hisleri yaşamaya yol açar. ancak çeşitli terapilerle duygular sağaltılırsa, başka hisler de yaşamaya başlar. aksi taktirde, bu döngü hep sürer, kişiler, yerler, zamanlar değişir ama yaşanan hisler hiç değişmez.
devamını gör...
kitap okumanın zararları
şimdi siz kitap okumanın zararlarını anlatıyorum iyi dinleyin:
-kitap okursanız başınız ağrır düşünmeye başladığınızdan dolayı.
-kitap okursanız insanlarla daha az iletişim kurarsınız sohbetleri pek keyif vermediği için.
-kitap okursanız romantik hayalleriniz olur ve dünyaya toz pembe bakarsınız.
-kitap okursanız birileri sizle konuşurken sizi çok kibar ve sempatik bulabilir.*
-kitap okursanız etrafınızda yaşanan kötü şeylere kayıtsız kalamazsınız.
-kitap okursanız katı yürekleriniz pamuk kıvamına gelebilir.
bu sebeplerden dolayı saçma sapan bir iş yapıp kitap okumaya başlamayın. olur mu öyle şey.
-kitap okursanız başınız ağrır düşünmeye başladığınızdan dolayı.
-kitap okursanız insanlarla daha az iletişim kurarsınız sohbetleri pek keyif vermediği için.
-kitap okursanız romantik hayalleriniz olur ve dünyaya toz pembe bakarsınız.
-kitap okursanız birileri sizle konuşurken sizi çok kibar ve sempatik bulabilir.*
-kitap okursanız etrafınızda yaşanan kötü şeylere kayıtsız kalamazsınız.
-kitap okursanız katı yürekleriniz pamuk kıvamına gelebilir.
bu sebeplerden dolayı saçma sapan bir iş yapıp kitap okumaya başlamayın. olur mu öyle şey.
devamını gör...
bu gece okunulan kitap
jane eyre - charlotte bronte.
devamını gör...
güne bir film repliği bırak
"sence de hayat harikulade güzel, harikulade saçma bir şey değil mi?" (bkz: fakat müzeyyen bu derin bir tutku)
devamını gör...
how you doin'
gelmiş geçmiş en iyi ve en çok izlenen sitcomlardan biri olan friends dizisinin en sevdiğim ikinci karakteri olan aktör joey tribbiani’nin bolca kullandığı bir selamlama sözüdür.
söz tek başına çok etkili olmasa da joey’nin tonlaması ve bu söze eşlik eden samimi ve biraz şapşal gülümsemesi sözün derinliğini arttırmaktadır.
dizi türkiye’de yayınlanmaya başladığında ben harıl harıl ingilizce öğrenmekle meşguldüm. ve o zamanlar da büyük bir friends hayranı olduğum için sıklıkla joey’i taklit ederek bu sözü söylerdim.
nedense arkadaşlarım beni öğretmene şikayet ettiler. grammar nazisi olan öğretmenim beni karşısına alıp dedi ki:
“ ya how are you? ya da what are you doing? demen gerekir. yoksa tamamen yanlış bir cümle kurarsın ve bu gidişle de ingilizce öğrenemezsin.”
tabii ki öğretmeni değil joey’i dinledim ben. peki ne oldu? sonunda ingilizce öğretmeni oldum, ingilizce sınav teknikleri ile ilgili 9 kitaplık bir set yazdım, veliler öğrencilerini okudukları okuldan alıp benim çalıştığım okula yolluyorlar dil sınıfında okumaları için.
joey’e teşekkür ediyorum ve şevk kırıcı öğretmenime soruyorum: how you doin’.
söz tek başına çok etkili olmasa da joey’nin tonlaması ve bu söze eşlik eden samimi ve biraz şapşal gülümsemesi sözün derinliğini arttırmaktadır.
dizi türkiye’de yayınlanmaya başladığında ben harıl harıl ingilizce öğrenmekle meşguldüm. ve o zamanlar da büyük bir friends hayranı olduğum için sıklıkla joey’i taklit ederek bu sözü söylerdim.
nedense arkadaşlarım beni öğretmene şikayet ettiler. grammar nazisi olan öğretmenim beni karşısına alıp dedi ki:
“ ya how are you? ya da what are you doing? demen gerekir. yoksa tamamen yanlış bir cümle kurarsın ve bu gidişle de ingilizce öğrenemezsin.”
tabii ki öğretmeni değil joey’i dinledim ben. peki ne oldu? sonunda ingilizce öğretmeni oldum, ingilizce sınav teknikleri ile ilgili 9 kitaplık bir set yazdım, veliler öğrencilerini okudukları okuldan alıp benim çalıştığım okula yolluyorlar dil sınıfında okumaları için.
joey’e teşekkür ediyorum ve şevk kırıcı öğretmenime soruyorum: how you doin’.
