fakirliğini tek cümleyle anlat
fakirim.
tek kelimelik özet budur bence arkadaşlar. fakirliğin kelime manasıyla buluşunca ortaya enfes bir şey çıkıyor.
tek kelimelik özet budur bence arkadaşlar. fakirliğin kelime manasıyla buluşunca ortaya enfes bir şey çıkıyor.
devamını gör...
sözlüğün düz yazarları
cevaplar, tanımlar açık ve net.
anlatır geçerim.
tanımları beğenirsem beğenir geçerim.
okuyanı yormam.
emeğe saygım vardır.
bir içerik oluşturmak kolay bir iş değil nitekim.
tek hoşuma gitmeyen şey madalya olayı.
onu da artık takmıyorum.
anlatır geçerim.
tanımları beğenirsem beğenir geçerim.
okuyanı yormam.
emeğe saygım vardır.
bir içerik oluşturmak kolay bir iş değil nitekim.
tek hoşuma gitmeyen şey madalya olayı.
onu da artık takmıyorum.
devamını gör...
yanlışlıkla beğenince beğeniyi geri alan tip
bana da beğenmediğimi ya da nötr olduğumu beğenmek dürüstçe gelmiyor. yanlışlıkla olduysa geri alırım.
devamını gör...
yeni isimle ilgili önemli açıklama radyoda
(bkz: sazan avı)
(bkz: don't feed the troll)
makinist, tutmadi caniiim kapa kapa.
ayrica “o b l a m o v” guzelmis ahshjdsk
(bkz: don't feed the troll)
makinist, tutmadi caniiim kapa kapa.
ayrica “o b l a m o v” guzelmis ahshjdsk
devamını gör...
kemalistlerin cahil olma nedenleri
bir aktrollün hezeyanı. herkesi kendileri gibi sanıyorlar.
devamını gör...
basınç
t:birim yüzeye etki eden bileşke dik kuvvetin büyüklüğüdür.
-birimi pascal(pa) dır.
-'p' ile gösterilir.
-skaler bir büyüklüktür.
formülü:
basınç =kuvvet/yüzey alan
p=f/s
-birimi pascal(pa) dır.
-'p' ile gösterilir.
-skaler bir büyüklüktür.
formülü:
basınç =kuvvet/yüzey alan
p=f/s
devamını gör...
yazarların bugünkü mutluluk sebebi
(bkz: kaç para lan bir mutluluk sebebi)
parası neyse verip alalım
parası neyse verip alalım
devamını gör...
masumiyet müzesi
orhan pamuk'un en sevdiğim kitabi. kemal ve füsun'u anlatıyor kitap. rutin haline gelen akşam oturmalarını okurken kemal'e çok acımıştım kitabin son cümlesini okurken yine çok acıdım.
masumiyet müzesi kitaptan sonra gerçekten oluşturulmuş bi müzedir. hayatinizda özel bir yeri olan insanla gezdiğiniz zaman*) kitaptaki hisleri birebir yaşayabileceğiniz bir müze aynı zamanda.
masumiyet müzesi kitaptan sonra gerçekten oluşturulmuş bi müzedir. hayatinizda özel bir yeri olan insanla gezdiğiniz zaman*) kitaptaki hisleri birebir yaşayabileceğiniz bir müze aynı zamanda.
devamını gör...
pakistan'da tecavüzcülerin hadım edilmesine yönelik kanun teklifinin onaylanması
pakistan başbakanı imran han,
tecavüzcülerin ve çocuk istismarcılarının kimyasal müdahale ile hadım edilmesini içeren yasayı onayladı. kaynak
tecavüzcülerin ve çocuk istismarcılarının kimyasal müdahale ile hadım edilmesini içeren yasayı onayladı. kaynak
devamını gör...
şu an dinlenen şarkıdan bir cümle
ı’ve never seen anybody do the things you do before.
devamını gör...
sevdiğin için sevilmeyi beklemek
can yücel'in "her şey sende gizli" şiirinin son dizesi olan sevdiğin kadar sevilirsini ciddiye almaktır. insani olmakla birlikte gerçeklikten uzaktır. kaldı ki içinde böyle bir beklenti barındıran sevginin ne kadar gerçek olduğu da tartışılır. sevilme ihtiyacı içerisinde olan insanlar daha çok severlerse daha çok sevilecekleri yanılgısına düşerler. bu yüzden kendilerine bile vermedikleri sevgiyi bir insana verirler, ki hastalıklı sayılacak boyutta bir sevgiden bahsediyoruz. zaten bu kadar sevgi ihtiyacı içerisinde olmalarının bir nedeni de aslında kendilerine vermedikleri sevgidir. kendisi için de karşı taraf için de oldukça toksiktir.
devamını gör...
bir erkeğin sizinle ilgilendiğini anlamanın yolu
bir erkeğin sizinle ilgilendiğini anlamakta zorlanıyorsanız veya tereddütte kalıyorsanız o erkeğin değeri bilinmez.
devamını gör...
8 aralık 2020 brezilya'nın çin aşısı siparişini iptal etmesi
yakında bu konuya da bir erişim yasağı getirilir diye düşünüyorum.
malum medyamız zaten 3 maymunu oynamaya devam diyor.
oynamayanlarda malum seçmenlerin gözünde birer fetöcü.
malum medyamız zaten 3 maymunu oynamaya devam diyor.
oynamayanlarda malum seçmenlerin gözünde birer fetöcü.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
sagalassos, temmuz 2019
hizliresim.com/WC4EtA
hizliresim.com/WC4EtA
devamını gör...
amerika’da yaşam ve merak edilenler
america.. where the dreams come true.. size, orada 2 sene yaşamış biri olarak dilim döndüğünce anlatmak istedim. 2 senede 12 eyalet gördüm. hayatımı sürdürdüğüm ve işimin olduğu yer yani hometownım minnesotaydı. amerika kafasında olan yazarcıklara; koşulların nasıl olduğunu, yaşamın nasıl olduğunu, karşılaşabileceğiniz zorlukları dilim döndüğünce anlatacağım.
öncelikle amerikaya work and travel gibi bir programla gittiyseniz, 3 4 aylık kısa bir zamanda aslında gözden kaçırdıklarınızı da anlatıcam. 2010da wat ile gittim. sonrasında 2014 yılında artık trde dakika duramam diye atlayıp gittim fakat 2016 ya kadar dayanabildim. manyak mısın döndün diyenlere ithafen herkesin yaşam tarzının, hayattan beklentilerinin farklı olduğunu baştan belirtmek isterim.
2014 ocakta başladı uzun yolculuğum. zaten öncesinde de gittiğimden vize işlemlerinde falan fazla zorluk yaşamadım. 1 senelik internship programıyla gittim. fakat 1 sene daha uzattım sonradan. iş yerindeki başarılarımdan dolayı, işyerimden konsolosluğa yazı falan yazıldı. bu elemanın vizesini uzatın ihtiyacımız var minvalinde. işimin ne olduğunu söylemek istemiyorum. zira fazla da afiş olmak istemem.
amerikada çalışmak için öncelikle yapacağınız şey, çalışma vizesi almak. ama internship acentaları hallediyor onu onda bir şey yok. size düşen kısım orada social security number almak. her eyaletin her şehrinde muhakkak bir ssn office var. oralardan halledebiliyorsunuz. ben 2010da hallettiğim için 2014de tekrardan almama gerek kalmadı. fakat bazen uzun süren bir süreç olabiliyor bu. amerikada bütün bürokratik olaylar çok yavaş. devlete konsolosluğa falan bir işiniz düşerse eğer türkiyede aynı gün içinde halledilebilen olaylar orada 2 3 ayı bulabiliyor. nadiren çok hızlı oluyor. mesela ehliyetimi kısa sürede almıştım. neyse.. ssn’yi aldınız artık sigortalı bir çalışansınız. kapitalizmi damarlarınızda hissetmeye başlayacağınız an tam da bu an.