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
başlığı açan yazar olabilir diye düşünmekteyim. ama zaman daha net bilgiyi bizlere verecektir.
devamını gör...
pandemi döneminde kaybedilen özellikler
korona benim için zor geçti biraz bir kere yakalandım. bronşitte vardı bende. covide yakalandım. yani anlayacağınız hastalandım hastaneye yatırdılar beni. bir ciğerimi orada bıraktım ölmedim. çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim. yaşadım... seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. şimdi bana dediler ki, kimse sesini duyamıyormuş, susmuşsun. benimle de konuşmayacak mısın keje? sesini duyamayacak mıyım?
devamını gör...
siddal
duygularını aktarış şekline bayılıyorum. kelimeleri yan yana dizişi, inci gibi tertemiz ve berrak bir yazıyı sunması oldukça güzel. özellikle çocukluğumuzu evlat edindiğimiz başlıkta gözlerimden birkaç damla yaş süzülmesine neden oldu. gerçekten benim de tanışmadan ısındığım, sarıldığım bir yazar oldu.
çocukluğuna en güzel hediyeyi verebilmesi ümidiyle. *
çocukluğuna en güzel hediyeyi verebilmesi ümidiyle. *
devamını gör...
pronoya
paranoyanın tam tersi olan durumdur.
paranoyak insanlar herkesin kendilerinin kötülüğünü düşündüğünü ve buna dair hareketlerde bulunduğunu düşünürken pronoya sahibi insanlar tam tersi şekilde herkesin kendilerinin iyiliğini düşünüp ona göre hareket ettiğini sanırlar.
paranoyak insanlar herkesin kendilerinin kötülüğünü düşündüğünü ve buna dair hareketlerde bulunduğunu düşünürken pronoya sahibi insanlar tam tersi şekilde herkesin kendilerinin iyiliğini düşünüp ona göre hareket ettiğini sanırlar.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının gördüğü en saçma rüya
yatağımda portakal ağacı çıkmıştı
devamını gör...
elma yüzünden cennetten kovulmak
elmayı yemek, insanın diğer canlılardan farklı olarak düşünme, yeni şeyler icat etme, birşeyleri değiştirebilme bilincine sahip olduğunu fark etmesi,
bu yüzden cennetten kovulması ise, madem bu bilince sahip oldun, bakalım dünyayı ne hale getireceksin, imarmı edeceksin, yoksa berbatmı edeceksin denilerek imtihana tabi olması.
bu yüzden cennetten kovulması ise, madem bu bilince sahip oldun, bakalım dünyayı ne hale getireceksin, imarmı edeceksin, yoksa berbatmı edeceksin denilerek imtihana tabi olması.
devamını gör...
damat sıfatı başarısının önüne geçti
ulan adamın hangi deliğe girdiği belli değil.
ne kadar götürdüğü, nereye götürdüğü zaten meçhul, ve hala bunlara inanan bir kitle var içimizde şaka gibi.
daha bu halk bu kafa ile gittiği sürece bunlar ya da bunlar gibi adamlar başa gelmeye devam edecek.
bizde buralardan sesimizi duyurmaya çalışacağız işte, belki ihbar edileceğiz, kamera görünce dayanamayıp konuşup sonra savcı karşısına çıkarılacağız. yazık şu ülkenin geldiği duruma, çok yazık.
ne kadar götürdüğü, nereye götürdüğü zaten meçhul, ve hala bunlara inanan bir kitle var içimizde şaka gibi.
daha bu halk bu kafa ile gittiği sürece bunlar ya da bunlar gibi adamlar başa gelmeye devam edecek.
bizde buralardan sesimizi duyurmaya çalışacağız işte, belki ihbar edileceğiz, kamera görünce dayanamayıp konuşup sonra savcı karşısına çıkarılacağız. yazık şu ülkenin geldiği duruma, çok yazık.
devamını gör...