tam anlamıyla saat olarak ne kadar çalışırsanız o kadar alıyorsunuz. kendi işiniz olmadıktan sonra işçi olarak her eyalette bu şekilde. ne eksik ne fazla. fazla saat çalışırsanız mesai ücreti alıyorsunuz değişiklik gösterse de benim çalıştığım yerde ekstra saate, saatlik ücretinin iki katını veriyorlardı. çalışma koşulları zor, mobbing fazla. en ufak hatada kafası kesilenleri gördü bu gözler. ben bu konuda şanslıydım. şeytan tüyümden midir nedir bilmiyorum ama müdürlerimle aram hep iyiydi. hatta gittikten 1 sene sonra orta sınıf yöneticiliğe bile terfi ettirildim çalıştığım şirkette. ama herkes o kadar şanslı olmuyor. hayallerle gelip hayallerle dönenler de oluyor.
insanlar çalışma ortamında tam anlamıyla bireysel. yani mesela bir gün bir çalışan işe gelmemişti. 2. günde gelmedi. 3. gün oldu kimse sormuyor adamı. öldü mü kaldı mı kimse aramıyor etmiyor. gelirse parasını alır, gelmezse gebersin gitsin minvalinde herkes. türkiyede olsa işe 1 saat geç kalsan arar haber verirsin. orada öyle bir şey yok. kimsenin de taktığı yok zaten. iş hayatının sosyal ortamları çalıştığım her yerde bu şekildeydi.
dışarı çıktığınızda ise bambaşka bir dünya var. boyut değiştirmiş gibi hissettiriyor. yolda tanımadıklarınız ‘i like your shirt, i like your shoe’ şeklinde laf atıp duruyor. başlarda bana mı yürüyorlar diye düşünsem de amaçları o değil. işte gerilen insanlar dışarda sadece stres atıyor. yani tabi ki böyle yaklaşılan bir türk yiğidi affetmiyor. beğendiklerini eleme yöntemiyle muhabbeti ilerletiyor. ilişkiler de garip ama. geceyi beraber geçirdiniz. her şey çok güzel en iyisi sizsiniz o gece. ama yarın olunca değişik şekilde buz dağları oluşuyor. sanki hiç tanışmamışsınız gibi tavırlar sergileniyor. insanların genelinin beyni sulanmış gibi. iyilikleri, düşünceleri iyi olsa da mesela senden bir sigara isteyip karşılığında 1 dolar veren insanlar var. otlakçılığın dimağı olan trde işlemez ki bu. almıyordum. almadım diye duygusallaşıp ağlayan bile gördü bu gözler. yani az insan olsunlar. az insanlık da öğretmedim.
to be continued
öncelikle amerikaya work and travel gibi bir programla gittiyseniz, 3 4 aylık kısa bir zamanda aslında gözden kaçırdıklarınızı da anlatıcam. 2010da wat ile gittim. sonrasında 2014 yılında artık trde dakika duramam diye atlayıp gittim fakat 2016 ya kadar dayanabildim. manyak mısın döndün diyenlere ithafen herkesin yaşam tarzının, hayattan beklentilerinin farklı olduğunu baştan belirtmek isterim.
2014 ocakta başladı uzun yolculuğum. zaten öncesinde de gittiğimden vize işlemlerinde falan fazla zorluk yaşamadım. 1 senelik internship programıyla gittim. fakat 1 sene daha uzattım sonradan. iş yerindeki başarılarımdan dolayı, işyerimden konsolosluğa yazı falan yazıldı. bu elemanın vizesini uzatın ihtiyacımız var minvalinde. işimin ne olduğunu söylemek istemiyorum. zira fazla da afiş olmak istemem.
amerikada çalışmak için öncelikle yapacağınız şey, çalışma vizesi almak. ama internship acentaları hallediyor onu onda bir şey yok. size düşen kısım orada social security number almak. her eyaletin her şehrinde muhakkak bir ssn office var. oralardan halledebiliyorsunuz. ben 2010da hallettiğim için 2014de tekrardan almama gerek kalmadı. fakat bazen uzun süren bir süreç olabiliyor bu. amerikada bütün bürokratik olaylar çok yavaş. devlete konsolosluğa falan bir işiniz düşerse eğer türkiyede aynı gün içinde halledilebilen olaylar orada 2 3 ayı bulabiliyor. nadiren çok hızlı oluyor. mesela ehliyetimi kısa sürede almıştım. neyse.. ssn’yi aldınız artık sigortalı bir çalışansınız. kapitalizmi damarlarınızda hissetmeye başlayacağınız an tam da bu an.
tam anlamıyla saat olarak ne kadar çalışırsanız o kadar alıyorsunuz. kendi işiniz olmadıktan sonra işçi olarak her eyalette bu şekilde. ne eksik ne fazla. fazla saat çalışırsanız mesai ücreti alıyorsunuz değişiklik gösterse de benim çalıştığım yerde ekstra saate, saatlik ücretinin iki katını veriyorlardı. çalışma koşulları zor, mobbing fazla. en ufak hatada kafası kesilenleri gördü bu gözler. ben bu konuda şanslıydım. şeytan tüyümden midir nedir bilmiyorum ama müdürlerimle aram hep iyiydi. hatta gittikten 1 sene sonra orta sınıf yöneticiliğe bile terfi ettirildim çalıştığım şirkette. ama herkes o kadar şanslı olmuyor. hayallerle gelip hayallerle dönenler de oluyor.
insanlar çalışma ortamında tam anlamıyla bireysel. yani mesela bir gün bir çalışan işe gelmemişti. 2. günde gelmedi. 3. gün oldu kimse sormuyor adamı. öldü mü kaldı mı kimse aramıyor etmiyor. gelirse parasını alır, gelmezse gebersin gitsin minvalinde herkes. türkiyede olsa işe 1 saat geç kalsan arar haber verirsin. orada öyle bir şey yok. kimsenin de taktığı yok zaten. iş hayatının sosyal ortamları çalıştığım her yerde bu şekildeydi.
dışarı çıktığınızda ise bambaşka bir dünya var. boyut değiştirmiş gibi hissettiriyor. yolda tanımadıklarınız ‘i like your shirt, i like your shoe’ şeklinde laf atıp duruyor. başlarda bana mı yürüyorlar diye düşünsem de amaçları o değil. işte gerilen insanlar dışarda sadece stres atıyor. yani tabi ki böyle yaklaşılan bir türk yiğidi affetmiyor. beğendiklerini eleme yöntemiyle muhabbeti ilerletiyor. ilişkiler de garip ama. geceyi beraber geçirdiniz. her şey çok güzel en iyisi sizsiniz o gece. ama yarın olunca değişik şekilde buz dağları oluşuyor. sanki hiç tanışmamışsınız gibi tavırlar sergileniyor. insanların genelinin beyni sulanmış gibi. iyilikleri, düşünceleri iyi olsa da mesela senden bir sigara isteyip karşılığında 1 dolar veren insanlar var. otlakçılığın dimağı olan trde işlemez ki bu. almıyordum. almadım diye duygusallaşıp ağlayan bile gördü bu gözler. yani az insan olsunlar. az insanlık da öğretmedim.
to be continued
devamını gör...
bir yazar sizi takip etmeye başladı
az geriden takip et aslan parçası diyesim geldi hehehe.
devamını gör...
krates
diyojen’in öğrencisi olup, eşi hipparkhia ile kinizmi benimseyip , buna göre bir hayat süren filozof.
efendim, krates efendi aslında zengin bir aileden geliyor. diyojen’in öğrencisi olunca, onun fikirlerini benimsemiş,sahip olduğu servetin gerçek mutluluğu engelleyeceğine inanarak, tüm servetini yoksullara dağıtmış ve hayatı boyunca fakir bir hayat sürmüştür. normalde eşinin bu davranışa karşı çıkacağını düşünsek de, en büyük destekçilerinden biri kendisi gibi felsefe ile ilgilenen eşidir.
bu davranışı nedense bana orwell’ın , alt sınıfları da anlamak adına, kılık değiştirip aylarca fakir halkın arasında gezinmesi eylemine benziyor. o tabi ki, itiraf da ettiği üzere, tüm servetini dağıtmaya cesaret edememiştir. ama yine de yaptığı bu eylem, düşünce tarzınu değiştirmiş ve halkın her kesimine empati duymasını sağlamıştır. krates de malı mülkü dağıttıktan sonra , bize gelen bilgilere göre, mutlu ve pozitif bir hayat sürmüştür.
krates, felsefe ile ilgilenmesi dışında , aynı zamanda oyun yazarıdır. günümüze ulaşan 9 eseri bulunmaktadır. oyunlarında , normalsözlük kurallarına benzeyen prensipleri uygulamıştır. yani oyunlarını ayrıştırıcı değil, birleştirici; nefret ve şiddet söylemlerinden ayrı tutmuştur.
efendim, krates efendi aslında zengin bir aileden geliyor. diyojen’in öğrencisi olunca, onun fikirlerini benimsemiş,sahip olduğu servetin gerçek mutluluğu engelleyeceğine inanarak, tüm servetini yoksullara dağıtmış ve hayatı boyunca fakir bir hayat sürmüştür. normalde eşinin bu davranışa karşı çıkacağını düşünsek de, en büyük destekçilerinden biri kendisi gibi felsefe ile ilgilenen eşidir.
bu davranışı nedense bana orwell’ın , alt sınıfları da anlamak adına, kılık değiştirip aylarca fakir halkın arasında gezinmesi eylemine benziyor. o tabi ki, itiraf da ettiği üzere, tüm servetini dağıtmaya cesaret edememiştir. ama yine de yaptığı bu eylem, düşünce tarzınu değiştirmiş ve halkın her kesimine empati duymasını sağlamıştır. krates de malı mülkü dağıttıktan sonra , bize gelen bilgilere göre, mutlu ve pozitif bir hayat sürmüştür.
krates, felsefe ile ilgilenmesi dışında , aynı zamanda oyun yazarıdır. günümüze ulaşan 9 eseri bulunmaktadır. oyunlarında , normalsözlük kurallarına benzeyen prensipleri uygulamıştır. yani oyunlarını ayrıştırıcı değil, birleştirici; nefret ve şiddet söylemlerinden ayrı tutmuştur.
devamını gör...
kemal sunal
türk sinema tarihine gülüşü ile gönüllere taht kuran kemal sunal ın hep en sevilen filmlerde imzası vardır. 7den 70 e herkesin severek izlediği sinema ve tiyatro oyuncusudur. uzun yıllar geçmesine rağmen hala izlenilebilen, inek şaban, tosun paşa, kibar feyzo, davaro, sosyete şaban vb filmleri ile ne kadar değerli bir oyuncu olduğu görülmektedir.
devamını gör...
mum
tarihi mö 500 yılına kadar uzanan, aydınlanmaya yarayan ve verdiği loş efekte bayıldığım nesnedir.
o zamanki mumlar romalılar tarafından her ayın altıncı gününde artemis'in doğumunu onurlandırmak için hayvansal yağdan yapılmışlardır.
eskiden mumlar esas olarak sığır yağı veya balmumu gibi hayvansal ürünlerden yapılırdı. o yüzden kıtlık zamanlarından insanlar tarafından yenmeleri olağan bir şeydi.
tat duyumuz, koku alma duyumuzdan oldukça etkilenir. bu nedenle kokulu mumlar da tat alıcılarımızı etkilerler, o yüzden yemek masasında kokulu mum kullanırken dikkatli olmakta fayda var.
bir de mumu ilk yaktığınız zaman yeteri kadar yanması önemli, yoksa diğer yaktığımız zamanlarda ortası yanarken etraftaki mumlar erimez. aşağıdaki görseldeki gibi bir katmanının eşit olarak erimesini beklemek gerekiyor.

kaynak
o zamanki mumlar romalılar tarafından her ayın altıncı gününde artemis'in doğumunu onurlandırmak için hayvansal yağdan yapılmışlardır.
eskiden mumlar esas olarak sığır yağı veya balmumu gibi hayvansal ürünlerden yapılırdı. o yüzden kıtlık zamanlarından insanlar tarafından yenmeleri olağan bir şeydi.
tat duyumuz, koku alma duyumuzdan oldukça etkilenir. bu nedenle kokulu mumlar da tat alıcılarımızı etkilerler, o yüzden yemek masasında kokulu mum kullanırken dikkatli olmakta fayda var.
bir de mumu ilk yaktığınız zaman yeteri kadar yanması önemli, yoksa diğer yaktığımız zamanlarda ortası yanarken etraftaki mumlar erimez. aşağıdaki görseldeki gibi bir katmanının eşit olarak erimesini beklemek gerekiyor.

kaynak
devamını gör...